Kafama Sıkar Giderim…

 Kafama Sıkar giderim http://www.youtube.com/watch?v=siHLBWCCJZg …

 

Başbakan’ın, Ahmet Kaya’ya saldıranlarla Gezi’de kendilerine saldıranların aynı olduğu büyük yalanının ardından ortaya çıkan büyük çalkantı durulmuş değil. Yalanın, iftiranın ve çarpıtmanın boyutları dikkate alınırsa, kısa vadede durulması da zor görünüyor.

Kadri Gürsel, dün gece CNN Türk’teki tartışma programında net bir şekilde açıkladı; orada Ahmet Kaya’ya saldırıda bulunan güruhun büyük çoğunluğunun bugün AKP yandaşı olduğunu; o gün orada Ahmet Kaya’ya yapılana karşı çıkan birkaç kişinin de Gezi’de yer aldığını fotoğrafla gösterdi. Ahmet Kaya’yı Tayyip Erdoğan ile bir arada tutmaya Nagehan Alçı’nın alçısı bile yetmedi.

Gülten Kaya, Cüneyt Özdemir’in programına çıkıp, bugün yaşasaydı Ahmet Kaya’nın nasıl bir tutum takınacağı üzerine fikrini söylemiş. “Gezi itiraz ruhudur, elbette Ahmet Kaya itiraz ruhunun yanında olurdu, elbette Sayın Barzani’nin de yanında olurdu” demiş.

Ölmüş siyasi ve toplumsal şahsiyetlerin ölümlerinden sonraki siyasi ve toplumsal olaylar üzerine nasıl bir tutum takınacakları üzerine tahminde bulunmanın adı sadece ve sadece ruh çağırmacılıktır ve bunu yapmak, yakınlık derecesi ve ileri sürülen fikir ne olursa olsun ölen kişiye saygısızlıktır. Bu tür ruh çağırmacılığı eskiden beri ahlâk dışı bulur ve güler geçerim. “Deniz Gezmiş yaşasaydı ulusalcı olurdu” türü ahlâk dışı akıl yürütmelere neredeyse alıştık artık. İnsanlar kendi politik tutumlarını ölmüş insanların sırtından beyan etmekten vazgeçsinler artık. Ölenler, öldükten sonraki farzedilen davranışlarıyla değil, yaşarken yaptıklarıyla anılsınlar. O ölüye saygının gereğidir her şeyden önce bu.

Dolayısıyla, ben burada Gülten Kaya’nın çağırdığı “ruh”un ne yapıp yapmayacağı ya da “geldiği” farz edilen “ruh”un tutumu üzerinde değil, halen yaşayan bir varlık olan Gülten Kaya’nın söyledikleri üzerinde duracak, onu eleştireceğim.

Gezi ruhu eğer itiraz ruhuysa bu itiraz ruhu, Barzani’nin de hazır bulunduğu bir “goverment-show”da yer almaz, sayın Gülten Kaya. Nitekim, aynı zamanda Şivan Perver’in de katılımıyla bir “Kurdish-show”a dönüştürülen Diyarbakır’daki gösteriye, Kürt siyasal hareketinin temsilcilerinin önemli bir kısmı, BDP yöneticilerinin büyük çoğunluğu ve Diyarbakırlı Kürtlerin ezici çoğunluğu katılmamıştır. Meydanda toplananların çoğunluğunun AKP’li ya da Hizbullah yanlıları olduğu anlaşılmaktadır. Kısacası, Gülten Kaya, Başbakan’ın Gezi’ye saldırısını, bu kez içeriden yapmış ve Gezi ruhunu AKP gösterisine katılmaya çağırarak ona Başbakan’dan da daha büyük bir saldırıda bulunmuştur.

Ahmet Kaya’nın çok sevdiğim, bir insanın, bir sevgilinin acı sitemini dillendiren şarkısını burada söylemenin tam zamanıdır.

“Kafama sıkar giderim.”

 

Gün Zileli

22 Kasım 2013

www.gunzileli.com

gunzileli@hotmail.com

Hakkında Gün Zileli

Okunası

XXI. Yüzyılın Yeni Trendi

Artıgerçek “Arjantin seçimlerinin ilk sonuçlarına göre, Özgürlük Gelişimi Partisinin adayı Milei, oyların yüzde 55,82’sini alarak …

10 Yorumlar

  1. Hala siyasetin tarafsizlik yanilsamasi üzerinden algilanmasi düşündürücü…hem katil hem maktul
    ikisinede hak veriyorum demek mümkünmü.cinayeti gözlerinizle görmüs olmaniza ragmen cikip ölende öldürende haklidir yada haksizdir denemez
    her kesin sanatcisiydi söylemi aramiza nifak tohumu sokmaya calisan komünistlere inat zengin yoksul,alevi sunni,kadin erkek,arap laz hepimiz kardesir aramizda ayri gayri yok allaha Şükür.iste gülten kaya bu anlamda bi itirazda bahsediyo.bunun ötesinde hiç bir anlamı yok

  2. Rus mizahçısı Jvanetski derdi ki hayretler içinde yaşıyorum. Putin iki gün önce Rus edebiyatının önde gelen temsilcileriyle buluşmuştu ve katılanlar arasında Dostoyevskiy’in neslinden gelen, altıncı kuşak akrabası Vladimir Dostyevskiy de vardı. Adam şöyle dedi: ‘Benim büyük ecdadım sürgünde yıllarca çile çekmişti ve bunun ona çok faydası olmuştu. Sürgün çileleri onun büyük bir yazar ve düşünce adamı olmasında önemli rol oynamıştır. Bugün de durum aynıdır.’ Bunun adı, köle zihniyeti değildir de nedir? Dostyevski kitaplarından çıkan zihniyet işte buydu, yüce ve ulvi olan için kendini feda etmelisin: bu yolda her şey mubahtır. Bu yüzdendir ki N. Berdyayev, Dostoyevskiy’i bütün bu Rus sosyalizmi ve devrimcilerin fikir babası sayıyordu. Göründüğü kadarıyla Rusya’da (çoğunluk anlamında) hakim zihniyet hiç değişmemiş.
    P.S. Arama motoruna Mustafa Barzani – Moskova yazın, bakın 60 yıl önce neler olduğuna. Bakın, Molla Mustafa Barzani Moskova’da Stalin’den aldığı general uniformasıyla dolaşıyordu. Şimdilik eyvallah…

  3. “Kafama sıkar giderim” hariç, tamamile altına imzamı atarım. Özeleştiri bekliyorum. Türkücüleri konuşturarak siyaset yapmayalım artık.. Ya basta!

  4. dün show haber de kars da çekildiği söylenen boz ayıya yapılan işkenceye gördüm ne diyeceğimi bilemiyorum hiç kimsenin kafasına sıkmadım ama o haberi heyrederken bunu yapanların kafasına sıkmak istedim edeceğim küfürler duyğuma tercuman olmayacağı için etmiyorum gün abi ne olucak bu işin sonu

  5. görmedim iyi ki de görmedim. herhalde ben de çıldırırdım. ne diyeyim be kardeşim ne diyeyim…

  6. Gezi patlaması sırasında herkesin duygu durumunda manik sıçramalar oldu. Gerçekten, büyülü günler yaşadık. Bu sitenin yaratıcısı Gün Abi bile, yaşanılanın bir devrim olduğunu ve pisliklerin ekime kalmaz yıkılacağını savunmuştu ki, çoğu kişi de aynı fikirdeydi. En çok korktukları da komünlerimiz oldu. O paylaşım, özgürlük ve sevgi içinde, hepimizin bir anda nasıl değişip, insanlığa giden ilk adımları attığımıza tanıklık ettik. Bizim cennet bahçemiz, onların cehennem ateşi oldu; bundan sonra yapmamız gereken daha çok cehennemler yaratmak! Ya şimdi ya hiç! Çünkü küresel iklim değişikliği paneline katılan biliminsanlarının ortaya koyduğu gerçekler dehşet verici. Belki 5 dk, olmadı 50-100 sene sonra, canlı organizma kalmayacak gibi.
    Bunların sorumluları içinde, Ahmet KAYA’ya çatal fırlatan sapıklar ve sayelerinde var olan katiller var. Her şey birbirine karışmış durumda. Doğada karşılığı olmayan, gerçek dışı illüzyonlar tarafından kuşatılmış bir halk, birbiriyle yarışan ahmakça sözler, otorite bağımlısı korkak ve zırva akademisyenler… İçimizi tuz basan güzelim Leopar. Bazen Kazancakis’in mezar taşında yazanı haykırmak istiyorum, “Hiçbir şey ummuyorum; hiçbir şeyden korkmuyorum; özgürüm”, olmuyor. Gezi’nin soluğunu yiyince, ummadan edemiyorum. Halbuki ne güzel olurdu, bir İstanbul sabahı kimse evinde çıkmasa, çıktığında da elde ne var ne yok paylaşsa, içilse, saçmalansa… Kimsenin işiyle alakası olmasa, ne kadar ayakta kalabilirdi şu devlet? Zaten tam da bu yüzden devlet ya!

  7. gün abi, hazır müzik üzerinden kültür sanat konularına girmişken sorayım hemen. edebiyat nasıl gidiyor? yeni roman yazıyor musun?

  8. ahmet kaya’nın saldırıya uğradığı mekanın/zamanın, magazin gazetecilerinin ödül töreni günü olduğunu düşünmek sinir bozuyor. gitgide yozlaşan bir müzik yapmayı, magazin gazetecilerinin ödülünü almaya gitmeyi içine sindirenin arkasından gönül rahatlığıyla üzülmek… kolay değil.
    kimse kafasına filan sıkıp da gitmiyor. gitmesin zaten ama, gitmiyor zaten. gitmez. kafasına sıkacak olan “giderim” demez. gider.
    kafaya sıkmak…. kolay değil.
    müziğini özlemediğin bir müzisyeni anmak kolay değil.

  9. “Aşk bu kızıl ötesi yaralı müzesi hareket edemem.” Reklam jingle’larinin extended versiyonu, idose teknikleri kullanilarak kafaya takilmasi icin uretilmis muzikler. Ecs takilmadan gogus kafesinizde dakikada 200 kez baski yaratmak disinda hicbir etkisi olmayan vurmalilar. Hicbir ses rengi olmayanlarin detone sesleri.

    Karsi tarafta solcu gruplarin kadin uyelerinin ic bayan sesleri. Anadolu muziginin hali hazirda kapanip kalmis ezgilerinin, ensturmanlarinin igrenc otesi kullanimi. Mide bulandirici bir romantizm. Heder edilen siirler. Siir sanilan kafiyeler. Grup Yorum kurtcesi.

    Zamaninda yalnizca Ahmet Kaya ve Mayhem, Burzum, Satyricon dinleyebiliyorduk. Simdi belki biraz Hayko Cepkin.