Üçüncü Cephe Tartışmaları

Yücel Göktürk / Odak ayarı (express, BİR artı BİR, Roll)

11.01.2015 Express merakta bıraktı. Evet, nam-ı diğer “Slow Train”, Milan Kundera’dan da feyz almışlığı var, ama bu yavaşlık… Hayra sinyal değildi elbette. Önce su kaynattığını zannettik, nitekim sosyal medyada öyle duyurduk, teneffüs dedik. Biraz nefeslenince yola koyulur gibi gelmişti. Fakat, baktık ki, motoru dinlendirmek çare değilmiş. Meğer raylar aşınmış. Ünlü …

Devamını Oku

Eski Filmin Kötü Bir Kopyası (Ersen Olgaç)

Türkiye’de 1960’ların ortalarında başlayan siyasi polemik dilinin düzeyini hatırlamak gereği duyduk. TKP’nin uzun bir dönem en başta radyosu aracılığıyla  muhaliflerine karşı sürekli olarak kullandığı ‘ajan’, ‘provakatör’, ‘satılık’, ‘dönek’, ‘kalpazan’ gibi yaftaların yerini, 60’ların ortalarından itibaren siyasi içerikli polemiklerin alması olumlu bir gelişmeydi. Önceleri TİP-MDD, daha sonraları MDD-THKP-Kıvılcımlı polemikleri siyasi içerikleri …

Devamını Oku

Pişkin Bir Milliyetçinin Hezeyanı! (Ersen Olgaç)

Marksistler neden polemik yapmak zorunda kalırlar? Ezilenleri sermayenin boyunduruğundan kurtarmak mücadelesinde aynı cepheden görünerek bu mücadeleyi sekteye uğratmaya çalışanları ideolojik olarak silahsızlandırmak, kadrolar ve yığınlar arasında etki alanlarını kurutabilmek için. ”Hayat Bizi 3. Cepheye Çağırıyor” başlıklı yazımızda sermayenin başlıca iki politik ayağı olan AKP ve CHP arasındaki kavgada, politik yaklaşımları …

Devamını Oku

Hayat Bizi 3. Cepheye Çağırıyor! (Ersen Olgaç)

Hayatı teoriye mi, yoksa teoriyi mi hayata uyarlayacağız? Bu ikilem bugüne değin bir yığın umutsuzluk, yenilgi ve yıkıntının da nedeni olmuştur. Kapitalist toplumda sınıf mevzilenmesinin temelini emekle sermaye arasındaki uzlaşmaz çelişkinin  oluşturduğunu sosyalizmin ilkokul öğrencileri bile bilir. Bütün sorun, bu çelişkinin devrimci çözümündeki mekanizmaları doğru olarak yakalamaktır. Bu çelişkinin çözümü …

Devamını Oku

Neyin ‘boykot’u (Murat Belge, 20.08.10)

Referandumda alınacak tavır konusunda bir şey söylemeden önce referandum “moment”ine nasıl geldiğimize kısaca bir göz atma gereği duyuyorum. AKP’nin anayasa konusunda biraz kararsız bir tavrı vardı. Değiştirmenin zorunlu olduğunu herhalde kabul ediyor, ama bunun prosedürü konusunda bir çizgi tutturamıyordu. Özbudun ekibine taslak hazırlatıp sonra da bununla ilgili bir şey yapmaması …

Devamını Oku

Anayasa Referandumu Vesilesiyle Stratejik ve Taktik Ayrılıklar Üzerine? (Demir Küçükaydın, 31.08.10)

Bu yaşıma geldim, tavırların ve beklentilerin farklı olduğu bir konuda, şimdiye kadar kimsenin kimseyi her hangi bir argümanla (kanıt, delil, uslamlama vs. ile) ikna edebildiğini görmedim. Kırk yılda bir, birileri bir görüşe ikna olursa, bu ikna o argümanların gücünden dolayı değildir. O kişi zaten yeni görüşü kabul edecek hale gelmiştir, …

Devamını Oku

Evet! Boykot! (Yıldırım Türker, 23.08.10)

‘1984’ün namlı yazarı George Orwell, bir yerde, “Kan ter içinde bir emekçinin, doğal düşmanı polisle çatıştığını gördüğümde hangi tarafı tuttuğumu söylememe gerek yok” der. Cümlenin kuruluşu bize Orwell’in seçimi üstüne kesin bir fikir veriyor. Burada, taraf tutmak kör bir önyargıyı işaret etmez. Tam da durduğunuz noktadan dünyanın nasıl göründüğü üstüne …

Devamını Oku

12 Eylül, referandum, boykot, anarşistler (TY, 17.08.10)

12 eylül’ de anarşistler ne yapacak? – “Hiçbir şey” cevabı çok da sürpriz bir cevap olmaz sanıyorum. Bir şeyler yapmak da pek zaruri değil belki de. Ancak anarşistlerin bu tür konular üzerine bir eylem planının olmamasını alışıldık bir durum olarak karşılamak, üzerine düşünülmesi gereken bir konu olabilir… Anarşistlerin referandumda oy …

Devamını Oku

“Evet mi?”, “Hayır mı?” Bölünmesini Niçin Boykot Ediyoruz? Bu Tartışmaya Niçin Katılmıyoruz? (10.07.10, Sorun Dergisi – Sırrı Öztürk)

Hâkim gerici sınıflar, anayasadaki kısmî değişikliğini içeren referandum oyununda emekçi halklarımızın bilincini yarattıkları suni çelişkilerle bir kez daha “Evet mi?”, “Hayır mı?” diye böldüler. Tekelci, militarist polis devleti T. C. gerek kendisinin gerekse kapitalist sistemin yapısal krizinden bir türlü çıkamıyor. Gerici reform dahi yapamıyor. Avantalar yağmalar düzenine dönüşen kapitalist üretim …

Devamını Oku

BOYKOT (Sadık Varer, 08.2010)

AKP iktidarı öncesinde geleneksel sermayenin egemenliğinden yakınan, sömürü pastasından aldıkları payın giderek küçülmesiyle yaşadıkları ‘mağduriyeti’ İslam ideolojisine yaslanarak ifade eden MÜSİAD’çılar, AKP iktidarı döneminde şaşırtıcı bir hızla palazlanmış ve TÜSİAD’çı geleneksel sermayenin 80 yıllık egemenliğini sarsmaya başlamıştır. Denilebilir ki, artık mağduriyet edebiyatı yapan MÜSİAD’çılar değil, TÜSİAD’çılardır!.. Ve şimdilerde, yakın geçmişin …

Devamını Oku

Onların Savaşı (Sadık Varer, 01.03.2010)

Türkiye’de üç savaş birden yaşanıyor; emekle sermayenin ‘sessiz savaşı’,ulusal haklarını arayan Kürdün savaşı ve sermaye grupları arasındakiegemenlik savaşı, yani onların savaşı… Uluslararası finans çevrelerinin yayın organlarından biri olan Wall StreetJournal, sermaye grupları arasındaki egemenlik savaşına, “Türkiye’dedinci ve laik elitler arasında(ki) kansız iç savaş” diyor. AKP karşıtlarını Kemalist ya da darbeci, …

Devamını Oku

İktidar Tek Parti Hakimiyetini TSK ile İttifak Halinde Kuruyor (Ertuğrul Kürkçü, 14.01.10)

Türkiye nereye doğru ilerliyor? Mart 2008’de Bianet’te şunları yazmıştım: “AKP hükümeti iktidar olanaklarını, özellikle dış politika alanında ısrarlı bir biçimde kullanarak, ’Kürt Sorunu’na ilişkin yaklaşımını Washington arabuluculuğuyla Genelkurmay’a benimsetmeyi başardı. Yeni bir denge oluşuncaya kadar Silahlı Kuvvetler ile hükümet artık el ele yürüyecekler. Bu ordunun gücüyle paranın ve dinin gücünün …

Devamını Oku

Halil Berktay Yazısına Zeyil (Gün Zileli, 26.01.10)

Tribünlerden korkarım. Lehte tezahürat yapan tribünlerden özellikle korkarım. Küçüklüğümde, bir gladyatör dövüşünün temsili resmini görmüştüm ve o çocuk yüreğim kanamıştı. Gladyatörlerden biri öbürünü yenmiş, ayağını yenilen gladyatörün boğazına dayamış ve başını tribünlere çevirmişti. Tribünlerin kararını bekliyordu. Tribünlerdekiler baş parmaklarını yukarı kaldırırsa kendisi gibi köle olan arkadaşını öldürmeyecekti. Eğer tribünlerdekiler baş parmaklarını …

Devamını Oku

“Üçüncü Blok” (Murat Belge, 24.08.2008)

Ertuğrul Kürkçü, birkaç gündür üstünde durduğum konuşmasının son birkaç cümlesinde son dönemde sosyalist solun üç kümeye ayrıştığını söylemiş: birincisi benim “ulusalcılar” diye anladığım, AKP’ye de, AB’ye de, her şeye karşı olanlar; ikinciyi Ertuğrul şöyle nitelemiş: “AKP ile AB reformları çizgisinde örtük bir ittifakı ya da AKP’ye karşı tarafsızlık siyasetini savunanlar.” …

Devamını Oku

Tarihi Dersler: Üçüncü Cephe! (Gün Zileli, 29.10.07)

Birinci Dünya Savaşı dışında, devrimcilerin, yaklaşık son yüz yıl içinde, sürekli yanlış saf tuttuklarını ve devrim düşmanlarının ekmeğine yağ sürdüklerini düşünüyorum. Birinci Dünya Savaşı’na yazının sonuna doğru döneceğim ama önce yanlışların örneklerini vermem gerekiyor. Bolşevikler, iktidara geldikten hemen sonra, Şubat-Ekim 1917 devriminin temel yönelimlerine ihanet ettiler. Özgürlük isteyen kitlelerin itkisiyle …

Devamını Oku