İhtiyat Kuvvet “Sol”

Doktor Hikmet Kıvılcımlı’nın İhtiyat Kuvvet: Milliyet (Şark) adlı, 1930′larda Kürt sorununu ele alan bir kitabı vardır. Bu kitabı bana, toprağı bol olsun Şirin Cemgil (Yazıcıoğlu) göndermişti, okumam için. TKP’nin Kemalist kuyrukçusu tutumundan oldukça farklı, sorunu radikal bir biçimde ele alan, güzel bir kitaptı. Bu yazıda Kıvılcımlı’nın sözü geçen kitabı üzerinde duracak değilim. Sadece kitabın başlığının bana bir başka ihtiyat kuvveti hatırlattığını belirtmekle yetineyim.

Türkiye “sol”u, Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) kurulduğu günden beri rejimin ihtiyat kuvveti olmuştur. Hem de en “radikal” görüneninden en liberaline, en “anti-emperyalist”inden en “özgürlükçü”süne kadar. Bu kanatlar kendi aralarında kıyasıya çatışıyor gibi görünseler bile, hem egemen rejimin şu ya da bu kliğine yamanmak, hem de temeldeki “ilerlemeci” paradigmanın sözcülüğünde birleşmek anlamında hakim düzenin ihtiyat kuvveti rolünü oynamışlardır, oynamaktadırlar.

Burada birbirine zıtmış gibi görünen bu iki “sol” kesimden, uzunca alıntılarla son günlere ilişkin iki örnek vereceğim. Önce, Kemalist rejimin çürümükten kokuşma aşamasına geçtiğini güzel bir yazıyla ortaya koyan Fikret Başkaya’ya (“Çürüme Kokuşmaya Dönüşürken”, Özgür Üniversite, 25 Ocak 2010) karşı öfkesini epeyce sağcı bir bakış açısıyla ortaya koyan ama bu sağ bakış açısını örtbas etmek için olur olmaz Mahir Çayan’dan söz eden ve bütün yazı boyunca Kemalizmin rahatsız edici kokusunu algılamamızı önlemeye çalışan ulusalcı solcumuzdan başlayalım:

Yazısına şöyle başlamış Başkaya: ‘Temelleri 1908 sonrasında atılan ama asıl rengini 1920’li 1930’lu yıllarda alan Kemalist otokrasi, artık çürüme aşamasını geride bırakıp kokuşma aşamasına girdi. Şimdilerde her tarafı kötü kokular sarmış durumda…’ ‘Fikret Hoca’nın Kemalist otokrasi dediği şey, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine dair olan her şey aslında (altını ben çizdim, G.Z.). Neymiş? Bu, çürümüş ve kokuyormuş; öyle diyor kendisi.
(…)
Çelişkiyi, Kemalist ve ceberrut devlet ile ulusal, dinsel, cinsel anlamda ezilenler arasında arayan ve ne hikmetse bulan; devlet denilen aygıtın, ekonomik ve politik karakterini sadece Mustafa Kemal’le açıklayan; Doğu ülkelerine has dinciliği ve insanlığın baş belası milliyetçiliği Kemalizm’den evla bulan ‘Fikret Hoca’…
(…)
Türkiye Cumhuriyeti, halkçılık adı altında, işçisi ve patronu bir kabul edilen bir ülke olarak kuruldu. Bunu takip eden birkaç on yılda, en azından siyaseten bağımsız kaldı. Kurucularının, kapitalizmden kopuş gibi bir derdi olmadığından ve komünizme karşı sert bir mücadele verildiğinden; bu topraklara nüfuz etmiş her türden gericilik, ilk fırsatta siyasallaşarak, alttan alta güç biriktirdi ve emperyalistlerinden de desteğiyle iktidar oldu. Bundan sonrası, artık Kemalizm’in yaşadığı karşıdevrim sürecinin tarihidir. (altını ben çizdim, G.Z)”
(…)
Kemalizm iflas etmiş midir, etmemiş midir? Aslına bakarsanız, bunun kadar anlamsız bir soru yoktur; biz sosyalistler için. Doğan, gelişen her şey sonlanacaktır ve Kemalizm de bunun dışında değildir; zira somut koşullar hızla değişmektedir. Emperyalist kapitalistler yerinde saymıyor, kapitalizmin geberişini geciktirmek için yeni taktikler buluyor ve uyguluyorken; bizim ülkemize dair konuşursak, gerektiğinde Kemalist olduğunu söyleyen sahtekârları (altını ben çizdim, G.Z.) , gerektiğinde İslamcıları, milliyetçileri kullanırken, bunların bir kısmını ilerici bir kısmını gerici kabul edip bunu ‘teorileştirme’nin; yani ‘iflasın paradigması’nı oluşturmanın gereği nedir?” (Alper Erdik, “Fikret Başkaya ve İflasın Paradigması”, Sendika.org, 30 Ocak 2010)

Kemalizmi bir başka yerden kutsayan liberal solcu Baskın Oran’ı okuyalım şimdi de:

İç dinamiklerin ‘tembel’ olduğu (azgelişmiş) ülkelerde, Batı eğitimi almış kişiler (ki bunlar en önce askerlerdir)Yukarıdan Devrim yaparak bu dinamikleri harekete geçirmeye girişebilirler. Yani yarı-feodal bir toplumunüstyapısını (ideoloji, kültür, siyaset, hukuk vs.) değiştirme yöntemiyle ülkeyi Batı’ya benzetmeye çalışabilirler. Zorlama olduğu için bu etki tabii ki ileride tepki yaratır. Ama kabul etmek gerekir ki, ülkeye muazzam bir zaman kazandırır, başka türlü yapılamayacak bir sıçrama sağlar, sınıfsal dinamikleri harekete geçirir, altyapıyı(ekonomi, mülkiyet ilişkileri vb.) bile zamanla geliştirir… Yalnız dikkat edilecek çok önemli bir kural var:Yukarıdan Devrim bir kez yapılır; ondan sonrası iç dinamiklerin işidir. Zırt pırt, mesela on yılda bir tekrarlanan tik gibi yapılmaz. Yapılırsa, bu artık yukarıdan devrim falan değil, bir karşı-devrim’dir.(altını ben çizdim, G.Z.)” (Baskın Oran, “Bye bye, askeri vesayet”, Radikal İki, 31 Ocak 2010)

İkisi de aynı şeyi söylüyor aslında. Keskin solcu yazarımız da, liberal solcu yazarımız da, çeşitli kamuflajlara rağmen Kemalizmin ilk dönemini “ilerleme” adına onayladıklarını saklayamıyorlar ve bu rejimin “bir yerden sonra” karşıdevrime dönüştüğünü (her iki yazardan da altını çizdiğim cümlelere dikkat edilsin) söylüyorlar. Baskın Oran, Kemalist “kuruculuğu” “yukardan devrim” adına (yoktur yukardan devrim diye bir şey aslında, bunu bir başka yazıda daha geniş bir şekilde işleyeceğim) onaylıyor. Keskin solcumuz ise “Kemalist olduğunu söyleyen” sahtekârlara kızarak “gerçek Kemalizmi” onayladığını ortaya koyuyor. Her ikisi de üretici güçler teorisinin savunucusu Menşevizmin ve 1917 devriminden önce Menşeviklerle bu konuda çatıştıkları halde devrim sonrasında devrimin büyük ideallerini aynı teoriye kurban eden Bolşevizmin takipçileri.

Üretici güçler teorilerinin ve “burjuva demokratik devrim” aşamalarının takipçisi olan Türkiye solu, ne yazık ki, benzerlerinin kaderinden kurtulamamış, gerek genel olarak rejimin ve hakim düzenin, gerekse şu ya da bu burjuva kesiminin ihtiyat kuvveti olmak gibi küçültücü bir işlev yerine getirmiştir.

Doksan yıldır olduğu gibi bugün de böyle bu. Yukardaki örnekler bunun en son kanıtları.



Gün Zileli
3 Şubat 2010

Hakkında Gün Zileli

Okunası

Faik Akçay / Kitap Yorum: Sovyetler Birliği’nde Devlet Terörü ve Gulaglar, Gün Zileli

Daktilo 1984’ten alınmıştır “Sovyetler Birliği’nde Devlet Terörü ve Gulaglar”1 adlı yapıt, Gün Zileli’nin titiz bir araştırması. …

2 Yorumlar

  1. Anonim
    3 Şubat 10 / 8pm
    #1
    Dinsel gericilik diyorsunuz da, yapilan arastirmalara göre tarihteki tüm din savaslarinda ölenlerin toplami 5 milyonu geçmiyor. Oysa ideolojiler yüzyili olan 20′inci yüzyila bir göz atalim:
    Stalinizm: 60 milyon ceset
    Nazizm: 50 milyon ceset
    Frankizm: 5 milyon ceset
    Fasizm (Mussolini versiyonu): 1 milyon ceset
    Maoizm: 100 milyon ceset
    Polpotizm: 3 milyon ceset
    Kimilsungizm: 7 milyon ceset
    Pre-Kemalizm ve Kemalizm: 2 milyon ceset

    liste böyle devam edip gidiyor. Laiklik sampiyonu bati ülkelerinin öldürdükleri sömürge halklarinin sayisina gelince:
    Köle ticaretinde ölen afrikalilar: 60 milyon
    Kongo’da elleri kesilerek öldürülenler: 25 milyon
    Güney Afrika katliamlari: 35 milyon
    Amerikalar katliamlari : 30 milyon.
    Aborijenler: 5 milyon

    Siz hâlâ dinsel gericilik mi diyorsunuz? Evet, dinsel bagnazlik da vardir, yobazligin her türüne , vicdan özgürlügünün sinirlandirilmasina karsi çikmaliyiz, ancak son 3 yüz yilda dünyanin hangi izdiraplar içinde çirpindigini görmeliyiz. ¨

    Cumhuriyet dönemindeki gerçek muhalif kimdi biliyor musunuz? Tüm ülke kislaya çevrilmisken, Kur’an okumak yasaklanmisken, evde dinini ögrenenler gruplar halinde götürülerek katledilirken, bin besyüz yillik gelenegin irzina geçilip ezan adina köpek ulumasi taklit edilirken, kültür, medeniyet ve insanlik namina ne varsa ayaklar altina alinmisken, eline bir çekiçle meydanlara çikip bir yandan tek basina ezan okurken, bir yandan da putlari kiran MECZUP. Yasasin meczuplar, kahrolsun kemalizm ve kemalizmin usaklari.

    murat
    3 Şubat 10 / 10pm
    #2
    İlericilik ve gericilik kavramı denince modernistlerden ;
    “Toplumun gelişimsel evrimine ve ileriye doğru yenileşmesine katkıda bulunma/
    İlerlemeden yanalık, Gericilik deyiminin karşıtı/
    İlericilik, doğanın, toplumun ve bilincin işleyiş yasalarını bilmek ve bu işleyişe ayak uydurarak insansal gücün büyük etkisiyle bu işleyişi hızlandırmaya çalışmak/
    ilericilik bir bilgi ve aydınlık işidir. Bilgili ve aydın olmayanlar zorunlu olarak gerici kalırlar. “ gibi şeyler duyarız.
    Bu argümanların yaşama yansıması ise ( biraz da olanı abartırsak )kravat takan ilerici, başörtüsü takan gerici/çember sakalı olan gerici,top sakalı olan ilerici/camiye giden gerici, kiliseye giden(batılı olduğu için ve teknikte batıdan olduğu için- hani Osmanlıya matbaa 200 yıl geç geldiği için geri kalmışız ya!!-)ilerici olarak görülür. Kısacası batılı olan değerler ilerici, doğulu olan değerler gerici görülür.
    Gericilik, temelde, çelişik bir terimdir. Çünkü evrenin en genel yasalarından biri geri çevrilmezliktir.
    Bu teze göre Gericiler olanaksızı oldurmaya çalışmış olmuyorlar mı?
    Yani doğal yaşamın ardında bıraktığına dönmesi mümkün değilken, bizim gerici deyimi kullanmamızın bir mantığı olur mu?
    Ya da olan biten zaten bir ileriye doğru gidiş iken(doğal ya da bilimsel olarak),bizim kendimize ilerici dememiz saçma değil midir?
    Yani hem gericilik mümkün değilken birilerine gerici diyoruz. Hem de doğal olarak yaşam ilerlerken, kendimize ilerici diyoruz. Eğer ilericilik varsa bizimle birlikte bu çağda olan herkes ilericidir dememiz gerekmez mi?
    İlginç olan ise Bilimin kendisine aykırı bu nitelemelerin, bilimi yüceltenlerden gelmesi…
    Devam edersek, ilericiler gerici dedikleri kesimler için, dogmatik derler. Dogmatik ise; din ya da yetkelerce ileri sürülen düşünce ve ilkeleri kanıt aramaksızın, incelemeksizin ve eleştirmeksizin bilgi sayan anlayış olarak adlandırılır. Deneylerle, eleştirerek yaptıklarımızda akılla ,mantıkla kabul dilen değil midir?
    Peki hiç düşündük mü? Birileri bir bilgiye inanıyorsa onun için o bilgi inandırıcıdır ya da birileri aksini ispatlayamamıştır. Yani onların karşıtı da ikna edici bir kanıt getirememiştir. O halde bu kanıt denen şey birilerine ikna edici gelip birilerine gelmiyorsa öznel kanıtlardır ve karşıtınız da size dogmatik, gerici diyebilir pekâlâ.
    Bu deneysel, bilimsel kanıtlar da zamanla kendi kendini çürütmemiş midir? Yıllarca doğru dediğimiz “bilimsel” veriler sonra değişmiyor mu? Atomun parçalanması gibi.
    Bilimsel veriler akli olarak kabul ettiğimiz şeylerdir. Yani mantığımızla. Peki hiç kimse bizim “bilimsel değil” dediğimiz şeyleri, aklına uymadan kabul eder mi? Eğer aklına uyuyorsa evet der ve inanır. Tam da metafizik deyip gerici dediklerimiz de aklına uygun olanı kabul eder, arada bir fark var mıdır?
    Sonuçta birileri mevcut durumu muhafaza etmeye çalışırlar. Ancak bu da mümkün değildir. Her yeni durum eskisini de içererek değişir. Bu kaçınılmazdır. Bir şeyler vehiç kimse yerinde sayamayacaktır.

    Duygu Mutlu
    6 Şubat 10 / 6pm
    #3
    Alper Erdik’in söz konusu yazisini, ardindan bu yaziya verdigi tahrik edici cevabini okudum. Maalesef Gün Zileli’ye katilamayacagim. Alper Erzik icin ihtiyat kuvvet degerlendirmesi zayif kaliyor. Arkadas ihtiyatligi coktan gecmis bulunuyor. Asli kuvvetler arasina dühul etmis durumda. Kemalizm’e savas acanlara karsi cihat baslatmis ve Fikret Baskaya ile Gün Zileli’nin payina da düsman saflara katilmak kalmis.

    Iste “keskin” arkadasimizin “keskin” tespitlerinden biri:

    —–
    Geçen yazıda, ‘’Bizim işimiz, ülkemizin durumunu, ülkemizin orijinalitesini göz önünde bulundurarak tahlil etmek, bugüne uygun mücadele yöntem ve araçlarını yaratmak, bunun teorik arka planını sağlam biçimde oluşturmak; velhasıl ‘devrimin paradigmasını yaratmak ve uygulamak’tır. Bunu yapma gibi bir niyeti olmayan, üstelik yapmaya çalışanlara da burun kıvıran her kim olursa olsun; yanımızda değil karşımızdadır. ‘’ demiştim. Yineliyorum. Söz konusu kişilerin ‘’Fikret Hoca’’ veya Gün Zileli olması bir fark teşkil etmiyor.
    (Gün Zileli ve iflasin paradigmasi yazisi, Alper Erdik)
    —-
    Bundan sonra da hem Fikret Baskaya hem de Gün Zileli Taraf, Zaman gazetesi ve bilcümle liberallerin yanina yerlestirilmis. Hayir, arkadas benim gibi birine bunu dese alinmam. Eh, sizin gibi gericiler yüzünden biraz liberal olduk, ne yapalim derim. Ama liberalizm hakkinda carsaf carsaf yazip duran Gün Zileli ve Fikret Baskaya’yi Kemalizmi elestirdiler diye liberal yapmak ancak Kemalizm saflarina ihtiyat olarak degil asli olarak takilanlarin yapacagi bir sey olsa gerek.

    Ha, bu arada baska bir garabet de “ülkemizin orijinalitesini” göz önünde bulunduruyoruz edebiyati yapma isi. Keskin Alper ilk yazisinda Idris Kücükömer’den bahsetmis ve Fikret Baskaya’yi onun takipcisi yapmis. Bir kere Idris Kücükömer’i de Fikret Baskayi’yi da zerre kadar anlamadigi yazisinda garabet dolu argümanlardan belli. Keske Baskaya dedigi gibi Kücükömer’in takipcisi olsaydi. Ama Keskin Alper, belli ki Baskaya’nin sadece 2 kitabini okumus, cünkü ona göre 2 kitap yetiyormus, digerleri ayniymis, ve Baskaya’yi cözmüs. Yesinler.

    Ve keskin Alper’den beni kopartan cümleler

    ——–
    Önce şunu sorayım: İçinde bulunduğumuz sürece ve bu ülkenin geçmişine dair değerlendirme yapılırken, olaylara soldan, ama hep soldan bakılmasını; böyle yapılırsa, geçmişin de bugünün de daha sağlıklı analiz edilebileceğini söylemek, nasıl oluyor da ‘’sağcı bakış açısı’’ sayılıyor? Bunun, laf olsun diye yazıldığı ortada… Peki, ‘’… bu sağ bakış açısını örtbas etmek için olur olmaz Mahir Çayan’dan söz eden…’’ ne demek? İzin mi alacaktım Mahir’den söz ederken? Yoksa, 40 yıl önce yazdıklarıyla, hala kendilerini rahatsız eden Mahir Çayan’ın adını duymaya da mı tahammülleri kalmadı? Ya o, ‘’ulusalcı solcumuz’’ ifadesine ne demeli? Kemalizm’i, dinci-liberallerin durduğu yerden eleştirmeyin; ‘’doğru düzgün’’ eleştirin demek ulusalcılık mı oluyor? Niye?.. Pardon, komiklik neye deniyordu?
    ————-
    Ne diyor özetle Küçükömer ve Başkaya: Türkiye’de “sağ”, “sol”dur; “sol”, “sağ”dır. Batıcı-laik kesimler gerici, dincilikle malul Doğucu-İslamcı kesimler ilericidir… Şimdi eğer birisi çıkıp, Türkiye’nin durumunu analiz adına bunları söylüyorsa ve de bunu solculuk adına yapıyorsa; ya kötü niyet sahibidir ya da sosyalist teoriyi bilinçsizce tahrif ediyordur. Başkaya’nın hangisine giriyor olduğunu geçiyorum.
    (Iste bu cümle Keskin Ahmet’in h

    Duygu Mutlu
    6 Şubat 10 / 7pm
    #4
    Yanlislikla yazdiklarim bitmeden gönderdim. Son alintiladigin cümle Keskin Alper’in Kücükömer’i muhtemelen sagdan soldan duydugunu gösteriyor. Ya okumamis ya anlamamis. Kücükömer’in temel argümanlarindan haberi yok bence.

    Ve beni koparan son cümle

    ——–
    Yazısının sonlarına doğru, bilmiyorum ne anlamda, bana dair, ‘’keskin solcu yazarımız’’ demiş Zileli. ‘’Söylemesi ayıp’’, olumlu anlamda, keskinizdir.
    ————-

    sol sağdır,sağda sol
    6 Şubat 10 / 7pm
    #5
    “keskin sirke küpüne zarar”

    Anonim
    7 Şubat 10 / 1pm
    #6
    Alper Erdik adli sahis, “Yüzyılın başında ve ortasına doğru kurulan ve birbirine çok benzeyen modern ulus-devletlerin, emperyalist kapitalizmin yeni evresinde, egemenler açısından işlevsizleşmesi” nden söz ederken Osmanli devsirme bürokrasisinin artigi Kemalistlerin kurdugu yari-sömürge devleti, feodallerle isbirligi içinde sürdürülen 18′inci yüzyil tipi “despot eclairé” devletini olumlulastirdiginin farkinda bile degil. Evet, Kemalist devlet sadece isçilere, köylülere degil Ermenilere, Yahudilere, Rumlara, Kürtlere, Kemalizmin tanimi disina çikan reel Türklere, Alevilere, Sünnilere, Allahsizlara, tabii ki Araplara, bu arada Laz ve Cerkeslere, Arnavutlara ve gerektiginde diger Balkan göçmenlerine, Nazim Hikmete, TKP’ye, Serbest Firkaya ve TCF’ye, Islamcilara, Karl Marx’a; Lenin’e , Allah (C.C.)’a ve Muhammed’e bu arada Isa ve Musa’ya karsidir. Bu totaliter kan içici devleti “ulus-devlet “diye olumlulama gayreti irkçi-soven-kemalist egitimin çarklarindan geçerek “Ne mutlu Türküm diyene” ve “Türküm, dogruyum, çaliskanim” düzeyinin ötesine geçememis beyinlerin varacagi yerdir. Bu insanlik düsmani rejimin sosyal ve ekonomik “sinif” karakteri üzerinde “Sosyalizmin Alfabesi” ve “Leninizmin Temel Ilkeleri” çocukça ezberleri üzerinden ( kardesim aydinlanmis despotluk üzerine peygamberiniz Marx da yazmis, okusaniza) demokratlara ve devleti ilke olarak sorgulayanlara karsi kelime oyunlari yapmak insani “AKP’nin emperyalist kapitalizm eliyle, ülkeyi topyekûn dönüştürme süreci” gibi cümleler kurmaya götürür ki, bu fabrikatör Perinçek’in “emperyalizm AKP eliyle ülkeyi dönüsürmekte ve sanli ordu direnmekte” saçmalamasina destek anlamina gelir. Postal yalayicisi Perinçek ve onun müritleri kiçlarindaki don bile ABD mali olan, her bakimdan Israil’e bagimli, Tayyip’e kafalari bozuldugu zaman bazen tek baslarina da askeri uçaga atlayip Tel-Aviv’de içip içip gelen fasist generalleri kutsadiklarini aslinda pek iyi biliyorlar da (ki bu olay bir teori degil , TSK’nin günlük pratigidir) , kazara Türkiye AB’ye yanasirsa bazi çevrelerin imtiyazlari sarsilir korkusuyla sözde bir anti-emperyalizm söylemiyle Türkiye’yi Israil vesayetli ABD güdümünde tutma projesine ellerinde tuzla kosuyorlar. Herkes sunu bilsin: 1993′e kadar Türkiye’deki gizli askeri diktatörlük ABD’nin finanse ettigi kontrgerilla çekirdegi tarafindan yürütüldü, 1993′ten itibaren ayni gizli askeri diktatörlük Israil tarafindan finanse edilmeye baslandi ve ABD güdümüne bir de Israil’in kahya rolü eklendi. Neden? Cünkü Sovyet bloku çökmüstü ve kendilerine yeni düsman arayan (bir nevi bas çeliski tesbiti mi ? evet zaten neo-conlar içinde de epeyce eski solcu vardi ve sol ABD’deki Bush fasizminin de ihtiyat kuvveti idi) ABD kampi Islamiyeti bas düsman olarak seçti. 1993′teki kanli provokasyonlarin, ardindan gelen bir dizi olayin, 28 Subat sürecinin ve eski solcularin kirpilip kirpilip Kamel’in ve Bush’un askeri yapiklmasi süreci budur. Bu Erdik’in Deniz Kuvvetleri ile organik bir ilgisi var mi bilmiyorum ama kafasinin Deniz Kuvvetleri’ne epeyi yakin oldugu belli.

    anonim’e
    7 Şubat 10 / 3pm
    #7
    bu mesaj, düzküfür olduğu için silinmiştir.

    Anonim
    7 Şubat 10 / 4pm
    #8
    Devrimciler adina konusan sahis, komutanlarinin Israil’le iliskisi ortaya cikarilinca çok sinirlendi. O komutanlar ki, 12 Eylül’de Amerikalilar onlara “our boys” diyorlardi. Sonra Kuzey Irak’ta Barzani ve Talabani’ye suikast yapmak isteyen bu fasist tosuncuklarin kafasina çuval geçirdiler , o zamandan itibaren de onlara “our …..” demeye baslamislar, ….bölümünde ne oldugunu da devrimciler adina konustugunu iddia eden sahis tahmin etsin. O bilir, kendini iyi bilir. Komutanlarla emir-komuta iliskisi içinde iliskiye girenlere de devrimci denmez, kendisi ne oldugunu bilir, hem de iyi bilir.

    anonim’e
    7 Şubat 10 / 4pm
    #9
    bu mesaj, düzküfür olduğu için silinmiştir.

    anonim’e
    7 Şubat 10 / 4pm
    #10
    bu mesaj, düzküfür olduğu için silinmiştir.

    anonim’e
    7 Şubat 10 / 5pm
    #11
    bu mesaj, düzküfür olduğu için silinmiştir.

    Anonim
    7 Şubat 10 / 5pm
    #12
    Gördügünüz gibi “devrimci” arkadas kendisine has olan sifatlari karargah agziyla birer birer siralamis, ben dememis miyidim “o iyi bilir, kendini iyi bilir” diye. Bunlar 100 yildir devrim yapacaklar, 1920′de Ingilizlerin Bolseviklere karsi tampon olsunlar diye destekledigi Ittihat ve Terakki’nin B kalite kadrosu, 1920-23 arasi dini istismar ederek, kendini müslüman olarak takdim ederek halki kandirdi, Anadolu’daki mütegallibeyi de “Ermeniler geri gelecek, yagma ettiginiz mallari iade edeceksiniz” diye korkutarak iktidari ele geçirdi. Kemalist Devrim dedikleri bu. 1876′dan beri Türkiye’de mevcut olan çok partili rejime 1925′de son vermek devrim oluyor. 1908′den beri mevcut olan sendikalari 1926″da kapatmak devrim oluyor. Kürt kesmek devrim oluyor. Dersimli bebeleri diri diri yakmak devrim oluyor. Mussolini’nin ceza kanununu almak devrim oluyor. Lozan Anlasmasi’ndan sonra Türkiye’ye emperyalist devletlerin göndedigi ikisi Fransiz, üçü Isviçreli uzmanin plan ve programlari dairesinde emperyalistlerin Türkiye’yi tehdit olmaktan çikarma “reformlari” da devrim olmakta. Seçme ve seçilme hakki zaten gaspedilmisken, tek adaya, o da ikinci dereceden seçmenler, açik oy gizli sayim sistemiyle oy verirlerken o arada makyaj kabilinden kadinlara oy hakki tanimak da kadin haklari oluyor. Mimar Sinan’in Türk olup olmadigini anlamak için kafatasini mezardan çikartmak mi devrimcilik? Eger devrimcilik buysa Sari Saçli’nin Amerikan Mandasi istemesi de devrimcilik olmakta, iyi ki ABD bu manda talebine sicak bakmamis, daha dogrusu “henüz erken” demis de siz devrimcilerin manda arzusu 25 yil sonra 1946′da gerçeklesmisti ya, o zaman CHP’li Kemalist devrimciler Karaköy Genelevi’nin piril piril boyayip “welcome” yazmadilar mi? 1960′taki sanli 27 Mayis devriminin sabahinda büyük kemalist devrimci radyodan “Nato’ya, Cento’ya bagliyiz” diye ulumuyor muydu? 1960′lardan sonra Amerikanci generaller Muhsin Batur ve Faruk Gürler’in emrinde saga sola bomba atip, ülkücü tosuncuklarla darbe ortami yaratan devrimciler degil miydi. Hele bir de fabrikatör Periçek devrimcilerine bakin, iki süper devlete karsi mücadele diye ise basladilar, 1975′ten taa 1980′lerin sonuna kadar iki süper devletten Sovyetler Birligi ABD’den daha tehlikelidir diyerek kendilerine verilen vazifeyi yerine getirdiler. Simdi de ne ABD ne AB diyorlar ama, sevgili komutanlarinin zaten Nato’dan kopmayacagini, kopamayacagini bildiklerinden esas amaç Türkiye’yi AB’den uzakta tutup Israil vesayetine baglamak. Bir de Tayyip’e ABD yanlisi derler, bu güne kadar Castro, Chavez ve Lula ‘dan baska Tayyip gibi konusan oldu mu? Hangi general Iran’a nükleer yüzünden uygulanmak istenen tutumu elestirdi, hangi “raki bardagi devrimcisi” mesela “sizin nükleer silahlari tüm olarak yasaklamak, ya da indirime gitmek yerine, bu silaha yeni sahip olanlari engellemeye calismaniz adaletsizliktir” dedi, hangi internet devrimcisi “Israi’in nükleer silahlarini” gündeme getirdi? Lütfen biraz izan, biraz akil, biraz samimiyet, biraz dürüstlük yahu.

    sol sağdır,sağda sol
    7 Şubat 10 / 10pm
    #13
    anonime küfreden “devrimci” arkadaş lütfen birazda yazdıklarını çürütürse memnun olacağız…
    adam çatır çatır yazıyor…

    küfürcü
    7 Şubat 10 / 10pm
    #14
    allah aşkına kim bu adamı ciddiye alır? senin de nickinden belli oluyor hangi bezin parçası olduğun. sizin gibi adamlara 30 saniyemi ayırıp küfür ederim ancak. daha fazlasını beklemeyin. küfür denetçiniz geç kaldı,

    ali dede
    8 Şubat 10 / 1pm
    #15
    Merhaba,

    kemalizm,resmi ideoloji,ukkth,evet solun büyük bölümü gecmiste ve bugün sinifta kaldi.Mahir kemalizmde devrimci bir yan buldu kücük-burjuva ideolojisinin temsilcisi olarak gördü.Maalesef denizler türk bayraklari ile kemalizm yürüyüsleri yapti.Ama sizler safak revizyonizmi icinde perinceklerle beraberken,Türkiyede ilk defa (maalesef mustafa suphinin TKP side bu konuda sinifta kalmistir)kaypakkaya 1972 de resmi ideoloji,kemalizm,ukkth gibi konularda bütün olanaksizliklara ve eksikliklere ragmen dogrulari ortaya koymustur.Bunu en iyi bilenlerden biri olmaniz gerekir.Maalesef sizin gibi bircok kisi kaypakkayayi hep atlar.Onlarada yazilar yaziyoruz.Kimisi özür diliyor unuttum bir dahaki yazida belirtecegim diyor.Kimisi hicbir tepki veremeden yine bütün sol böyledir hikayeleri yaziyor.Bu unutkanlik,inkarcilik niye?

    Anonim
    8 Şubat 10 / 2pm
    #16
    Ali Dede Kardes,
    Ibrahim Kaypakkaya çok serefli ve dürüst bir adamdi. Allah rahmet etsin. Sadece Kemalizmin pisliklerini degil, ergenekonu da ilk defa gören büyük bir demokratti. Internet sitelerinde Kaypakkaya’ya ait “Genel Elestiri” adli metni okursaniz mealen su satirlari göreceksiniz: Dogu Perinçek’!n Isci-Köylü diye bir dergisi vardi. 12 Mart’tan sonra ilk sayfasina boydan boya eli silahli ve parkali bir adamin resmini basar ve bunu özel olarak asker lojmanlarina dagittirir, amaç neydi? Provokasyon! Iste Kaypakkaya böyle gerçekleri açikladigi için iskencelerle öldürüldü, o tarihlerde fabrikatör Perinçek’in dayisi Ankara’da Merkez Komutani idi. Anlayana…

    sarajen
    8 Şubat 10 / 2pm
    #17
    Internet sitelerinde Kaypakkaya’ya ait “Genel Elestiri” adli metni okursaniz mealen su satirlari göreceksiniz: Dogu Perinçek’!n Isci-Köylü diye bir dergisi vardi. 12 Mart’tan sonra ilk sayfasina boydan boya eli silahli ve parkali bir adamin resmini basar ve bunu özel olarak asker lojmanlarina dagittirir, amaç neydi?

    Böyle bir metne hiç rastlamadım. Buraya bir bağlantısını koyar mısın?

    sol sağdır, sağda sol
    8 Şubat 10 / 6pm
    #18
    nick seçimimiz boşuna değildir, küfürcü arkadaş…
    şu anda sağ denen camiada; İhsan eliaçık, mustafa erdoğan, ümit aktaş, cihan aktaş, düccane gibiler soldur. sol denilen; akp karşıtlığını sol sanan, kemalizmi ulusal kurtuluş mücadelesi gören, yine kemazlizmi ilerici sayan, ulus-devlet sosyalizmi savunanlar v.b. ise sağdır…

    Anonim
    8 Şubat 10 / 8pm
    #19
    Sarajen kardes, söz konusu yazi http://www.scribd.com/doc/17250628/secme-eserler-kaypakkaya linkinde durmaktadir, hadi daha da kolaylik yapalim
    sayfa 230′da hayirli okumalar.

    Anonim
    8 Şubat 10 / 9pm
    #20
    Asil sorulmasi gereken soru: Neden fasist tosuncuklar kendilerini solcu, devrimci saniyor?

    Benim bu soruya cevabim su:

    Kendini solcu, devrimci olarak nitelediren kesimlerde bir grup için üçlü bir motivasyon vardi (var):
    a) Zaman ve mekan ötesi anlaminda üstün bir adalet duygusu,
    b)Vicdani sorumluluk,
    c) Devleti ve baskici toplumu sorgulayan özgürluk tutkusu.

    Bir baska grubun motivasyonlari ise söyle idi:
    a) Içinde bulundugu grubun çikarlarini savunmak,
    b) Bunu yaparken her türlü vicdani meseleyi ikinci plana atmak,
    c) Metod olarak siddeti ve özel olarak organize siddeti putlastirmak.

    Birinci grup sosyalizmi insanlik için, adalet için istiyordu, ikinci grup sosyalizmi Türkiye’nin kalkinmasi için istiyordu.

    Birinci grup için yoksullar erdemli kisilerdi ve onlarin yasamlarindan ögrenilecek çok sey vardi, ikinci grup için yoksullar savasta cephanelikten baska bir sey degildi.

    Birinci grup otorite geçici olarak katlanilmasi gereken bir kötülük iken, ikinci grup için otorite tapilacak bir puttu.

    Tabii ki, kendine solcu ve devrimci diyenler içinde büyük çogunluk ikinci gruptandi, gerçekte onlar eskiden beri fasistti, AK Parti iktidari ile maskeleri düstü, gerçek yüzleri göründü, vampirler aydinligi sevmez.Küfrü sever, zaten küfür de karanlik demektir.

    Duygu Mutlu
    8 Şubat 10 / 10pm
    #21
    Idris Kücükömer’in bir zamanlar baslattigi, ama kendilerini solcu sayan, gercekte Stalin’in ve Türkiye’de de Kemalizmin cizgisinden gidenler tarafindan agir sekilde saldiriya ugrayan tartismalarin yeniden acilmasi gerekiyor. 60′li yillarda yapilan bu tartismalar bence temel önemdeydi ve sonrasinda ne yazik ki, sol (devrimci sol diyelim) bir ihtiyat kuvvet haline geldi. Daha dogrusu ben böyle düsünüyorum.

    Birinci nokta bence su. Stalin’in formüle ettigi ve bütün toplumlara özgü oldugu savlanan 5 asamali toplumsal evrim teorisi. Sadece bati avrupa ülkelerinde yasanan bir toplumsal sürec tüm dünyaya maledildi. Teoriye uymayan durumlar olunca da teoriyi degistirmek yerine toplumlar teoriye uyduruldu. Köleci toplum zaten Anadolu’da yasanmamisti. Osmanli dönemi feodal dönem diye damgalandi. Feodalizmden kapitalizme gecis saglayacak olan burjuva devrimleri icat edildi. Kemalist devrim burjuva devrimi diye kutsandi. Halbuki burjuvazisiz bir burjuva devrimi eger mümkünse bunun 1908 olmasi gerekirdi. Ulkeyi yikima götüren bir burjuva devrimi pek iyi bir secenek olmadigi icin ülkeyi kuran Kemalist devrim burjuva devrimi yapildi.

    Idris Kücükömer Türkiye tarihinin bu asamali toplumsal evrim teorisine uymadigini gösterdi ve bu yüzden afaroz edildi. Türkiye’de gercekte bir burjuva devrimi falan yasanmamisti. Iktidardaki devlet bürokrasisi Avrupa’daki gibi sermayeye izin vermenin gerektigini farketmis ve daha Tanzimat ile bu yolu acmisti. Ardindan pesisira bir dizi reform yapildi. Kemalistlerin yaptigi bu reformlari ordu zoruyla daha sert sekilde uygulamakti. Ama iktidar hep devlet bürokrasinin elinde kaliyordu.

    Ikinci nokta ise su: Kitaba uydurularak icat edilen burjuva devrimini bir de “tamamlama” görevi eklenince devlet bürokrasisi icin tadina doyum olmaz bir kaymak yaratilmis oldu. Böylece treni kacirmis ülkenin solculari olarak bir taraftan Stalinizmin diger taraftan Kemalizmin kiskaclari icine hapsedilmis bir onurlu savascilar kitlesi yaratilmis oldu. Biz devrimci cocuklar olan bitenin pek farkinda degildik. “Sermaye devletine” karsi savasiyoruz saniyorduk, burjuvaziye karsi, kapitalizme karsi savasiyoruz saniyorduk. Akitilan kanlarimiz ise devlet bürokrasisinin ekmegine yag sürmek icin kullandigi bir malzeme imis sadece.

    Ben tarihimizi böyle okuyorum ve bu sacmaligi sürdürmeye de solculuk adina kemalizmin veya devlet bürokrasisinin yedegine girmeye de niyetim yok artik.

    Idris Kücükömer sol sagdir, sag da sol derken, ne kastediyordu? Türkiye’nin tarihsel sürecini acikliyordu ve devlet bürokrasisinin sol olarak gösterilmesine karsi cikiyordu. Bu akim batici-laik bir akimdi, iktidardi ve baskiciydi. Halktan destek alamasa da iktidar gücünü elinde tutuyordu. Buna karsi cikan halk kitlesi ise bir kurtarici ariyordu ve bu kitlenin önüne dogal olarak geleneksel devlet bürokrasisinin karsisina cikmis olan yeniceri-ulema-esraf grubu cikiyordu. Bu kesim de dogucu-islamci bir anlayis ile muhalefetini sürdürüyordu. Sosyalist bir akimin devlet bürokrasisinin yani iktidarin karsisina cikmasi ve dogucu-islamci bir anlayisla yönlendirilen muhalif kitlelere önderlik etmeye calismasi gerekirdi. Bu yüzden de safini devlet bürokrasisinin yaninda degil karsi tarafta almasi gerekirdi. Cünkü asil sol akim, ne kadar dogucu-islamci olsa da iktidara muhalif olan tarafti.

    Bu degerlendirmenin cok güclü bir dogrulugu oldugunu yasayarak gördük. Arada baska gruplar, akimlar, karsilikli gidis gelisler elbette var. Ancak temel noktalariya bence sacma sapan 5 asamali toplumsal evrim teorisinden cok daha güclü sekilde acikliyor.

    emre
    9 Şubat 10 / 1am
    #22
    alper arkadaş fena gaza gelmiş, sonu “iflasın paradigması” olan iki yazısı da birbirinden refleksif ve tutarsız. Bir kere Başkaya eleştirilemez, yüce değil. Başkaya hakkında bir çok eleştiriyi görmek isteyen görür. Ancak kemalist kuyrukçusu bir “yol”dan gelen arkadaş, geçtiği tedrisat nedeniyle bunları göremez tabii ki.
    İki yazı da kemalizm olumlanması üzerine oturmuş. Darbelere karşı değilim diyen kemal okuyan’ın sesi yankılanıyor kulaklarında insanın bu yazıyı okurken. Hoş, bu yazının son seçimler de utangaç bir şekilde CHP’yi destekleyen Halkevlerinin sitesinde yayınlanması da rastlantı değil. Genç bir “mahirci” arkadaşımız, genç mahir’in yağtığı hataları bile örnek alıyor. “Önderin hatası hatamızdır, tekrarlarız”…

    anonim provakatör 2
    9 Şubat 10 / 2am
    #23
    Binbaşı Fethi Gürcan’ın oğlu Ömer Gürcan: Asker cami bombalamaz diyenler 12 Eylül’ün hesabını versin

    Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un ‘Balyoz’ darbe planı iddialarıyla ilgili yaptığı “Allah Allah diye taarruz eden ordu camiye bomba koyar mı?” açıklamasına Binbaşı Fethi Gürcan’ın oğlu Ömer Gürcan’dan cevap geldi. Babası Harbiyelileri isyana teşvik ettiği gerekçesiyle 46 yıl önce idam edilen Gürcan, “Türk askeri her zaman yapar. Kendi harp okulunu kurşunlar. Atatürkün mezun olduğu harp okulunu kurşunlar. Bundan daha ötesi olur mu?” dedi. Babasının ‘darbeler ve ihtilaller tarihi’ni okumasını istediğini dile getiren Gürcan, 21 Mayıs’tan sonra genç subayın dışındaki yapılan darbelerin bir ‘ortaoyunu’ gecekondu tipi darbeler olduğunu ileri sürdü. Gürcan, Adnan Menderes’in asılmasında ise İsmet İnönü’nün tavrının etkili olduğunu savundu.

    1962 ve 1963 yılları arasında Ankara’da Harbiyelileri isyana teşvik ettikleri için asılan Aydemir ve Süvari Birliği Komutanı Binbaşı Fethi Gürcan’ın idamları ile ilgili tartışmalar aradan 46 sene geçmesine rağmen sürüyor. Cihan Haber Ajansı muhabirine konuşan Binbaşı Fethi Gürcan’ın oğlu Ömer Gürcan, 1960 darbesinde 15 yaşında olduğunu söyledi.

    22 Şubat 1962 kalkışması ile 27 Mayıs’ta da babasının ön planda olduğunu dile getiren Gürcan, 22 Şubat 1962′den sonra babasının emekliye sevkedildiğini ifade etti. 1963 yılında sivil olmasına rağmen babasının resmi niformasını giyip 21 Mayıs 1963 hareketine katıldığını anlatan Gürcan, 26 Haziran 1964′de babasının asıldığını belirterek “Bu olaylara babamın giriş nedeni, iktidarın babamı öğrenci gençliğin üzerine sürmesi, Ankara siyasal bilgilerde ‘ateş et’ emri vermesi, babamın dinlememesi ve isyancı olması. Zaten şuanki darbecilerle konuşursak isyancı, ihtilalci, darbeci kelimelerini ayırtmamız lazım.” dedi.

    İHTİLALCİ OĞLUYUM DİYE ASKERDEN ÇIKARILDIM

    1966 yılında liseyi bitirdiğini ve ODTÜ’ye elektronik mühendisi olarak girdiğini anlatan Gürcan, silahlı kuvvetlere müracaat edip alındığını ancak 15 gün sonra ‘ihtilalci oğlu’ diye çıkarıldığını belirtti. Sonra mahkeme kararıyla tekrar döndüğünü ifade eden Gürcan, “Kendimi 68 gençlik olayları içinde buldum. Babamın yaşadıklarını ben bir askeri öğrenci olarak yaşadım. 12 Mart’ın arkasından ordudan çıkarıldım. Babam gibi sivil oldum. Arkasından 12 Eylül geldi. İçeri alınıp 8 ay tutuldum. TRT’den elektronik mühendisi olarak emekli oldum. Bizim evde herşey konuşulurdu. Babamın planı çok sadeydi, ben de dinlerdim. Yapacağı şeyde kararlıydı. Şuanki darbecilere benzemeyen bir karakterdi. Babam olmasaydı belki 27 Mayıs bastırılmış olacaktı.” diye konuştu.

    Harp Okulu çocuklarının genelde subay çocuklarından oluştuğuna dikkat çeken Gürcan, 21 Mayıs ve 27 Şubat’ta Harp Okulu öğrencilerinin üst rütbeli babalarına, dayılarına ve amcalarına silah çevirdiğini aktardı. Türkiye tarihinde bunun ilginç bir olay olduğunu vurgulayan Gürcan, çocuklarının, yeğenlerinin okuduğu Harp Okulunu paşaların makineli tüfeklerle tarattığını ve arkasından bütün öğrencilerin atıldığını savundu.

    Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un ‘Balyoz’ darbe planı iddialarıyla ilgili yaptığı “Allah Allah diye taarruz eden ordu camiye bomba koyar mı?” açıklamasının hatırlatılması üzerine ise Gürcan, “Türk askeri her zaman yapar. Kendi Harp Okulunu kurşunlar. Atatürk’ün mezun olduğu harp okulunu kurşunlar. Bundan daha ötesi olur mu? 1 Mayıs gibi olaylar olmuş ama hiç kafa dahi yormamış. JİTEM denen bir örgüt var. Onun bir binbaşısı var Cem Ersever diye, Kürtleri öldürmüş. Sonra Ankara’nın bir yerine cesedi atılmış, hiç üzerine gitmemiş. Taylan Özgür arkadaşımız, Beyazıt meydanında sırtından vuruluyor. Talat Duran diyor ki şuan onu vuran generaldir. Bundan hiç gocunmuyorlar. Böyle birşey yoktur, varsa araştırmaları lazım. Türk ordusu hakkında çok büyük iddialar var. Kaybolmuş insanlar var. Sonra Türk ordusu hiç dincileri destekler mi? Mesela Muhsin Batur gider Erbakan’ı alır getirir, parti kurdurur. Arkasından Kürt hareketi kurarlar Hizbullah diye. İnsan katli yaparlar. Türkiye kabuk değiştiriyor. 50 bin insanın öldürülmesinden çocuk katili APO mu sorumlu; bana göre değil. 12 Eylül’de 1 milyona yakın insan işkenceden geçirildi. Bu insanlar dağa çıktı. Türk Silahlı Kuvvetleri 12 Mart’ın 12 Eylül’de halkına yaptıklarının hesabını vermesi lazım. Şuan paşalar ulasalcı geçiniyor.” şeklinde konuştu.

    MENDERES’İ ASTIRAN GENÇ SUBAYLAR DEĞİL

    “Türkiye’deki darbeler gecekondu tipi olduğu için yalancı darbelerdir.” diyen Gürcan, darbelerde sivillerin geri çekildiğini askerin onun yerine geçerek halkı ezdiğini savundu. Sivilin normal yollarda yapamadığını askerlerin darbe ile gelip yaptığını ileri süren Gürcan, 21 Mayıs’tan sonra genç subayın dışındaki yapılan darbelerin ‘ortaoyunu’ olduğunu iddia etti.

    Cezaevindeyken babasını sürekli ziyarete gittiklerini anlatan Gürcan, her zaman babasının moralinin yüksek olduğunu söyledi. “Beni asın, ben gelseydim sizi asacaktım.” dediğini aktaran Gürcan, babasının milletin aldatıldığını söylediğini belirtti. Babasının ihtilalci, isyancıydı olduğunu dile getiren Gürcan, “Anında karar verirdi. Tepkisini anında gösterirdi. Modern deyimle babam devrimcidir. İdam edileceğini akşam basılan gazetelerden öğrendik. Sabah 5′e doğru haber geldi. Gidip cenazesini aldık. Resmi bilgi verilmedi.” dedi.

    O dönemde darbeyi teşvik eden gazeteciler bulunduğunu anlatan Gürcan, bu yapının her zaman olduğunu vurguladı. 27 Mayıs öncesi gençlik hareketlerine bir şaiya yayıldığını dile getiren Gürcan, şöyle devam etti: “Kıyma makinaları, bir de Et Balık Kurumu’nda gençlerin kıyma haline getirildiği, arkasından gençlerin öldürülüp karayollarında üstlerine asfalt çekildiği şaiyası. Bu çok ilginç. CHP’nin Genel Sekreteri Kamil Kırıkoğlu, onun anıları var, Tanju Cılızoğlu tarafından yazılan. Böyle şaiyalar var. Bunu çıkaran kim; CHP’liler. 27 Mayıs 1960 öncesi biz bu konuda araştırma yaptık, böyle birşey olmadığını tespit ediyorlar. CHP Meclis grubunda kalkıyor Kamil Kırıkoğlu, böyle birşey yok, bunların yalan olduğunu açıklayalım diyor. İsmet İnönü sinirleniyor; hayır diyor varmış gibi söyleyeceksiniz diyor. Arkasından BBC’ye demeç veriyor. Türkiye’de 300 tane gencin öldürüldüğünü söylüyor. İ İnfial yaratan siyasetçiler. Gençliğin üzerine ordu gençliğini sürüyorlar. Darbeciler 46′dan beri darbe planlıyorlar. İhtilali yapanlar darbeciler değil ihtilalciler. CHP Demokrat Parti’yi kominist diye suçluyor. CHP sol değildir. Tam komedi, tutarsız bir yapıdır. Menderes’i astıran genç subayları değildir. İsmet Paşa o zaman hiç konuşmuyor. Genç subaylar da ‘oda asılmasını istiyor’ diye anlıyor. Tarihe geçmesi için bir mektup yazıyor, asmasın diye. Asılmasını istemeyen çıkar net bir şekilde demeç verirdi.”

    Genç subayların heyecanları ve vatanperverlik duygularının istismar edildiğini savunan Gürcan, Genelkurmay’ın darbe girişiminden idam edilen Albay Talat Aydemir ve Binbaşı Fethi Gürcan’ın dosyalarını isteyen Ergenekon Mahkemesi’ne “Bizde yok” cevabına da “Dosya bende var” diye karşılık veriyor.

    Anonim
    9 Şubat 10 / 2pm
    #24
    Itiihat-Terakki ve ardindan Kemalizm Osmanli bürokrasisidir , milli burjuva falan degildir. Solcularin merkezi feodal devlet dedikleri Osmanli’nin 19′uncu yüzyildan itibaren yari-feodal devamidir. Kemalist yari-feodal ve komprador rejim serbest piyasanin gelismesini ve milli burjuvanin ortaya çikmasini engellemeya çalismistir. Milli burjuvazi “Serbest Firka” idi mesela. Kemalizm devlet eliyle milli burjuva falan yaratmaya calismamistir. Kemalistler feodal Osmanli bürokrasisi içinde çetelesmis gayri-mesru bir gruptur, kendi kendini zenginlestirmeye calismistir, Anadolu’da kendine buldugu müttefikler de Ermeni, Rum ve Pontus mallarini yagma eden yagmaci ve talanci Ittihatçi ve sonra CHP’li olan bazi ailelerdir (bunlarin bazilari hâlâ CHP’de). Fabrikatör Perinçek, Baasçi Arap taklitçisi Dogan Avcioglu’ndan ezberledigi sekilde “Rum, Ermeni ve Yahudilere uygulanan baskilari , bir Türk burjuvasi yaratma gayreti” olarak yorumluyor. Sahtekar Kemalistler isinize geldigi zaman , Kemalizm irkçi degildir, TC vatandasi olan herkes Türktür derler, kimi zaman da böyle açik verirler. Tapu kayitlarina bakilinca hersey ortaya çikar, yagmacilarin tümü CHP’lidir, ya da 27 Mayisçidir. 1915′de, 1924′de, 1930′da, 1934′de, 1944′de, 1955′de, 1964′de, 1973′de Ermeni, Rum, Süryani, Pontus, Kürt mallarini kimler yagmaladi? Fabrikatör Perinçek’in merhum babasi Nisantasi’da sahibi oldugu bir müddet Yahudi Cemaati’nin Yildirimspor lokali olan binayi memur maasiyla nasil aldi? Bakiniz: Yahudi Cemaat lideri Pinto’nun “Yazmasam Olmazdi” kitabi. Kisacasi Kemalizm milli ya da küçük burjuva degildir, feodal kalintidir, Türkiye’deki en gerici ideolojidir, degil semavi dinler Yezidilik bile Kemalizm’e göre kat kat daha ilerici ve çagdastir.

    1
    9 Şubat 10 / 2pm
    #25
    o zaman kemalistler ne güzel osmanlının devamıymış niye savunmuyorsun onları müslüman-anarşist. osmanlıyı da islam dışı mı görüyorsun?

    Anonim
    9 Şubat 10 / 3pm
    #26
    Devsirme Osmanli bürokrasisi ne etnik Türk, ne de kûltürel müslümandir

    1
    9 Şubat 10 / 3pm
    #27
    e sen resmen islamcısın…

    1
    9 Şubat 10 / 3pm
    #28
    ve de etnik olarak türk olmalarını mı temenni ederdin? alpaslan gibi mi mesela?

    anonim provakatör 2
    9 Şubat 10 / 4pm
    #29
    ADAM SANA MÜSLÜMAN ANARŞİST DEMİŞ.ÖNCE OMURGALI OL DA ANARŞİST DEĞİLİM DE.

    Anonim
    9 Şubat 10 / 4pm
    #30
    Türk olsun, olmasin, Müslüman olsun olmasin yeter ki demokrat olsun. Daha dogrusu halk kimi seçerse o ülkeyi yönetsin, elinde sopasi olanlar degil

    1
    9 Şubat 10 / 4pm
    #31
    ) bunları en son ortaokulda demokrasi tanımı yaparken duymuştum.

    1,2,3 yetmez
    9 Şubat 10 / 5pm
    #32
    yok canım neymiş peki? kafatasını mı ölçtün, 7 göbek soyunu mu araştırdın. sana ne ataları türk müydü yunan mıydı yahudi miydi? (acep yoksam sabetayist miydi) sadece islamcı değil ırkçısın da. devrimciler bir sınıf olarak burjuvaziye karşıdır, soyunu sopunu kurcalamazlar.

    1,2,3 yetmez
    9 Şubat 10 / 5pm
    #33
    islamcılığınızla hemhal olmuş ırkçılığınızı atamıyorsunuz. açıldıkça necesat sızıyor salyalı ağızlardan. necip fazılın ..çocuklarıyla nihal atsızın ..çocukları çekilsin, dileyen atatürke dileyen abdulhamite tapsın. devrimciler arasında bunların hiçbirinin yeri yok.

    Anonim
    9 Şubat 10 / 5pm
    #34
    Biz kimsenin soyunu sopunu arastirmayiz aslanim, irkçi Vladimir Lenin gibi Rus Carligi’nin polislerini elestirirken “Yeniçeriler gibi davrandilar” seklinde ifadeler de kullanmayiz. Yalniz, Türk kavmiyetçiliginin sampiyonlugunu yapan Kemalistlerin ne etnik olarak Türk, ne de kültürel olarak müslüman olduklarinin altini çizdik, rahatsiz mi oldunuz? Irkçilik, milliyetçilik komünistlere özgüdür. Lafta enternasyonalist, gerçekte sapina kadar irkçidir komünistler. Siz komünist olmadiginizi söylüyor musunuz? Tayyip’in Yunus Emre’den aktararak sürekli dedigi gibi “yaradilan’ severiz, yaradandan ötürü”, siz buna “evrimleseni severiz, evrenin temeli olan maddeden ötürü” de diyebilirsiniz. Ve yahut erkek ile disisi çiftlestikleri zaman çocuk yapabilenler arasinda hiçbiri rengine, boyuna, DNA’sina göre biri digerinden üstün veya düsük degildir de diyebilirsin. Sabetaycilar diyerek kendi marifetlerinizi ortaya dökmeyin, Yahudilere müslümanlar kucak açti , laikçiler onlari soykirima ugratti, yahudilerin çogu bunu anlamasa da onlara en buyuk tehlike laikçilerden gelir. Kemalistler, Yahudilere de, Sabetaycilara da kurban olsunlar.

    derleniş
    9 Şubat 10 / 6pm
    #35
    allah( c c) belanı versin gün zileli.
    ( c )

    kulun teki gelmiş saçma salak yazılarıla siteni bombardımana tutuyor.
    ses çıkardıın yok.ulasalcı bir yorum olduğun da siteyi terke davet eden siz(çk haklı olarak) şimdi neden susuyorsunuz?

    aklı evvel kul sanki sitede kemalist varmış gibi,öznesi siz olan çümlelerle aklınca kemalizme sataşıyor.
    kemalizm mi savunan kim ki sitede?

    anarşist arkadaşlar siz de bir bok tahlil ediyormuş gibi(kul kastediyorum) takılmışsınız peşine kulun
    egosunu tatminine yardımcı oluyorsunuz.adamın götü kalkıda kalktı.siteyi de ekşi sözük e cevirdi.

    ne orjinalliği var yazdıkalrının,her gün okuyoruz zaten gazetelernde. burda işine reel politik saplantılı tartışmaların.hayır muhatabı kim?

    ateizmi tplumsal kalkışmanın motru gören arkadalar nerdeler.

    ya lenini çok eleştiren gördümde ırkçı diyene ilk kez rastadım ha
    anarşı defterime yazayım)

    kapakkaya yiğidinin adını bile kulun ağzında kirletirdiniz.
    perinçeke çatıyor diye allahtan rahmet diledi ona.
    kutlarım sayın zileli hayırara vesile oldunuz
    daha önce sormuştum yine soruorum sayın zileli.

    http://www.haberajans.com/devir-devir-dogu-perincek-haberi-84905.html
    bu haber de sizi itirafcı yazılarınızı itiraf olarak sunuyorlar.siz itirafcı mısınız?(itirafci kime denir ? )
    yoksa öldükten sonra sizinde arkanızdan rahmet okusunlar diye mi ses çıkarmıyorsunuz bunlara.
    oda tv yazınızı yayınladığnda gösterdiğiniz tepkiyi bu yüzden mi esirgiyorsunuz?

    düşmanınızın düşmanı dstunuz mu?yoksa ihtiyat kuvvet anarşi mi?
    allah belanı versin sayın zileli.cehennemde bakuninle aynı kazanda kaynayasın.

    osmanyasin
    9 Şubat 10 / 7pm
    #36
    Gün Zileli ve onun gibi düşünenler bazı fikirleriniz var eyvallah ancak neden ısrarla biz solcuyuz diyorsunuz. Kimse solcu olmak zorunda değil ve malesef sizde değilsiniz yani kasmayın zorlamayın gerek yok.

    kedicik
    9 Şubat 10 / 7pm
    #37
    ne diyorsun sen be. üçüncü sınıf komplo teorilerinle, çirkef ağzınla, ona buna sürekli ereksiyon halinde belagatinle burada ciddiye alınacağını, adam yerine konacağını mı zannediyorsun… aslansın, pekala ama buradan sana kemik çıkmaz.. lenin ırkçıymış, çarlık polisi için “yeniçeriler gibi davrandılar şeklinde ifadeler kullanmışmış” İfadenin şeklinde şemalinde değil, nefret söyleminin bizzat öznesinde mesele..

    Sana “öyleyse kemalistler ne güzel osmanlının devamıymış niye savunmuyorsun onları” diyorlar..

    “Devsirme Osmanli bürokrasisi ne etnik Türk, ne de kûltürel müslümandir” diye höykünüyorsun..

    Ne ulusalcı kemalistler, ne de senin gibi faşist islamcıları hoşgörür bu sitede yazışan insanlar.

    Sitesinde yazıp, höt denince, arkanı dönüp “aman muhterem pederinizi kastetmedim” diye yaltaklandığın gün zilelinin İşçi Köylü gazetesinin Perinçekle birlikte önderlerinden biri olduğunu bile bilmiyorsun da çakma mehmet eymür ağızlarının burada perinçeke ve kemalistlere “küfrediyorsun” diye hoşgörüleceğini mi zannediyorsun?

    Ama iyi oluyor, ulusalcılığın haklı eleştirisinin karşısındaki faşizan cepheye de eşit mesafe konmadan yapılmaması gerektiğinin canlı örneği oluyorsun millete. bu kadar soytarılık izlediğimiz yeter, gerisini site yöneticisi düşünsün..

    sol sağdır,sağda sol
    9 Şubat 10 / 9pm
    #38
    anonim arkadaş sanrım kendine komünist, sosyalist diyen birilerinin hatalarını genelleştiriyor.
    yani bu iktidarlaşan para pul derdindeki iktidarlaşan islama bakıp islamamı hakaret edelim. yani gazzaliyi, ali şeriatiyi, ihsan eliaçığı, karmatileri, zenc hareketini, islamın çıkışının devrimciliğini( içinde kadının, kölenin, siyahın olduğu bir ezilen hareketini) görmezden gelip küfür mü edelim…
    ama ideoloji kısmına eleştirelerini yapman daha sevindirici olur. şu ya da bu kişinin iktidarlaşan, sosyalist ya da komünist üzerinden değil…

    Anonim
    9 Şubat 10 / 9pm
    #39
    Kedicik ve digerleri’ne, Dogan Holding gazeteleri mantigiyla insanlari neden karaliyorsunuz?
    Dogan Holding mantigi: Birisi için bir etiket yapistirirlir, sonra o etiketi sanki yapistirilan kisi benimsemis gibi devam ettirirlir. Sen adama “islami anarsist” de , adam böyle bir saçmaliga cevap vermek geregi hissetmeyince “sen omurgali olsaydin itiraz ederdin” de. Adama durup durdugu yerde “O zaman Osmanli’nin devami olarak görüyorsan Kemalizm’i savunsana ” de, adam böyle bir saçmaliga cevap vermek geregini hissetmeyince adama fasist de. Bir kere (gerçi ben Islamci degili ya) Islamci zannetiginiz kisilerin Osmanli’yi savundugunu ne biliyorsunuz? Yine, Islamci sandiginiz kisilerin irkçi oldugunu bereden çikrtiyorsunuz? Fasizmle Islamcilik arasinda ne gibi bir yakinlik var? Kendi kafanizda kurmussunuz bir senaryolar, onlari sakiz çigner gibi tekrarliyorsunuz. Geçin bunlari bir kalem, “Cumhuriyet”gazetesi mantigi bunlar. “Ne”, “Ne” mantigi. Diliniz alismis ne ABD, ne Rusya demeye. Ne o, ne bu, suya sabuna dokunma. TSK vesayetine hayirhah ol. Ne kisla , ne cami diyerek aradan siyril. “17 bin faili meçhul var, bos veeer, ilerde güzel günler görecegiz, ne ergenekon, ne AKP” deyip mücadeleden kaç. Yan gelip yat. Roland Barthes’in “Mitolojiler” kitabindaki “ne-ne” elestirisini okuyun.
    Ben Türk versiyonunu söyleyeyim, böyle giderse “Ne -Ne Hatun ” olacaksiniz. Erzurumlu’ya sormuslar “Nene Hatun nedir?” diye, “Ne bilem gurban demis, Rus geldi dediler girdik tandira, Rus gitti dediler çiktik tandirdan”.
    Not : devsirme Osmanli bürokrasisin ne Türk, ne de Müslüman olmasi sizi neden bu kadar rahatsiz etti? Benim buna höykündügüm falan da yok, Rusya’yi Gulag Takimadalari’na çeviren Lenin’e höykünen sizsiniz.Gerçekte milliyetçiler, hatta tarihte kalmis teokratik rejim yanlilari totaliter komünizm yaninda çok zararsizdir, Ukrayna’da devlet tarafindan örgütlenmis sistemli açlik ile 20 milyon kisiyi ölüme yollayan, 1 milyon kisyi yamyamlik yapmaya zorlayan Leninci rejimdi. Anarsizmi ögrenmeye calisan dostlar: Bilin ki o yillarda Ukrayna’da önce Lenin’in, sonra Stalin’in iki hedefi vardi: Hiristiyanlar ve anarsistler.

    emre
    9 Şubat 10 / 10pm
    #40
    bu yorum bölümü çok iyi bir fikir değil sanırım Zileli…

    Ali Duman
    9 Şubat 10 / 11pm
    #41
    Anonim arkadasa saldiracaginiza bir oturun dusunun. ne olacak turk solunun bu hali diye. bir avuc kaldiniz hala milletimizin degerleriyle barisamadiniz. nato mermer nato kafa bu koministler. ergenekonculugunuz sonunda ortaya cikti. millet herseyi goruyor artik. Ak Parti türkiyede gercek sol partidir. turkiyede sol sağ sağ da soldur. küçükömer hocayı okuyun önce. okuyun da görün Hocaefendi Hazretleri sizden daha solcu niye? çünkü milletinin değerleriyle barışık, gerçek halkçılık budur. Bugün Cemaatin içinde pırıl pırıl gençler var, onlar asıl halkıçılardır. Ucuncu cepheciler ergenekonun postal yalayicilaridirlar. Yillardir yaliyorsunuz hala bikmadiniz. Allahsiz koministler, ALLAH C.C nin adini da bi daha agziniza almayin!!!

    Anonim
    10 Şubat 10 / 2am
    #42
    Ali Duman eger samimi ise fikirlerine katilmiyorum, yok samimi degilse ne fikirlerine ne de eylemine katilmam mümkün degil. AK Parti muhafazakar demokrat bir partidir, solcu bir parti degildir.Sosyal politikalar bakimindan tabii ki Kemalistlerden daha soldadir, ama Kemalistlerden daha solda olmak zaten dogaldir, çünkü Kemalistler en sagda yer almaktadir. Ali Duman Hocaefendi derken Fethullah Gülen ‘i kastediyorsa , kendisini solcu olarak görmek mümkün degildir. Zaten Ali Duman’in bu üslubu da söz ettigi cemaatten olmadigini gösteriyor. Insanlarin komünist olmak da, Allah’a inanmamak da kendi tercihleridir, saygi duymak gerekir.Üçüncü cepheciler zaten yoktur, bu sadece bir fikirdir, bu fikri savunanlarin tümü postal yalayici degildir tabii ki. Allah (C.C.)’nin adini iyi veya kötü anlamda anmakta mahzur yoktur. Ateistler kendilerine a-teist, tanri-tanimaz, Allah-siz derken kendilerini bir KAVRAM’a karsi konumlandirmis oluyorlar.

    Haydar
    10 Şubat 10 / 3am
    #43
    Gün benim iyi arkadaşımdır, düşündüğü gibi yaşayan, çağımızda artık türüne pek rastlanmayan biridir. Öyle solcu bürokratlar gibi, kimselere abilik yapmaz, kapşonlu parkasını giyer sokağa çıkar. Polemikçidir, küçük bir pırıltı görse heyecanlanır… üzüldüğü çok şeyler de vardır, onlara dair konuştuğunu hiç görmedim… Stalin karşıtlığı çoktur, ama inanın bana Stalin’e dair bilgisi, Stalin karşıtlığının yanında yaya kalır cinsindendir. Kemailzmi de stalinist bir yönetim olarak görür…
    bu tartışmalar neye işarettir derseniz, ülkemiz insanının ağız tadıyla fikir tartışmalarını yürütmediğini söyler. Nasıl olsun ki, fikir tartışmasının olabilmesi için, insanların mahkum olduğu çevresel kavram bağnazlığından kurtulması gerek. Her çevrenin salt sloganlardan ibaret suçlayıcı klişeler oluşturduğu bir ortamda, fikir telakisinde bulunmak mümkün mü? Sevgili kardeşim Keskin’in cevabını gördünüz, ‘madem beni eleştirmişsin, sen islami cepheden bize saldırıyorsun demeye getirmiş’ ehe kardeşim iyi güzel de valla olmuyor, önce bir sor, acaba karşı taraftan okununca böylemi algılanıyorum acaba…
    Gördünüz işte, anonim kardeşimiz, gayet coşkulu gidiyor, sanki din ideolojinin en kendisi değilmiş gibi, hepsini güzel güzel yuvarlamış, valla islama çok uygun, din sokağa inince linç kültürüyle indiğini biliyordum da, ideoloji alanına girince aynı kılıcını kuşandığını hiç bilmiyordum…
    Bahsini ettiği Hitler, Musoloni, Mustafa Kemal’lerin hangisi dini bir tarafa bırakmışlardı? Kardeşim din olmadan savaş olur mu? Stalin ve Mao’nun kendisi dahi dinsel argümanlara kullanmaktan geri kalmamışlardır, din ve ulusçuluğu dünyamızdan çek savaşların suyunu kesmiş olursun..

    Ama ben gene de sevdim bu Anonim islamcı kardeşimi, muhammed medineye gül bahçesi dikmeye gidiyordu, kılıcı hiç kan akıtır mı, mübarek tanrının sevgi öpücüğüydü… mesele savaşın kendisine, ya da iktidarların kendisine mi karşı gelmektir, yoksa onların yürüttüğü savaşlarda ölenlerin sayısal çokluğuna bakarak, ha bu daha az öldürmüştür sayısal üstünlüğünü mü ortaya çıkarmaktır…

    anonim yoldaş bu işi kafasında çözse, yani islamın orduları da birer suç şebekeleriydi dese, yarın hemen onun safına iltica etmeye hazırım…

    haydar

    Sarı Saçlı
    10 Şubat 10 / 4am
    #44
    Biri beni mi andı?

    Uslu uslu tartışınız..

    Unutmayınız ki Cumhuriyet fikir serbestliği taraftarıdır. Samimî ve meşru olmak şartıyla, her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce muhteremdir.

    Beton Mustafa
    10 Şubat 10 / 1pm
    #45
    Haydarım

    Kuvayi milliye orduları da birer suç şebekeleriydi dersem benim safıma da iltica eder misin? Napcaksın gerçi bizim buralar hep ateş, azap. Geçti artık bizden.. sizler yanmayın, ibret alın da ahiretinizi kurtarın.

    kara kafa
    10 Şubat 10 / 2pm
    #46
    tartışmayı geç takip etmekle birlikte;
    Anonim: Yönetmek, elde sopa olmadan olacak bir şey değil.. Kollektif olmayan tarzından söz ediyorum yani.

    Derleniş; sana ayrıca değineceğim ne var ki gündelik yaşam koşturmacasında aşk ve devrim’den bir süre uzak kaldım. Zaman yok.

    Hakkında bildiğim tek şey; provokatif bir biçimde burayı yoruma kapatmak için seviyeyi düşürmeye çalışmandır.
    Seni kimselere havale etmiyorum, ben buradayım, Gün’ün sevenleri, onun güzel yüreğini bilenler buradayız.
    Ya kendinize gelin ya da böyle çirkinleşmeye devam edin.
    Ne diyeyim.. bu sitenin yoruma kapanmayacağını biliyorum sadece.. Ve Gün’ün ‘düzküfür’ olmadığı sürece hiç bir fikre, düşünceye ve cümleye sansür koymayacağından da -koymadığından da- eminim.

    Anonim
    10 Şubat 10 / 3pm
    #47
    Sari Saçli mahlasini kullanana arkadasa: Takma isminizin hatirlattigi sahis hiç de hayirlara vesile degil ama bana sunu hatirlatiyor, biliyorsunuz Dersim ezel ebed “sol” görüslü bir yerdir, bir ara mesela bir tek ailenin dört çocugundan her birinin bir baska sol örgütte oldugu ve birbirlerini bu yüzden yediklerini duymustum. Tabii çok iskence ve baski da gördüler.Kemalist devlet Dersim halkini soykirima ugratmsitir, Dersimli olup da 12 Mart’ta, 12 Eylül’de çocuklari hapse düsmemis tek bir aile yoktur. Hal böyleyken Istanbul’da cemevinde toplanan Dersimli sakalli, biyikli koca koca adamlarin “sari saçli, mavi gözlü nerdesin, nerdeeee” diye saz çalip, türkü çigirdiklarini Alevi kanalllarinda görünce , iste o zaman, solun cinsi, cibilliyeti hakkinda kafam iyice karisiyor. Sol maoist midir, mazosist midir? Kemal sizi akillandirmak için daha ne yapmali? Bunlari belki benden de iyi bildiginizi sanirim, buna ragmen “sari saçli” mahlasini almaktan gocunmuyor musunuz?

    islam ordularinin karakterine gelice, ne Emevi, ne Endülüs,na Abbasi, ne de Osmanli ordulari Islam ordusu degildir. Daha önce de halifeler birbirlerine karsi savasmistir. Devletler tarih boyunca dinleri kendilerini hakli göstermek için gerekçe olarak kullanmistir, tipki laikligi, insan haklarini, Cumhuriyet kavramini kullandiklari gibi. Gerek halk kültüründe, gerekse divan siirinde bu ordularin isledikleri suçlar üzerine çok sayida örnek bulunabilir. Esasen marksizmin aksine Islamiyet’in belirgin bir siyaset teorisi yoktur.

    gündüz maoist gece mazoşist
    10 Şubat 10 / 3pm
    #48
    Aşık mahsuni şerif, bütün sevenler için söylüyorrr…..

    bulutlar terrinden daglar gokkundan
    sarhoştur sevdiğim mahsunii bundan
    bi daha gel, gel samsundan
    sarı zaçlım mavi Gözlüm
    nerdeyy nerdeyyy
    nerdeyysin Dost

    Anonim
    10 Şubat 10 / 7pm
    #49
    Ertugrul Özkök solcu mu? Üçüncü yolcu mu? Bugünkü yazisina “asker gidince demokrasi gelir mi?” basligini atmis. ” Demokrasi gelir mi” diye sorduguna göre bugün demokrasi olmadigini kabul etmis, ancak askerin gitmesine, yani AK Parti projesine de karsi, yani üçüncü yolcu. Mantik basit, asker gidince demokrasi gelmeyecegine göre , hiç olmazsa laikligi korumak adina laikligin bekçisi olan askerin vesayeti devam etsin. Ayni mantin üçüncü cephecilerde de var, asker gidince kapitalizm sona ermeyecek, sinif çeliskisi de bitmeyecek, emperyalizm yerli yerinde duracak , o halde asker kalsin. Yahu, asker kalsin kirk dereden kirk su getiriliyor, anarsistler arasibda bile askerciler var, canim Türkiyem’in çeliskisi bol. Gerçi tarihte Carlik yanlisi, hatta jeopolitikçi, hatta ve hatta Islamofob anarsistler de vardi ama militaristini de ilk kez duymaktayiz, bunda da bir hayir vardir ellahim.

    Kedicik
    10 Şubat 10 / 8pm
    #50
    yani bu iktidarlaşan para pul derdindeki iktidarlaşan islama bakıp islamamı hakaret edelim. yani gazzaliyi, ali şeriatiyi, ihsan eliaçığı, karmatileri, zenc hareketini, islamın çıkışının devrimciliğini( içinde kadının, kölenin, siyahın olduğu bir ezilen hareketini) görmezden gelip küfür mü edelim…

    ***

    “sol sağdır sağ da sol”

    Gazali selçuklu iktidarının yanaşması, bütün ilim hayatı boyunca devlete muhalif düşünürler ve heterodoks halk islamına karşı küfür metinleri yazmış bir devlet ilahiyatçısıdır. ödülünü kese kese altın ve Nizamiye’nin rektörlüklüğüyle almıştır. “para pul derdindeki iktidarlaşan islam” diye bir şey varsa, bunun önde gideni, sembol ismidir. Listenize nasıl girdi anlamadım.

    Şeriati, eliaçık, karmatiler ve tabi büyük ali bin muhammed ve onun zenc hareketi ima ettiğiniz gibi “solda” görülebilir (anakronizm yapma pahasına) ama islamın çıkışında varsaydığınız “devrimcilik” eğer iddia ettiğiniz gibi hareketin ilk dönemlerinde sahabe arasında kadınlar, siyahlar ve köleler olmasından ileri geliyorsa yine problemlidir. Çünkü bunlar “ekseriyetle” muhammed ve efradının “kadınları” (eşleri yahut cariyeleri) ve o dönemki köleleridir, zeyd, bilal, safiye gibi.. Peygamberin ailesi, evlendiği ilk eşi hatice ve savaşlar yoluyla yüzlerce köle ve cariye sahibi olduğu bunların bir kısmını azad etse de (evlenmek için safiyeye yaptığı gibi) yüzlercesinin alım satımıyla iştigal ettiği bilinmektedir. (ibn kayyim el cezvi) Gerisi, çoğunluk bizde yazılan, müslümanın müslümana propagandasından öteye gitmeyen menkıbelerdir.

    derleniş
    10 Şubat 10 / 8pm
    #51
    kara kafa,

    yahu ne diyeyim şimdi sana.hayatta en korktuğum sey yanlış anlaılmaktır.
    ben sitede yorumarın yasaklanmasını mı savunmum.gün zilelinin tavır alması gerektiğini,böyle sustukca cahilin cüretkaraşmasına yol açtığını anlatmaya çalıtım.

    önceri pek nazikçe başlayan -bana göre asıl provakatif olan-yazılar,bir noktadan sonra ”bak aslanım” lı hitaplara döndü.

    bu prvakatif yazı bombardımanı başlamadan önce kör-topal bir 3.cephe tartışması yürütülüyordu.bende zevke okuyor,ara sıra yorumar da yapıyordum.yani sitenin özgür yorum hakkından istifade ediyordum.sietnin yoruma kapatılmasından en başta rahatsız olacaklardan biri ben olurdum.

    daha önceleri ‘yazınız kontrol edildikten sonra yayınlanacaktr’ lı bir dönemi olmuştu sitenin o zamanki yorumlarıma bakarak sansur hakkındaki görüşlerim hakkında daha sağlıklı tahliller yapabilirsiniz.

    sitenin ve gün zilelinin epey eskiden beri izeyicisiyim.
    yorumunuza neden olan yazım ‘allah belanı versin gün zileli” şekinde başayan yorum ise tartşmayı(bana kaırsa saçmalamayı) biraz değil çok geriden takip ediyorsunuz demektir.

    bu arada siz ve de başka arkadaşlardaki gün zileli övücüğü korkunç boyutarda.kalbinden,iyi niyetinden,vicdanındaki paklıktan bu kadar bahsedilmesi sanırım kendisini de rahatsz ediyordur.bunu da sizin bana yaptığınız gibi pejoratif bir eleştiri olarak söylemiyorum.

    3.cephe tartışmalarını baltalayanlar,sitenin yrum bölümünü asıl amacı olan tartşmadan ayıranlar ortada iken bana böye bir eleştiri yönetmeniz(yaptığınız eeştiri de değil haksızca saldırı) insafsızlıktır bana göre.

    3.cepha tartşmalarının olduğu bölümde bu yorumcuların dinci-gerici ya da reaksyoner bir etki yaratmaya calışan ulusalcılar olabileceğini sölemiştim.hala da bu inançtayım.ama anladığm bir sey var ki işlerini çok iyi yaptıkları.

    kara kafa seni tanımam etmem,hakkımda yapığın yorumlar normal şartlar atında sivrisinek ısırığı kadar yara yapmazdı ya
    böye bir konuda bana provakatör demeniz ve çok haksız bir sekilde siteyi yoruma kapamaya çalışmakla suçamanız asıl sizin içinizdeki ajan ruhnu öldüremediğinizi göstermekte bana kaırsa.beni yaralayan yanızca bana saldrlığı kılıçla yaralanan sizin dütüğü durumu gözlemlemiş omaktır.

    tüm içteniğimle DERENİŞ.

    Kedicik
    10 Şubat 10 / 8pm
    #52
    Anonim,

    Sitedeki üçüncü cephenin gerekliliği üzerine olan tartışmaya..;

    “Üçüncü cephe Ergenekon cephesi oluyor herhalde. Ak Parti’nin verdigi demokrasi mücadelesini sabote etmek için hortlaklarin ve kuskulu kiliç artiklarinin kendilerini sözde tarafsiz göstererek açtiklari gerçekte postal yalayiciligi yapan cephe. Bu sözde solcu özde Kemalist olan beylerin..”

    şeklinde höykünerek (öykünerek değil salak evladım) girdin ve gördüğüm kadarıyla iki ileri bir geri üçüncü sınıf çadır tiyatrosu düzeyinde demogojilerinle hala yazmaya devam ediyorsun. Yazdıklarının yüzde 90′ının iter tutar yanı yok (komünistler asıl ırkçıdır, darwin, devsirmeler vs vs) höt denince lafı çevirmen de mideme dokunuyor. ama yine de yazdıkların “düzküfür” değil nasılsa ve belli ki 3-4 arkadaş da peydahlanıvermiş 2 günde seni destekleyen (eğer diğer malum rumuzlar da sen değilsen) En nihayet Site Gün’ün, zaten verimsiz bir tartışma olacak gibiydi içine çok kolay sıçıldı. tebrik ederim bütün rumuzlarınızı ayrı ayrı.

    sol sağdır,sağda sol
    10 Şubat 10 / 9pm
    #53
    Kedicik
    gazali konusunda haklısın, listeme sehven:) girmiştir. aslında teorik çalışmalarında bir şeyler vardır ama burada konu değil, buradaki konu gereği dediklerine evet ve yazdıklarımı tek ciddiye alan olduğun içinde teşekkürler.

    Kedicik
    10 Şubat 10 / 9pm
    #54
    sol sağ sol, estafurullah.. ben teşekkür ederim

    derlenis, müsterih ol, kara kafa saçmalamış ve bunu gören yalnız sen değilsin. Burada “en az” bir provakatör ve ondan neşed eden birkaç rumuz var ama bu kişinin sen olmadığın çok belli.

    Anonim
    10 Şubat 10 / 11pm
    #55
    Kedicik,
    Kedicik takma adini aldigina göre “aslan” sifatindan gocunmazsiniz sanmistim, yanilmisim, özür dilerim. Yazdiginizin özeti: “Yahu surada kendi aramizda ne güzel anarsistçilik, solculuk, devrimcilik oynuyorduk, ne diye tadimizi kaçirirsin be adam” demek istiyorsunuz.Sizi üzmek istemem, kendi yarattiginiz dünyada sizin gibi düsünen insanlar arasinda yasayip gitmek istiyorsaniz….

    sol sağdır,sağda sol
    10 Şubat 10 / 11pm
    #56
    anonim kardeş,
    türkiyedeki sol konusunda(ki istaisnalar olabilir) dediklerin arada dayanaksız sallamalar olsada kurgu olarak doğru gibi. ama anarşizmi tanıyor gibi değilsin…
    kaldı ki burada arkadaşlar küfretmek yerine senin kendini anlatmak yerine, karşıtını karalayıp üstüne var olma politikanı -ki bu bizim solunda hastalığıdır-uygulayıp övdüklerini(ki sezarın hakkını sezara vererek)eleştirebilirlerdi, ilginçtir avunma refleksine girdiler.
    anarşizme sadece lafta saldırıyorsun. anarşizm eleştirin nedir merak ediyorum…

    sol sağdır,sağda sol
    10 Şubat 10 / 11pm
    #57
    avunma değil savunma olacaktı…

    ramize şen
    11 Şubat 10 / 1am
    #58
    böyle uzun uzun yorumlar mı olurmuş? Oku oku bitmiyor, esas konudan da kopmuş tepe taklak gidiyorsunuz. Sahi kim alta kim üsste, bilen varsa bir adım öne çıksın. Bildiğim tek şey Gün Zileli’nin yasısı üste…

    haydar
    11 Şubat 10 / 1am
    #59
    ortalığı karıştırma Ramize, sen dersini çalışsana bakiyim! Ders çalışacam diye evine gidiyorsun, sonra buralarda yakalanıyorsun!!!

    Gün Zileli
    11 Şubat 10 / 10am
    #60
    Kasıtlı olarak susuyor ya da tartışmalara katılmıyor değilim. Son günlerdeki işlerimin yoğunluğu neden oldu buna. Birkaç gün içinde ben de tartışma ve tartışan taraflar hakkında bir şeyler yazacağımı umuyorum. Herkese sevgiler.

    ertan
    11 Şubat 10 / 11am
    #61
    Bu sitede AKP’nin sol olduğunu söyleyenler çıktı ya artık tartışmaların ve yorumcuların tutarlılığında büyük bir eşiğin atlandığını düşünüyorum. Bence bu fikirlere küfür eden düşünce “düzküfür” olamaz. Can Yücel’in dediği gibi “küfür burjuvazinin ağzında bir lağım çukuru, işçi sınıfının ağzında bir çiçektir.”

    ertan
    11 Şubat 10 / 11am
    #62
    TEKEL işçisi Ankara’da üçüncü ve en güzel cepheyi oluşturdu. “Gerçek devrimci” anarşistlerin esamesi her zamanki gibi okunmuyor. Kesin işçilerin taleplerini geri buluyorlardır. İşçi sınıfının devrimci teorisyeni Gün Zileli ise 2 aydır sokakta direnen, direndikçe meşruluk kazanan, direndikçe devrimcileşen ve memleketin solcularını geride bırakan, son yılların en büyük direnişi hakkında kalem oynatamamış bile…

    AKP solcu mu hakketen?

    ertan
    11 Şubat 10 / 11am
    #63
    Yoksa siz de tıpkı Tayyip Erdoğan gibi TEKEL işçilerinin üçüncü bir cephe olmadığını ve “Ergenekoncu” yada “PKK’lı” olduğunu mu düşünüyorsunuz?

    Gün Zileli
    11 Şubat 10 / 12pm
    #64
    Küfür üzerine: Kusura bakmayın ama Can Yücel halt etmiş. Kendi durumunu meşrulaştırmaya çalışmış. Küfür sadece ve sadece aczin ifadesidir.Siteyi açarken ana foruma küfürlerinizi buraya yazabilirsiniz dedik. Bundan amaç, küfre bile sansür yapmayacağımızı duyurmak ve insanların kendilerini rahat hissetmelerini sağlamaktı. Ne var ki, bunu yazarken bile aklımıza en adi maço küfürlerin edilebileceğini ve böylece küfür edenin her şeyden önce kendini aşağılayacağı gelmemişti. Bunu da görmüş olduk. Düz küfürleri kaldırdık çünkü özellikle canlıların en güzel edimini, aşkı aşağılıyordu ve tartışmaya bir katkısı yoktu.

    Tartışma meselesi: Tartışma olmayan yerde çürüme olur. Elbette tartışma ve eleştirinin yozlaştığı durumlar da olabilir ama en tehlikeli şey tartışma ve eleştirinin yasaklanması ya da bastırılmasıdır. Bu yüzden, özellikle ulusalcı kanattan arkadaşların tarizlerine kulak asmadım ve asmayacağım. Bu sitede herkes istediği fikri ileri sürebilir ve tartışabilir. Kimseye yasak konmayacaktır. Fikrine güvenmeyen, acz içinde olan insanlar tartışmalara ambargo koymak isteyebilirler ancak.

    AKP’li arkadaş: AKP’li arkadaşın yazılarını dikkatle okudum. AKP’lidir diye kendisine düşman olacak değiliz elbette. O da fikri ne olursa olsun özgürlükçü bir toplumsal devrimin dostları arasındadır, aynen, birçok ulusalcı arkadaşın olduğu gibi. Ayrımımızı ideolojik sorunlara göre değil, sınıfsal konumlara göre yapmalıyız. Hatta karşı sınıfın tek tek bireyleri bile düşman değildir. Özgürlükçü devrimden onlar da birey olarak yararlanacaklardır, sınıfları tasfiye edilse bile.

    AKP’li arkadaşa söyleyeceğim şudur: Söyledikleri ile taraftarı olduğu partinin gerçekliği uyuşmamaktadır. AKP, Kemalist paradikmayı yaracak bir parti değildir, tersine bayrak ve atatürk edebiyatında o da önde gitmektedir. AKP anadolu muhafazakar sağcılığının temsilcisidir ve bu parti bugün NATO ordusuyla anlaşma halindedir. Taraf gazetesinin yaratmaya çalıştığı ilüzyonun gerçekle ilgisi yoktur. Ayrıca bu partinin ayrımcı uygulamaları giderek daha güçlü bir şekilde DP devrini hatırlatmaktadır. AKP, bir tek parti diktatörlüğüne doğru yol almaktadır. Kendi söz konusu olunca parti kapatmaya feryat eden AKP, DTP kapatıldığında sesini bile çıkartmamıştır. Tüm örgütler gibi bencil bir yaratık olan AKP bugünkü devlet diktatörlüğünün fiili temsilcisi konumundadır ve yeni zenginlerin partisidir. Emekçi halkın düşmanıdır diğer bütün partiler gibi. Ne var ki, özğürlükçü bir devrim, hiçbir halk düşmanı partiyi kapatacak değildir. Onları destekleyen sınıfın ekonomik gücünü elinden aldıktan sonra bu partilere sonsuz özgürlük tanıyacaktır. Bu ekonomik

  2. Hikmet Kıvılcımlı’nın anısına:
    http://www.red.web.tr/site/haber_detay.asp?haberID=1841