Barış İsteyen Akademisyenler İçin de 17 Ocak 2016’da Sokağa Çıkmıyoruz

17 Ocak 2016’da Sokağa Çıkmıyoruz.

Şu anda faşizm barışa imza veren akademisyenlerin kapısına dayanmış durumda. Barışa imza veren akademisyenlerin evlerine baskınlar düzenleniyor, gözaltına alınıyorlar.

Gün faşizme karşı dayanışma günüdür. Her yoldan, her olanağı kullanarak, her fırsatta. Ve faşizme karşı karşı cesaretle haykırmanın da: “Kapa çeneni, Hitler Bozuntusu!”

17 Ocak 2016, Pazar günü, sokağa çıkma yasaklarının protesto etmek için sokağa çıkmama günü olarak ilan edilmişti. Bu protesto, aynı zamanda, evleri basılan, gözaltına alınan, baskıya maruz kalan barış isteyen akademisyenlerle dayanışma günü olsun.

Gün Zileli
15 Ocak 2016
www.gunzileli.com
gunzileli@hotmail.com

Hakkında Gün Zileli

Okunası

‘68’in İki Merkezi: Paris ve Prag

Artıgerçek Lejant Yayınları, bu ay, ilk kez 2000 yılında basılmış Yarılma (1954-1972)’nin gözden geçirilmiş 8. …

55 Yorumlar

  1. marxist argüman

    pazar günü sokaga ciksan ne olur cikmasan ne olur, burda devleti-sistemi rahatsiz eden birsey var mi?
    kapitalizmi rahatsiz etmeden kapitalizme karsi mücadele ettigini sananlara bir örnek de almanya’dan vereyim. almanya’nin havaalanlarindan birisinde örgütlü sendika grev karari almisti. burjuva kamuoyu grevi elestirince sendika geri fitese takip söyle bir savunma yapmisti: “biz havalimaninda trafigin yogun oldugu günlerde grev yapmaktan kacindik, mümkün oldugunca fazla rahatsizlilik vermemeye calistik.”
    -böylesi bir protesto neden basarisizliga mahkumdur: grev, isverenin, isyerinin düzenini-akisini bozarsa etkili olur, rahatsizlik verir. grevin-protestonun gücü-etkisi zaten verdigi rahatsizliktan-zarardan kaynaklanir.
    -kapitalist düzende calisanlarin-sendikalarin isverene her türlü santaja acik bagimlilik-muhtaclik iliskisi böyle olaylarda tekrar tekrar gözler önüne seriliyor: bir taraftan ücretini üc bes kurus arttirmak icin isveren ile, duruma göre devlet-kamuoyu ile karsi karsiya gelmeyi göze almak zorundasin, diger yandan rahatsizlik-zarar vererek taleplerini kabul ettirmek istedigin isverene-isyerine muhtacsin.

  2. Biraz zekâ gerekiyor.

  3. .. Bu girişim “birikmek ve sıçrama” deneyimi olarak görülmeli. “Pasifist” bir eylem; bir “ortak eylemsizlik hareketi” denilerek küçümsenmemeli. Güçlü bir iktidarın “yanlışlarına” muhalefet edilmesinde, ister eylemsizlik, ister eylemlilik biçiminde olsun, önemli olan “ortaklığı” becerebilmek; şiddet istemeyen, barış isteyenin de şiddetten uzak kalma, barışçı olma ruhuna da uygun bir öneri…….
    http://mersinyasam.net/KoseYazisiDetay.aspx?id=75

  4. Sayın (marxist argüman) 1'e

    Sayın “marxist argüman” 1,

    Sayın Gün Zileli de, sayın “ogürsel” de, onlar gibi “kapitalizmi öksürmeyi unutmuş” çoğu kişi de; sizin uyarı işaretinizi anlamak istemezler!

    Kimin ne kadar zekâya sahip olduğu / ne kadar zekâya sahip olmadığı ile ilgili ölçüm yapacak bir cihaz henüz icat edilmedi!

    Yaptıkları “eylem” çağrısına karşı değiliz!

    “Eylem”i hafta sonu değil; “hafta içi”nde yapacak gönülleri yok, cesaretleri yok! Bütün mesele bu!

    Sayın Gün Zileli’nın de, sayın “ogürsel”in de, onlar gibi “kapitalizmi öksürmeyi unutmuş” çoğu kişinin de:

    “‘Şirketokrasi’nin tahakkümü”nden haberi yok!

    “Özel sektör”den haberi yok!

    “Kapitalizmin dayattığı yapay ve ölümcül rekabet”ten haberi yok! (Bu sayfayı izleyenler lütfen dikkat etsin: “Hayatın akışı içindeki ‘doğal’ rekabet”ten bahsetmiyoruz! “Elma” ile “armut”u birbirine karıştırmayınız!)

  5. “marxist argüman”a “biraz zeka gerekiyor” diye hakaret eden gün zileli’yi protesto için 17 ocak pazar gecesi 8 saatliğine dışarı çıkmıyorum! 🙂

  6. gün abi,
    “2. gezi” başlayabilir mi?
    böyle bir olayı başlatma imkanımız olabilir mi abi?
    not: stalinist değilim. ergen değilim. 40 yaşındayım.

  7. tarihte hiçbir şey tekrarlanmaz. Daha doğrusu değişik biçimde tekrarlanır.

  8. çok sevindim. Demek artık aktroller de katılıyor eylemimize.

  9. yok, bu benim sana karşı bireysel eylemim. sanırım “biraz zeka gerekiyor.” 🙂

  10. “zekâ” olacak. Yani inceltmeli.

  11. abi kusura bakma da görünürlük kazanması mantıksal olarak imkansız bir eylem bu. başta ilginç, yaratıcı falan gelmiş olabilir ama bir daha bi düşünsen keşke.

  12. Doğru, “zekâ” olarak yazılması daha doğru ve daha güzel. Ancak inceltme işâretini maalesef artık kullanmaz hâle geldi insanlar. Ben genelde dikkat ediyorum ama daha çok farklı anlama gelebilecek durumlarda inceltme işâretini kullanıyorum. “Kar” ve “kâr” veya “haya” ve “hayâ” gibi.

  13. gün zileli, 5

    abi, en azından “gezi”den sonra, bugün de “akademisyenlerin tutuklanması” gibi bir cadı avının hortlamasının da etkisiyle, “devlet”e karşı anti-otoriter tohumların yavaş da olsa yaygınlaşma eğiliminde olduğunu düşünüyor musun?

    “kerim devlet” lafı ülkemizde bir tür nişandır, herkesin alnına daha bebekken bu sözün kazındığı yutturulur! “askerlik” kurumuna “peygamber ocağı” yakıştırması gibi!

    devletin “kerim”likle hiç ilgisi olmadığı anlaşılmaya başlanıyor, diyebilir miyiz?

  14. inceltme işaretleri tdk tarafından kaldırılmadı mı? artık kullanılmıyor.

  15. 30 yıl kadar önce bazı işgüzarlar kaldırmaya kalkmışlardı. Hala ile hâlâ yı ayırt etmek zorundasınız en azından.

  16. genelde anlaşıldı da halk arasında hâlâ bu tür hurafeler etkilidir. Özgürlükçü tepki gelişecek de PKK bir türlü izin vermiyor ki. En olmayacçak zamanda gidip polis lojmanlarını patlatıyor, çocuk ölümlerine yol açıyor. Eh devlet de bunun hasadını toplamaktan geri kalmıyor tabii. PKK bu kör savaşa bir aktar olarak katılmasaydı adamlar şimdiye kadar çoktan tecrit olmuşlardı.

  17. vur deyince öldürme şimdi sen de. işâret değil, işaret olacak., Yani inceltme yok bunda.

  18. Görünürlük eylemin kendisinde değil, aynı tutum içindeki insanların birbirini görmesinde. Bu
    şekilde adım adıom bir direniş networku (ağı) oluşturulabilir. Bir dahaki eylem daha etkili bir eylem olur. Bu seferki örneğin, şu tarihte sokağa çık ve sokakta dur gibi.

  19. “işâret”deki ^ inceltme değil uzatma işâreti.

  20. ^ işareti koyduğun zaman o inceltme anlamına gelir. Uzatma okurken veya konuşurken kendiliğinden olur. Ayrıca İşaret kelimesi uzatılarak söylenmez.

  21. özgürlükçü

    pkk olmasaydı şimdiye kadar adamlar(akp ve tayipler galiba) tecrit olurdu cümlesi kurabilmek işte tam da Zileli tarzı diye eleştirdiğimiz bu adam daha otoriter faşist yönetim için pkk haricinde bir neden bulamazmı????1925-1950 arası pkk mi vardı otoriterlik faşist dikta yöntemiyle zapturapa alıp kolayca yönetmek için muktedir egemen efendiler nedeni masa başında icat edip uygularlar bile

  22. saçmalama Özgürlükçü. Bugün S.Demirtaş da Çınar’daki saldırıyı ve bebek öldürülmesini kınadı. Tam akademisyenler konusunda olumlu bir hava oluşmuşken sivil ölümlerin olacağı apaçık bir hedefea saldırmak ne anlama geliyor. Bu doğrudan doğruya diktatörlüğe hizmet etmektir.

  23. Ayrıca da insanlık dışıdır. Çocukların, bebeklerin uyuduğu bir yere savaşı yaygınlaştırırsan devletin gaddarlığından ne farkın kalır.

  24. Olur mu Gün hocam?! “A”yı uzatarak söylüyoruz, ” işâret” derken. Uzatma işâret olarak da ^ kullanılıyor.

  25. TDK sitesine gir bak. işaret diye yazılır. işâret yazdığın zaman karşılığında bir şey çıkmaz.

  26. Gün hocam, tdk’nin durumu içler açısı. Ben size Yağmur Atsız’ın yazılarına bakmanızı tavsiye ederim. Eski bozulmamış imlâmızı aynen sürdüren tek kişi odur.

  27. özgürlükçü

    özgürlükçü çınar saldırısı sivil ve çocuk ölümlerini savunmaz savunmuş gibi eleştirmek enteresan benim sana itirazım pkk olmasa özgürlükçü devrimciler devrim yapacaktıda pkk engelledi anlamına gelen yorumuna bak anlayacaksın?
    ayrıca çınar patlaması çok garip DBP çınar ilçe binası aynı anda kundaklanması bana pkk ye alternatif milliyetçi kürt oluşumu oluşturma çabası gibi geldi.devlet-iktidarın pkk yi bahane edip yaptıklarını meşrulaştırmasını anlıyorum ama pkk olmasa da başka bir aktörü şeytanlaştırıp bunları yapmayacağını söyleyemeyiz meseleye böyle bakmak sanki devlet-iktidar egemen hegemonyanın algı çerçevesinden bakıp işi sulandırıyor sanırım.tv lere baktım nerdeki eski yeni asker mit it devşirmesi hepsi HDP konuşuyor KÖH konuşuyor yalan yanlış sallıyor ortada asıl aktörlerin cevap hakkı yok böyle bir tekçi iklimde benide normal eleştiriler bile rahatsız ettiğini düşünüyorum sanki çok büyük haksızlık karşısında bir tarafın küçük hatalarını görüp öne çıkarmak istemediğimden olabilir?

  28. Gün, Hazır kapıyı kapatmışken bir daha sokağa hiç çıkma. İnsanlık işte bu eyleminden çok memnun kalır.

  29. marxist argüman

    ogürsel ve sayin zileli’ye yanit:

    sayin zileli, ne sizinle ne de diger yorumcular ile bilgiye, arastirmaya, argümana dayanmayan bos-beles polemiklere girmem. benim somut verilere, güncel ekonomik gelismelere, bilgi ve argümana dayali yorumlarima yazacak cevap bulamayinca “belden asagi” vurmaya basladiniz. sizden hakaret degil karsi argüman, fikir yazmanizi bekliyorum.
    -“biraz zeka gerekiyor” diye yazmissiniz, bu cümle simdi neyi acikliyor? biraz zeka neye lazim? sizin kapitalizmi ve devleti sarsacak-perisan edecek ve hatta dize getirecek üstün zeka ürünü önerinizi anlamak icin mi zeka lazim? serbest piyasa ekonomisinde pazar günleri zaten dinlenme günüdür. ben size somut bir soru soruyorum, tatil günü olan pazar günü insanlari evden cikmayalim diye eyleme cagirmak ile devlete-sisteme ne gibi bir rahatsizlik-zarar vermeyi amacliyorsunuz? böyle bir eylemin “anarsist devrimcilik” ile alakasi nedir?

    -ogürsel, sen dürüst ve samimi bir insan degilsin. benim somut verilere dayali elestirilerime verecek cevap bulamayinca, yazdiklarimi kabul etmis gibi yapip, eski düsüncelerini degistirmeden savunmaya devam ediyorsun. senin yazdiklarin burjuva piyasasinda herkesin diline sakiz olmus ideolojilerdir. bu ideolojilerin yanlisligini teshir etmek herkesten önce benim gibi marxistlik iddiasinda olan insanlara düser.
    -“Genel doğruları yazıyorsun; ben daha somut konuşmak istiyorum” diye yazmissin. önce dürüst ol, yoksa fikir tartismasi yapmak mümkün olmaz. son yorumlarindan birinde “kötülük insanin tabiatinda var” burjuva ideolojisini dile getiren sen degilmiydin? ben de sana ayna tutmak icin “kötülük insanin tabiatinda var” iddiasinin devletin-siyasi otoritenin varligini mesrulastirmak icin uyduruldugunu, günümüz serbest piyasa ekonomisinde ki sömürü iliskilerinin, yine bu ekonominin üretim prensipleri ve amaclarindan kaynaklandigini perdelemek icin “insan tabiatinin” sorunlarin kaynagi olarak gösterildigini anlatmak istedim. sanki “kötülük insanin tabiatinda var” diye yazan sen degilmissin gibi bu sefer de “genel dogrulari yazmissn” diye yazdiklarimi onaylamis gibi yapiyorsun.
    -kapitalizmi ortadan kaldiracak devrimci bir sinif ariyorsun. yine hazir recete pesindesin. sen aslinda kapitalizmin alternatifsizligine iman etmek icin bahane ariyorsun. sana söyle bir cevap vereyim: bir sistemi kafa ve kol gücü ile kimler ayakta tutuyorsa ancak onlar yikabilir. bu “yikici” unsurlar, senin deyiminle “devrimci sinif” benim gibi düsük ücretli bir iste calisan biri olabilecegi gibi, beyaz ya-LA-ka’lar gibi bürolarda iyi ücretle calisanlar yada senin gibi doktorlarda olabilir. marxist düsüncenin yanlislarindan biri de sudur: bir insanin icinde yasadigi maddi kosullar o insanin bilincini-düsüncesini belirler. böyle bir varsayimin dogru olmadigina kanit: fakir insanlarin icinde devrimcisi oldugu gibi, fasisti de var, dincisi oldugu gibi ateisti de var. diger bir örnek: beyaz yalakalar gibi göreceli olarak daha iyi kosullarda daha iyi bir ücret ile calisan insanlar da pekala sistem muhalifi olabiliyorlar. sonuc: kapitalist düzenin yanlisligina-sacmaligina ikna olmanin “devrimci bir sinifa” ait olma ile alakasi yok. peki ne ile alakasi var: dogru bir bilinc ve dogru elestiri ile alakali. ben ve beyaz ya-LA-ka’lar elestiriyi kapitalizmin prensiplerine, amaclarina, ideolojilerine yapip, insanlarin sikayetci olduklari seylerin sebeplerini, kaynagini desifre etmeye calisirken, sen ve sayin zileli kapitalizmin yan etkilerine, sonuclarlarina elestiri yapiyorsunuz.

  30. Düşmanına benzediğinde, kendin de düşmansındır, kendine.
    Amaç ve araç bir bütün…
    haksız, insafsız, acımasız yöntemlerle varılacak yer haksızlığın, insafsızlığın, acımasızlığın egemen olacağı bir yer olacak.
    belki kendine bir devlet de bulursun ama sonuçta zulmün aynını inşa edersin; sözlüğün farklı olsa da..
    *
    işte İsrail…

  31. “sayin zileli, ne sizinle ne de diger yorumcular ile bilgiye, arastirmaya, argümana dayanmayan bos-beles polemiklere girmem.”

    Bu cümle imla açısından yanlış. ne… ne… diye başlayan cümlenin oılumsuz bitmemesi gerekir. Yoksa tam tersi anlam çıkar. Doğrusu şöyle: “Sayın Zileli, ne sizinle ne de diger yorumcular ile bilgiye, arastırmaya, argümana dayanmayan boş-beleş polemiklere girerim.”

  32. O zaman Kandil çıksın, biz yapmadık desin. Bunu demediği sürece bu tür berbat olaylar onun sırtında kalacaktır.

  33. Marksist Argüman, K.Marks’ın, “İnsanların varlığını belirleyen şey, bilinçleri değildir; tam tersine, insanların bilinçlerini belirleyen toplumsal varlıklarıdır” tespiti yanlış değildir. İşçi işçi gibi düşünür; patron patron gibi düşünür. Bir işçi patron gibi düşünmez, bir patron da işçi gibi düşünmez. Bir işçinin devrimci,faşist,müslüman,ateist,Türk olması işçi olması gerçeğini değiştirmez. Bir patron da devrimci,faşist,müslüman,ateist olabilir ama bu onun patron olduğu gerçeğini değiştirmez.

  34. Gun abi su en son imza attiginiz bildiri icin Demir abinin elestirileri hakkinda ne dusunuyorsunuz? .

    Ben dorduncu maddede sizin PKK’yi kinamak baglaminda degil de politik stratejik anlamda elestirdiginizi dusunuyorum. Mesela, bence, Kadir hoca da bu anlamda dorduncu maddeyi kabul etmistir.

    http://demirden-kapilar.blogspot.com.tr/2016/01/4-maddelik-yeni-bildiri-uzerine-her-sey.html

  35. Demir’in eleştirisi, çok keskin görünmesine rağmen bir pür demokratın eleştirisidir. Benim hiçbir devlete aidiyetim yok, vergi de ödemiyorum. Vatandaeş da değilim. Dolayısıyla benim eleştirilerimin Ahmet İnsel’in sözünü ettiği aidiyetle veya dahil olmayla bir ilgisi yok. Ne yani, PKK’yi eleştirmek için ona aidat mı ödememiz gerekiyor. “Üye olmayanın söz hakkı yoktur” gibi bir şey mi yani. Ben, kim olursa eleştiririm arkadaş. İster vergi ödüyor olayım ister ödemiyor olayım. Kimseye veya hiçbir kuruma aidiyetim yok.

  36. 17
    Bak kendinie sıkılmadan marksist Argüman rumuzu koyan kişi.. sen o adamsın; ezberlediği ayetlerle dünyayı kavradığını zannedenlerden..
    kanıt şu..
    “kötülük insanin tabiatinda var” burjuva ideolojisini dile getiren sen degil miydin?” biliyorsun… bu cümlenin devamını; ve cımbızladın..
    utanmadın mı? Bu ahlaksızlığı yapmak için sebebin ne? Neyi kanıtlamak istiyorsun; hiç tanımadığın ve kendinin de bilinmediği ortamda…
    Marksizmden önce sen kendini tanı ve tart.. Bu her birey için Marksizm’den de önemli; anımsatırım…
    Belki de “buralarda” bu sorun gerçekten Marksizm’den de önemli..
    Kağnı gölgesi şahsiyetlerinin gölgesi bile farkedilemiyorsa, burada sorun vardır…

  37. Düşüncenin bütünü bu..
    *
    “Kapitalizm vahşi insan doğasının ta kendisidir. Bencillik ve açgözlülük insanın doğasında vardır. Yardımlaşma ve iyilik de..
    10 bin yıldır insanın içindeki bencillik ve açgözlülük semirtildi.”
    *
    Bundan böyle sizi hiç bir şekilde önemsemeyeceğim… (Rumuzu değiştirirseniz, elbette aldanabilirim..)
    Bu yaptığınızı bir daha yapmayın; önemli olan haklı çıkmak değil, “gerçeğe-hakikate” yaklaşmaktır.. Birbirimizi bu yolda uyaralım.. gerisi budalalık…

  38. === SAYIN (OGÜRSEL'E) ===

    Sayın “ogürsel”,

    “Hayatın akışı içinde olan, kendiliğinden olan, ‘doğal’ olan rekabet” ile
    “Kapitalizmin dayattığı yapay ve ölümcül rekabet”i birbirinden ayırdetmeyi öğrenmediğiniz sürece; daha çok insan ölmeye devam edecek!

    Tarih: 10 Ocak 2016
    15 YAŞINDAKİ UMUT, TAKDİR BELGESİ ALAMADIĞI İÇİN EVLERİNİN PENCERESİNDEN ATLAYARAK İNTİHAR ETTİ!

    İzmir’in Torbalı İlçesi’nde oturan 15 yaşındaki Umut Okay Giriş, dördüncü kattaki evlerinin penceresinden atlayarak yaşamına son verdi. Gencin, 22 Ocak’ta verilecek ara karne öncesi takdir belgesini iki puanla kaçırdığını ve bu nedenle ailesini üzdüğünü yazdığı bir intihar notu bıraktığı öğrenildi.

    Olay, geçen pazar günü akşam saatlerinde, Alpkent Mahallesi’ndeki apartmanda meydana geldi.

    Torbalı İcra Müdürü Fikri Giriş’in oğlu Umut Okay Giriş, bunalıma girip oturdukları apartmanın dördüncü katındaki evlerinin pencereden kendini boşluğa bıraktı. Kanlar içinde yerde kalan, Torbalı Anadolu Lisesi 9’uncu sınıf öğrencisi olan Umut Okay Giriş, ambulansla Torbalı Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Ardından ambulansla ilk olarak İzmir Ege Üniversitesi’ne ardından Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’ne götürüldü. Ancak Umut Okay Giriş, yolda yaşamını yitirdi.

    Polis, evde inceleme yaptı. Liseli gencin yazdığı belirtilen bir intihar notu bulundu. Umut Okay Giriş’in 22 Ocak’ta verilecek ara karne öncesi takdir belgesini iki puanla kaçırdığını, bu yüzden anne ve babasını çok üzdüğünü yazdığı öğrenildi.

    Çok zeki bir çocuk olduğu belirtilen Umut, dün ailesinin memleketi Elazığ’da toprağa verildi.

    ( http://www.milliyet.com.tr/liseli-umut-4-uncu-kattan-olume-gundem-2177723/ )

    Tarih: 15 Ocak 2016
    13 YAŞINDAKİ BERRİN, TEOG SINAVINDA İSTEDİĞİ PUANI ALAMAYINCA BANYODA KENDİNİ ASARAK İNTİHAR ETTİ!

    Bursa’da babası öğretim üyesi, annesi doktor olan 13 yaşındaki Ayşe Berrin Yılmazlar dün gece evin banyosunda kendisini bornoz kemeriyle astı. Ortaokul 8’inci sınıf öğrencisi Yılmazlar’ın, TEOG sınavında istediği puanı alamayınca bunalıma girip, intihar ettiği ileri sürüldü.

    DHA’da yer alan habere göre, olay, merkez Nilüfer İlçesi 19 Mayıs Mahallesi’nde meydana geldi.

    TEOG sınav sonuç sonuçlarının dün akşam internet ortamında açıklanmasıyla, puanlarının düşük olduğunu gören Ayşe Berrin Yılmazlar, iddiaya göre çok üzüldü ve odasına kapandı. Girdiği bunalımdan çıkamayan Ayşe Berrin Yılmazlar, gece banyoya girerek, kendisini bornoz kemeriyle kalorifer borusuna asarak yaşamına son verdi.

    Anne ve babası, sabah kızları Ayşe Berrin Yılmazlar’ın banyodaki kalorifer borusuna asılı cansız bedeniyle karşılaşınca sinir krizleri geçirdi. Cumhuriyet Savcısının incelemesinin ardından cenaze Adli Tıp Kurumu’na gönderildi. İşlemlerin tamamlanmasının ardından Ayşe Berrin Yılmazlar’ın cenazesi Kükürtlü Camii’nde ikindi vakti kılınan namazın ardından Hamitler Mezarlığı’nda toprağa verildi.

    Ayşe Berrin Yılmazlar’ın intiharıyla ilgili savcılık soruşturma başlattı.

    ( http://www.birgun.net/haber-detay/13-yasindaki-berrin-teog-sinavinda-istedigi-puani-alamayinca-intihar-etti-100934.html )

    *****

    Sayın “ogürsel”,

    Size boşuna haykırmıyorız; “Beyaz Ya-LA-ka”laşmış evladınızla en kısa zamanda görüşün ve kendisinden “kapitalizmin dayattığı yapay ve ölümcül rekabet”in ne demek olduğunu öğrenin! Bu, emrivaki bir cümle değildir; size ve sizin gibilere gönderdiğimiz bir ikazdır!

    Sizin ve sizin gibilerin:
    “‘Şirketokrasi’nin tahakkümü”nden haberi yok!
    “Özel sektör”den haberi yok!
    “Kapitalizmin dayattığı yapay ve ölümcül rekabet”ten haberi yok!

    Yazık!

    Ölmüşüz de ağlayanımız yok!

  39. Ergenekon davasi saniklarindan birinin esi olan ulusalci gazeteci Fatma Sibel Yüksek twitter’da soyle diyor:

    “@cumhuriyetgzt Demek PKK”Kürtlerin imha edilmesi politikasıyla mücadele ediyormuş”.Taktik açıdan eleştiriyorlar yani uyuşturucu şebekesini?”

    Karsisiyla kanitlama metodu ile bakarsak burada ulusalcil gazeteci dorduncu maddeyi hukuki zeminden gelen bir elestiri gibi gormuyor. PKK’nin taktigine yonelik bir elestiri olarak goruyor. Yani, Demir abinin elestirisi biraz bosluga dusuyor.

  40. Bundan sonra eleştirilerimizi yaparken vergi durumumuza göre yapacağız herhalde 🙂 Mesela, Stalin’e zamanında vergi vermediğimiz için eleştiremeyiz. Eğer dedelerimiz zamanında Sovyetler’de yaşamış olsa ve vergi vermiş olsa, belki miras yoluyla “eleştiri hakkı” da bize geçer mi, bilmem. Demir’e sormak gerekiyor.
    Mhp’yi de eleştiremeyiz herhalde, Mhp’ye vergi vermiyoruz çünkü. Amerikan emperyalizmini eleştirebilir miyiz? Amazon’dan sipariş verirken bir miktar para da ABD kasasına gidiyordur. Bu bana Amerika’yı eleştirme hakkı verir mi acaba? Bu konudaki fetvayı almak üzere Demir Küçükaydın’a sormak gerek.
    Çünkü şu anda devir fetva devri ve önüne gelen “şu caizdir, bu caiz değildir” diye yayın yapıyor. (Her birey bir radyo/tv istasyonuna dönüştü. Sağolasın internet)

    not: vergimize göre konuşacak isek, az verenle çok veren aynı ölçüde mi konuşacak? O zaman haksızlık olur ve biz devrimciler en çok haksızlığa kızarız.
    Herkes vergisi oranında konuşacak ise kimisi az kimisi çok konuşur ve hiç konuşma hakkı kalmayan garibanlar da olur. Yine biz devrimciler haksız karşısındaki alışkanlığımız yüzünden buna da isyan ederiz.
    Yani, iki çözüm de başarısızlığa mahkum.
    Dolayısıyla bu mesele daha çok fetva kaldırır.

  41. Hayatın akışı içinde olan, kendiliğinden olan, ‘doğal’ olan rekabet” ile
    “Kapitalizmin dayattığı yapay ve ölümcül rekabet”i birbirinden ayırdetmek….
    **
    Ben de bunu söylüyorum.. Toparladınız sonunda…
    ***
    Büyük hayale gelince..
    elbette sınıfsız toplum;

    bir ağaç gibi tek ve hür
    ve bir orman gibi kardeşçesine..
    **
    ama en iyimser yaklaşımla.. şu anda yaşayanların hiç biri bunu göremez..
    Bu nesil “düşünerek-araştırarak” yaşayacak…

  42. marxist argüman

    burjuva ideolojilerinin sözcüsü ogürsel’e yanit:

    önce ogürsel’den bir alinti:
    “Kapitalizm vahşi insan doğasının ta kendisidir. Bencillik ve açgözlülük insanın doğasında vardır. Yardımlaşma ve iyilik de..
    10 bin yıldır insanın içindeki bencillik ve açgözlülük semirtildi.”

    real sosyalizm kendini fesh ettiginde kapitalist sistemin ideologlari ne demisti: kapitalizm insanligin görüp görecegi son sistemdir. birde su ideoloji sikca dillendirilir: sosyalizm insan dogasina aykiridir; kapitalizm insan dogasinin yansimasidir. ayni ideolojiyi ogürsel sözümona kapitalizmi elestiriyormus gibi yapip yukarda dile getirmis. burjuva ideolojilerinin sözcülügünü yapan ogürsel, simdi beni iyi dinle:
    kapitalizm “vahsi insan dogasinin” ta kendisi ise o zaman yapacak birsey yok cünkü insan dogasini istesen de degistiremezsin. eger kapitalizm insan dogasinin ta kendisi ise kapitalizme karsi mücadele de gerekmez, cünkü “dogal, degistirilemez” bir olgu sözkonusu.
    “bencillik ve acgözlülük insan dogasinda vardir” diye yazmissin? bir kere “insan dogasi” diye somut birseyden bahsetmekle sacmaladigini farkinda misin? insan dogasinidan kastin nedir: icgüdüler midir? aclik, susuzluk, sex gibi ihtiyaclar doyurulmayacak seyler midir? insan dogasi diye insanlari ortaklastiran birsey varsa, insanlar nasil böyle farkli, zit olabiliyorlar? kapitalizm gibi siyasi-ekonomik bir sistemi “insan dogasinin cisimlesmis hali” gibi yansitarak dini ideolojinin, kaderciligin felsefesini yaptigini farkinda misin? NOT: felsefe zaten ahiret ideolojisi olan din’in dünyevi versiyonudur.
    senin felsefene göre gidersek isid’li cihadcilarin yaptiklari da insan dogasinin ürünüdür, o halde isid’i elestirmenin bir manasi yok, onlarinda elinde degil, cünkü isid’li cihadcilarda dogalarinin-tabiatlarinin esiriler, öyle mi sayin ogürsel? senin burjuva felsefene göre gidersek tayyip erdogan ve AKP’liler de kendi dogalarinin esiriler, o zaman burda erdogan’i ve AKP’yi neden elestiriyorsun? özetle, insan dogasi degistirilemeyecegine göre dünya hallerini de “kader” olarak kabul edip sineye cekecegiz ya da tabiati kötü olan insanlari ortadan kaldirmaktan baska bir yol görünmüyor. iste böyle sacma bir felsefeye sahip oldugun icin dünyayi anlamaktan acizsin, sürekli kendinle celisiyorsun: dünyayi “iyi kalbli” insanlar “kötü kalbli” insanlar diye ikiye ayirip, kendini de tabii ki “iyilerin” safinda görüp ahlak zaptiyeligi yapiyorsun.
    – yasadigimiz toplumda bizi rahatsiz eden sorunlarin kaynagini insanlarin cogunlugu tipki senin gibi “acgözlülük” ve “bencillik” gibi ahlaki-moralist kategorilerle aciklamaya calisiyor. bu dogmalarin-ideolojilerin sistem tarafindan insanlara empoze edildigini surdan anlamak mümkün: böylesi bir bakis acisi sorunlarin kaynagini yasadigi toplumsal sistemde aramaz, nerde arar: insanin dogasi-karakteri-kisiligi denilen soyut-uydurma bir seyde arar. böylelikle yasadigimiz toplumsal sistem kendini temize cikarmis oluyor, elestiriden muaf tutulmus oluyor.
    -“bencillik-acgözlülük” denilen olgu özel-sahsi mülkiyete dayali topluma özgü bir olgudur. özel mülkiyet ve para kapitaizmde ne anlama gelir: zenginlik, güvence, yerine göre güc-kudret vs. para’siz, özel mülkiyetsiz bir hayatin sefillik, yoksulluk ve modern kölelikten baska bir anlama gelmedigini gören, yasayan kapitalist birey, insanca yasayabilmak ve kendini güvenceye almak icin para kazanmaya, mülkiyet sahibi olmaya calisir. iste insanlarin yasadiklari sistemin ekonomik zorunluluklarini görüp ona göre davranmalarini ogürsel gibi dünyayi anlamaktan aciz insanlar “acgözlülük-bencillik” olarak prangaya vuruyorlar. yalniz dikkat: burda prangaya vurulan sistem-düzen degil, insan “dogasi”, davranislari.

  43. Sayın (ogürsel) 28'e

    Sayın “ogürsel” 28,

    Birçok yönünüzle sayın “pipsqueak”le uyuşmasanız da; onunla ortak özellikleriniz var:

    1. “Laf bükmek” hususunda maharetlisiniz!

    2. “Görmemek” hususunda maharetlisiniz!

    3. (En kahredici olanı da bu!) Konformistsiniz!

    [“Hayatın akışı içinde olan, kendiliğinden olan, ‘doğal’ olan rekabet” ile
    “Kapitalizmin dayattığı yapay ve ölümcül rekabet”i birbirinden ayırdetmek…
    **
    Ben de bunu söylüyorum.. Toparladınız sonunda…] yazmışsınız.

    Şu ifadenizi [Ben de bunu söylüyorum..] açık açık gösteriniz! Nerede yazdınız? Nasıl yazdınız?

    “Umut Okay Giriş”in ve “Ayşe Berrin Yılmazlar”in niçin intihar ettiği ile ilgili YAZACAK CEVABINIZ YOK!

    Size boşuna haykırmıyorız; “Beyaz Ya-LA-ka”laşmış evladınızla en kısa zamanda görüşün ve kendisinden “kapitalizmin dayattığı yapay ve ölümcül rekabet”in ne demek olduğunu öğrenin! Bu, emrivaki bir cümle değildir; size ve sizin gibilere gönderdiğimiz bir ikazdır!

    Sizin ve sizin gibilerin:

    “‘Şirketokrasi’nin tahakkümü”nden haberi yok!

    “Özel sektör”den haberi yok!

    “Kapitalizmin dayattığı yapay ve ölümcül rekabet”ten haberi yok!

    Yazık!

    Ölmüşüz de ağlayanımız yok!

  44. 29
    60 lı yılların
    senin gibi ezbercileri, savaştığı şeyin “karmaşıklığını bilmeyenler” sonunda birer kapitalist oldu.
    “vahşi insan doğası”, yaşama alanı için komşu kabilelere saldırır! Neyse, sen 19. yy mantığı ile devam et..

  45. son açıklama..
    “Kapitalizm vahşi insan doğasının ta kendisidir. Bencillik ve açgözlülük insanın doğasında vardır. Yardımlaşma ve iyilik de..
    10 bin yıldır insanın içindeki bencillik ve açgözlülük semirtildi.”

    Bu lafların önü yok, sonu yok. Kendin benim yerime yazıp yanıtlıyorsun; o cımbızlamadan da belli. En temel bir tartışma ahlakın olmadığı son yazında da ortada. .
    Ne bildiğin, ne yazdığından daha önemli bu..
    senin gibi insanlara şaşırıyorum; anlamak, tartışmaktan önce kavga etme arzusu.. Bunun için de bağlamından kopartılmış sözcüklerin, kısa bir yorumda, anılarak-anımsatarak söylenen, içi doldurulmamış bir iki lafın üzerinde tepinme hevesi..
    o aptal yaftalar…”burjuva ideolojilerinin sözcüsü ogürsel!”
    İşte taşkafalı Marksistlik bu… oh ne güzel.. sayın bay damgaladı, paketledi..
    Bu tür suçlamalar 30 lu yılların SSCB’sinde kalmadı mı? Buharin’i de bu sebeple öldürdüler…Sağ Sapma!
    senin gibi ezberci, şabloncularla geldi buraya sosyalizm.. 19.yy kafası bu.. neyse, son nesli yaşıyorsunuz; biz öldüğümüzde tükenecek bu sosyalist-dogmatik kafa..

  46. Sokağa çıkmamak başka protest alışkanlıklar yaratmakla sürmeli.
    Minumum alışveriş, dışarda yiyip içmeme, özel araç kullanmama, tatile gitmeme, tv izlememe, belli saatlerde elektrik kullanmama ya da azalma, yaşadığımız mahallelerde sosyal birliktelikleri görünürleştirip teşvik etme, ihtiyacımız olmayan ne varsa duyurup paylaşma vs gibi.
    Muktedirler muhaliflerini kriminalize etmekte maharetli. Kitlesel olarak kimsenin zarar görmeden kendine göre biçimlendirip katılabileceği pasifist muhalefet ve protesto yöntemleri bir an önce konuşulup yaygınlaştırılmalı.

  47. 30..a
    şimdi o yazdıklarımı aramayacağım..
    ama “yarışmacı rekabetten” bahsettiğimi anımsıyorum…
    “Dünyayı Politik Düşünmek
    Agonistik Siyaset
    Chantal Mouffe ”
    Okuyalı 1 yıl olmuştur; aslında yeni bir şey öğrenmedim.. ama sizler bu “jargonu” seviyorsunuz…
    Böyle sizin gibi kitap kapakları öne sürmek istemiyorum..ama.. yazdıklarım bu kitapla uyumludur..

  48. === SAYIN (OGÜRSEL) 34'E ===

    Sayın “ogürsel” 34,

    “Laf bükmeye” devam ederek eriyorsunuz; yazık!

    [şimdi o yazdıklarımı aramayacağım..] Aramazsınız tabi! Çünkü işinize gelmiyor aramak! 30 yıldan fazla “devlet hastanelerinde” sömürüle sömülüre göbeğinizi şişirmişsiniz! Konformizminizden kurtulmak istemiyorsunuz!

    Eğer sizde utanma arlanma kalmışsa; “Beyaz Ya-LA-ka”laşmış evladınızla en kısa zamanda görüşür ve kendisinden “kapitalizmin dayattığı yapay ve ölümcül rekabet”in ne demek olduğunu öğrenirsiniz! Var mı cesaretiniz?!

    “Umut Okay Giriş”in ve “Ayşe Berrin Yılmazlar”in niçin intihar ettiği ile ilgili YAZACAK CEVABINIZ YOK!

    Acıyoruz size sayın “ogürsel”!

    Aslında sizden daha çok üzüldüğümüz; evladınız ve (varsa) torunlarınız! Sizin gibiler yüzünden çile dolu bir hayat yaşayacaklar!

    Yazık!
    Yazık!
    Yazık!

  49. pasifist eylemi de aşmış durumdasınız hocam. en azından bi sokağa cıkılsay dı? 😀

  50. bir dahaki sefere öyle yaparız.