Sukhanov Üzerine…

N. N. Sukhanov’un kitabı, İngilizce baskısından çevrilerek, aşağı yukarı yüz yıl sonra Türkçede, Edebi Şeyler Yayınları tarafından basıldı. 1917’nin ve Ekim’in efsanelerden uzak bir anlatımı olan bu büyük kitabın, Ekim güzellemelerinin ortalığı sardığı tam da şu günlerde basılmış olması daha da anlamlıdır. Hayatıyla birlikte tarihin karanlıklarına gömülmüş bir yazarı daha yakından tanıyalım.

Sukhanov’un erken dönem hayatını yayınevinin baştaki kısa tanıtma yazısından öğreniyoruz:

Nikolai Nikolaeviç Sukhanov (Himmer) (1882-1940): 1903’te Sosyalist Devrimci Parti’ye (SR) katıldı. 1904’te 18 ay ceza aldı ve 1905 Devrimi sırasında Taganka Hapishanesi’nden kalabalıklarca serbest bırakıldı. Aralık 1905’deki Moskova ayaklanmasında yer aldı. Russkoe Bogatstvo dergisinde yazdı ve tarım reformu üzerine iki kitap yayınladı. 1911’de yeniden tutuklandı ve Archangel’e sürgüne gönderildi. Aynı yıl çıkan aftan yararlanarak St. Petersburg’a gitti, Maksim Gorki tarafından yayınlanan Sovremennik ve Letopis dergilerinin editörlüğünü yaptı. Aynı dönemde Tarım Bakanlığı’nda çalıştı. I. Dünya Savaşı çıkınca enternasyonalist ve Zimmelwaldçı bir tutum aldı.

“1917 Şubat Devrimi patlak verince yeniden kurulan Petrograd Sovyeti Merkez Yürütme Komitesi’nin üyesi oldu. Keza, Gorki tarafından çıkarılan Novaya Zhizn adlı günlük gazetenin editörlüğünü yaptı. Sovyet içindeki Sağ Menşevik-Sosyalist Devrimci Blokuna karşı, sol kanatta yer aldı ve Yuli Martov’un başında bulunduğu Sol Menşeviklere katıldı.

“1919-1921 yılları arasında yedi ciltlik 1917 Rus Devrim Tarihi’ni yazdı. Kitap, (Rusça olarak) ilk … Berlin’de basıldı, fakat … Rusya’da yayınlanması mümkün olmadı.”

Kitabı İngilizceye çeviren Joel Carmichel’in “Önsöz”ünde anlattıklarından, Sukhanov’un 1920’li yılları hakkında öğrendiklerimiz ise şunlar:

“Sukhanov’un Bolşeviklerle farklılıkları Bolşevik rejimle uzlaşmasını imkânsız kılacak kadar derin değildi, çünkü o, Bolşevik liderlerin diğer ‘demokratik’ gruplarla ittifak kurmadan iktidarı almalarının korkunç bir hata olduğunu düşünmekle birlikte onların yine de Rus işçi sınıfının gerçek temsilcileri olduğu kanısındaydı. Aslında, görevinin bu tarihi gafı en iyi bir şekilde hafifletmek olduğunu düşünüyordu.

“1920 yılının sonunda Martov grubundan ayrıldı, aşina olduğu ‘vahşi’ statüsünü sürdürdü ve yirmili yıllarda tüm dünyada Sovyet ‘deneyi’ hakkındaki iyimserlik rağbetteyken, Komünist olmaksızın Sovyet görevlisi olarak çalıştı. Bu dönem boyunca, politik rejime şiddetle düşman olmasına rağmen planlı ekonomi alanında yapıcı bir şeyler başarılabileceğini düşündü. 1924-1925’te, Sovyet Ticaret Heyeti Berlin ve Paris’teyken Almanca ve Fransızca basılan yabancılar için bir gazeteyi çıkardı, bu gazete o sırada Sovyetler Birliği’nde var olduğu düşünülen sosyalist inşa çalışmalarının izahına ayrılmıştı. O, yalnızca Sovyet politikasının ekonomik yanıyla uzlaşmakla kalmamış, aynı zamanda onun ateşli bir destekçisi olmuştu.”

Ve bu düşüncelerle Sovyet Merkezî Planlama örgütü Gosplan’da çalışmaya başladı.

 Buharin’in karısı Asla Unutamam (çev. G. Zileli, İmge, 2018) aynı dönemi ilişkin olarak şunları söylüyor:

“Ünlü devrimci, gazeteci, ekonomist ve entelektüel Sukhanov, devrimden önce bir Menşevikti. Onun, 1922-1923’te Berlin’de basılan, ciltler tutan Devrim Üzerine Notlar adlı eseri, Bolşevik üst tabakalarında büyük bir şevkle okunurdu. Onun görüşleri elbette Bolşeviklerin bakış açısından yanlış kabul edilirdi, fakat bu görüşler birçok tartışmaya ilham kaynağı olur ve kesin bir tarihi değere sahip oldukları kabul edilirdi. Sukhanov, babamı sık sık ziyaret eder ve saatlerce konuşurlardı.” (s. 67-71)

Derken 1930’lu yıllara gelinir ve Moskova yargılamalarının ön provaları olarak görülebilecek yargılamalar zinciri birbirini kovalar. Bunlardan biri de “Gosplan’daki Menşevikler” davasıdır.

Carmichel’den okuyalım:

“Şurası bir gerçekti ki, yirmilerde ekonomi ile politika birbirinden ayrılmaz biçimde iç içe geçmişti ve Sukhanov’un kişiliği onu Stalin’in deli gömleğinden kurtaramadı.  

“1931’de sözde Menşevik Yargılaması 1936-37 Eski Bolşeviklerin Tasfiye Davalarının kanlı ve meşum savcısı tarafından dünyaya sunuldu.

“Dünya basını tarafından büyük ölçüde göz ardı edilen Menşevik yargılaması,  daha sonraki davaların bir tür küçük ve hafif bir provası olduğu için o günlerde az ilgi çekti. Suçlamalar o kadar korkunç, itiraflar o kadar saçma değildi ve cezalar – daha sonraki ve daha deneyimli dönem göz önüne alındığında – görece hafifti. On yıllık ya da daha fazla toplama kampı cezası pratikte hiçbir şey değildi.

“Sukhanov ve diğer sanıklar (oldukça tuhaftır ki, hemen hemen hiçbiri gerçek Menşevik değildi) Sovyet Devletini yıkmak ve kapitalizmi restore etmek için sözde Müttefik Bürosu’yla bağlantı kurmak, ‘Dünya Menşevizmi’nin şefleriyle işbirliği yapmakla suçlandılar.”

Yarısı Yahudi ve Yahudi sosyalistlerinin örgütü Bundçu çevreden olan sanıkların tamamı Gosplan’daki görevlerinden alınıp getirilmişlerdi. Menşevik Parti’yi yeniden kurmaya çalışmakla ve Gosplan’da “sosyalist inşa”yı baltalamak üzere sabotaj yapmakla suçlanıyorlardı. Savcı, sanıklardan Grohman, Sher, Yakubovitch, Ginzburg ve Sukhanov’un “karşıdevrimci örgüt”ün önde gelen liderleri olduğunu ileri sürerek idamlarını istedi. Gosplan’da Grohman’ın yakın çalışma arkadaşı olan Vladimir Bazarov ise muhtemelen OGPU sorgucularının istediği ölçüde teslim alınamadığı için bu yargılamaya çıkarılmadı ve kapalı yargılamada süresi bilinmeyen bir ceza aldı.

Yargılamanın son günü “suçları”nı itiraf eden, yukarıda isimleri verilenler de içlerinde olmak üzere sekiz sanığa mahkeme tarafından 10’ar yıl, diğer yedi sanığa da 5 ila 8 yıl arasında değişen cezalar verildi. 10 yıl cezaya çarptırılan sanıklardan en ünlüleri, planlama uzmanı Grohman ve Sol-Menşeviklerin lideri Yuli Martov’un arkadaşı, Sol-Menşevik iktisatçı ve tarım uzmanı Nikolai Sukhanov’du.

Lenin, Ekim devriminden bir ay önce, Bolşeviklerin gazetesi Rabochy’nin 14 Eylül 1917 günkü nüshasında, 1917 Devrimi’nin görgü tanığı ve ilk Sovyet’in Merkez Yürütme Kurulu üyesi olarak 1917 Devriminin eşsiz bir anlatımını yazan Sukhanov hakkında “Novaya Zhizn yazarı N. Sukhanov’un küçük burjuva demokrasisinin en kötü değil en iyi temsilcilerinden biri olduğunu herkes kabul eder” diye yazar; Buharin’in karısı Anna Larina, Sukhanov’un tutuklandığını duyduğunda şaşırdığını belirtirken, Gorki, yakından markaja alındığı OGPU başkanı Yagoda’ya, kendi gazetesi Novaya Zhizn’in editörlüğünü de yapmış olan eski arkadaşı Sukhanov’un tutuklanması hakkında bir mektup yazarak, “Kibirli ve üçkâğıtçı bir çocuk olan Sukhanov’un sanık sandalyesine oturması”na şaşırmadığını[1] söylemişti. Gorki’nin bu tutumundan dolayı ömrünün sonuna doğru büyük pişmanlık duyduğu söylenir.

Fakat Gorki’nin yakın arkadaşını anında satan bu tutumundan daha da şaşırtıcı olanı, o sırada Stalin tarafından sürgün gönderildiği İstanbul-Büyükada’da yaşayan Troçki’nin, bir muhalif olduğunu unutarak eski düşmanı Menşeviklere karşı Stalin’in açtığı davayı haklı bulmak gibi, sonradan pişman olacağı büyük bir gaf yapmış olmasıdır. Deutscher’den dinleyelim:

“1931 yılında Menşeviklerin Moskova’da yargılanması sırasında savcının bütün suçlamalarını Troçki olduğu gibi kabul etmişti. Sukhanov ve Grohman ile öteki sanıklar ekonomik alanda sabotaj yapmakla ve yurt dışındaki arkadaşlarıyla birlikte bir komplo hazırlamakla suçlandırılmışlardı. Suçlama uydurma delillere ve ‘itiraflara’ dayanıyordu.”[2]

Tutuklandığı sırada SBKP’ne oldukça yakınlaşmış olmasına rağmen zorla kolektifleştirme politikasına karşı çıkan ve daha çok bu yüzden tutuklandığı tahmin edilebilecek Sukhanov, Tobolsk toplama kampında 10 yıla yakın tutulduktan sonra, 29 Haziran 1940 tarihinde Stalin’in emriyle, yargılanmadan kurşuna dizildi. Ölüm şekli hakkında bir kayıta rastlayamadığım Grohman’ın ölüm tarihinin 1940 olması, onun da aynı emirle öldürüldüğünü akla getirmektedir.

Stalin muhtemelen savaşı fırsat bilmişti. Nitekim, Sol Sosyalist Devrimcilerin lideri Maria Spridonava ve 150 yoldaşı gibi birçok eskiden kalma muhalifin savaş koşulları fırsat bilinip NKVD kamplarında kurşuna dizildiklerini biliyoruz.

En ironik olanı ise, Sukhanov’un, Sovyetler Birliği’nin Nazi’lerle ittifak döneminde, ülke içinde her türlü anti-Nazi propaganda yasaklanır ve anti-Nazi Almanlar Gestopa’ya teslim edilirken (Bkz: Margarete Buber-Neumann, İki Diktötörlük Altında, Çev. G. Zileli, İmge, 2012) Sukhanov’un “Gestapo ajanlığı” ile suçlanıp yargısız kurşuna dizilmesidir.

Kitabın devamından, orijinal adı Zapiski o Revoliutsii (Devrim Üzerine Notlar) olan Sukhanov’un kitabının Rusya’da ancak 1991 yılında basılabildiğini ve yazarın, 1992 yılında özel Rehabilitasyon Komitesi tarafından, hakkındaki suçlamaların temelsiz olduğu kabul edilerek itibarının iade edildiğini; kitabın, 1953 yılında, Joel Carmichael tarafından İngilizceye çevrildiğini ve 1955 yılında Oxford University Press tarafından basıldığını öğreniyoruz. Türkçe çevirini, Princeton University Press’in 1984 yılındaki baskısından yaptım. Yedi ciltlik kitabın orijinali 2700 sayfadır. İngilizce çeviri bu yedi cildin özetlenmesinden oluşmuştur.

Gün Zileli

9 Kasım 2020


[1] A. McSmith, Korku ve İlham Nöbette, s. 120.

[2] İ. Deutscher, Troçki-III, s. 199.

Hakkında Gün Zileli

Okunası

MHP Takozu! (ve Artı-Gerçek’teki yazılarımın Sona Erişine İlişkin Kısa bir Açıklama)

Bu yazı, her zamanki gibi cumartesi gecesi Artıgerçek’te yayınlanmak üzere yazılmıştı. Dün, (yani 10 Mayıs, …

2 Yorumlar

  1. Atı dağlarda dolaşan Zapata

    Gün abi,

    Bolşevik karşıtlığını Solohov’un Durgun Don romanında Don Kazakları’nın iç çatışma ortamında görmüştüm. Aynı yazarın Don Kıyısında Hasat romanında da kulakların, muhaliflerin Sibirya’ya sürgün edilişleri
    anlatılıyordu.

    Soljenitsin’in Gulag Takım Adaları romanını okumadım. Sovyet ve sosyalizm karşıtıydı sanırım.

    Pasternak’ın Jivago’sunda Rus burjuvasının yıkımı ve kitlelerin hoyratça harcanması anlatılıyordu.

    Sovyetler birliğinin Kırgızistan’ında sosyalist sosyolojinin izlerini Cengiz Aytmatov’un kitaplarında izledim. Ancak Aytmatov da sonraki yıllardaki romanlarında Sovyet diktatorlerini elestirdi: Kassandra Damgası. Fakat aynı dönemde yazdığı Dağlar Devrildiğinde romanında ise Glastnostcuları, Yeltsin’i, Gorbi’yi eleştirdi.

    Bolşevik ve Sovyet karşıtlığını, diktatörleri, yazarlardan okuyabildim. Sukhanov da diktatörlük kurbanlarından olmuş.

    Abi, bu konuda sizin hangi kitaplarınızı öncelikle okumamızı önerirsiniz?

  2. E. Ginzburg, Anafora Doğru, Anaforun İçinde, Pencere; Margarete Buber Neeumann, İki Diktatörlük Altında, İmge; Jan Valtin, Karanlığın Ötesinde, Kibele; Anna Larina, Asla Unutamam, İmge, Erica Wallach, Gece Yarısında Ayrınlık, Ayrıntı; Robert Conquest, Kirov Cinayeti ve Stalin, h2O; Paul Avrich, Kronstadt 1921, Versus; Gün Zileli-Fikret Başkaya, Devrimi Yeniden Düşünmek-I, Özgür Üniversite; Gün Zileli, Stalinizm, Özgür Üniversite; Gün Zileli, Stalin Yargılanıyor (oyun), Kibele

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir