Gün Zileli

Toplumsal Mücadele ve Uzlaşma…

Türkiye solunun en uzun erimli ve değişmeyen sloganlarından biri “Kurtuluşa kadar savaş”tır. Bir kararlılık göstergesi olarak işlevsel de olsa, bu slogan aslında toplumsal mücadele açısından oldukça hatalıdır. “Son hedef”i (aslında “son hedef” diye bir şey de yoktur) işaret ediyor ama mücadelenin aşamalarını dikkate almıyor ve taktiksel olarak fazlasıyla bağlayıcı. Çünkü …

Devamını Oku

Tarih Felsefesinde Liderlerin Rolü ya da Kılıçdaroğlu Meselesi

Artıgerçek Tarih Felsefesi’nde son derece önemli bir konu olan “Tarihte bireyin rolü” ya da “önderlerin rolü” meselesine dönüp dolaşıp yeniden gelmek zorunda kalıyorum: https://www.gunzileli.net/2021/12/23/tarihte-bireyin-rolu-uzerine-iki-zit-bakis/ Bugün sosyal medyada, özellikle Uğur Dündar’ın bilinen meş’um açıklamasıyla yeniden gündeme gelen Kemal Kılıçdaroğlu tartışması, beni bu konuyu bir kere daha ele almak zorunda bıraktı. İSPANYA …

Devamını Oku

12 Eylül ve Sol

Artıgerçek İki hafta önceki “12 Mart ve Sol” yazımı şu cümleyle bitirmiştim: “Sol bütün bunlardan ders çıkardı mı? Ne gezer! Örgüt şefleri, 1974 özgürlükçü dalgasıyla dışarı çıkar çıkmaz, THKO ve THKP-C deneyini bir daha asla tekrarlamamakla birlikte, yelkenlerini, bu örgütlerin kahramanlık edebiyatı ile şişirerek bu sefer kasaba ve mahallelerde yerel …

Devamını Oku

“Sağcılar Moskova’ya”!!!

Artıgerçek BİR ZAMANLAR BİR SLOGAN VARDI… 1960’lı yıllarda sağcıların en meşhur ve yaygın sloganı “Komünistler Moskova’ya” idi. Sağcılar bu anti-komünist sloganla, solcuların Sovyetler Birliği’ne bağlı olduğunu, hatta “talimatları” Moskova’daki “komünist rejim”den aldığını söylemiş olurlardı. Solu kısa yoldan “kökü dışarda” olmakla suçlayan, karmaşık toplumsal sorunlara kafa yormak yerine çabucak sonuçlara varmak …

Devamını Oku

Yeni Bir Toplumsal Özgürlük Partisi’ne İhtiyaç Var

(Bir yerel seçim sonrası yazısı) Seçim sonuçlarına elbette sevindik. Bu yerel seçim, otoriter bir iktidarın bayır aşağı gidişinin başlangıcıdır. Başarı, CHP’ye değil, halka aittir. Fakat aynı zamanda bu sonuçlar, otoriter bir iktidara “dur!” diyen toplumsal muhalefetin özgürlükçü bir toplumsal devrim partisine olan ihtiyacını da ortaya koydu. TİP’in hızlı gelişimi böyle …

Devamını Oku

12 Mart ve Sol

Artıgerçek Ümit Zileli, Tele-1’deki programın başında “Neydi 12 Mart?” diye sormuş, ben de bugüne kadarki genel kabulün dışında bir yanıt vermiştim: “Reformist bir muhtıraydı.” MUHAFAZAKÂRLARDAN “REFORM” VAADİ! Elbette baş muhtıracı Genel Kurmay Başkanı Memduh Tağmaç “reformcu” falan değil, mevcut düzenin devamından yana bir muhafazakârdı. Genç subayların ve 9 Mart’ta akim …

Devamını Oku

Fikret Başkaya / Alaturka ‘Çitleme’…

‘Çitleme’ İngilizce ‘enclosure’un’ karşılığı. Kabak çekirdeği çitlemek değil… İngiltere’de XVI’ıncı yüzyılın başında müşterekler kapsamında olan tarlalar, otlaklar, su kaynakları, yaylalar, ormanlar, parklar, ortak yaşam alanları… yeni yetme kapitalistler, büyük tüccarlar tarafından çitlerle çevrilerek, özel mülk kategorisine indirgeniyor, oralarda yaşayan insanlar yüzyıllardır üzerinde yaşadıkları topraklardan kovuluyor, mülksüzleşiyor, proleterleşiyor, yaşam alanlarından ve …

Devamını Oku

“Üst Sol” ile “Alt Sol” Arasındaki İlişki

Artıgerçek Bu haftanın başında, Tele-1’de Ümit Zileli’nin programına davetliydim. Konu 12 Mart’tı. Tabii bununla kalınmadı, 12 Eylül’e kadar uzandık. İKİMİZ DE TURGAY ZİLELİ’NİN “PALTOSUNDAN ÇIKTIK” Ümit, ağabeyim Turgay Zileli’nin oğlu olur. Ağabeyimle benim aramda 13, Ümit’le benim aramda yine 13 yaş vardır. İkimizin de Turgay Zileli’nin “paltosundan çıktığımızı” söyleyebilirim. Ben, …

Devamını Oku

Soldaki Tevatürler! (ve Bir Açıklama)

Kanıt Göster! Yirmi yıla yakın zaman önce Komün (Yaba, 2007) romanımla ilgili olarak Zürih’te bir toplantıya davet edilmiştim. Salon esasen TKP-ML taraftarlarıyla doluydu ve sağ taraftaki bir sırada bu örgütün “Politbüro”sundan arkadaşlar bulunuyordu. Konuşmanın sonuna doğru salondan bir arkadaş kalkıp, “Stalin konusunda” ne düşündüğümü sordu. Söyleyeceklerimin ardından olacakları tahmin etmek …

Devamını Oku

Halil İbrahim Özkurt / Devrim Ama Nasıl?

Olduk olmadık değişimlere, iktidar değişikliklerine hatta burjuva reformlarına bile “DEVRİM” dendi.  Zorunlu giysi gibi tek adamların dayatmaları bile devrim olarak gösterilmeye çalışıldı. Bu konuyu biraz irdelemek, tartışmak istiyorum. Yaklaşık 5 bin yıl önce bereketli topraklar üzerinde, sonraları tarıma elverişli olan Sarı Irmak bölgesi, İndus Vadisi ve Güney Amerika’da komünal yaşamdan karşı devrim …

Devamını Oku

Fikret Başkaya / Büyüme Değil (Küçülme)

“Sınırlı bir dünyada sınırsız büyümenin mümkün olduğuna inanan, deli değilse iktisatçıdır”                                                                                                           Kenneth Boulding Ekonomik büyüme, burjuva iktisatçılarının, burjuva politikacılarının, yüksek devlet ricalinin ‘amentüsü’ haline gelmiş bulunuyor… Slogan şöyle: ‘ekonomi büyüyecek, tüm sorunlar çözülecek… Ekonomi yüz yıldır büyüyor lâkin bütün gösterge ışıkları kırmızıda, değilse sarıya dönmüş bulunuyor… Bir ekonomi yılda …

Devamını Oku

Ne Yazmalı?!

Artıgerçek Bu, periyodik olarak yazmak zorunda olan yazarların değişmez sorusudur. Gençliğimde her gün büyük bir zevkle okuduğum Çetin Altan’a hayret ederdim, her gün nasıl konu buluyor diye. Hem de dolu dolu yazılardı bunlar. Lenin, bir yandan narodniklerle bir yandan da Menşeviklerle tartışma içinde, gelecekte bütün halkla birlikte proletaryayı da ezecek …

Devamını Oku

İşaret Fişeği !

Artıgerçek Anarşizm, toplumun duygusal yükseliş ve alçalışlarının yansıması olarak görülebilir. Rusya’da zindanlarda ve sürgünde geçen 12 yılın ardından Sibirya’dan kaçıp Japonya ve Amerika üzerinden uzun bir yol kat ederek Herzen’in Londra’daki evine dalan “devrimin fırtına kuşu” Bakunin’in ilk sorusu, Avrupa ülkelerinde “devrim ne durumda?” olmuştu. Verilen cevaplar ne yazık ki …

Devamını Oku

‘68’in İki Merkezi: Paris ve Prag

Artıgerçek Lejant Yayınları, bu ay, ilk kez 2000 yılında basılmış Yarılma (1954-1972)’nin gözden geçirilmiş 8. Baskısını yapacak. Kitabı yeniden yayınlanmak üzere gözden geçirirken can alıcı kimi yerlerinin üzerinde yeniden düşünüp bazı düzeltme ve ekler yaptım. Dolayısıyla, kaçınılmaz olarak ‘68 konusunda bazı ek notlarım ve dipnotlarım oldu. Bu notlardan en önemlisi, …

Devamını Oku

Son Kale !

Artıgerçek Günlük siyasete ilişkin ilgimi son seçimden itibaren neredeyse tümüyle kaybettim. Televizyondaki ilgili programları görür görmez kanal değiştiriyorum. Hatta diyebilirim ki bu, “ilgiyi yitirmekten” çok, iyice balçıklaşan, bataklığa dönüşen siyasal alana tepki. KÜÇÜK SİYASET MİDE BULANDIRIR! Belediye başkan adaylarını, partilerin bu adaylar çerçevesinde oynadıkları küçük oyunları gördükçe midem bulanıyor. 1960’lı …

Devamını Oku

Fikret Başkaya / Eleştirel düşüncenin vazgeçilmezliği…

“Hiç düşmanın yok mu? Bu nasıl mümkün oldu? Her halde ya gerçeği hiç söylemedin ya da adaleti hiç sevmedin!” Santiago Rámon y Cagal Eğer düşünce ‘gerçek düşünceyse onu alt-etmek, etkisizleştirmek, engellemek mümkün değildir. Zira, düşünce ifade edilip muhatabına ulaştığında, insanlar tarafından duyulup-içselleştirildiğinde artık ‘gerçekleşmiştir’. Bu yüzden neyin düşünce olduğu, düşüncenin …

Devamını Oku

Mehmet Emin Yıldırım / Taşrada ‘Milli Edebiyat’la Uğraşmak

De Gids. Jaargang 169 (2006)– [tijdschrift] Gids, De– Auteursrechtelijk beschermd VORIGE VOLGENDE Geçenlerde kaybettiğimiz Mehmet Emin Yıldırım’ın Hollanda Dijital Kütüphanesinde 2006 tarihinde Hollandaca yayınlanan yazısının Türkçesini burada yeniden yayınlıyoruz. Bu vesileyle Mehmet Emin Yıldırım’ı sevgiyle anıyoruz. Juul HondiusOver dit hoofdstuk/artikelAUTEURSJuul HondiusMehmet Emin YildirimLANDENover TurkijeÇocukluğum ve ilk gençlik yıllarım Doğu Anadolu’nun büyük yerleşim merkezlerinden biri …

Devamını Oku

Totaliter Rejime Bir Kala…

Artıgerçek Siyasi iktidar, farklı toplumsal kurumlar tarafından denetlenmediği zaman toplumun üzerinde korkunç bir baskı ve zorbalık aracına dönüşür: Tek partili totaliter diktatörlük. DENETİM DIŞI, KEYFİ İKTİDAR “Liberal demokrasiler”in mucidi batı burjuvazisi, mutlak siyasi iktidarın kendi üzerinde de baskı kuracağını bilerek ve hesaplayarak, siyasi yürütme iktidarını denetleyecek ve kısıtlayacak denetim odakları …

Devamını Oku

Eski Günlerden İki Anekdot!

Artıgerçek Lejand Kitap, 6 ciltlik otobiyografimi yeniden basmayı üslendi. Birinci kitap olan Yarılma (1954-1972)’nin gözden geçirilmiş 8. Baskısı Şubat ayında çıkacak. Bu vesileyle, kitaplarımın yeniden baskısı için bütün metinleri yeniden gözden geçiriyorum. Otobiyografimin 5. kitabı olan, İngiltere yıllarımı anlatan Sığınmacılar (1990-2000)’daki, aşağıya alacağım iki anekdotu oldukça ilginç ve güncel bulduğum …

Devamını Oku

Faik Akçay / Kitap Yorum: Sovyetler Birliği’nde Devlet Terörü ve Gulaglar, Gün Zileli

Daktilo 1984’ten alınmıştır “Sovyetler Birliği’nde Devlet Terörü ve Gulaglar”1 adlı yapıt, Gün Zileli’nin titiz bir araştırması. Yapıt, SSCB’de sosyalizm adı altında yapılan uygulamaların gerçek yaşama nasıl yansıdığını, özellikle bu uygulamalara karşı çıkan yazar, çizer, düşünür ve politikacılara neler yaşatıldığını gözler önüne seriyor. Gulaglar2, SSCB’de “Toplama Kampları”na verilen isim. Bu kamplar, SSCB’de İşçi …

Devamını Oku