Yüz…

 

Doktorlarımızın yüz nakli operasyonları ne kadar da başarılı. Bu ulusal başarımızla ne kadar övünsek azdır. Bu yüz nakillerinin daha da ileri bir aşamaya tırmanacağını umut ediyorum. Nasıl ileri bir aşama yani, diye soruyorsunuz haklı olarak. Örneğin yüz nakli yerine yüz takmak gibi. Diyelim ki, bir insanda hiç yüz yok. Yüzsüz bir insan yani. Ona bir yüz takmak mümkün olmaz mı? Eğer bu da başarılabilirse büyük bir aşama kaydedilmiş olur. Böylece yüzsüz insanlar yüz sahibi olurlar.

 

                                                                 *

 

Hiç, yüzsüz insan olur mu diye sorabilirsiniz. Bunun cevabını doktorlarımız daha iyi bilirler ama bence yüzsüz insan olur. İki yüzlü insan oluyor da hiç yüzü olmayan insan neden olmasın?

 

                                                              *

 

“Yüze bakmak” diye bir deyim vardır. “Yüz yüze bakmak da” benzer bir deyimdir. “Yüze gelmek” biraz daha farklıdır ama olsun. İşte yüzsüz insanların yanında bu deyimleri kullanmak biraz ayıp kaçar, yüzsüz insan, bunu kendine laf çarpmak gibi algılayabilir. Bu nedenle yüzsüz insanların yanında konuşurken lafımıza dikkat etmek gerekir. Kör bir arkadaşıma, sokakta çarptığı bir adam dönüp kızgınlıkla, “kör müsün be adam?” diye çatmış. Arkadaşım da, “körüm” diye cevaplandırmış. Neyse, o adam, kör arkadaşımın kör olduğunun farkına varmadan etmiş bu lafı. Ama yüzü olmayan birine, “bu ne yüzsüzlük” deseniz gerçekten çok ayıp kaçar. Çünkü yüzsüz bir kişinin yüzsüz olduğunu görmemek için kör olmak gerekir. Yüzsüzlük çok açık seçik bir şekilde fark edilen bir kusurdur.

 

                                                               *

 

Velhasıl yüzsüz birisinin yanında konuşurken çok dikkatli olmak gerekir. Örneğin, birisinden söz ederken ona, “onunla fazla yüz göz olma” demeniz halinde sanki yine yüzsüzlüğünü imâ ediyormuş gibi bir konuma düşersiniz. Hele hele “yüzünden düşen bin parça oluyor” demeniz halinde, imânın da ötesine geçip açıktan açığa alay ettiğiniz izlenimi vermeniz kaçınılmazdır.  Üstelik bir de alıngan olur ki yüzsüz insanlar. Havadan nem kaparlar. Sakın “yüzünü gören cennetlik oluyor” gibi bir laf etmeyin mesela.

 

                                                              *

 

“Yüz bulunca astarını ister” sözü de hoş bir sözdür ama bu sözü kullanırken de dikkatle olmak gerekir. O sırada orada bulunan bir yüzsüz, kendisine takılacak bir yüz bulunduğunu sanabilir. Onu boşuna umutlandırmak, hatta bile bile dalga geçmek anlamına gelebilir bu. Bir de “yüzü kalmamak” diye bir deyiş vardır ki, bu daha da kötüdür. O insan, artık takılacak yüz kalmadığı, nakledilecek bütün yüzlerin tükendiği zehabına kapılabilir. İnsanları umutsuzluğa gark etmek kadar kötü bir şey yoktur. Aman, “yüzünden kan damlıyor” diye bir deyişi çevrenizi iyice gözden geçirmeden sakın ola dikkatsizce kullanmayın. Yüzsüz kişi, bunu yüz nakli operasyonunun başladığı, kanın bunun sonucunda damladığını sanabilir.

 

                                                               *

 

Ama başka alternatifleriniz var. Örneğin, “yüzüne tükürseniz yağmur yağıyor sanır” lafını serbestçe kullanabilirsiniz. Yüzsüz kişi, doğal olarak bu lafı üstüne alınmayacak, bu sözün yüzü olanlar için söylendiğini düşünecektir ister istemez. Yüzsüzlerin yanında çekinmeden kullanacağınız bir deyiş de, “bu işten yüzünün akıyla çıktı” deyişidir.  Hatta bundan memnun da olurlar, çünkü “ak” biraz da boşluk anlamına geldiğinden  kendilerinden söz edildiğini bile düşünebilirler.           

 

                                                                   *

 

“Yüzünde güller açmak” deyişi karşısında yüzsüzlerin tavrı nötrdür. Bir yandan bu sözün kendileri için söylenmediğini bilirler, bir yandan da olmayan yüzlerinin yerinde güller açtığının ifade edildiğini düşünerek sevinirler. “Yüzünü şeytan görsün” deyişi ise bu hassas varlıkları çok çok incitir.

 

Not: Bu yazı, Başbakan’ın son Uludere açıklamasının ardından yazılmıştır.

 

Gün Zileli

22 Mayıs 2012

www.gunzileli.com

gunzileli@hotmail.com

 

Hakkında Gün Zileli

Okunası

Kalıplar… Kalıplar…

Artıgerçek Yanlış fikirlerin, yargıların, önyargıların, yanlış dil kullanımlarının ve kalıp sözcük ya da deyişlerin yayılma …

20 Yorumlar

  1. Vatan gazetesine köse yazari olursun

    Yilmaz Özdil “Sözcü”ye geçerse sen de Hürriyet’e transfer ol

  2. Sen de yaptirmissin

    1 Mayis 77 ile ilgili “faaliyet”lerinden dolayi sen de yüz nakli için Antalya’ya gitmissin, ama operatör “eskisi olmadigi için yenisi de olmaz” diyerek talebini reddetmis.

  3. Sinin marifetlerini yazanlar ödül kazaniyor

    Seni “pek seven” kizin sana olan nefretini dile getirdigi “Esik” adli kitabiyla Yunus Nadi ödülü aldi, sen hâlâ böyle yazilar yazabildigine göre kimin “yüz” problemei var , ona da insanlar karar versin.

  4. Polisin canını yakmışım, üzüldüm yahu.

  5. Polis kim, kızın mı?

    Anlayamadık Gün, Aydınlıkçıları destekliyor diye kızına da mı polis diyorsun?

  6. sen bir beyin nakli yaptırsan iyi olur. ihtiyacın olduğu anlaşılıyor.

  7. Ne o Gün, sinirlenmeye mi başladın?

    Beyin nakli filan? Hani terbiyeni bozmayacaktın?

  8. ''yüzsüzsün'' dememize gerek kaldı mı başbakan?

    Gün Ağabey sizin işiniz de zor…
    şimdi burada epeyce çoklar ancak ben hiç acımadan kullanacağım: yorum yapma işini ”yüzüne gözüne bulaştıran” çok. Her yazının altında saçma sapan yorumlar, gereksiz hakarete varan eleştiriler. okuduğunu anlama desen yürekler acısı, o özelliği hiç geliştirememişler. cevap versen gereksiz bir zahmet, vermesen bu sefer bunlar arkadaşlarına anlatır ”gün zileli’nin sayfasına girdim, türlü küfürler yazdım cevap veremedi” diye. hepsi buraya toplanır sonra. Yüz göz olmamak lazım aslında ama bazende mecbur kalır insan.
    Ne demeli zor zanaat… Ama takip ediyorum, sabırla iyi iş çıkarıyorsunuz…

  9. sağ ol kardeşim. Ne yaparsın, insanlar çeşit çeşit. Her şey zıddıyla mevcut. izansız insanlar aracılığıyla izanlı, akıllı, yürekli insanlara seslenmeye çalışıyorum. Olumsuzluklar da öğretir.

  10. Bunda terbiyeye mügayir ne var ki? Yüz nakli gibi beyin takli de yapılabilir bir gün. Senin gibi arkadaşlar yararlanır, fena mı?

  11. Yazınız için, hele açıkça belli muhatabını düşününce ancak dilinize sağlık diyorum. Epeydir izlediğim bu sitede ilk kez bir yorum yapmak istedim. Yeni yayınlanan yazıları ve geçmişe dönük okumalarımı düşününce karşılıklı yorumlaşma açısından bir hayli aktif bu sitede bir gözlemim beni cidden rahatsız ediyor. Düşünce ekseninde zamanla ciddi değişiklik olmuş bir yazarın bunu açıkça dile getirmesinden, savunmasından, bu yönde derinleşmesinden daha doğal bir şey olamaz. Aksine, köşesine çekilmek, solun ne yazık ki çok sevdiği şu “dönek” damgasını yememek adına susmak ikiyüzlülük olur. Sol adına tek dönek tanımı olmalıdır: Sırtının sıcağını, düşüncesine tercih etmek, düzenin saflarına geçmek… Ben Marksist solu da, anarşist solu da samimi buldukça izleyen biriyim. Komünist Manifesto’yu göre göre Marks’ı bir kenara atamam. Mülksüzleri okuduktan sonra anarşizm düşüncesine sırt çeviremem. Soldan anladığım her ikisinin de ortak paydalarında odaklanmak. Gençlik yıllarında politik olandan uzak durmuş ama genelin aksine yaşı ellilere doğru yol alırken giderek komünizm denilen o en önemli insanlık düşüne kendini kaptırmış biri olarak beni en çok yaralayan, sol diyen, özgürlük diyen ağızların, aynı sözcükleri telaffuz eden bir başkasının yazısına bu denli çirkin hakaretleri eleştiri zannedip savurabilmesidir.

  12. Uygunsuz dil nedeniyle kaldırılmıştır.

  13. Dertlerin kalkınca şaha, bir sitem yolla Allah'a

    Gün Zileli 1 Mayısla ilgili yazıları tepki toplayınca günlük politika ile konuyu değiştirmeye çalışmakta, bunun neresi uygunsuz?

  14. Abi bir diline sağlıkda benden! Helal olsun! Bu polis masasını kızdırdığına göre demekki çok önemli bir yareye nanik yapmışsın. İyi yapmışın helal olsun. Takipçiniz.

  15. Kelim oyunu seven Gün

    Bir de Gündem ismi kullanmakta, Gündüz gibi.

  16. Kendiyle röportaj yapan ve bunu açıkça yazan bir adamın başkası olmaya ihtiyacı yok KELİM. : )Ben Gün abi değilim keşke o ben değil ama ben o olabilseydim. İltifatına teşekkür.

  17. Yılmaz Odabaşı

    Yüzde yüz/süzlük

    yeni bir yüz

    artık

    tükürülmüş

    hayatların

    gündüzlerinde

    böyle

    savrulacaktık,

    karaya

    vurmuş

    yaralı

    martılar

    gibi

    yalnız

    yaşayacaktık

    ve

    yaşayıp,

    yaşamdan

    çok

    şey

    umarak,

    yetişkinler ormanında kaybolacaktık…

    Sanal aşklar, nankör şehvetler arasında

    buruşturup yılları anısız kalacaktık.

    Hayatlarımıza hükmeden dişliler arasında,

    günlerimizi ihanetle kutsayıp,

    özgürlüklerimizi domates gibi satacaktık…

    Satacaktık…

    Satacaktık!

    Saman balyaları gibi oturup yılların sofrasında,

    ağrılarla uyuyup çağrılarla uyanarak,

    zaaflarımızla kol kola dolaşacaktık…

  18. İnsanlara dünyamıza kalpinde sevgi olan insanlık katan yüz gerekli hepmize dünyamızda tüm hastaların hastane kapılarından kovuldugu insanların saglıgı için para biçen tüm kişikiksiz içinde sevgi tokumları olmayan dünyada tüm doktor arkadaşlarımıza yüzlerine yeni bir yüz takmalarını istiyorum.Hasta nakil sırasında öldügü aileye açıklam a bile verilmedi Verilemzdi çünkü her zaman ki gibi insan degerini kişliklerine paraya kendini büyüklük oterisne satmıştı.Dünayada ki tüm hastalara acil şiafaler dilemekten başka birsey gelmiyor. tüm doktorlarda kişilikli erdemli olmayı hasta saglıgından bir medet umulmayacgını dilerim

  19. Engizisyon Masası’nın bahsettiği “demokratik tolerans”, Kadir Hoca’nın yazılarında sıkça bahsettiği “yaradılanı Yaradandan ötürü sevme” kodlu islamo-faşizm olsa gerek…