“Muhafazakâr Demokrat” Diye Bir Şey Var mı?

Birgün gazetesinin, 24 Şubat 2013 tarihli Pazar Eki’nde yayımlanmıştır. 

 

Birikim dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer Laçiner, Zeynep Miraç’ın, 18 Şubat 2013 günlü Milliyet gazetesinde kendisiyle yaptığı röportajda, AKP”nin “muhafazakâr demokrat” bir parti olduğunu ileri sürmüş.

Öksürük şurubunu çocuklar için yutulur hale getirmek için içine renkli ve tatlı bir madde katılır. Bana öyle geldi ki, Ömer Laçiner de bize AKP’yi yutturmak için aynı yönteme başvurmuş. Yani “muhafazakâr”ı yutmamız için “demokrat” tatlısı katılmış içine. Gerçi bana soracak olursanız, “demokrat”ın kendisi de yutulacak bir şey değildir ama ben yine de bu “muhafazakâr demokrat” kavramının üzerinde biraz durmak istiyorum.

Hemen belirteyim ki, siyasi literatürde “muhafazakâr demokrat” diye bir kavram yoktur. “Sosyal demokrat” vardır, “liberal demokrat” vardır, “Hıristiyan Demokrat” vardır. Bu, sadece ABD’deki sağcı Cumhuriyetçilerin kendilerine yakıştırdıkları bir addır.

“Sosyal demokrat”lar, II. Enternasyonal zamanındaki Marksist hareketten gelirler. O dönemde Marksistler, kendilerini liberallerden ayırmak ve demokrasiyi bir sosyal devrim projesi olarak anladıklarını ortaya koymak için bu adı benimsemişlerdir. II. Enternasyonal’in, I. Dünya Savaşı sırasında savaş yanlısı bir tutum alması ve genelde sosyal demokrat partilerin devrimcilikten uzaklaşıp reformculuğa kaymasıyla bu hareketin içinde yer alan daha radikal kanat, kendini bu hareketten ayırmış ve 1917 Devrimi’nden sonra da, III. Enternasyonal’in kurulmasıyla “komünist” adını benimsemiştir. Bundan sonra, sosyal demokrat hareket, siyasi literatürde, sistem içi reformcu sol muhalefet anlamına gelir olmuştur.

“Liberal demokrat” kavramını kullananlar, genelde liberal akıma dâhil olanlardır. Ancak liberallerin bir kısmı, biraz da kendilerini, liberalizm adına devletlerin her türlü neoliberal zorba siyasetlerine kefil olmaktan uzak tutmak için, liberalin yanında “demokrat” kavramını da vurgulamayı gerekli görmüş, demokratlıktan ödün vermeyen liberaller olduklarını anlatmak istemişlerdir.

“Hıristiyan demokrat”, Avrupa ülkelerindeki merkez-sağ, muhafazakâr akım ve partilerin kendileri için benimsedikleri bir kavramdır. Bu akım ve partiler enikonu muhafazakâr bir çizginin temsilcileridir, ancak hem kendilerini aşırı sağdan ayırmak hem de “demokrat” kavramını sosyal demokratlara ve liberal demokratlara bırakmamak için, muhafazakârlıklarının nişanesi olarak “Hıristiyan” kavramını benimserken, parlamenter düzenden yana olduklarını göstermek için de “demokrat” kavramını kullanmışlardır.

Elbette sosyal demokratların ve liberal demokratların “demokrat”lığı da tartışılır bir şeydir ama Hıristiyan demokratların “demokratlığı” enikonu tartışılır bir durumdur. Yani kısacası, bu muhafazakâr sağ akımların ve partilerin, isimlerinin, ayrıca seçimleri ve parlamentoyu bir iktidar yolu olarak benimsemelerinin ötesinde, burjuva anlamda bile demokratlıkla ilgileri çok zayıftır. Üstelik bunlar, 1980’lerde yürürlüğe konan, kapitalizmin neoliberalizm saldırısının koçbaşı rolünü oynayan, Avrupa’da emekçi ve göçmen haklarının kısıtlanmasının mimarı, zorba düzen ve devlet partileridir. ABD’de, bu partilere tekabül eden parti, muhafazakâr Cumhuriyetçi Parti’dir.

Dolayısıyla, görüleceği gibi, dünya yüzünde “muhafazakâr demokrat” diye bir akım yoktur. Sadece, sosyal demokratlardan ve liberal demokratlardan da daha fazla sistem yanlısı ve emekçi düşmanı, sağcı muhafazakâr akımlar vardır.

Şimdi, bu demokrat laflarını falan bir kenara bırakalım. İşin özü şudur: Öyle anlaşılıyor ki, Ömer Laçiner, AKP’yi, yukarda sözünü ettiğim, Avrupa’daki “Hıristiyan Demokrat” partilere ve ABD’deki Cumhuriyetçi Parti’ye benzetiyor ve “demokrat” rozetini onlardan ödünç alıp AKP’nin göğsüne takıyor. Ondan sonra da bize şöyle diyor: “Bakın, işte demokrat bunlar, muhafazakâr falan ama demokrat.” Bir de 1970’lerde, İtalyan Komünist Partisi’nin, Hıristiyan Demokratlarla koalisyon kurabilmek için ortaya attığı ve Birikimcilerimizi fazlasıyla cezbetmiş olan “tarihi blok” denen safsata var ya, bu da AKP ile ittifak siyasetine destek verecek yedek (küflenmiş de olsa) bir silah olarak zulada tutulabilir pekâlâ.

Sonuç olarak, Ömer Laçiner, AKP’yi desteklemeyi özendirmek için, en az AKP kadar berbat bir sağcı akımı “demokrat” adıyla ortaya sürmüştür ki, bu durumda yapılacak tek şey şu eski sözü hatırlamaktır:

“Şecaat arz ederken, merd-i kıpti sirkatin söyler.”

Gün Zileli

20 Şubat 2013

www.gunzileli.com

gunzileli@hotmail.com

 

 

Hakkında Gün Zileli

Okunası

Son Kale !

Artıgerçek Günlük siyasete ilişkin ilgimi son seçimden itibaren neredeyse tümüyle kaybettim. Televizyondaki ilgili programları görür …

40 Yorumlar

  1. Evet, biliyorum. İsviçre’nin en sağcı, aşırı sağa yakın iki partisinden biridir. Adına “demokrat” yaftası takmasının bir önemi yoktur. Ben, bu adda partiler yoktur demedim, bu adı kullananlar yoktur da demedim. Böyle bir düşünce akımı yoktur dedim.

  2. Öte yandan, İsviçre’den 2009’dan beri sosyal yardım almıyorum.

  3. AKPkongreleri yapılacağı zaman dev reklam panolarına asılan şahsiyetlerin Menderes , Özal ve R.T. Erdoğan olduğu dikkate alınırsa, bunların demokratlığını ‘Demirkırat’ lık olarak görüp bu demirkıratlık mirasını sahiplenenleri biraz daha yeşile batırılmış DPi olarak görmek gerekir. Milli görüş çizgisinden ayrılmış gibi görünen demirkıratlar.

  4. İsviçre’den sosyal yardım almak ayıp birşey mi ki. buradaki vurgu nedir? ulusalcı birşey değil mi bu. ulusalcılık tabi gururla taşınacak bir mertebe çoğumuz için. adam “vatan haini” ise lafı dolandırmayıp söyleyin. böyle tespitler yapıp bıyık altından gülünce, kendini diğerinin üzerinde görünce hapsolduğunuz duvarlar arasından gelen küçümseyici sözler komik. size böyle davrandığınız için ödül verecek bir ilahi adalet yok. böyle davranarak nesli tükenmeye zorunlu bırakıyorsunuz kendinizi.:) (paradoks: dönüşüm sebebi ile zaten herşeyin nesli, başka birşeye dönüşmek için tükenir.)

  5. insanları birşeyleri açıklamaya zorlamaya hakkınız yok bence. beğenmiyorsanız onu, kendi sosyal çevrenizden dışlarsınız, olmadı mı, savcılığa gidin geçim şekli kanunlara mı aykırı değil, linç kampanyası başlatın toplumsal bir harekete dönüşsün bu.

    şeffaflık dediğiniz o kadar da matah birşey değil. kurumlar şeffaf olmalı evet ama kişiler değil. kültürümüzün itiraf etme üzerine kurulduğunu hatırlatmak isterim (bkz. cinselliğin tarihi. M. Facoult)

  6. Sadece AKP’nin “muhafazakâr demokrat” bir parti olduğunu ileri süren bir ifadesine dayanarak Ömer Laçiner’i düzen yanlısı gösteren bir yazı döşenmek mantıklı görünmüyor. Bu ifade dışında AKP ile ilgili bir dolu cümlesinden bir kaç örnek vermeniz ve ardından “bakın işte ne kadar düzen yanlısı” demeniz gerekmiyor muydu? İster beğenin ister beğenmeyin ama siyaseti çoğu “devrimci”den çok daha iyi takip eden ve yorumlayan Laçiner’den yararlanılır ancak. Sizin yazınız ise anarşist olmaktan ziyade -nedenini ancak kendinizin bileceği- bir kuyruk acısına benziyor.

  7. solun lideri ismail hakki pekin

    Lacinerler var oldukca cahil cuhela bozum olmakta, sorun bu.

  8. selam hasan arkadas,
    bencede bu tür insanlar hep güne saldirmak icin köselerde bekleyen sancili, karni agirisi olan ve birazda insanliktan nasibini almaya niyeti olmayanlar.
    Kafamizi bunlarla vede parmaklarimizi bunlara yanit yazmakla yormayalim. Gün abi bence sende bu zivanadan cikmislara yanit verme. Benden büyüksen ama sana akil vermedim yalnizca bir kendi yorumum.
    Hasan arkadasim yorumuma katiliyorum. Senin gibi düsünüyorum ne bu devletcilik usakligi anlayamadim, tiksindirici buluyorum usakligi.
    Gün Abi saygilarimla.

  9. Polislere asla cevap vermem ancak; ortada bir iftira varsa bunu okuyan arkadaşlara açıklamak da boynumun borcudur. Ben, Türkiye’ye 2009 yılında döndükten sonra İsviçre’den aldığım sosyal yardımım kesildi. İngiltere’den de herhangi bir sosyal yardım almıyorum. Bunu iftiracılara ve polislere hesap vermek için değil, okuyan diğer arkadaşların bilgisine sunmak üzere son kez yazıyorum.

  10. Şunu da belirteyim, bundan sonra gerek bana gerek bir başkasına yönelik iftira içeren yorumlar ve mesajlar, yukarıdakiler de dahil olmak üzere silinecektir.

  11. AKP partisi, KÜRT sorununun cözümümde stratejisi vede taktiklari kendinin ne demoktarik oldugunda yatar nede AKP nin programinda. Kürt halkinin mücadele evrelerinin getirdigi toplumsallasan bir yapilasmanin bir ürünüdür. Bu gün yönetimde AKP vardir vede onunla muhatap kalinmistir. Ezilmis bir halklar yigini vede yillarin catismalarindan alinan derslerde unutulmamistir. Yalniz kürt degil diger haklarinda kardesliginide icinde barindirmak durumuna kadar gelmistir bu mücadele.
    Yalnizca savasmayan ayni zamanda özerk kücük yönetimlerle kitlerle yasama düsündüklerini yayma yolu ile yayilmistirlar.
    Kisacasi su an türkiye topraklarinda nasyonalist türkcülüge karsi bir anti nasyonalist mücadelenin olusmamasi cok ama cok düsündürücüdür.
    Bence bu konu üzerine düsünürseniz sayin Zileliyi anlamakla zorlanmayiz.

  12. özgürlükçü

    polis masası tahrikleri konusunda zileliye katılıyorum. laçiner konusunda bir kavram nedeniyle laçineri akp destekçisi iktidar güzellemecisi yapacaksak aynı yöntemle zileliyi bir değil bin cümlesiyle eski efendilerin ve devletin güzellemesi ilan etmemiz gerekirdi.laçinere fazla haksızlık olmuş olmuyormu birikim hakkındaki düşünceleri zilelinin ne zaman bu kadar değişti.ayrıca inanmıyorumki laçinerin ömründe akp benzeri hatta chp ve benzeri eski ve yeni efendilerin geçmiş ve günümüz partilerine oy verdiğine inanhmam ama zilenin oyu olsa eski efendi chp vermişliği olabilir yada bu gün HDP den chp yi tercih edeceği endişesi taşırım ama laçinerin toplumsal muhalefetin özgürlükçü demokratik politik partisinden yana olacağından kuşkum yoktur.bütün bunların son dönemde kürtlerle devletin ve sistemin sürdüremeyecekleri kirli savaşta bir barışma iklimiyle aslında doğal olarak haklarının gaspına son verilme ihtimalinin özgürleşmemiş zihinlerde bıraktığı endişelerden kaynaklanmaktadır.merak etmeyin kimse kimseyle uzlaşmıyor bu barış gerçekleşssede kürt özgürlük hareketininde içinde yer aldığı toplumsal muhalefetin politik örgütü HDK ve HDP devlet iktidar sistemin alternatifi olmaya daha güçlü daha sistemin mağduru bütün türkiye halkları ve ezilenlşerle daha verimli ve büyük ilişkilerle daha kitleselleşmiş olarak dimdik ayakta mücadelesine devam edecektir.korkmaniza ve enseyi karartmanıza gerek yok hatta sizin gibi talep eden değil talep ettikleri gelecek beklentilkerini kendi gerçekleştireceğinin bilinci ile

  13. Tarihsel blok kavrami 1930larda Gramsci’nin hapishanede cikardigi bir kavram. Ondan once Croce ya da Sorel kullaniyor mu bu kavrami bilmiyorum. Ama “isci koylu birlesin, iktidara yerlesin” dediginizde, aslinda o kavrami kullanmis oluyorsunuz. Yoksa proleterya diktatorlugu deyip basip gecersiniz. Italyan Komunistleri, Togliatti’nin Gramsci’nin kavramlarini carpitarak kullanmasi mirasini devralip bunu kullandilar diye kavrami tu kaka ilan etmek mantikli bir dusunce degil. Bir de Birikim bunu yapiyor diye bunu yapmak hic mantikli degil.

    Ne yani AKP tarihsel bir blok kurup iktidara gelmedi mi? Moda deyimle “kent yoksullarini”, esnaf tayfasini, Anadolu burjuvazisini bir araya getirmedi mi? Batidaki Kurtleri yanina cekmedi mi? Bunu yaparken safi ve sunni mezheplerini Said-i Nursi mantigiyla birlestirip, Vahabi metodlariyla revize ettigi islami bu blogun harci olarak ideoloji olarak kullanmadi mi?

    Birikim, bu kavrami diger sol liberallerin kaba kullanisiyla degil, daha ince formulasyonlarla kullanacaktir herhalde. Yani “bu ulkede islamcilar, kurtler ve solcular aci cektiler, kemalistlere karsi bu ucunun ittifaki AKPdir” demez Birikim. Ama ince formulasyonlarda dahi yapmamiz gereken o tarihsel blok kavramini nasil islerine geldigi gibi kullandiklarini gostermektir bana kalirsa. Yoksa her suistimal edilen kavrami kenara atacaksak, zaten dusunemez hale geliriz. Toplumu analiz etmek icin yaratilmis kavramlarla (mesela tarihsel blok), ideoloji yaratmak icin yaratilmis kavramlar arasinda (mesela ummet, millet vs.) farklar kolayca gorulebilir: Biri suistimale ugrayabilirken, birakin suistimali digerinin analizde kullanilabilmesi icin dahi baska negatif kavramlara ihtiyaci vardir: Nifak, boluculuk, terorizm vs. Yanlis mi dusunuyorum?

  14. kısa bir yazıda Gramsci’ye gitmem olanaksızdı. Sadece İKP’nin bu ad altındaki taktiğinden söz etmiştim.

  15. Muhafazakâr libokrat

    AKP, “muhafazakâr demokrat” değilmiş, çünki böyle bir kavram yokmuş. Yoksa da artık oldu. Laçiner yarattı bu kavramı. Peki yanlış mı doğru mu? Önemli olan bu…

    AKP demokrat mı? “Demokrat”a yüce anlamlar yüklerseniz değil. Peki faşist mi? Çok esnetirseniz bu kavramı eh, ehhh…

    AKP de, Avrupa’daki benzer muhafazakâr, hristiyan vb demokrat partiler gibi, küresel kapitalizmin tüm uygulamalarını, tatlı sömürüsünü, talanını benimsemiş, sıradan bir parti. Demokrattan ne beklersiniz ki?

    Peki sayın Zileli neden derd etmiş Laçiner’in bu kavramını? Neden demokrat kavramını Zileli, hem de bir anarşist olarak, bu kadar önemsemiş ve titizlenmiş? Laçiner, AKP’yi muhafazakâr demokrat ilan ederken sirkatin söylemiş oluyorsa, Zileli ona karşı çıkarken neyin söylemiş olmuyor?

  16. solun lideri ismail hakki pekin

    Zileli akp ye nefretini ve bize sadakatini ifade ediyor sadece.

  17. Postmodenizmin yeni insanı, muhafazakar, demokrat, milliyetçi ve devrimci,bir yapıya sahiptir!…

  18. Solcu ögrenciler konferans basti

    Türk-Kürt barisina karsi çikan, 12 Eylül Anayasasini savunan, delikteki fasist generallerin serbest brakilmasini isteyen, iskenceci Hanifi Avci, katliamci Veli Küçük gibi fasistleri destekleyen solcu, devrimci, darbeci, ilkel kemalist ve insanlik düsmani komünist burjuva çocuklari 68’li agabeylerinin yolunda giderek Istanbul üniversitesi’nde konferans bastilar.

  19. Napsalardi?

  20. bir muhalefet alanı olarak HDK-p hareketinin önemini kabul ediyorum özgürlükçü…

    ancak bu önemli süreçte bazı hatalar yapmakta olduğunu da görmek gerekiyor. ve bunları eleştirebilmek de…
    mesela karadeniz gezisi,ardından antakya hadiselerini ele alalım.
    bu iyi niyetli ve doğru amaçlı toplantı girişimleri bile kötü planlandığı için ne kadar hayal kırıklığı yaratabiliyor.
    bir kaç notla nasıl olabilirdiye dair fikrimi ifade etmek gerekirse:
    bir kere, öcalanın mesajı beklenmeliydi.
    ikinci olarak bölgesel çıkarma hareketi toptancı bir anlayıştı ve “bölgesel tepki” çekmesi beklenmeliydi.
    bunu yerine kentlerdeki stklar, dköler, benzeri yapılanmalardan yerel basın üzerinden davet alınmalıydı.
    diyelim ilkinde antalyadan, diğerinde trabzondan bir davet olabilirdi. gelip nasıl ve niçin barış konusunda görüşlerini ifade etsinler mealinde bir davet, mesela.

    üçüncü olarak daevet eden kentteki siyasak partilerin olabilirse tümü ile diyaloga girmek gerekirdi.

    listeyi uzatmak mümkün ama, gereksiz. bir hazırlıksızlık gözüküyor ve bu dönem bu tip hataları kaldırmaz, demek istiyorum.

  21. bir solcu bunlari söyleyemez, söylemedi de

    Biz millet kavramıyla hiçbir zaman etnik grubu, kavmi, bölgeyi kastetmedik.
    Etnik milliyetçiliğe, bölgesel ve dinsel milliyetçiliğe karşıyız dedik biz 12 yıl önce
    Bu cumhuriyetin topraklarında yaşayanlar millet kavramına nasıl bakıyorlarsa AK Parti olarak biz de aynı bakıyoruz
    Türk Antropoloji Ensitütüsü Tarihçesi… Kitabın 5. Sayfasında bir resim var.
    Raflarda yüzlerce kafatası var

    10 AYRI BÖLGEDEN KAFATASLARINI TOPLAMIŞLAR
    Bu kafataslarını da öyle enteresan almışlar ki; Trakya mıntıkasından şu kadar falan diye. 10 ayrı bölgeden bu kafataslarını toplamışlar
    Kadın ve erkekler üzerinde ölçümler yapılıyor
    Olur mu öyle şey demeyin. Vesika burada
    Bizim millet tarifimiz bu olabilir mi? Türk Antropoloji Enstitüsüsü’nün tarihinde iki kıymetli vesika diye geçer, Reisi cumhur olarak Mustafa Kemal, İsmet Paşa2nın da o zaman altında Başbakan olarak imzası var. Onunla da Nurettin Beyefendi’ye İstanbul Darülfunun Emiri’ne bununlar ilgili tebrik yazılmış.
    Bu insani midir, vicdani midir?
    Dinimizde, inanç dünyamızda yeri olabilir mi?
    Şeytan kendisinin ateşten, insanın ise topraktan yaratıldığını söylemiş ve kibir etmiştir
    Kendi soyunun diğerinden üstün olduğunu iddia eden hiç şüphesiz şeytanın izindedir

  22. bir solcu iste bunlari söyler, söylüyor da

    Kiliçdaroglu’nun cevabi: Antropolojiyle ilgili dergiler gösteriyor. Geçmiş olsun sen ancak bu milletten özür dilersen bu sözler unutulur. Antropoloji bölümü var. Elinde bir dergi var. Dil Tarihi Coğrafya Fakültesi var. Etnik kimlik üzerinden siyasete hayır. Ama ben her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alıyorum diyorsan orada dur kardeşim sen bunu yapamazsın. Bunun milliyetçilik anlayışı da bu. Bugün de kıvırmya çalışıyor. Neymiş kapsayıcı milliyetçilik. Sevsinler kapsayıcı milliyetçiliği. Sen her türlü derken bunu da kattın. Rize’de de aynı şeyi söyleyeceğim dedi. Sen eğilip kıvırmadan bu sözleri söyleyeceksin. Rizeliler seni dinler kararını verirler. Bir şeyi unutmamamız gerekiyor. Ya göründüğümüz gibi olacağız ya da olduğumuz gibi görüneceğiz. Bu işin kuralı bu.

  23. Sahi, CHP ne tür bir demokrat?

  24. Bir türü diğerinin önünde diz çöktürmeye kalkarsan buda ırkçılıktır canım kardeşim.Irkçılığı yapan şeytana diz çök diyen.Adam ne dediğinin farkında değil.Sende değilsin.

  25. Sosyal-demokrat,hiristiyan demokrat,demokrat vb.siyasi,sosyal ve ekonomik litaruturde yuzlerce isimlendirilmis kavramlarin Avrupa-Merkezli dusunme sonucu ortaya ciktigini varsayarsak bu kavram veya adlandirmalarin gunumuz dusunce sistematiginde hem muhteva hemde bicim acisindan yeniden gozden gecirmenin bir faydasi olurmu?

  26. Türk solu yillar boyunca Kemalizmi övdü , en azindan fasist olmadigini bin dereden bin su getirerek kanitlamaya çalisti. Hani Kemalizm irkçi degildi o zaman 65 bin kisi üzerinde kan analizi yapmak neyin nesi, kafatasi ölçmeler neyin nesi, “asil kanda mevcuttur” saçmalamalari neyin nesi?
    68 kusaginin Türkiye’ye israrla propagandasini yaptigi Kemal iste buydu. 68 kusagi da iste o’nun çocugu.

  27. çakma demokrat

    Türk solunun tümüne yakisan bir adlandirma olabilir.

  28. özgürlükçü

    muhafazakar demokrat literatürde olmayıp laçiner yaratıp içad ettiyse dahada büyük suç işlemiş olmalı zileliye göre içat etmek şimdiye kadar bilinip söylenmeyen yeni bir şey söylemekte ne imiş biz böyle şeylere gelemeyiz galiba değişmez kutsallarımız var ise asıl muhafazakar biz olmayalım bu durumda bence laçiner özgürlükçü demokrat tanımına uygun düşmezmi hiç olmasa yeni bir icadı olmuş zileliyede muhafazakarlık kalıyor.alişerin hdk ziyareti zamansız hiç olmasa mektup beklenmeli yada bölgesel gezi eleştirisine bilgi eksikliği diye açıklık getirmek gerek HDK mayıs 2012 genel kurulunda kararlaştırılan bütün illerde il ve ilçe meclisleri oluşturma kararıyla örgütlenme komisyonunun hdk vekilleri ve yürütme kurulu ziyareti çok önceden planlandı mayıs 2012 de barış süreci yokken alınan bir karar bu sürece denk geldi sürecin hassasiyetinden ertelenmeliydi diyebiliriz ama biliyorsunuz HDP de kurulduğu için seçimde önce bütün illerdeki örgütlenme çalışmaları ve il meclisi ve HDP il ilçe örgütlerinin seçim kanunu gereği belli bir sayı ve sürede oluşturma gereğinden bu çalışmalar yapılıyordu.karadenizde HDP örgütleri ve tabelaları asılmayınca HDP nin türkiye toplumsal muhalefetinin politik örgütü olamayacağı açıktır özel bir çalışma ihtiyacı olması normaldi.burda dikkatimizi çeken 6-7 eylül özel harp ve seferberlik kurulu harekatını hatırlatan görev başındaki askerlerin olayla ilgili göz altına alınması nicedir karadenizde duvarları süsleyen dünya türk olsun ırkçılarının birlikte organizasyonu alduğu sağcı kişmi sendikacıların yerel basın ve sosyal medya aracılığı ile samsunspor tiribünlerinden örgütlenip hdk heyetinin ziyaretlerini takip edip program gereği gidilecek yerlerde önceden toplanılmasıda organize olduğunu kanıtlıyor.alişer merak etme paris katliamı gibi bu saldırı ve hakaretten sistem mağduru karadeniz halkı gerekli cevabı HDP tabelalarını en ilk asan iller olarak cevabını verecektir bütün il ve ilçelerde HDK meclisleri zaten oluşmuştur enseyi karartmaya gerek yoktur

  29. Zileli’ye katılıyorum, siyaset bilimi el kitaplarında bulunmayan bir kavramın kullanılması yasaklanmalı. Bu kavramı kullanan, kendisine yakıştıran partiler kınanmalı. Hatta biri çıkar da “ama bu muhafazakar anarşizm” derse aynı işlem ona da uygulanmalı. Muhafazakarlık nasıl bir şey anladınız mı?

  30. 26 yasinda bir tiyatrocu intihar etmis,… ay balam… az dayansaydin, .. yok yasanasi degil bu yasam dediysen, haklisin. ay sirin , sanami kaldi terketmek du dunyayi,

  31. böyle erken….

  32. Oral calislar turk kurt barisi konusunda “diyarbakir tedirgin”diye yazmis, sakin almanya tedirgin olmasin? Almanyali omer ve almanyali ecevit in eylemlerine almanyali oral da kalemiyle istirak ediyor.

  33. He Almanya tedirgin.İngiltere titriyor.Kürt sorunuda çözülürse naparız diyorlar.Zaten Kürtlerde dış mihrak.Bölücü.Sevr mevrde var.Git allasen işine.Fikirsizsin,fikirsiz.

  34. yaziyi yazan arkadas muhafazakar demokrat terimini lacinerin degil AKP’nin 2002’de kendini tanimlamak icin cikardiginin farkinda degil heralde…

    hayal gucu kitligi ve 1920lerin terimlerininin disina cikamamak da bir nevi muhafazakarlik..

  35. Yavuz Aloganla aramıza çizgi çeksek daha iyi olur.

  36. “Liberal-Demokrat” diye bir şey var mı?
    http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=444770&kn=887&ka=4&kb=5&kc=887