Orduların İşlevi…

Orduların işlevi birbirlerine karşı yenilmek, dış sömürge halklarına veya iç sömürge haline getirdikleri, bulundukları ülkenin halklarına karşı savaşmaktır. Kısaca söyleyecek olursak, ordular birbirlerine karşı savaşmazlar, savaşamazlar ama halklara karşı savaş aleti olarak oldukça işlevseldirler. Birbirleri karşısında yelkenleri suya indirirken, halklar karşısında aslan kesilirler. Cesaret anlamında değil, vahşet anlamında.
Bunun o kadar çok örneği var ki, insan hangisine el atacağını şaşırıyor. Althusser, Gelecek Uzun Sürer (çev: Dr. İsmet Birkan, Can Yayınları, 1998) adlı anılarında anlatır. Genç Althusser, II. Dünya Savaşı’nın başlangıcında Fransız ordusunda yedek subaydır. Fransız ordusu, Nazi ordularına tek kurşun atmadan teslim olur. Üstelik Genel Kurmay, bütün Fransız askerlerine, Almanlara teslim olma emri verir. Böylece Fransa, işe yaramayan kalabalık bir asker nüfusunu besleme işini de Nazilerin sırtına yüklemiş olur. Tabii Naziler de o kadar enayi değildir. Yığınlar halinde teslim olan askerleri teslim alırlar almasına ama bir yandan da “esirlerin” kaçması için olmayacak yöntemlere başvururlar. Örneğin esir trenlerine koydukları nöbetçiler başlarını öbür yana çevirir ve kapıları kilitlemez; trenin tabanını söküp kaçan esirleri “görmeyiverir”ler. Tren varacağı yere vardığında esirlerin yarısından çoğu kaçmıştır.
Ama aynı Nazi ordusu partizanlarla ve halk direnişiyle karşılaştığı zaman zalimin de zalimi kesilir, katliamlar düzenler.
Nazilerin esasen Sovyet kızıl ordusu tarafından yenildiği, resmi dünya tarihinin çarpıtmalarından biridir. Naziler başlangıçta Sovyet Kızıl Ordusunu dağıtmış, fakat daha sonra esasen partizan direnişiyle yenilmiştir. Eğer partizan halk direnişi olmasa o hantal Kızıl Ordunun bir halt becereceği yoktu. Zaten Stalin, Molotov-Ribbentrop paktı nedeniyle Alman cephesini tamamen boş bırakmıştı. Almanlar Sovyetler Birliği’ne saldırdığı ilk bir hafta Stalin, batıdan gelen raporların ajanların provokatif saptırmaları olduğunu sanmıştı. Naziler, Sovyet ordusunun silahlarını, askerî havaalanlarındaki uçaklarını imha ede ede Leningrad’a kadar gelmişlerdi. Burada Nazileri durduran esasen Sovyet ordusu değil, ellerindeki çekiçlerle ve basit savunma aletleriyle direnen Sovyet işçileri olmuştur. Ukrayna’da bu bile olmamıştır başlangıçta. Stalin’in zulüm ve baskısından yılmış olan halk önce Nazileri kurtarıcı gibi karşılamış, ancak kısa sürede Nazilerin vahşetini görünce, partizan birlikleri kurarak Nazilere karşı direnişe geçmiştir.
İspanya iç savaşında, cumhuriyetçi ordu, Franko’nun Fas’tan derlediği sömürge ordusu karşısında felç olmuş, hiçbir direniş gösterememiştir. Franko’yu ilk elde durduran CNT-FAI’li anarşist milisler ve POUM’lu komünist milisler olmuştur (bkz. Abel Paz, Halk Silahlanınca, çev: Gün Zileli, Kaos/Yayın Kolektifi, 2011). Ken Loach’un Land and Freedom filminde çok güzel anlatıldığı gibi, daha sonra Stalinistler ve sağ sosyal demokratlar tarafından birlikte örgütlenen cumhuriyetçi düzenli ordunun esas fonksiyonu, faşistlere karşı direnmek değil, bu direnişin esas unsuru olan anarşist ve komünist milisleri bastırmak olmuştur.
Dün, Mısır’daki ordu katliamından hareketle bir twit attım: “Bütün ordular gibi Mısır ordusu da halkın düşmanıdır. Bu konuda yarın bir yazı yazacağım. Şimdi çok yorgunum.”
Bu twite bir arkadaş şöyle bir soru sorarak cevap verdi: “Halkın kurtuluş ordusu, zapatistler, FKÖ?”
Ben de bunların devlet orduları olmadığı, dolayısıyla ordu sayılamayacağı cevabını verdim. Bunlar birtakım direniş örgütleridir. Ellerinde silah vardır ama bu silah en azından devlet olmadıkları sürece halka karşı dönmemiştir (gerçi her silahlı örgütün halkla çelişkileri ve “Bugünden Bakınca Che Guevara” yazımda belirttiğim gibi halkla bu silahlı örgütler arasında bir sevgi-korku ilişkisi vardır ama bu başka bir konudur), sonuç olarak halkla aynı saftadır. Ama iktidara geldiği anda bu ordu bir anda halkı bastıran bir güce dönüşür. Dolayısıyla iktidardaki bir ordu için “halk ordusu” deyimini kullanmak saçmadır. Anlayacağınız, Çin Halk Ordusu, artık bir halk ordusu değil, halkı bastırma ordusudur. Nitekim 1989 yılındaki Tien an Men ayaklanması sırasında “Çin Halk Ordusu”nun halkı nasıl bastırdığını da gördük ve yaşadık. Tankın önüne dikilen o ilk “duran adam”ı asla unutamam.
Mısır’a gelecek olursak. Mısır ordusunun iki yüz göstericiyi katlettiği haberleri geliyor. Hiç şaşmam. Bütün devlet orduları halk düşmanıdır. Burada artık ordunun kimi öldürdüğünün, hangi parti için gösteri yapanlara ateş açtığının bir önemi kalmamıştır. Halk kitleleriyle ordu karşı karşıyadır. Devrimin üçüncü aşaması olarak öngörülen ordunun dağıtılması süreci başlamıştır. Mübarek’in ve ardından da İhvan diktatörlüğünü yıkan Mısır halkı devrimin üçüncü aşamasında sistemin son kalesi Mısır ordusu ile karşı karşıya gelmiş bulunmaktadır. Şimdiye kadar kendini perde arkasında saklayan, sistemin esas yürütücü gücü açığa çıkmak ve halkı açıkça hedef almak zorunda kalmıştır. Bu üçüncü aşamada halk ya ordu diktatörlüğüne son verip orduyu dağıtacak ya da devrim ordu tarafından bastırılacaktır. Bugünden bakınca ara formüller pek geçerli görünmüyor.
Devrimin ve özgürlüğün nihai ve mutlak garantisi tüm ordu ve polis güçlerinin ortadan kaldırılmasıdır.
Ordu vesayetinin değil, ordunun kendisinin. Bu sözüm “liberal”lere.
Mısır’da ordunun iktidara el koymasını devrim diye alkışlayanların gelecek planlarını çok güzel ortaya koyuyor Mısır ordusunun katliamı. Bu sözüm de ulusalcılara.

***

Ek:

Bugünden Bakınca Ernesto Che Guevara” yazısından bir alıntı:

“Gerillayla silahsız sivil halk arasında bir sevgi-korku diyalektiği olduğunu düşünmemiz için çok neden vardır. Sivil halk, ordunun vahşetinden korktuğu oranda, bu orduya karşı direnen gerillayı sever. Ayrıca gerillayı, kendisine iyi bir yaşam ve toprak vadettiği için de sever. Ama, halk, bir başka silahlı ordu olan gerilladan korkar da. O silahların, yalnız yasal orduyu değil, gereğinde kendini de tehdit ettiğini bilir. Öte yandan, yasal ordunun baskısıyla, gerillaya her an ihanet de edebilir halk, onları ihbar edebilir. Bu yüzden gerilla, halka sınırsız bir güven duymaz. Ona sevgisini gösterdiği yerde bile, elinde silah olduğunu hatırlatmadan edemez. Böylece hem halk, hem de gerilla birbirlerini hem severler, hem de birbirlerinden korkarlar.” (Gün Zileli, yazının içinde, bu yazının linki verilmiştir. Okumak isteyecekler için)

Bu da “Althusser Üzerine yazısından bir alıntı:

“Bana çok yakınlarda gerçekleşen bir olayı, Irak’ın işgalini hatırlattı Althusser’in bu anlatımları. Kanımca, aynı Fransız ordusu gibi, Irak ordusu da göstermelik bir “direniş” gösterdi Amerikan işgalcilerine karşı. Saddam’ın o anlı şanlı “muhafız birlikleri”, neredeyse doğru dürüst hiçbir direniş göstermeden dağılıverdiler. Ve Amerika’ya karşı gerçek direniş, Irak ordusunun dağılmasından sonra, hatta belki de bu ordunun dağılması sayesinde başladı. Zaten, aslına bakılacak olursa, burjuvazinin, ulus devletlerin orduları, dışardan gelecek saldırıya karşı “yurdu” savunmaktan çok, halktan gelecek saldırıya karşı iktidarı savunmaya göre eğitilmiş, konuşlandırılmış değil midir?”

Gün Zileli
28 Temmuz 2013
www.gunzileli.com
gunzileli@hotmail.com

Hakkında Gün Zileli

Okunası

Bayrak…

Artıgerçek Bayrak bir kimlik olduğu kadar egemenlik sembolüdür de. Bütün devletlerin ve örgütlerin kendi bayrakları …

32 Yorumlar

  1. Mısır’da Mübarek diktatörlüğünü halk devirdi ve demokratik bir seçim yapıldı. Mursi bu demokratik seçimin neticesinde seçilmiş bir cumhurbaşkanı idi. Bir yıllık iktidarında doğal olarak önceki dönemden kalan çok azını değiştirebildiği yasalar geçerli idi. Ordu darbe yapmadan önce sokağa çıkan halkın darbe öncesi manupilatif bir hazırlık olduğu da darbeden sonra netleşmiştir. Halen de ordu yanlısı halk azınlıkta ve aynı kaynaklarca manipule edilip desteklenmektefir. Burada esas sorun dünyanın emperyalist zorbaları İhvan iktidarının İsrail için bir tehlike oluşturduğunu, Filistin’e yardım ettiğini, Mısır’ın kopuk olan İran ile ilişkilerini yeniden tesis etme gayretini ve İslam ülkelerine de bu yönde örneklik ve önderlik etmesini tehlikeli gördüler. Sizin bu bağlamda İhvan yönetimine diktatör nitelemeniz yersizdir. Ayrıca bu durum darbeyi ordunun yaptığını ve halka karşı bir eylem olduğunu belirttiğiniz yazınızın ana temasıyla da çelişiktir. Neden darbeci ordunun arkasındaki güçleri ve yaptığı katliamı bu yönüyle görmüyorsunuz?

  2. İhvan iktidarı da ordu sayesinde olmuştur. bunu unutmayın. diktatörler arasında tercih yapılmaz.

  3. güzel bir yazı olmuş, ellerine sağlık.
    ordular halkların özgürlük taleplerini bastırmak için vardır; başka devletlerin ordularıyla nadiren savaşırlar. doğru.

    devletler biri birlerine üstünlük ve egemenlik sağlama işleri için el-kaide benzeri paravan örgütler kurarlar. bazen bu örgütlerini ilişkilerini “kamufle etmek için” bunların danışıklı dövüş misali saldırılarına “maruz” kaldıkları da olur.

    el-kaidenin; asgari demokrasi ve insan hakları ihlallerinde sicili bozuk olan t.c gibi devletlerin, bilhassa batı kamuoyundan gelebilecek eleştirileri engellemek için, “terör var” bahanesine sığınmak amacıyla yarattığı ucubeler olduğu günbegün ortaya çıkıyor.

    ancak bu tehlikeli silah bumerang etkisi de gösterir. onunla vurduğunuzu sandığınız düşmanlarınız, bazen bile bile lades misali, yedikleri darbeyi, aradıkları bahane sayıp, karşı hamle için fırsat yakalamış da olabilirler. 11 eylül ve ergenekon ilişkisi sanki böyle bişeymiş gibi geliyor.

    bazen de, kurtulmak istediğinizi sezdiğinde bu tehlikeli bumerang, reyhanlı ya da somali elçiliği saldırılarında olduğu gibi dönüp sizi vuruyor, olabilir.

    bu son saldırının pyd görüşmesi ardından gelmesi, tesadüf de olmayabilir, hani…

  4. Bir başka açıdan:
    Gençlerin, neden kendi il sınırları değil de taaa uzaklarda bir ilde askerlik yapmaları sağlanır?
    Bu sorunun cevabı da bu yazının ana başlığını açıklamak için sıtratejik bir ip ucu verir. Demek ki neymiş, ordunun işlevi dış güçlerle savaş değil, her asker bir diğer askerin aile bireylerini devlete karşı kontrol altında tutmakmış.

  5. Milyonların savaşı

    Milyonların savaşı

    Kısa zaman içinde milyonlar ayaklandı. Devletler ve sistemler bir eşiğe oturmuş duruyor , halkın ekonomik ve günlük hayatına kanalize edilen ideolojik siyeaet günlük politik yorumnlarda halk tasavufunda yer bulamamışitıt. Devletler toplumu yönetir. Ama toplum daha karmaşık bireylerden oluşur. insanlar iki baskı arasında seçim yapmazlar mısır örneği bunu göstermiştir. Gezi ile başlayan etkileşim halşklar arasında aynı ortak değerleri yükselteceketir.Milyonların bölgesel etkileşimde gösterdiği şeyin karşılığı barıştır. Mısır türkiye breziyle meksika devletlerin halkı koruyamadığı ekonoik istemleri ile başbaşa kaldığıdır. Kendiliğinden gelişen yığınla5rın sesinin ortak bir platforma taşınmalıdır. Ve sınırlarıda aşan insancıl herkes için sosyal aygıtların kurulması gereğidir. Sistemi sorgulama aşamasına gelinmiştir. İktidar amacı ile kurumsallaşmış yapıların oyları zrunlulukltan ibaretttir. Çünkü halklar örselenmiş ve yok olma paranoyaları taşımakatadır…İnsalar gönüllü olarak sokağa çıkmışlardır. Ama gönüllü askerlik yapamayacakları anlamaına gelmez; zorunlu seçimler manüplasyonlar cepheleşmeye nefrete siysal olarak karmaşaya yol aöçacaktır. Psikolojik olarak edindği duyarlılık, sosyolojik olarak edindiği politik yada yaşamsal kimlik aynı zmanda işletilen “korku” çarkınıda üstlenecektir.İktidarının merkezine koyduğu şeyin insalık için nasılk birtasavvuf edindği bi,çim olarakda şeki,lendiridiği şeyi açıklama ve yapısal olarak işlettği politikanın yaşam biçimlari arasındaki farklılığı polşitik olarak yönetim becerisine ikna sürecinde denkelem kurulşamazsa şiddetti paralize eden şeyin meşru davranışla çıkar yol olarak çözümsüz bırakılacağpıdır. Emperyalist bir çağın yaşadığımız şu günlerdeki halk açmazının neyi gösatereceği belirsizdir. ve manüplke edilmesi güvenli bir yolun araıyışında örgütlülük gerektiğidir.Yaşamaı farklı düzeyler ile ela alan liberalizmin tercihli halk arasındaki denge politlkalarının siysalk düzlemde tasfiyesi iktidar aygıtının siysal olarak emin olduğu şeyin aslında yanılsamaya yolaçtığıdır. Murside erdoğanda bu liberal-özgürlükçü denklemöin tasfiyesi ardından komuoyundaki nesnel tutumunda sönmersine yol açmıştır.Halk hareketlerinin belirli bir karşılığı vardır. Avrua işşçi sınıfı hareketlerinde işçilerin sömürgelerden pay istemesi (kalabalığın tercihidir) ile başlayan dünya savaşları. Yüzyılın ikinci yarısındaki bağımsızlık ve kalkınma hareketleri ve şimdiki sosyal hareketliliği iyi gözlemlemek lazım. Erdoğan birleştiremedi. Erdoğan karşılık birleşti (!?).Öte yandan savaşlarında çok sevdiği kitleselikde gelişmektedir. Ekonomik sömürgeciliğin ve banka düzenlemesinin dışında yeni b,ir emperyalizm biçimin,i ben tasavvuf edemiyorum. Kültür haricinde. Kültür kimlik kazndırır. Ve insaları topluca yok eden şey kültürdür. BARIŞ VE HUZUR DOLU GÜNBLER DİLERİM.

  6. Sevgili Gün Zileli, orduların varlık sebebine ve konumlanışına dair görüşlerinize katılmamak mümkün değil. Ancak Nazilerin Sovyet Ordusu tarafından değil de elinde balta ve nacaklarla direnen halk tarafından yenilmiş olduğuna dair tez inanın çok zorlama. Şu noktaları belirtmeme izin verin :

    – Partizan direnişi ile Kızıl Ordu arasına kesin ayrımlar koyabilmek hayli güçtür. Rusyanın pek çok bölgesinde Partizan hareketi bizzat Kızıl Ordu tarafından örgütlendi ve ikmal edildi. Aynı şekilde Partizanların öncelik verdiği ilk iş Nazileri püskürtmek ya da yenmek değil, Nazi ikmal hatlarını ve istihkamını sabote ederek Nazi ilerleyişini yavaşlatmak ve Kızıl Ordu’ya zaman kazandırmak, hareket alanı açmaktı. Bu iki güçten birini diğerinden ayrı düşünmek için elimizde veri bulunmuyor, elimizdeki verilerse tam aksini işaret ediyor. Partizanlarla Kızıl Ordu’nun koordinasyon içinde çalıştığını hatta bazen tek merkezden yönlendirildiğini biliyoruz.

    – Naziler o güne dek tarihin gördüğü en güçlü savaş makinesine sahiplerdi. Sözünü ettiğimiz güç orta ölçekte bir ülkeyi bir kaç gün içinde işgal edebilecek şiddete sahiptir. Nazilerin en gelişmiş zırhlılarının, tanklarının, hava gücünün, denizaltılarının vs. basit silahlarla yenilmesi matemetiksel olarak olanaksızdır.

    – Ukrayna ile ilgili tespitlerinizin benzerleri bazı burjuva tarihçileri ve emperyalist propaganda merkezleri tarafından da yapılmaktadır. Ukrayna’da Nazileri destekleyen kimi hareketler de olmuştur ancak bunlar acaba bir “halk” hareketi midir yoksa mesela Cengiz Dağcı gibi şöhretli faşistleri de bağrından çıkaran bildiğiniz faşist işbirlikçi gruplar mıdır ? Bendeki bilgiler ikincisini gösteriyor.

    Hülasa, Doğu cephesinde Nazilerin yenilmesi hem halkı hem de orduyu içeren muazzam bir topyekun savaşla olanaklı olmuştur.

    Militarizme karşı olmak her devrimcinin boynunun borcudur. Dünyada ordular var oldukça halklar özgür olamazlar. Buraya kadar bir sorun yok. Ancak bir de şu var : Ordunun devletle ve devletin de yöneten sınıfla olan ilişkisini size hatırlatmak haddim değil. Şayet bu kavramlar birbiri ile sıkı bir ilişki içinde ise salt kendinden menkul bir anti-militarizmden söz etmek olanaklı mıdır ? Zannımca değildir.

    Özetlemem gerekirse Sovyet ordusunun tarihsel rolünü küçümseyerek romantizme kaydığınızı düşünüyorum. Tüm orduların halkların başbelası olduğunu ispat etmemiz için spesifik olarak kızıl orduya vurmamıza gerek olmadığını düşünüyorum.

    selam ve sevgiler.

  7. Sayın Kırdar, benim sözlerim Kızıl ordu’nun rolünü oldukça geri plana çekmiş olabilir, kabul ediyorum. Gerçekten de Kızıl ordu’nun partizan hareketinde önemli rolü olduğiu bir gerçek. Ama şunu unutmayın: Eğer halk direnişi olmasaydı, Kızıl Ordu bir hiçti. Aynen, Çerkes Etem ve diğer çeteler olmasaydı Türk ordusunun bir hiç olduğu gibi. Tarih hep tersinden yazıldığı için ben de çubuğu ters yöne bükmüş olabilirim. Öte yandan, unutmayın ki, Kızıl ordunun en önemli subay kadrosu bizzat Stalin tarafından temizlenmiş ve ordu önemli darbe yemişti. Unutulmaması gereken bir diğer nokta da orduya bağlı triumvira askeri mahkemeleridir. Burada görev alan subaylar, kendi canlarından korkan kuklalar haline getirildiklerinden önlerine getirilen tutuklulara doğru dürüst yargılamadan ölüm cezalarını ve en ağır hapis cezalarını yağdırmışlardır. Bu yüzden Kızıl Ordunun da halk düşmanı olduğunu söyleyeceğim izninizle. Nazilere karşı dövüşmüş olmaları bu gerçekleri değiştirmiyor ne yazık ki. Cengiz Dağcı gibi yazarlara “faşist” damgasını yapıştırmakta aceleci davranmışsınız. Kırım Tatarları sonuç olarak hakim Rus şovenizmi tarafından acımasızca ezilmiş bir halktır, diğer türki halklar gibi. Rus şovenizmine karşı çıkan bu insanların ve yazarlarının, komünizm adına kendilerine karşı yapılan zulme karşı çıkarken faşizmi müttefik görmelerini hiç de yadırgamıyorum. Yaşayan bilir. Tarihteki bu tür meseleler katı ideolojik kıstaslarla değil, yaşanan gerçek durumlar göz önüne alınarak, gönül gözüyle incelenmelidir. O tarihi şartlarda ben de Stalin’in ağır baskısı altında yaşasam belki bana da faşistler sempatik görünürdü. Nasıl Nazizmin zulmü altında yaşayanlara Stalin sempatik göründüyse. Anlayacağınız insanlar zulüm altındayken uzaktaki davulun sesinin hoş gelmesi doğaldır. Saygılarımla.

  8. ben meseleyi böyle koyarim, gerillasi olmayan ama gezi parki olan türk halki, gerillasi ne icin varoldugunu sasirmis kürt halki. zileli tiksinti vermeye basliyorsun…

  9. öyle bir hale getirdilerki, bu gün zileli ve onun arzuladigi anlamdaki marxist yusuf cemal, , saglam bir antifasist savasimda yanindaki insana …insan soramaz insan,yoldas az jarsoru tutamazmisin diye (otorite icerebilir bu soru) diye, gezi den cikardiklari sonuc bu , bu iste ,durrutti suratina tukururdu senin.zileli, kendi pasifizminden anarsizm cikarmissin, hadi git adaya kedi kopek besle yahu……saglam stalinist olmak istiyorsaniz gun zileliyi takip ediniz.istemeseniz bile o sizi yapar…… de… hadi aln derler adama,,,,,,,,,gezi iki kisinin suratina tokat atti biri apo biri erdogan, aponun suratina atilan her tokadi kurt halkina atildi sanan salaklar,, apo anladi, siz anlamadiniz…

  10. istanbul belediye baskanliginda apo tapinicisi sirri surreyya sarlatanini görecegime bir akp liyi görmeyi tercih ederim, eger sehri kurtaracaksak, en iyi yontem direnis,(kitlesel direnis baskisi, hani geziden ders cikarmistin zileli))))bak ben eski paradigmaciyim, :)))(sirri yi düsünuyorum,belediye baskani olarak,8 istanbul essittir imrali) sehir sorunu ?. sirri nin cevabi? bu kürt sorununa bagli:))).kent sorunu ???konusunda serok a sormam lazim..Ne der acep:))) istanbul sorunu imarali sorunudur) sirri nin istanbul belediye baskanligi budur,,, :)))) zileli sen bizi salakmi saniyorsun:))??? soru var cevap var??? sen bile bu sefaleti kurtaramazsin:)))) yemezler artik seni :))). ee zaten baskan apo sürec demistiki .. eee yalarim yikarim…. eeeeee… bunumu istanbul belediye baskani yapacaksin::????(yapmacik bir girtlak ggg si) ya secilirse,??? sirri nin istanbul belediye baskani olmasi devrimci sosyalizmin sonudur ..??? solun sonudur……, ve sen bunu istiyorsun gun zileli..??? sen devrimci olan herseyin adini stalinizm koymussun zileli….davet kabulumuzdur demek kaliyor geriye, seni izledik cika cika bu cikti,,,. ama yapma zileli ilk paragrafta mesele akp diktatorlugunu yikmak degil dedin kim tavladi seni:))) devrimci olmamak icin seytanla gerdege girersin zileli.. bu konuda perincekten hala kopamadin..( o sagdan girer sen aklin sira soldan girersin)., deyip, TKP elestiris yaptiktan sonra,(resmen tkp yi yasatiyorsunuz) baska nasil istanbulda AKP diktatörlügünü yikabilirizki, diye sormussan, sen gezi direnisinin, barikatlarinda degil kaymayinda olmussundur, o yuzden eski aydinlikci arkadaslarin senden ahala umutlular. cengiz candar gibi, arada metreler yok santi metreler var ideolojik olarak diyecem, ne dedigimi anliyacak kafa da yokkk
    ve notu verdik, az biraz entelektuel birikimi , anarsizme oynamasi, karsi tarafta ulusalcilarin olmsi, bu pozisyonda onu elestirenlerin eski agababasi olan Perincekle ozdestirilme kolayliginin olmasi, zileli yi baska türlü bir kücük aydin aolmaktan kurtaramiyor, umarim ilk romorkorde bi yer bulurr, nasi olsa adalarda yasiyor
    :))))o yari trotskyst hoca seni tavlamis zileli, :))))biz devrimcilerin en buyuk zaafi sudur, ? iskence altinda iken dayanamadigimizda, ya trockist ya baska turlu hoca lara basvururuz, onlarda kendilerini bok sayarlar, turkiyede trockis yada kemalist aydinlarin butun kiymeti budur, onlardan olma, kucuk bir kasabada dev solcu oldugun icin kaybedilmek tehdidi altindaysan(polis sana perincekci ol oolum der), olmazsin , kaybedilmemenin sartlari avukat aydin tayfasinin elinden gecer,, (tek kurdistanda degil)birileri ile iyi gecinirsin, boyle trockist boyle anarsist olma, o evrele baba anarsist ol ama babasindan olll. yeme bizi…eski paradigmalarin yikildigini soylenen heryerde bir urfali uckagitcinin tapinicilarina angaje olmak bana dayatiliyor….??? eski paradigmalar iyi hoca sen trotsyst hoca na soyle, karsi tarafta ki burjuva tarihcii ilber ortayli, murat bardakci sarlatanlarina bile cevap verecek durumda degilsiniz ayip…(hocaya selam soyle , anadolu universitelerinde, ve sehirlerinde, hic kimsenin olmadigi yerlerde devrimciligin simsegini cakmaya ugrasan o genc cocuklar , her ne kadar trockist olmasalarda , onu sevmislerdi, varsin gitsin oda aponun….. o anlarrrrr

  11. zor u degil kolayi seciyorsun zileli, o kolay yolda senden daha iyi olabilecekler hep vardi hala varlar ve var olacaklar, mesele orada, ayrik ve zoru sectigini dusunuyorsun, zor u secmis olmayi oynayanlarin yanindasin, zor da degil???
    bu bir perincekci aliskanlik, genele uy, mesele genele..

  12. cocuklar, aponun postmodern kapikulu sirri ya oy vereceginize MHP adayina (kim olursa olsun) oy verin diye bir kampanya en iyi , en devrimci kampanyadir…

  13. istanbul belediye baskani altan tan olmalidir, ve artik bu kapitalist modernizmin ideolojisinden kurtulmaliyiz, ama kapitilazimmi heryerimize sokmaliyiz girmedigi yer kalmamali, ama onun modernizmi laikli felan o olmamali, liberal kapitalizmi her seyi ile yasamaliyiz ama rönesans modernite, akp yi rahatsiz edecek hersey ortadan kalidirilmalidir, ..Serok Apo . zilei gezi direnisi kurt sorunun cozumune degil kurtlere karsi degil ama bu mantiga karsidir neden anlamiyorsun

  14. burjuva partilerinin kitlerere ulsamasinin araci burjuva basindir, türk halkina , BDP li politikacilarin , baris surecinden once hic kapilarini calmadiklari turk halkina, ahada suriye de kurdistani kurduk(keskeeee9 nasi kooooyduk duzeyinde sirrri sakik duzeyinde politika yapan adamlara iki cift laf edilmezmi, bakin, gezi ayaklanmasina darbecvi ergenekoncu diyen apo(demedi demeyin yeter artik alternatif resmi tarihciliginiz) sirri sakik bir yeni ulusun yaraticisimidr yoksa nasil koydukcumusudr, yok eger kurt halkinin cektikleri ile sirri sakigi acikliyacaksak, demekki bi tepkisellik vardir , pesine takilinmalimidir, yok eger o kadar zulm gormus bi halk var ise, ermeniler adina bir konusurum, donsuz ve karisiz kalirsiniz

  15. AKP iktidarini yikmayi yegane hedef koymayi hedef koymanin yanlisligini( hatta gayri ahlakiligini)aciklayan bir adam ikinci paragrafta, ama istanbul belediye baskanligini sirriya verelim yoksa akp yi yikamayiz diyosa diyosa, … amaci istanbulu kurtarmak degil akp yi yikmaktir , zileli sen sol kitleyi salakmi saniyorsun:)))) seni apo nun anarsisti seniii…
    insani bir sorumlulugu yok demektir, ben sunu anlayabilirdim, Z.. kerim AKP sini CHP sini istanbulu kurtaralim, .. onu demiyor ama zileli. istanbulu , kurtarmak, ??? Zileli bizim hoca seni apo ya devsirmis:))))???

  16. Hayatim boyunca Stalinizm diye bisey olduguna inanmadim, Zileli beni Staline iknaaa etti :))) yasasin Stalin,… Alternatfifi bir urfali sarlatana cikiyorsa, yasasin STALIN..

  17. tirk sollari ne imis deyip, kadin gerillalar karsisinda , göbegini kasiya kasiya , .. asik olinca heyacanlaniyormisinnnn hewaaal diyen bir , adam karsinsiisnda egilseydim iskencede egilirdsim , bu herife saygi duyup, mahir cayan a kemalist oldugu icin asagilamaizi bekliyorsunuz, siktiriniz gidiniz sizde adalet duygusu yok, göbegini kasiyip, asiiik olincaa heyacanlaniyurmusun hewaaal diyen bir adam, etmeyin eylemeyin , mit uydurmasi felan degil, saddami tercih ederim saddamiiii , sorsan bunlara , trotsystler anarsistler, siktirin ölan…..

  18. kadinlara özel selamlar hewal…

  19. bir Pkk dernegine dayanismaya giden türkiyeli devrimcinin duyup yayginlastirdigi,, hannneyyy nerdalar tirk sollari nerdalaaaar. fasistler saldirir, kürt donerci amcam kacar, saldiran fasisti ertesi gun kurt donerci amcamin lokalinde yemek yerken gorursun, …. anadolunun ezilen halki kurt degil turk halkidir hoca artik yeter…

  20. yasasin kürt halkinin ,,,,,,,,,,,,, si ile biiiji serook apo nun turk halkinda nasil etki birakacagini dusunmiyen bir essek bosu bosuna, türkler dogustan fasisttir dememelidir, türklerin mhp si haric , biji o bu demezken siz modern bir agaya turkleri saygi gostermeye zorlamayi kurt halkina saygi gostermek ikilemine sokamazsiniz, bu türklerin degim kurtlerin eksikligidir efendim, anlayin artik, ne demek kurt kurt burjuvazisi, keske olsa, apo kurt agasidir babam, turklere dayatilamazm.

  21. zavalli tscar nikolai, zavalli abdülhamit 2 , biji serok apo….

  22. orta asyadan geldigimi hic sanmiyorum, ya kafkas ya balken yada , yrli anadoluluyum, tarihle hesaplasacagiz ok, ermenileri ben kestim, annem bababm hep ermeni katillleridir, kurtleri catir catir kestim genlerimde var benim bu, ve ben yuzde 60 hocam, ve senin sol devrim dedigin sey bana sunu kabul ettirmek, sen adi serefsiz katilin tekisin, TURK demek bu demektir, yok hoca etmeyin ben turk ve fasistim aslinda iki kelimeyi ayirt edmesssiniz ha turk ha fasist:))) ha kurt ha solcu, siktirin lan???

  23. tamam asagilik bir heriftir, perincek, tamam gezi direnisine bir kurt sehit ihtiyacimiz vardi. ama hoca lice de gezi ruhunda gitmedi medeni…

  24. heval kurt sorunu cozulsun hepsi cozulur tirk sollari bunu anlamiyorlar. sirri sureyya nn ozeti budur….

  25. mareşal zileli

    askeri bir dehadır da.

  26. Anonim arkadaşım, bu gece içkiyi biraz fazla kaçırmışsın herhalde…:)

  27. Ben ne yaptım şimdi onu anlamadım valla Anonim.

    Ve bir de, aramızda kalsın, Gün Zileli duymasın ama, eğer kırsal kesimde savaşıyorsanız, partizan birlikleri ya da genel olarak tüm milis güçleri düzenli ordulara karşı çuvallar. Çünkü kırsal kesimler mevzi savaşını değil, manevra savaşını kaldırır. Naapıcanız, 120 kilometre siper mi kazacağınız? Mevzi savaşı bile kalmadı bu devirde, o da ayrı konu. Çevirme harekatı ya da yarma harekatları küçük birliklerle yapılamaz. Hızlı ve yoğun ateş gücü olan birlikler gerekir bunun için. Tercihen zırhlı. Kırsalda da bu birlikler yerelden gelemez. Her köylü ailesinin tankı yok sonuçta. Gelse de başka bir yere gidemez. Özel istihkam birlikleri lazımdır bunun için. Efendim yok köprü kuracaksın, yok Maginot hattına direk girmeyeceksin de, ormandan yol alacaksın, ağacı, kayayı, tümsekleri tankla ez ez nereye kadar, illa iş makinası ister, stabilize yol ister vs.

    Daha ikmal hatlarını yıpratma taktiği uçaktan ve zırhlılara karşı yıpratma taktiği topçu saldırısından hiç bahsetmedim bile. Ya da yakında cephelerde göreceğimiz robot birliklerini hackleyecek yada ıskartaya çıkarabilecek yetenekte özel birlikler gerekliliğinden. Hele hele önünde sonunda başımıza gelecek ağır bombardıman hedesi – nükleer savaşa ve ardından gelecek nükleer kışın getireceği yer altında barınma ve yiyecek problemine hiç değinmeyeyim. Bu noktalar uzmanlık gerektiren şeyler ve ne yazık ki idealimizde hafif bir kaymayı da beraberinde getirecek.

    Milis birlikleri ana güç tabi ki. Komandoyla savaş kazanılmaz, illa zırhlı piyade gerekir. Bizim zırhlı piyademiz de milislerimiz olacak. Tabi, dünya devrimi değil de, Tigre’de sosyalizm kurmak istiyorsanız o başka tabi. Milise de gerek yok.

    Bu kadar şey anlattım, bana da bi onbaşı ünvanı verirsiniz artık.

  28. orduların bir işlevi de besleyip, eğitip, silahlandırdıkları el kaideciklerini (nusra , bladi şam , ırak islam devleti vb adıyla) başka ülkelere tosuncuk olarak salmak; egemenliğinin “bekaası için” bu halklara çoluk-çocuk-kadın yaşlı demeden bombalı suikastlar düzenlemek…

    sonra “bu bekaa adına yeni ittifaklar kurulunca da tosuncukları iki ateş arasında bırakmak, sığınmaya gelince de “kaçakçılar” denerek silahla geri kovalamak mıdır?

    3 000 tane kaçakçı aynı ayda ve üstelik 150 kadarı da atlı…. kimi kandırıyorsunuz? bu kadar enayi olamaz bu kaçakçılar!
    nerde sizin roboskide fink atan ihalarınız?

    acep ırakı yıllardır kana bulayan teröristlerin de akibeti bu “kaçakçılar” gibi mi olacak?

  29. Sayın Gün Zileli, açık yürekli yanıtınız için teşekkür ederim. Üç aşağı beş yukarı aynı görüşleri paylaşıyorum. Ancak, Cengiz Dağcı’ya faşist demek için acele mi etmişim ? İnsan edin lütfen! Af buyurun, biz de ite it, g.t’e g.t, faşiste faşist derler.

    Stalin ne büyük bri canavarmış ki Ukrayna köylerinde, Rusya steplerinde insan avına çıkan faşist köpekleri bile mazur görmemize yol açıyor? Lütfne bu konuda biraz daha gerçekçi ve ilkeli olalım. Stalin, Hitler, Çörçil ya da Dağcı ile kavga edecek halimiz yok. Bunların hepsi ölü. Ama faşizm ve ırkçılık hala ölmedi, ülkemizde bile yüzünü nasıl küstahça gösteriyor. Nasıl olur da bu korkunç düşünceyi mazur gösterebilecek rezervler oluşmasına izin verirsiniz ?
    selam ve saygılarımla

  30. sayın kırdar, sizi Stalin’in ne olduğu konusunda ikna etmeye çalışacak değilim. O günler artık geride kaldığına göre “yaşa yaşa gör temaşa” demenin de bir anlamı yok. Ama tarihi hissetmek diye bir şey vardır. beş dakikalık duruşmalarla uzun hapis cezalarına çarptırılan, GPU zindanlarında kaybedilen, toplama kamplarında yok edilen milyonların acısını hissedebiliyor muyuz, bütün mesele budur. Cengiz Dağcı, diyelim ki ideolojik olarak aşırı sağcı ya da faşist olsun ama onun bir tek komünisti bile öldürdüğünü sanmıyorum. Fakat Stalin yüzbinlerce komünisti (ki bunların büyük kısmı da Stalinistti üstelik) mezara yollamıştır. Bunun için o dönem yaşayan komünistlerin doğum ve ölüm tarihlerine bakmak yeterlidir. Yüzde yetmişinin ölüm tarihi 1936-1939 yılları arasındadır.

  31. sabahat tuncel in başbakana sorduğu soru önemli… bdp, akp deki vicdanlı müslümanla ve bilhassa chp deki başta alevi, solcu, demokrat olduğunu beyan eden milletvekilleri, konunun peşini bırakmamalı en önemlisi tüm toplumkesimleri konunun yakın takipçisi olmalı…

    rojavadaki katliam, hıristiyan ve kürtlerden sonra şimdi de alevilere yönelmiş; bu yönde haberler geliyor.

    kimdir bu cinayet şebekeleri? kimdir “el kaide”? nasıl oluyor da türkiyede militan devşirebiliyor; bunu hangi destek ve yardımlarla yapıyor? “yardım kuruluşu ” görümündeki bazı kuruluş ve kurumların bu işte dahli var mı yok mu?

    el kaide soğuk savaş döneminde oluşturulmuş bir yapıyken şu andaki amacı ve hedefi ne olabilir? arkasındaki maddi-mali kaynaklar hangi devletlerin desteğiyle sağlanıyor?

    soğuk savaş dönemindeki örgütlenmesine kimler nasıl destek veriyordu? nasıl aynı anda 3-4 ülkede birden hapisane basıp adam kaçırabiliyor? bu örgütün kullandığı milah ve malzeme hangi menşeili?

    ergenekonla bağıntısı var mı? (derin değil) çekirdek devlet yapısıyla ilgisi araştırılıyor mu? şimdi yeni bir konseptle hangi hedefler için savaşıyor? tarikat okullarının adam devşirmede bir etkisi olabilir mi?

    böyle yüzlerce soru yanıt bekliyor… meclis araştırması gereken bir konu değil mi bu, bilelim.