Emperyalist ve Hegemonyacı Saldırının Karşısında, Suriye Halkının Siperlerinde…

 

 

Zorba güçler bir yere saldıracakları zaman daima kendilerine göre “haklı” gerekçelerin arkasına saklanırlar.

Hitler, Çekoslovakya’ya saldırmadan önce, Südet bölgesinin Alman olduğu ve Südet Almanlarının plebisitinin, burada yaşayan halkın Almanya ile birleşmeyi ortaya koyduğunu ileri sürmüştü. İkinci Dünya Savaşının başlangıcında SSCB, sahte bir Finlandiya hükümeti kurdurmuş ve bu hükümet, SSCB’yi, “ülkeyi kurtarmak” üzere yardıma çağırmıştı. Tarihte bunun gibi yüzlerce örnek bulunabilir.

Devrimciler, tarih boyunca bu tür sahte gerekçelere karşı direnmiş ve saldırgana karşı direniş cephesinde yer almışlardır. Bu, onların, o sırada direniş cephesinde yer alan, daha önce ve o sırada mücadele ettikleri güçlerle kaynaştığı ya da o güçlerle olan anlaşmazlıklarını unuttukları anlamına gelmez.

İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi ordularının Avrupa’da ezip geçtiği orduların hepsi o ülkelerin burjuva ordularıydı ve bu ordu ve hükümetler uzun yıllardır proletaryayı ezmekteydi. Ama o somut durumda proletarya ne Nazilerle işbirliğine yöneldi ne de tarafsızlığını ilan etti. Doğrudan doğruya saldırgan Nazi ordularının karşısında yerini aldı. Bazıları bunu daha sonradan proletaryanın “sosyalist ana vatanı”, yani Sovyetler Birliği’ni savunmak olarak göstermek istemişse de yanlıştır. Nazi’ler SSCB ile yaptıkları “saldırmazlık pakt”ına sadık kaldıkları ve SSCB’ne karşı doğrudan bir savaş başlatmadıkları sürece Komintern’e bağlı komünist partileri Nazi işbirlikçisi bir tutum takındılar ama proletarya bu tutumu asla kabul etmedi ve Nazi’lere karşı başından itibaren direniş cephesinin içinde yer aldı.

O yıllarda Avrupa proletaryası ve proletarya davasına gerçekten bağlı olan devrimciler böyle bir tutum takınarak kendi burjuvazileriyle sınıf işbirliğine mi gitmiş oldular? Hiç de değil. Hatta şu kadarını rahatlıkla söyleyebiliriz ki, burjuva orduları Nazilerin karşısında hiçbir gerçek direniş gösteremezken esas direnişi gösteren, partizanlar, yani burjuvaziyle eskiden beri mücadele eden güçler oldu.

Bir ülkede yerel bir diktatörle mücadele ediyorsunuz ve günün birinde emperyalist ya da hegemonyacı bir dış güç, üstelik de o yerel diktatörü bahane ederek ülkeye saldırmaya kalkışıyor. Ne tutum takınırsınız? Görebildiğim kadarıyla böyle bir durumda ortaya dört tutum çıkabilir:

Birincisi, mücadele ettiğiniz diktatörü bahane ederek ülkeye saldırmaya hazırlanan emperyalist ya da hegemonyacı güçle işbirliği yaparsınız ve emperyalist gücün saldırısıyla sizin özgürlük mücadelenizi özdeşleştirirsiniz;

İkincisi, ülkeye saldırmak isteyen emperyalist ya da hegemonyacı güçle yerel diktatör arasında tarafsızlığınızı ilan edersiniz ve sadece “savaşa hayır” sloganını yükseltirsiniz;

Üçüncüsü, emperyalist ya da hegemonyacı saldırganın ülkeye saldırı tehlikesini birinci plana alırsınız, ülkenin dış saldırıya karşı savunulması için o ülke halkıyla birlikte siperlerde mevzilenirsiniz ve emperyalizmin propagandasıyla aynı safa düşmemek için, yerel diktatörün niteliğini unutmamakla şartıyla onun teşhir edilmesini geçici olarak ertelersiniz;

Dördüncüsü, emperyalist ve hegemonyacı saldırgana karşı mücadele etmek adına yerel diktatörle her türlü çelişkinizi unutur, hatta onu bir yurtsever olarak parlatırsınız ve ülke savunması adına fiili olarak yerel diktatörün güçlerinin safında yer alır, onunla işbirliğine gidersiniz.

Ben, birinci, ikinci ve dördüncü tutumların yanlış, üçüncü tutumun ise doğru olduğunu düşünüyorum.

Durumu soyuttan somuta indirmek için Suriye düzleminde bu dört tutumu tartışalım.

Birinci tutum, her ne kadar özgürlük adına hareket ediyor gibi görünse de, aslında özgürlük düşmanları olan batılı emperyalistlerin ve hegemonyacıların hizmetindedir. Bu tutum, ister “uluslararası topluluk” gibi ne idüğü belirsiz bir kavramın arkasına gizlenmeye çalışsın, isterse bu “uluslararası topluluğun” Birleşmiş Milletler olduğu vehmine kapılsın, batılı emperyalist müdahalenin yanında yer aldığı için hem emperyalist işbirlikçisidir hem de gerçek durumda her türlü özgürlük düşmanının hizmetindedir.

Tarafsızlık ve savaş karşıtlığı olarak ifade edilebilecek ikinci tutum görece daha makul görünmekle birlikte aslında bu “tarafsızlık” fiilen saldırganlara karşı direnmeme tutumunu getirdiği için yanlıştır. Bu yüzdendir ki, bugün “savaşa hayır” sloganı son derece yetersiz bir slogandır ve emperyalist saldırganlığın önüne hiçbir şekilde set çekmemektedir. Hatta emperyalist ve hegemonyacı saldırganlar size, “savaşa son vermek için” saldırdıklarını bile söyleyebilirler. Nitekim, yerel hegemonyacı Türk hükümeti, sürekli olarak “akan kanın durdurulması” propagandası yapmaktadır.

Dördüncü tutum da yanlıştır, çünkü emperyalizme karşı direniş adına yerel diktatörü aklama tutumu içine girmekte ve bu diktatörlüğün işlediği bütün suçlara kefil olmaktadır. Bu tutum, ülke içindeki özgürlük mücadelesini ilelebet geçersiz kılmanın ötesinde, emperyalistlere ve hegemonyacılara iyi bir demagoji malzemesi sunmaktadır. Bu durumda batılı emperyalistler, diktatörlük rejimi ile Suriye’nin savunulmasını çok rahat bir şekilde özdeşleştirebilmektedirler.

Üçüncü tutum doğrudur, çünkü bu tutum, bir yandan içerdeki diktatöre karşı özgürlük mücadelesini ve onu destekleyen diğer blokun emperyalist karakterini unutmazken, bir yandan da o andaki en büyük özgürlük düşmanlarını hedef alarak ülkenin savunulması cephesindeki yerini net bir şekilde belirlemektedir. Bu tutumun en önemli yönü, ülkenin savunulması mücadelesini bir diktatöre emanet etmemesi, hatta ülkenin gerçek sahiplerinin halk güçleri olduğunu göstermesidir. Bu, diktatörün de, dışarıdan gelen istilacı özgürlük düşmanlarının da safına düşmemektir. Fakat şunu da unutmamak gerekir ki, bugün Suriye’de, şu somut durumda silahlarımızı esasen batılı emperyalist ve hegemonyacı istilacı güçlere karşı çevirmek, siperlerimizi dış saldırganlara ve onların içerdeki işbirlikçilerine karşı kazmak ve en önemlisi de, batılı emperyalist propagandayı yankılayan bir pozisyona düşmemek için diktatöre karşı ajitasyonumuzu geçici olarak durdurmak zorundayız. Bu, asla diktatörü parlatmak, onu onaylamak anlamına gelmez. Sadece yakın tehlikeye karşı atışlarımızı tek bir yöne yoğunlaştırmak anlamına gelir.

Dünyada tek diktatör Esat rejimi değildir. Dünya yerel diktatörlerle dolu. Üstelik batılı emperyalist ve hegemonyacı güçlerin kendi saflarında birçok yerel diktatör var. Suudi diktatörlüğü ve AKP diktatörlüğü bunun en net örnekleridir. Kaldı ki, batılı emperyalistlerin rejimlerinin özgürlükçü olduğunu düşünmek de esaslı bir bunama belirtisidir. Bu ülkelerin hepsinde polis bir baskı aygıtı olarak ayaktadır, onun arkasında ordu bulunmaktadır ve gerek dış gerekse iç müdahaleler için hazır bir güç olarak beklemektedir. Devletin ideolojik aygıtları zaten insanların beynini esir almıştır. Bu yüzdendir ki, Gezi isyanını başlatan Türkiye halkları, bugün önemli ölçüde aptallaştırılmış ve uyuşturulmuş Avrupa halklarından çok daha özgürdür. Ayrıca, nükleer silahlar ve zehirli gaz da dâhil olmak üzere, en büyük silah imalatçıları ve ihracatçıları, bizzat her türden emperyalist ve hegemonyacı devlettir.

Sonuç olarak;

Bugünün görevi, batılı emperyalist ve hegemonyacı güçlerin saldırı hedefi haline gelmiş Suriye’nin ve Suriye halkının safında yer almak, onlarla aynı siperlerde direnmektir. Batılı emperyalistlerin ve işbirlikçi hegemonyacıların karşısındaki diğer blokun da emperyalist ve Suriye rejiminin baskıcı bir diktatörlük olduğunu asla unutmadan.

 

Gün Zileli

4 Eylül 2013

www.gunzileli.com

gunzileli@hotmail.com

 

Hakkında Gün Zileli

Okunası

Bayrak…

Artıgerçek Bayrak bir kimlik olduğu kadar egemenlik sembolüdür de. Bütün devletlerin ve örgütlerin kendi bayrakları …

52 Yorumlar

  1. Dogru. Nazilerin Avrupa ülkelerine saldirdiginda tüm ülkelerde
    Mücadelenin ortak noktasi,pratik noktasi Nazilere karsi mücadele etmekti..
    Bir adim daha gidelim.. Ya Alman halki? o ne yapmaliydi?
    Tabiki Oda Nazilere karsi mücadele etmeliydi degilmi? Edende oldu. Allierteler geldiginde ciceklerlede karsilanmasida dogrudur..
    Ve Bugünlerde Nazilere ayklanan ve yenilen Warsovalilarin,Milliyetci Warshovalilarin Kizil orduyu suclamasi.. Neden Gecgeldiler?!! Kizil ordunun problem olacagini bildikleri halde!
    Günün problemiyle yarinin problemini karistirmagi kimse yapmiyor..

    Suriyenin Nazisi,Hitleri Esatdir.. Avrupa Usa seyirci kalmamalidir..
    Nazilerede seyirci kalmisti.. Avrupayi,Almanyayida sonucta kurtarmislardi..

    Acil,vede ilk haledilmesi gereken bu fasisti haklamak!

  2. Suriyenin Nazisi, Hitler’i El-Nusra, ÖSO ve ciğer yiyen tekfirci teröristlerdir.

  3. 2 milyon vede 5 milyon insanciklar ülkesinden kaciyor.
    Nazilerde bu durum yoktu..
    Tarihte de görülmemis bir olaydir!!
    Esat Hitlerden beterdir! Hitlerden kacan milyonlar olmamistir yahudiler,komunistlerden vs. haric..

    Esatla isbirligini savunan bu yaziyi gidinde ülkesinden kacan milyonlarca suriyelilere anlatin!

    29 larda hitleri it olarak gösteren dev bir iscinin köpek kirbaciyla kovalayan sokak afsivi aklima geliyor..
    Sakin onlara anlatmayin!!

  4. roni bu gicig’e malı ne şekilde veriyorsa herif uçtukça uçtu. gicig az bi soluklan yiğenim.. madem o kadar heveslisin tamam en önden sen gidersin savaşa.. yürrü be yavrum… yalnız dikkat et sen esad’ı ham yapmaya giderken arkandaki nusracı yamyamlar bir tarafını çizmesin..

  5. Dünya tarihinde bunu bi sen görmemişşin gıcık.halepçeyi duydunmu sen?kızılkmerleri biliyonmu?ruandayıda bilmiyon belli.bütün diktatörlerden kaçar insanlar.esaddanda kaçıyorlar.yoksulluktan kaçıyorlar.ölümden kaçıyorlar.el nusra köpeklerinden kaçıyorlar.engellemezsek yarın türkiyedende kaçanlar olacak.her diktatörün ilk işi insanları kategorize edip sonrada onları ülkede yaşayamaz hale getirmektir.tanıdık geldimi?

  6. Dünya halklarinin gözünün içine baka baka, zaten kazanmak üzere olan Esad a karsi Kimyasali önce kullandiran sonrada bu isi Esad in üzerine yikan Hollande ve Obama ve benzerlerinin nasil karakterler olabilecegi üzerine düsünüyorum. Esad bana melek gibi görünüyor. hersey bir yana bu kadar büyük bir adilik dunyanin gözü onunda oluyor ve kimse cikip siktirin yalanci orospu cocuklari demiyor iyimi.

  7. Devrimciler, tarih boyunca bu tür sahte gerekçelere karşı direnmiş ve saldırgana karşı direniş cephesinde yer almışlardır. Bu, onların, o sırada direniş cephesinde yer alan, daha önce ve o sırada mücadele ettikleri güçlerle kaynaştığı ya da o güçlerle olan anlaşmazlıklarını unuttukları anlamına gelmez.

    Zileli den bu dogru tavri beklmemezdim dogrusu. Utandirdi beni ne yalan söyliyeyim..

  8. üçüncè ve dördüncü tutumu pratik olarak ayirt etmek zor olabilir.

  9. başta kürt hareketinin önderliğiyle, bölge halkları, hem “esad diktasına” direnme, hem de hegemonya peşindeki “dış güçlerine ve onların maşalarına” karşı koyma mücadelesi veriyor. öte yandan, olabildiğince, imkan ve şartlar nispetinde adalet ilkesine uygun olmaya çabalayan bir toplumsal sistem oturtmaya gayret ediyor.

    demem o ki, bu işler güç ve imkan olduğu kadar, niyette samimiyet meselesi de aynı zamanda…

    şimdi birilerinin kürt ve bölgenin diğer halklarının bu çabasına da “emperyalizm uşaklığı” ya da “küçük israil” demesinin bi kıymet-i harbiyesi olabilir mi? dolayısıyla bu ifadeleri kaale almak gerekir mi, bilmiyorum…

    gene de emperyalizm kavramının günümüz dünyasında ne anlama geldiğinin açıklanmaya muhtaç olduğu bir gerçektir bence…

    ve beraberinde sermayenin küresel devinimine nasıl karşı durulabileceği sorusu da cevap beklemektedir.

  10. Iste simdi , tam simdi tarih Kürt hareketinin önüne , tüm bölgeyi kapsayacak devrimci bir cephenin sekillenebilmesinin öncülügünü yapabilme firsati sunuyor.. Hem pratik olarak hem ilkesel olarak. Bu olanak kapali kapilar ardinda cesitli egemenlerle pratik oportunistce kazanimlar adina görüsmeler ve pazarliklar icin tepilmemelidir.

  11. …….Kaldı ki, batılı emperyalistlerin rejimlerinin özgürlükçü olduğunu düşünmek de esaslı bir bunama belirtisidir. Bu ülkelerin hepsinde polis bir baskı aygıtı olarak ayaktadır, onun arkasında ordu bulunmaktadır ve gerek dış gerekse iç müdahaleler için hazır bir güç olarak beklemektedir. Devletin ideolojik aygıtları zaten insanların beynini esir almıştır. Bu yüzdendir ki, Gezi isyanını başlatan Türkiye halkları, bugün önemli ölçüde aptallaştırılmış ve uyuşturulmuş Avrupa halklarından çok daha özgürdür. ………………………………… Sadece bu tema üzerine ne cok sey yazilabilir????? (isci aristokrasisi vs )Avrupanin uyusturulmus halklari ve sollari .. Ufuk Uras gibileri o solun türkiye uzantilari iste…Oradan esinleniyorlar. Bayagi bir bati karsitligi , ucuncu dunyacilik olarak söylemiyorum bunu. realite budur.sokak cocuklarinin kitlesellik arzettigi , kadinlarin sapir sapir feodal vahsete maruz kaldigi bir ulkelerde batinin sosyal onceliklilik siralamasini aynen kopya eden , o siralamayi oldugu gibi ulkeye tasiyan garabet bir taklitci sol(ahhh erbakan ahhhh), merkez ulkelerin sollarindan caga yön verecek teori bekleyenler in sonu dur Ufuk Uras ve benzerleri (bianetcileri de katabilirsiniz)..

  12. Rusya saniyeler icinde aciklama yapiyor . akdenizde iki fuze ateslendi. israil diyor biz attik. denize dustu. meal i : Suriye ye iki fuze at kimyali olsun. Esad kimyasal kullandi demek icin. nasil olsa rus teknolojisi eski kim anliycak.. ama öyle olmuyor ve rusya tarihinde belkide ilk kez iki fuzenin firlatilmasini aninda dunyaya duyuruyor. himmmm. …carken yakalamislar israili ruslar..

  13. Bu meselede bu güne kadar okudugum en net yazi. Altina imza atilasi…

  14. özgürlükçü

    zileli yukardaki makalede ne anlatıyor?suriyede emperyal hegemonya reel dikta rejimi ve emperyal egemenlerin vekalet savaşını yürütenler arasında seçim yapacağını her iki hegemonyacıyada direnip suriyede yaşayan halkların özgürlükçü demokratik iradesinin mücadelesini verenleri zileli göreceğine görmemezliğe gelip kendi yeni bir icat üretmesi hegemonyacı emperyallere karşı reel rejimle birlikte savaşmayı önermesi diğerlerinin reel rejimin zülmüne karşı vekalet savaşı yürüttüğünü itiraf eden nusra-el-kaide ve öso ile birlikte savaşma tezinden ne farkı var?3.devrim gibi(bookchin) 3.yolun aslında zilelinin önerisi gibi diğer önerilerdende anlaşılacağı gibi her iki karşıt gibi gözüken rejim-ösö-nusra ve emperyal hegemonyacıların asıl derdinin 3.devrimin yani suriye halklarının kendi iradeleri ile oluşturacağı bağımsız özgürlükçü doğrudan demokratik seçeneği engelleme çabası olduğunu zileli ne zaman anlayacak efendilerin en çok korktuğu ezilen halkların devlet-sistem alternatifi oluşturdukları seçenek olduğunu bildiğimize göre zileliyide en çok korkutan bu seçeneği engelleme görmemekle aslında egemen efendilerin suriye politikalarına hizmet etmiş olmadınmı?neden asıl özgürlükçü toplumsal devrimci suriye halklarının demokratik otonom özerk iradesini zileli görmez?üstelik gözünün içine battığı halde bütün burdaki savaşın kaosun suriye halklarının özgür iradesini engelleme çabası olduğunu bile bile toplumsal muhalefeti ehveni şer diye rejimin arkasına devletin arkasına dizmekle zileli milli zilli ve ulusalcı duygularınımı tatmin etmiştir emperyal savaşlardaki özgürlükçü devrimci tutumu öğrenemeyen anarşist olabilirmi?

  15. 1989 yılında ABD Panama’ya askeri müdahalede bulundu. Hükümette faşist Manuel Noriega vardı. Hala faşist darbenin gölgesi altında yaşayan Türkiye’de bir aydının şu sözü söylediğini anımsıyorum : Amerika Türkiye’ye böyle müdahale etmeye kalksa Kenan Evren’i bile evimde saklarım. Çünkü faşistlere hak ettikleri cezayı ancak halkın adaleti verebilir. Emperyalistlerin işgali sadece daha beterlerinin başa geçmesine yol açar. Haksız olduğunu düşüenenler için işte Irak, işte Afganistan, işte Libya.

    Bugünün en önemli ve en öncelikli devrimci görevi emperyalist saldırganlığa karşı Suriye halkının yanında yer almaktır. Bunun ötesindeki her pazarlık, yorum ve siyaset arayışı gereksiz detaydır. Buna Zileli’nin SSCB hakkındaki yorumları da dahildir. Sosyalist anavatan ideası için savaşmış milyonları görmezden gelemezsiniz. Ancak görmeseniz de önemli olan nazilere karşı savaşmış olmalarıdır, partizanların ya da kızılların olabildiğince geniş bir ittifakla faşizme direnmiş olmalarıdır. Bugün ihtiyacımız olan da budur.

    gicig efendi gibi beyni dumura uğramış kan sevdalılarını zaten adamdan saymıyorum. onlar davutoğlugillerin, tayyipgillerin zortlattığı manevi (belki üniformalı/üniformasız maddi) beslemeleridir.

  16. özgürlükçü

    suriyede emperyal hegemonyacılar ve onların vekalet savaşı yürütenler ile halkına zülmeden rejim-devlet-iktidarile savaşan her iki hegemonya ilede mücadele edn rojova 3.seçeneğinin suriye halklarının asıl iradesi olduğunu zileli neden göremez?aynısı bizde olsa vekalet savaşı yapanlar emperyallerin ve reel rejim iktidar-devlet hegemonyası yerine özgürlükçü toplumsal devrimcilerin halkların seçeneğinin yanında olacağımıza göre suriyede neden bunu göremeyiz?milli duygularımızdan olmasın?bilumum kemalizmin ve neo-kemalizmin çocukları develtçi çözümlerin dışında seçenek görememesi enteresandır

  17. Emperyalistler Suriye’yi işgal ederse bu işgale karşı çıkmak gerekir.

    Emperyalistler Esad’ı vurursa bunu sessizce izlemek gerekir.

    Emperyalistler ne yaparsa yapsın, emperyalistlerin örgütlerine de, Esad’a da, kelle kesici el nusracılar da, bunların tümüne birden karşı çıkmak, mücadele vermek ve hiç bir şekilde bunlardan birine destek olmamak gerekir.

  18. Zileli nasıl bir anarşist olmuşsa, aydınlıkçı geçmişinin çekiminden kurtulamıyor. İttifaklar politikası çok yanlış.

    Evinize bir tane hırsız girse, sonra da bir hırsız çetesi girmeye çalışsa, ikinciye karşı birinciyle ittifak yapar mısınız? Yahut canınıza kasteden bir katille, onu yok etmek isteyen bir cinayet şebekesine karşı ittifak yapar mısınız?

    “Gel şimdi seninle ittifak yapalım, sonra sen beni öldürmeye devam edersin” der misiniz!

  19. 17 demiski hiç bisey yokmus gibi yapalim.

  20. ohh ohhhh Rusyada düsüncesini degistirmege basladi..

    Suriyeye UN ( BM) onayiyla mudahele edilmesine mutlaka karsi olmadigini acikladi!
    Gicglandigim Putin bile Sizlerden daha insani düsünmege basladi.. sasirdimm.. Beton kafalilikta liderlik sizde kaldi..

    100 bin insani öldür,kana doyma dahada öldür.. sonrada bize ” Kana Doymayanlar” de!

    Yüzbinleri öldür,mal dan, sundan bundan bahset.. yok beni adam yerine koyma.. Ben öyle islerde yokum.. 1 Kilo ot bir otobus + bir taunus… Böyle islerin adami degilim Ayhan Babo!

  21. BM yada ABD Suriyeyi Koloni yapmiyacagina garanti veriririm.

    Tarihinde yapmadi,simdi hic yapmaz.. Arab Ligasi yapmak istiyorda yapamiyor müdahaleyi..
    Ne bicim Emperyalist obamaki destek arayip duruyor avrupadan..

  22. neden ? ozgurlukcu neden? yillarca ortak devrime, hemde kürt ulusunun devlet kurma hakkinin zaten ickin oldugu ortak devrimin suratina kemalist modern kemalist post modern kemalist diye tukurdukten sonra, yine onlara ayni ithamlarla tukurerek kurt ulus devletini kurmaktan vazgeciyorsun????? tam bagimsiz bir kurdistan istemi slogani hedefine, anarsist Zileli yi ikne etmeyi bana birak, neden kürt reel politikasi hep emperyalist hegemonya ya kiritiyor, tam bagimsiz kurdistan de , tam simdi, tüm ulusalcilari, ve haksizlik yaparak ulusalci sanip kufrettiklerinin bile(onlara haksizlik ederek) beyin hucreerini pirtlatayim ayaklarinin altinda… ama bisey soyle bir program, bi sey sonra var ben öleyim, var ben en adi kemalist olayim…..

  23. hafizasi kuvvetli bir ayhan kirdarimiz var. iyi bisey bu, ben noriegayida kenan evrenide evimde misafir ederdim, cesetleri ni nereye gömecegim tamamen konspriratif bir soru olurdu,:)) ama esad icin bunu yapmazdim acik soyliyeyim:)

  24. HDP-HDK-PKK-BDP ekseninde pinekleyen arkadaslarin Esad rejimini Diktatörlük olarak kategorize edip kendilerini dista tutmalarini anlayamiyorum… Ulus devleti asmis Libya Arap Halk cemahiriyesinin baskani Kaddafi, ile Esad arasi biryerlerde kalirdi Onder serok aponun Ulus devlet olmayan Kürt olusumu, ama bizde meclislermi var diyeceksiniz, leb demeden leblebiyi anliyan Halk meclislerine hem Kaddafi hem Saddam, hem Esad da sahip. geriye su kaliyor. absolut amerikancilik:)))

  25. Esad da diktatorluk APO cu HDK PKK BDP de cogulcu demokratik katilimcilik gören arkadaslara, Esad in demokratik katilimciligi APO nun kini döver haberiniz ola:))))

  26. Neden Esad rejimi APO cu rejimden ehvendir, azinlikta olan kesimlerin aydin tayfasinin ortaklasa hiyerarsisine dayanir, esad bir sözcuden baska birsey degildir, laiktirler, sunni azinliga ayaklanmaya kalkismadiklari surece dinsel hosgörü gösterirler(esma esad bir sunni dir) jakoben arap aydinlanmaciligina aciktirlar, bir o kadarda burjuvadirlar, korku bokuna globallesmeye calismislardir( kaddafinin arap birligi toplantisinda sira kimde sorusuna Esad in salak salak gulumsemesi) bir gun(bunu soyleyince beni telef ederler ama) hoca biz once kaddafiyidovdurmiyecektik diyenler cikacak, bu yuzyilda benim dovemedigim adami dovdurtmem, neden Esad rejimi daha demokratiktir,? en azindan bir serok un bireysel ihtiyaclarindan degil bir kesimin ortaklasa aldigi kararlarin sozcusudur e
    Esad. PKK HDK apoya ragmen gaz bile cikaramaz….

  27. izninizle isminizi vermeden paylasiyorum zileli.

  28. ama barikatlarda tas atilmasin tayyibe hufur edilmesin lutfaaaan (lutfen degil Lutfaaan) diyen kafa ile ama Esad da diktatööör ama diyen diyen kafaya, Ufuk Uras kafasi, tukuruk yagmurundan sokaga cikamadigi zaman, devrim ha oldu ha olacaktir..ozet ufuk uras kafasi tukuruklen bogulmaya ne kadar yakin ise devrim o kadar yakindir, ufuk uras kafasi ne kadar makbul ise , o kadar egemenler egemendirler…

  29. Katilsin gıcık.sırtında yumurta küfesi taşımıyorsun.acısını sen çekmiycen tabi.savaş istiycek kadarda onursuzsun.bu savaşta taraf olan esad kadar katildir.akbabalar gibi üşüşeceksiniz şama halebe rojovaya.hayal tabi.uçakla olmaz.bide akp yalakası basınında seninde putini kıçından anlaması hevesinizi gösteriyor.adam meydan okuyor denyo.dünya savaşı tamtamları bunlar.

  30. 29 anonim, Savas var ortada! savasi görmüyon! o gözleri cikar baska göz taktirr. Vicdanda yokk, Beyinde yok.. en iyisi hepsini degistirr..
    Savas savasla önlenir.. lafla olmuyor..
    Savas en büyük senliktir hakli olunursa..insanlari kurtarmak olursa..

    Savasi görmüyorlar,savasi durduracak savasa karsi cikmakk!
    Herkes ahiraa..

  31. suriyedeki savaşa kaç değişik açıdan bakılabilir? hangi açıdan bakılırsa bakılsın, vahşettir ve devletlerin hegemonyası için yürütüldüğü çok açıktır.
    insan olanın acı duyacağı bir süreç yaşanıyor, bu açık…

    bu savaşın bir vekaletler savaşı olduğu da söyleniyor. abd-rusya, vekilleri türkiye ve iran vasıtasyla savaşmaktalar; bu doğru….ama onların da vekilleri var denemez mi? öso denen düzmece güç ile suriye yönetimin de bu vekillerin vekalet savaşı yürüttükleri söylenebilir.

    ösonun içinde gerçekten beşar diktasına karşı mücadele veren suriye halkının özgürlükçü güçleri vardı, şimdi kaldılar ve hala vekalet işine bulaşmadan mücadele ediyorlar mı, bilmiyorum.

    ne olursa olsun. , sanki iş bir alt kademe vekillere havale edildikçe sanki, savaş daha bir yaygınlık ve vahşet kazanıyor…

    bu da açıkçası, vahşet ve kıyımın önüne geçilmesi için, vekillerin içten mücadele edilerek durdurulmasına işaret ediyor.
    kısacası savaş karşıtı mücadele bizi bekliyor. böyle düşünüyorum.

  32. internette bir resim vardı.obama diyorki suriyeliler suriyelileri öldürüyor.bizde suriyelileri öldürerek suriyelilere suriyelilerin suriyelileri öldürmemesi için güçlü bir mesaj vereceğiz.senin aklın bu kadar gıcık.vicdanını akpye satmışın.gözün kürdlerin topraklarında.aklında arapları türkiyeye zorla bağlamak var.dünya savaşı bile çıkarır senin vicdanın.engelliycez ama.bahaneleriniz işe yaramayacak.

  33. özgürlükçü

    anonim 22 ve 26 ayni kişi olabilirmi? nedenmi çünkü senin örümcek bağlamış jakoben kafan özgürlük ve demokrasi konusunda markxizm ve anarşizmden rol çalan liberalizmin ve emperyallerin daha gerisinde olmandan olmasın?onlar bile senin seviyende halk iradesine demokratik katılımcılığa yerinde doğrudan demokratik kural ve kurumlara açıktan karşı çıkamayıp görünürde bile olsa savunur gözüküp en kabül gören katılımcı halkların iradesini ben savunuyorum demeye çalışırlar aslında bu katı merkezci otoriter ulus devlet anlayışının tam tersi anarşizmin ne tanrı ne efendiden günümüze savunup biriktirdiği ademi-merkezci eskiden federatif şimdilerde konfederal denen ukusal dinsel kimliklere değil insanlığın biriktirdiği özgürlükçü toplumsal devrimci demokratik birikimlere dayanan birlikte ürettiğimiz halkların demokratik yaşamını inşa etmenin yeni kurumları mümkündür.modernizmin asi çocuğu marxsizmin ve genel olarak modernizmin etkisiyle ulus devlet ötesi halkların ulusların inançların özgür ve demokratik barış içinde birlikte yaşamasının demokratik uluslar halkların demokratik özerklikçi konfederal alternatif(devlet biçimi) modeli önermek ne zamandan beri emperyallerin modeli oldu?sen ne sanıyorsun emperyallerin ve senin milli devletin suriyeeye neden saldırmak ister sanıyorsun kıytırık esat içinmi?esatgillerle tarihi boyunca uzlaşmış efendiler asıl kendi egemen sistemlerine alternatif rojova demokratik halklar yönetim modelini yok etmek için bu saldırıyı yapmak istemeleri neden aklına gelmez suriyede 3.devrim 3.seçenek mümkün imza kampanyası başladı haberin varmı taş duvar HDK kadar kafana taş düşer esat ın meclisleri varmış da hdk meclisleri yokmu? mademki hdk ve bdp ve kürt özgürlük hareketi esattan daha az demokratik ve katılımcıdır bunca senedir en devrimci öncülükle aldığın yolda binde bir ile ölçülemiyorsunda kürt özgürlük hareketi ve içinde olduğu hdk bu seviyede kitleselleşip alternatif olması halkının iradesini yok sayma halkından öğrenmeyen örgüt bu seviyede gelişebilirmi?neden suriyede sadece kürtler değil arap türkmen ermeni Süryani ezidi çerkez bütün halklar rojovada birlikte halk meclisleriyle alternatif özgürlükçü demokratik barış içinde bir 3.devrimi gerçekleştirebildiler neden bundan asıl rahatsız olan egemen efendiler vekalet savaşı yapan el-kaide el-nusraları urfa Anteplerde örgütleyi asıl sistem alternatifi bu 3. devrimi yok etmeye çalışıyorlar anarşist sitenin 3. devrim ilgisini çekmesi gerekirken 3. devrimi itibarsızlaştırmak için anonim 22-26 gibilerin sitede yorumları ile 3. devrimin aktörlerini esattan kötü göstermeye çalışmalarına zileli neden sevinir?çünkü hepiniz kendinisini devrimci sanan devrim kaçkınlarısınız az evvel izmitte gezi dayanışmanın merdiven boyama eyleminde abededen geldim 6 arkadaşımız göz altına alındı siz hem bizdeki hemde suriye ve evrensel ölçekteki bütün 3.devrim toplumsal devrimci özgürlükçü dinamikleri itibarsızlaştırmak için senin deyiminle yorum yerine osuruyorsunuz apo istemeden hdk osuramaz diyebilip esatı hdk bdp ye yeğleyenler olsa olsa tarihteki örneği ile toplumsal devrimci değil komplocu jakoben ben merkezci devletçiolabilirsiniz devam edin işte onun için güneş balçıkla sıvanamayıp daha büyük hedeflerde kitleselleşip eski ve yeni efendilerin alternatifi 3.seçenek 3. devrim sizin gibi devrim kaçkınlarına rağmen alternatif olup başaracaktır

  34. Giciga gicig tam gicig; Esati tutacagina Abd yi tut!

    Iyiki ABd varmis bu Dünyada. Olmasaydi ne olurdu bu Dünyanin hali..
    Bu yaziyi bile yazamazdik..

  35. Iyiki ABd varmis bu Dünyada. Olmasaydi ne olurdu bu Dünyanin hali..
    Bu yaziyi bile yazamazdik..

    Read more: http://www.gunzileli.com/2013/09/04/emperyalist-ve-hegemonyaci-saldirinin-karsisinda-suriye-halkinin-siperlerinde/#ixzz2e8L6AbNM

    ABD olmasaydı koca bir kıtanın sahibi kızılderililer yok edilip ülkeleri elinden alınmazdı. ABD olmasaydı Hiroşima, Nagazaki olmazdı. ABD olmasaydı milyonlarca zenci köleleştirilip sömürülmezdi.

  36. odtüdeki başörtülülere
    yönelik saldırıyı kınıyorum. kahrolsun modernist faşizm

  37. Devletler haksizlik üzerine kurulmuslardir.. Senin tC de haksizdir. Konstantinpolis,smiyrna, Maras.kayseri,sivas hepsi baskalarindi.. Kaldiki Abd yi abdliler kurmadilar..Batililar kurdu..
    Kültürlerinde kölecilik var olanlar,Ispanya,italyanlar,arablar köleciligi devam ettiler. Islamin parcasida olan kölecilik,Suudi arabistanda 1963 de kaldirilmistir.. Abd de 1700 lerde kaldirilmaga baslar ( Ic Savas)… 1786 larda ABD bagimsizligina kavusup. ABD olur!!
    Vede SIKIDUR! Karl Marks bile Demokratik ülke olarak niteler! ABDde bir Burjuva gazetesi icin yazilar yazar!!

    Hirosima ya gelince; Bunu kimsenin savunacagini sanmam. Ama Unutma Japonlar savasi baslati!

    Senin Komunistler bile ABD ye savasa katilmasi icin savastilar! Bugün Suriye halkina esirgeyenler Maonun, Stalinin ABD yi savasmasi icin mücadele verdiler..
    Japonlarin haklanmasina Cinlilerde sevinmisti sonucta.. Abd ylede savasa devam etselerde..!!

    2. Dünya savasinda ABD Kurtarici rolu olmustur! Avrupayi,japonyayi kalkindirmistirda..

    Abd nin kötülüklerini,wahsiliklerini senden daha cok sayarim..
    Sende disarda duran beynini kafana sok vede tam düsün.. yarim kafayla olmaz..

    Gecenlerde Beyaz sarayi anlatan bir belgeselde bir yetkili gülümseyerek; Sonucta Secimle kral seciyoruz.. Eskiden kral,krali secerdi.. der… eksikler,cikmazlari onlarda biliyor..
    ABBD yi asmadan Solculuk olmaz.. Sizinkinlerle Feodal sistem bile kurulmaz..

  38. Güzel örnekler vermişsin ama gözden kaçırdığın yerler var. Müslüman Araplar ve Türkler, istila ettiği ülkelerdeki egemenlerin ezdiği halklar tarafından kurtarıcı olarak karşılandılar (heretik Paulusçu ve Bogomiller, Nasturi Süryaniler, Gregoryen Ermeniler, Yahudiler, sonra da Ortodokslar ve Protestanlar). Amerika’da da Aztekler, İnkalar vardı ama ABD’nin yok ettiği Kuzey Amerika kızılderilileri eşitlikçi toplumlardı.
    Kölelik İslam’da vardı evet ve zenci kölelerin sömürüsü Zenc isyanına yol açtı. Öte yandan İslam toplumundaki devşirme köleler, Memluklar’da olduğu gibi sultanlığa kadar varan üst düzey yönetici olabiliyor, sahipleri olan halifeleri ve padişahları tahttan indirip idam edebiliyorlardı.
    Japonya’nın yaptıkları konusunda haklısın ama ABD’nin savaşa girmek için Pearl Harbor’ın bombalanmasına izin verdiği iddialarının ne kadar güçlü olduğunu, bu doğru olmasa bile 11 Eylül’de ABD parmağı olduğunu unutmamak gerek.
    Hitler’i, Saddam’ı kimlerin ortaya çıkardığı ve sonra kendisine tehdit oluşturunca yok ettiği ortadadır.

  39. özgürlük, eşitlik, dayanışma, barış vb idealleri olan her düşünce ve hareketin,” çoğunluk çılgınlığı” (w. reich in ifadesiyle coşkusal veba) ya da yaygın tabirle, “sürü psikolojisi”ne karşı uyanık ve dikkatli olma mecburiyeti vardır.
    ki tahakkümcü dediğimiz üç nedenden birisi de, bence bu toplumsal tahakküm biçimidir (diğer ikisi, mülkiyetçi ve siyasal biçimlerdir ki diğer tahakküm biçimlerine ebelik ederler)

    bilhassa anarşistlerin – bu konuda en “şerbetli” olarak sayılır ve bilinir- iki kat daha fazla teyakkuz halinde olmaları ,ilkesel bir meseledir.

  40. 40.anonim. Anlasildi.. Cümlenin sonunda demedigini bende cümlemin basinda dememistim.. Hitleri basa yahudiler getirmis!
    Cümlemi tamamlayim; Bütün Devletler haksizlik üzerine kurulmustur yahudilerinkinden haric..
    Birtek onlarin hakki var bu Dünyada devlet kurmaga.Heryerde,herzaman..

    Konu kendin ve islam olunca bogh bile altin oluyor..
    Baska ülkeleri isgal etmek kurtaricilik,Kölecilik korumacilik oluyor..

    O yüzdende köle hediye alan,veren,satan,onlari ganimet olarak kullanan pekganster peygamber oluyor..( Asad ettigide olmustur)

    Mekkelilerin kervanina saldirdiginda ganimet olarak esir köleleri satmistir.Karisi hatcenin hediye ettigi kölenin karisina asik olur.. Allahta kulagina birseyler fisildar bu dert icin..vede Ölümüne 2 yil kala Misirlilar Hiristiyan köle Mariayi peygambere hediye eder. Ondan Apo( Abdullah) cocuk yapar.. 6 aylik ken ölür..

    Tabiki ilk müslüman Köleydi.. Emri dinleyecekti..

    Kölelerin ne haklari oldugunu degilde ne haksizlar yasadigini anlat.. Suudi dinasinin kurucusu binn saud falan annesinin anasini bilmezdi. Cünkü kölenin biriymis.. Biraz karisti degilmi?
    Yani kölelerden cocuk yaparsan onlara nasil davranilacak bilememisler. bosluga düsmüsler.. sultan olmuslar,general olmuslar..
    Bosver bu karmasik ask hikayelerinide gercek durumlarini ögren.. Yoksa Dinmi yasakliyor ?

    Bin Ladinin 3 karisini Cia yakaladi.. Siz sasirmadinizmi niye obama bu garilari azad etti? Hemen ganimet diye karilara sahip cikmaliydi degilmi? Aranizdaki Kültür farkina bak..
    Ölüleri güldürürsünüz anlattiginiz masallarla..

  41. BETHNAHRİN VE DÜNYA KAMUOYUNA ,

    BETHNAHRİN VE DÜNYA KAMUOYUNA ,

    Biz, Süryani (Asuri/Arami) halkının politiksivil örgütleriyle bağımsız aydın ve aktivistleri olarak yabancı ülke silahlı kuvvetlerinin Suriye’ye askeri müdahalesini kesinlikle reddediyoruz.

    Askeri çözüm denemesi Suriye’ye ve bölgeye daha fazla istikrarsızlık getirecek ve dünya barışını tehlikeye sokacaktır. Biz, Birleşmiş Milletler ve Arap Birliği öncülüğünde yeni bir Cenevre konferansını –daha önceki iki bildirimizde de açıkladığımız gibi – Suriye’deki sorunu çözmek için tek şans olarak görüyoruz.

    İki seneden fazla süren amansız savaş,etnik ve dini azınlıkları ve özellikle Hristiyanları iki cephe arasında bırakmıştır. İsyancı gruplar,Cephet El-Nusra cihatçıları tarafından yönetilmektedir.
    El-Kaidenin alt örgütü olan Cephet El-Nusra, başta ABD olmak üzere Batı ülkeleri tarafından terörist olarak ilan edilmiştir. Cihatçı gruplar ve Selefiler, dünya kamuoyu önünde fütursuzca kadınların ırzına geçiyor, çocukları öldürüyor, din adamlarını kaçırıyor, kellelerini uçuruyor. Bu çeteler Katar, Suudi Arabistan, Türkiye ve bazı Batılı ülkeler tarafından destekleniyorlar. Cihatçı ve Selefi çeteler her türlü imha aracını kullanmaktan çekinmemektedirler. Bu nedenle 21 Ağustos 2013’teki zehirli gaz saldırısının bu çeteler eliyle gerçekleştirilmiş olması kuvvetle muhtemeldir.

    Batı ülkelerinin, Suriye’deki kimyasal silah saldırısını dikkatle ve ve objektif şekilde incelemesi gerekir. Bu ülkeler Suriye rejiminin bu yola başvurmasının akıl ve izan ölçüsünde olmayacağını bilmelidirler. Kimyasal silah saldırısının Suriye rejimi tarafından yapıldığı açık ve net kanıtlarla ispatlanmadan söz konusu olan bir askeri müdahale, Cihatçı ve Selefi çetelere destek anlamına gelmektedir.Bu ayrıca Suriye’de demokrasi ve insan haklarının değil, Batılıülkelerinin stratejik çıkarlarının korunduğu anlamına gelecektir.

    Geçtiğimiz yüzyılda Türkiye’de Hıristiyan halklarsoykırıma ve sürgüne uğratılarak, yurtlarından kovularak nüfusları önemsiz oranlara düşürülmüştür. Tarihin kendisini tekrarı, Hıristiyanlarıbenzer bir kıskaç içine düşme tehlikesi ile karşı karşıya getirecektir. Doğu Hıristiyanları kendilerini Batılı ülkeler tarafından terkedilmiş ve yalnız hissetmektedirler. Daha önce Irak’ta olduğu gibi dünya kamuoyunun gözleri önünde yine kitlesel göçlere zorlanmaktadırlar.

    DÜNYA KAMUOYUNDAN ASKERİ MÜDAHALEYE KARŞI ÇIKMALARINI BEKLİYORUZ: AKSI TAKDİRDE TÜM KATILANLARIN ELLERİ MASUM HIRİSTİYANLARIN KANINA BULAŞACAKTIR.

    BETHNAHRİN AYDINLARI VE AKTİVİSTLERİ
    Almanya Süryani Federasyonu (HSA)
    Beth-SefroOthuroyo/Suryoyo (Belçika)
    Hamburg Süryani Kültür Derneği (Almanya)
    Mor Gabriel Derneği Hamburg (Almanya)
    Dr. Yusuf Güney (Avusturya)
    Gabriel Azar (Hamburg Meryemana Kilisesi heyeti başkanı)
    Zeina Alkan (Turkiye)
    YuhanenDanho (Türkiye)
    Ferit Sağ (Almanya)
    Murat Arslan (Türkiye)
    JohannesGauro (İsviçre)
    İshak Akyüz (Almanya
    Shabo Boyacı (Türkiye)
    Özcan Metin (Türkiye)
    Jakob Tan (Almanya)
    GilgameshGabriel (Avustralya)
    Suphi Shmuel (Avusturya)
    İsohMalke (Almanya)
    Fikri Göksal (İsveç)
    Hanna Mezopotamya (Almanya)
    Turan Gulo (Hollanda)
    MalkeGirre (Türkiye)
    GabrielOussi (İsveç)
    Nuri Şen (Almanya)
    AyübDano (Türkiye)
    Adnan OyalAwrohumGeliyo (Almanya)
    Seyfi Genç (Türkiye)
    Hazni Aktaş (Türkiye)
    Daniel BegicMasse (Türkiye)
    Hanna Kerkinni (ABD)
    Sait Eser (İsveç)
    İbrahim Seven (Almanya)
    Abut Can (Almanya)
    Kenan Araz (Almanya)
    KermoCilli (İsveç)
    Aydın Aslan (Belçika)
    Nail Beth-kinne (Belçika)
    Aydın Ünval (Belçika)
    Süleyman Arpaz (Almanya)
    Gabriel Uygur (Hollanda)
    Emil Shalalo (ABD)
    Josef Kopar (İsveç)
    Sabri Yildiz (İsveç)
    Musa Ergün (İsveç)
    Fehmi Aykurt (Mor Gabriel Derneği Hamburg – Başkan)
    Aziz Kurt (Almanya)
    Aminuel Akbaş Ravi (İsviçre)
    Yaşar Ravi (İsviçre)
    UrsusRavi (İsviçre)
    Fehmi Bessara (İsviçre)
    Aziz Sak (İsviçre)
    Kerim Kayar (İsviçre)
    Denho Ravi (İsviçre)
    Bedia Akbaş (İsviçre)
    Meryem Kangus (Hollanda)
    Yosef Bahdi (Hollanda)
    Yusuf Haddadoğlu (Avusturya)
    EmanuelPoli (İsveç)
    Cemil Konutgan (Almanya)
    Denho Ishak (İsveç)
    BarSawmoBarAbrohom (İsveç)
    HamurabiBethShammasStayfo (Türkiye)
    Metin Akyol (Almanya)
    Özcan Can (Almanya)
    ZeitounAthour (Avustralya)
    Simon Betar (İsviçre)
    EmilyKorkis (Almanya)
    Aryo Sağ (Almanya)
    Hikmet Sağ (Almanya)
    MichayelYacoub (Almanya)
    Melis Korkmaz (Almanya)
    David Sallum (Almanya)
    AbdülmesihBarabraham (Almanya)
    Amanuel Eker (Almanya)
    HannoBayru (Almanya)
    Aslan gabriel (Avusturya)
    Yakup Atuğ (Türkiye)
    Suat Arslanlar (Hollanda)
    Robert Rhawi Akbaş (Hollanda
    SanharipGorgis (Hollanda)
    Ninos Gorgis (Hollanda)
    Adnan Challma Kulhan (Hollanda)

  42. ziyade yorumcular dikkatimi çekti hiçbir yorumcunun yorumuna katılmıyorum aynı kişilerin birbiriyle çelişen yorumları çok ilginç.. Bir tarafta özgürlük diyen diğer tarafta işgali savunuyor savaşalım diyen işgalden şikayetçi vb. Ben 3.ye de katılmıyorum ne yazık ki diktatöre güven olmayacağı gibi destek verenler emperyalist işgalcilerden kurtulduğunda kendi diktatörlerinden sebep daha büyük acılar yaşarlar bknz T. C! Burada sadece ve sadece davasında haklı olan Bethnahrin aydın ve aktivistlerini görüyorum… Zileli’ye de boşa laf çakmayın derim;) saygılar…

  43. Merhabalar,

    Bu yazınızda savunduğunuz tutum ile “Tarihi Dersler:Üçüncü Cephe” yazınızdaki tutum arasında bir uyuşmazlık olduğunu gözlemledim. Eğer ki zaman içerisinde değiştirdiğiniz bir tutumsa ve ben eksik takip ettiğimden dolayı göremediysem kusuruma bakmayın.

    Bu yazınızda en büyük özgürlük düşmanına karşı cepheden net bir duruşa sahip olmak gerektiğini söylemişsiniz. Bununla birlikte Üçüncü Cephe’de de devletlerin savaşında kendi çizgisini korumanın benimsenmesi gerektiğini söylemişsiniz.

    Öncelikli sorum, bu tespitim doğru mu? Doğruysa aradaki fark neden kaynaklanıyor? Örneğin mevzu bahis devletlerin güçlerinin denklik düzeyi mi bir değişken sizin için?

    Bu sorularıma ufak bir de yorum ekleyerek bitirmek isterim. Çok net olmamakla birlikte, Suriye hakkındaki tartışmalarda herhangi bir taraf seçmenin hiçbir şekilde propagantif faydası olamayacağını düşünüyorum. Meseleyi bir tarafı seçmek zorunda bırakıldığımız bir ikilikten çıkarak bütünlüklü olarak görebileceğimizi ve birbirimizi ikna edecek “doğru”yu da ancak bu şekilde görebileceğimizi düşünüyorum.

    Emeğinize sağlık. Saygılar.

  44. yazılı bir okuyayım, ona göre size yazarım.

  45. Devrimci yenilcilikle, yani iki emperyal gucun kapismasi sirasinda emperyal devletlerin devrimcilerinin alacaklari tavirla, emperyal bir ulkenin zayif bir ulkeyi isgali/vurmasi sirasinda zayif ulkenin devrimcilerinin alacaklari tavir ister istemez farkli olacaktir. Zayif ulke nedir, emperyal ulke nedir vs. turu sorulara her zaman net yanitlar verilemeyecegi malum. Daha zor durumlar var tabi. Amerika destekli Irak, Iran’a saldirdiginda Iran’da Humeyni rejiminden muzdarip devrimcilere tavsiye verme durumunda olsaydik, nice olurdu halimiz?

    Emperyalizmi somurgecilik olarak gormemek kaydiyla tabi. Yoksa

  46. Mesele diktatörlüğe karşı olmak veya anti-emperyalizm ise, Naziler de emperyalist ABD ve İngiltere ve diktatör Stalin rejimiyle savaşmadı mı?
    Mesele radikal İslamcılara, dincilere karşı olmak ve sekülerizm ise, Suriye rejiminin müttefikleri dinci İran rejimi ve dinci Hizbullah örgütü değil midir?
    At izi it izine karışmış.