Solda birlikte mücadele umudu yeşeriyor  

Birgün Gazetesinden alınmıştır.

Solda birlikte mücadele imkanlarının değerlendirildiği geniş bir toplantı gerçekleştirildi

Solda birlikte mücadele imkanlarının değerlendirildiği geniş bir toplantı gerçekleştirildi. Pek çok aydın, yazar ve sol parti temsilcisinin katıldığı toplantı ODTÜ Vişnelik’te yapıldı. “Dünya ve Bölgede yaşananların yanı sıra, Türkiye sağa kaydıkça bir karabasana dönüşen gelişmeler hakkında birlikte konuşalım, üzerimize düşen sorumluluklarımız ve olanaklarımız konusundaki düşüncelerimizi paylaşalım, hemfikir olduğumuz zeminlerde de aklımızı, gücümüzü enerjimizi bir araya getirelim” çağrısıyla yapılan toplantıya çok geniş bir yelpazede katılım sağlandı.

İKİNCİ TOPLANTI BİR AY SONRA
Sol-sosyalist güçlerin ve muhalefet dinamiklerinin birlikte mücadele olanaklarının ele alındığı toplantıların sürdürülmesi için bir Koordinasyon oluşturuldu. Toplantının ikincisi bir ay içerisinde, birlikte mücadele arayışını geliştirecek bir hazırlıkla gerçekleştirilecek.

İŞTE KATILAN İSİMLER
Abdurrahman Atalay
Alper Taş
Aysun Gezen
Aydemir Güler
Aydın Çubukcu
Barış İnce
Beyazıt İlhan
Bilge Seçkin Çetinkaya
Burhan Sönmez
Burak Yücel
Bülent Forta
Can Atalay
Cemal Polat
Deniz Yıldırım
Doğan Tılıç
Doğan Çetinkaya
Emin Koramaz
Emirhan Oğuz
Eriş Bilaloğlu
Erkan Baş
Evren Haspolat

Fatih Yaşlı
Gökhan Günaydın
Haluk Yurtsever
Hakan Gülseven
Hakan Öztürk
Hayri Kozanoğlu
Hüseyin Aygün
İbrahim Aydın
İbrahim Varlı
İsmail Hakkı Tombul
İlhan Cihaner
Kaya Güvenç
Korkut Boratav
Masis Kürçügil
Melih Pekdemir
Mehmet Yetiş
Merdan Yanardağ
Metin Çulhaoğlu
Metin Ebetürk
Necmi Erdoğan
Oğuzhan Müftüoğlu
Osman Öztürk
Oya Ersoy
Önder İşleyen
Özgür Şen
Özgür Karaduman
Serpil Güvenç
Selçuk Candansayar
Sibel Uzun
Tarık Şengül
Turan Eser
Turgut Öker
Tülin Öngen
Zafer Aydın

MESAJ GÖNDERENLER
Toplantıya Sungur Savran, Fikret Başkaya, Gün Zileli ve Gamze Yücesan Özdemir mesaj gönderdi. Aziz Konukman, Barış Atay, Can Dündar, Canan Kaftancıoğlu, Çetin Uygur, Evren Hoşgör, Güven Gürkan Öztan, İsmail Saymaz, Taner Timur, Tülin Öngen ise mazeretleri nedeniyle toplantıya katılamadı.

 

Hakkında Gün Zileli

Okunası

Halil İbrahim Özkurt / Devrim Ama Nasıl?

Olduk olmadık değişimlere, iktidar değişikliklerine hatta burjuva reformlarına bile “DEVRİM” dendi.  Zorunlu giysi gibi tek adamların dayatmaları …

12 Yorumlar

  1. Uzun yıllardan sonra bu gerçekten güzel bir şey. Önümüzdeki seçim sürecinde Bir kez olsun sol blok olarak seçimlere girilebilsin. Amaç seçim kazanmak değil, amaç mücadelede solun gerçek gücü nedir o rtaya çıksın. Eğer CHP seçim işbirliğine varsa bu desteklenmelidir. Çünkü uzun yıllardır bu ülkenin solcularının çoğu CHP`ye oy vermiştir. HDP ile kurulacak bir dayanışma, CHP`den daha zor olacaktır. Çünkü HDP`de gerçek güç Öcalan`da mı yoksa Kandil`de mi belli değil. HDP içinde siyaset yapanların ne kadar gücü olduğu maalesef belli değil. Yoksa HDP ile gerçek işbirliği tabiiki güzel olurdu. Yıllardır sol partilerin %1 in aldıkları oylarla önemsiz gözükmelerinin önü açılmalıdır. Gezi sürecindeki gençlerin sol içinde yer alabilmeleri özenle sağlanmalıdır. Bu yapılamadığı sürece solun başarı şansı yoktur. Ortak mücadelede öncelik ezilenlerin yan yana gelebilmeleridir. Bunun içinde dindarlarda vardır, eşcinsellerde vardır.

  2. hdp’nin başarısından rahatsız olan kemalist sosyalist tayfa toplantısı. azalarak bitmeleri dileğiyle.

  3. Bu konuda büyük olasılıkla katılımcıların çoğunu yakından tanıyan Gün Zileli’nin değerlendirmesi çok önemli….

    Bu önemi 2 başlık altında gösterelim.
    1. Burada tek, tek anılan kişilerin ne ölçüde kişisel bir “kariyer” beklemeden ortak mücadeleye katılacağı… Gerçekten taşın altına el koyacağı…
    2. İktidar istemeyen güçlü bir muhalefet olarak yola çıkma yolunda bir irade oluşturulabilir mi? (. Ve artık iktidar isteğinin bile kişileri, grupları, partileri kirlettiği konuşulacak mı? )
    Bu gruba bu yolda “uyarı” yapacak olanlar var mı?
    GZ eminim bu olasılıkları değerlendirebilecek deneyim ve bilgiye sahip…

  4. Ben olumlu bir girişim olarak görüyorum. CHP’nin ve AKP işbirlikçisi HDP’nin dışında böyle bir oluşuma toplumun ihtiyacı vardı. Bileşenleri aşağı yukarı biliyorum. Çok farklı çevreler ve eğilimler var içinde. Bu iyi ve sağlıklı bir şey aslında. Eğer dar örgütsel çıkarlar kendileri için bir ortam bulamazlarsa yürür ve önemli bir boşluğu da doldurur diye düşünüyorum.

  5. yerel seçimde mhp işbirlikçisi gün zileli ile stalinist kemalist kankaları toplanmışlar nihayet. hayrını görün. varacağınız yer chp-ml’den başka bir yer değil.

  6. Sevgili Ağabey….
    Hiç kimse için kolay değil… Önyargılarımız alışkanlıklarımız var! Bu insanların bir geçmişleri, kendi geçmişlerine borçları var…. Tamam…. Tamam!
    Kabul etmeliyiz… Ama!
    Türkiyeli sosyalist, demokrat, ilerici ve insan kalmaya çalışan insanlar olarak…
    Bugüne dek sürekli “iktidar-Devrim” hırsı içinde, yitirdiğimiz son 50 yıldan (1965’den başlayalım!) sonra … henüz sosyalist-otonomcu-özgürlükçü-anarşist bir dünyaya ait umutlar zavallı birer fidanken…
    Partisiz, kimsesiz, örgütsüz ama tertemiz bir Gezi İsyanından sonra … Bu isyanın (bence) görüldüğü gibi sevgili ülkemizi aptal bir adamın diktatörlüğünden ve orta doğu bataklığına sürüklenmekten koruduğu iddiası kolayca reddedilemezken…
    Böylece
    Bu hareketin iktidar için değil öncelikle güçlü bir muhalefet örgütlenmesi olma gerektiği duyurtulabilir mi?
    “İnsanlık önüne çözebileceği sorunları koyar”…
    Bu hareket de önüne “istediklerini değil” , kesinkes “istemediklerini” koyan, Gezi İsyanında olduğu gibi “istemediği dünyayı” net biçimde koyarak çok geniş bir muhalefeti sahiplenemez mi?
    Bugün ihtiyacımız olan şey
    bireylerin değil, ilkelerin öne çıktığı bir muhalefet!
    Emekçilerin, mazlumların, dindar ve dinsizlerin, kadınların, çocukların, cinsel tercihin kimseyi ilgilendirmeyecek, hayvanların, ağaçların zulüm görmeyeceği bir ülke için muhalefet…
    Örneğin her yıl değişen sözcüler, yarısı her yıl değişen 50 kişilik “ortak akıl” grubu…. “Ben herkesten biriyim ve şimdilik buradayım ve her zaman herkesten biri olmak istiyorum” diyenlerin ortaklığı zorlanmalı….
    Bu ego şişkinliği ile beş yüz yıl yaşanılacağının sanıldığı, tabiata ve insana dair tüm gerçekliğin inkar edildiği, kim bilir insana dair hangi seçimlerin umutsuz kavşağında çırpınan Ahmet’lerin ülkesinde, insanları genetiksel olarak “aptal” ve ancak kandırarak ya da sopa ile “cennete götürmek” isteyen “iyi” solcuların mahallesinde…
    Bir başlangıca ihtiyacımız var… Ve bu başlangıç “eskiyi” anımsattığı kadarıyla başarısızlığa mahkum…
    Dilerim, umarım, bir kopuşa ihtiyacımız olduğu zamanları yaşıyoruzdur!

  7. Sol öncelikle kendine eleştirel bakmayı öğrenmeli bence…sorununun ne olduğu konusunda cesurca özeleştiri yapmadan bir miskal dahi yol alamayacağını artık anlamalı.

    ÖNCELİKLE ŞU GENELLEYİCİLİK VE İNDİRGEMECİLİK HUYUNDAN VAZ GEÇMENİN YORDAMINI BULMAYI DENESE FAYDALI OLUR, KANIMCA:

    sOL her olayı bir mutlakçı idealizm mantığıyla yorumluyor hala. örneğin, “devrimi” bir olasılık ve mücadele ile yaratılacak bir merhale olarak değil de; handiyse bir “doğa KANUNU” GİBİ anlamak…hala bu mantıksal idealizasyonu aşamadı büyük ölçüde. elbette tek tek bireysel olarak bunu farkeden ve eleştitenler gerek örgüt gerekse şahıslar var. ama epeyce bir kesim hala bu durumda.

    kendini çelişkili-diyalektik mantığa sahip olmak ve benzeşik-idealist mantığın karşısında konumlandırmakla övünen…ama aynı idealizasyon mantığını en bariz bir biçimde kullandığının dahası bunun dışında bir mantık geliştiremediğnin farkına varamayan bir “düşünüş biçimi”…

    bu yüzden de genelde şu klişe ifadeleri duymayanımız yok gibidir:

    burjuva düzeninde ekolojik mücadele bize bir şey kazandırır mı?

    bu düzende demokrasi ve insan hakları mücadelesi sürdürmek nafile bir iş.

    kadın özgürlük mücadelesi, sisteme sınıf dışı bir noktadan yaklaştığı için etkisi sınırlı kalmaya mahkum bir çaba…

    inanç özgürlüğü mücadeleleri sınıfı bölme amaçlı burjuva manüplasyonu ki zinhar tehlikeli
    ulusal mücadeleler sadece sosyalist toplumda çözüm bulunacak sorunlar.vb vb

    tkp nin kemalizmle dansından başlayarak tüm sol tarih bu gibi örnek idealize cümleler, klişe sözlerle doludur.

    şimdiki klişe ise, gerici akpden medet uman kürt hareketi ibaresi…bunun yer yer ve zaman zaman bir uzlaşı yeri ve zamanı geldiğinde de bir mücadele ve savaşım olduğu-olacağı akla getirilmez. hayat ya tümüyle ak, diğer yanıyla da hep kara olarak anlaşılmaktadır. her akın içinde karanın, yada tersine er kara körünenin içinde akların da bulunabileceği, bulunması gerektiği “diyalektiği” burada hatırlanmaz. mutlak düşman ve mutlak dost idealizasyonudur bu…

    bu düşünüş biçimi bence “iktidarcıl” düşünmekten vaz geçememenin mantıksal sonucudur. dikkat edilirse, hep de “biz iktidar olmadan asla çözülmez önkabulünden hareketle kurulmuş olan cümleler.

    görülen o ki,(bizim) iyi ve(onların) kötü iktidar paradigmasından sıyrılmadan da kurtulmanın imkanı yok gibi görünüyor.

  8. Tepedekilerin bir araya gelerek denediği yine olmayacak olan bir toplantı işte. Yıllardır anlayamadılar, tepedekilerin el sıkışmasıyla toplumsal bir birliğin b’si oluşmuyor. Bu birlik dedikleri şeyin tepedekilerin kavgasıyla da nasıl kolayca parçalandığını ve ne kadar yapay olduğunu da en son TKP parçalanmasında gördük.