HEYBELİADA FORUMU/İnsanlar, atlar, kediler, köpekler, balıklar, ağaçlar… Ya Hep Beraber, Ya Hiç Birimiz!

HEYBELİADA FORUMU
Heybeliada’da 2013 yılı Haziran ayında düzenlenen ilk forumdan bu yana bir
yılı aşkın bir süredir faytoncuların da içinde yeralacağı çeşitli tartışma zeminleri
oluşturmaya ve çeşitli eylemlerle atlarımızın ve faytonlarımızın sorunlarını gündeme
getirmeye çalışan ve tartışan Heybeliada Forumu, Adalardaki ulaşım sorununu,
faytonların, atların durumunu Adalarımızın diğer sorunlarıyla bağlantısı
içinde tartışıyor, sorunlara müdahale etmeye, öneriler geliştirmeye devam ediyor.
Bu konuda Adalarda ve kamuoyunda süregiden kimi tartışmalarda ortaya çıkan
bilgi kirliliğini, eksik/yetersiz bilgilerle yapılan yorumları, dışlayıcı, ötekileştirici
ve kutuplaştırıcı yaklaşımları aşmak için Heybeliada Forumu’ndan bilgi, tartışma
ve öneri notlarını tüm dostlarımızla paylaşıyoruz. Adalılar, İstanbullular, hayvan
hakları aktivistleri, forumlar, kent savunmaları ve kamuoyuyla paylaştığımız bu
notların ekonomik, sosyal, siyasal yönleri olan Adalardaki faytonlar sorunu çerçevesinde
yürütülen tartışmalar için sağlıklı bir temel oluşturacağına inanıyoruz.
HEYBELİADA FORUMU
İnsanlar, atlar, kediler, köpekler, balıklar, ağaçlar…
Ya Hep Beraber, Ya Hiç Birimiz!
İçerideki fotoğraflar : Murat Saka (Radikal)

• Dünya üzerinde Uzak Asya’nın Endonezya ve Filipinler gibi
ülkelerinde atla çekilen taşıma amaçlı at arabaları dışarıda
tutulursa, bir ulaşım aracı olarak plakalı faytonlarla ulaşım
hizmeti sağlanan tek bölge İstanbul Adaları’dır. Dünyadaki
çeşitli kentlerde bulunan turistik, nostaljik, gösteri amaçlı,
askeri, tören faytonlarıyla Adalardaki faytonlar nitelik olarak
birbirinden farklıdır. Faytonlar resmi ve tarihsel olarak Adalarda
iç ulaşım hizmeti sağlayan bir ulaşım aracıdır.
• Adaların iç ulaşımı ile ilgili tüm yasal düzenlemeler, 25
Aralık 1998 tarih ve 1998/138 nolu İstanbul İl Trafik
Komisyonu kararı ile yapılmıştır. 5216 sayılı Büyükşehir
Belediye Kanunu sonrası, bu konuda yetki ve sorumluluk
tümüyle İBB ve ona bağlı Ulaşım Koordinasyon Merkezi-
UKOME’ye geçmiştir.
• Adalar halkı faytonları kültürünün ve tarihsel geçmişinin
bir parçası olarak tanımasına, saygı duymasına, sevmesine
ve diğer ada hayvanlarıyla olduğu gibi atlarla da ilişki
kurma fırsatı olarak görmesine rağmen, esas olarak fayton
kullanımından zorunlu durumlar hariç uzaktır. Bunda
gerek fayton fiyatlarının yüksekliği, gerekse de hayvanlara
karşı gösterilen hassasiyet rol oynamaktadır. Adalardaki
yaygın ve geleneksel ulaşım şekli yürümektir. Adalarımızdaki
bütün yollar gerek Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Ku-
rulu kararları uyarınca, gerekse de fiziksel şartları itibarıyla
yürüme yoludur, kaldırımsızdır. Adaların tarihi, arkeolojik
ve doğal niteliklerini koruma amacının yanısıra, birçok yol
fiziki şartlar sonucunda da bisiklet, akülü araç ya da motorlu
araç kullanımına uygun değildir. Adalarımızın yüksek tepelik
bölgelerindeki yerleşim alanlarında yaşayan yaşlı ve hasta
Adalıların sağlık raporu şartıyla aldıkları tek kişilik ya da
refakatçi ile kullanılan akülü bisiklet/motosikletler dışında
Adalarda temel ulaşım şekli yürümektir.
• Bu duruma rağmen merkezi otoritenin çeşitli kurumlarına,
Emniyet, Askeriye, Sağlık Bakanlığı, İtfaiye, Orman
İşletmeleri gibi 20’yi aşkın kamu kuruluşuna ait motorlu
araç, birçok özel ticari işletmeye ait akülü araç, forklift,
taşıma, inşaat kamyonu gibi araçlar bulunmaktadır. Adalar
çeşitli yasa ve yönetmeliklerle motorlu araç trafiğine kapalı
olmasına rağmen, bu araçların bir bölümü amacı dışında
yaygın olarak kullanılmakta, gelişigüzel ve denetimsiz bir
şekilde imal edilen ve satın alınan akülü araç sayısı hızla
artmaktadır. Adalar özellikle son yıllarda yasa dışı bir şekilde
fiilen motorlu araç trafiğine açılmıştır. Tüm bunlar Adalarda
önemli bir trafik sorunu yaratmaktadırlar. Son yıllarda kontrolsüz
bir biçimde artan ve denetlenmeyen akülü motorsiklet,
bisiklet, kiralık bisiklet vb. araçlarla birlikte özellikle
Büyükada, fayton trafiği de eklendiğinde büyük bir hızla
yoğun trafiğin yaşandığı mecralar haline gelmiş, ölümlü
ve yaralanmalı kazaların oranı artmıştır. Adalar Belediyesi
raporlarına göre yalnızca 2014 yılı başından bu yana fayton,
akülü araç ve bisiklet sürücülerinin karıştığı 8 ölümlü kaza ve
yüzlerce yaralanmalı kaza meydana gelmiştir. 2000’li yılların
ortalarından bu yana her yıl ortalama 10-12 kişi “motorlu
araç trafiğine kapalı” olan Adalarda bisiklet, akülü motorsiklet
ve faytonların karıştığı trafik kazalarında ölmektedir.
• Adalar tüm nitelikleriyle İstanbulluların ve bütün
yurttaşların üzerinde söz ve karar sahibi olduğu, yararlanma
ve yaşama hakkının bulunduğu, SİT alanı olarak korunması
gereken bir doğal, tarihi, kültürel ve insani yaşam alanıdır.
Ancak Adaları SİT alanı olarak korunması ve desteklenmesi
gereken, tüm yönetim ve karar süreçlerine Adalıların ve
İstanbullular’ın katılması zorunlu bir yaşam alanı olarak değil,
bir turizm ve rant alanı olarak gören (Milli Emlak, Hazine,
İBB, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Adalar Belediyesi vs.) kamu
kurumları ve yerel otoriteler bir yandan Adaların kıyılarının,
ormanlarının, doğal ve tarihi alanlarının işgal ve talan edilmesine
gözyumarken, bu süreci fiilen destekledikleri kontrolsüz
turist akınlarıyla da beslemektedir. Adalarda turizm, turistler
için ulaşımdan, geziye, yeme içme hizmetlerinden, deniz ve
plaj sunumlarına kadar günübirlik bir soygun kampanyası
haline getirilirken, Adalarda yaşayanlar için de adaları ter-
İnsanlar , atlar , ked iler , köpekler , balı klar , ağaçlar , biz he pimiz…
ketmeye zorlayan bir pahalılık, yoksunluk ve karmaşa
düzeni halinde sürdürülmektedir. Kent bilimi literatüründe
daha önce gentrification (soylulaştırma) olarak tanımlanan
bir süreç çerçevesinde, daha önce Galata, Balat, Kuzguncuk
gibi semtlerde yürütülen ve yerli halkın yaşadıkları
alandan sürülmesiyle sonuçlanan bir “kentsel dönüşüm”e
sürüklenen Adalar’da yasa dışı rezidanslar, yeni tip yerleşim
merkezleri yapılmakta (Büyükada’da Lido ve Seferoğlu vs.)
ve planlanmaktadır (Heybeliada Sanatoryum alanı, Çam
Limanı, Sivriada ve Yassıada vs.)..
Sivriada ve Yassıada’nın imara açılması, marina ve teleferik
planları, Büyükada ve Heybeliada’da yasadışı turistik yapı
ve komplekslerin gelişmesi bu sürecin parçalarıdır. Faytonlar
da bu süreçte pratik kullanım bakımından bir ulaşım
aracı değil, özellikle Büyükada’da turistik bir hizmet aracı
haline getirilmiştir. Özellikle Adalar’daki turizmin merkezi
durumundaki Büyükada’da ulaşım ve faytonlar sorununun
ağırlaşması, hayvan ve insan hakları bakımından kabul
edilemez sonuçlar doğurması bu sürecin ürünüdür.
• Halihazırda resmi kayıtlara göre Büyükada’da 226,
Heybeliada’da 31 ve Burgazada’da 21 plakalı fayton ulaşım
hizmeti vermektedir. Kış aylarında özellikle Büyükada’da
hizmet veren fayton sayısı, toplam sayının yarısına kadar
düşmekte, yaz aylarında ise “yazlık turistik faytonlar”
hizmete girmektedir. Resmi kayıtlarda ruhsatlı ve plakalı fayton
sayısı 226 olarak görülmesine rağmen, kaçak ve ruhsatsız
olarak çalıştırılan faytonlarla birlikte toplam sayı 300’ü
aşabilmektedir.
• Çok yüksek bedellerle ve özel ilişkilerle satın alınabilen
fayton ruhsatları, bu alana yatırım yapan kişiler için özellikle
yaz aylarında büyük gelir getiren bir iş kolu haline gelmeye
başlamıştır. Hazırlanan çeşitli talimnamelerde bir kişinin sadece
bir faytonu olabilir notlarına karşın, 5 ila 30 civarında

fayton sahibi olan faytoncular bulunmakta, çeşitli ilişkilerle

alınan bu faytonlarda çok düşük ücretlerle eğitim ve destek
hizmeti alamayan fayton sürücüleri çalıştırılmakta ya da
faytonlar kiralanmaktadır.
• Büyükada’da birden fazla faytonu olanlar faytonların
işletmesini sezonluk olarak atlar dahil 30-40 bin TL arası
fiyatlarla kiralamakta, ortalama 150 bin TL’ye ruhsatlar
devredilmektedir. Kiracı faytoncular ve ruhsat satın alanlar
bu bedelleri ödeyebilmek ve geçimlerini sağlayabilmek için
atlarını ve faytonlarını zorlamakta, borç, kredi, aylık ödeme
baskısıyla yaşamaktadırlar. Özellikle Büyakada’da bir kaç yıl
öncesine kadar 1 saati bulan ve molalarla 1,5 saate kadar
uzayan Büyük ya da Küçük Tur seferleri 30-45 dakikaya kadar
düşmüş, durağa girerek yeniden müşteri alarak kazanç
elde etmek isteyen fayton sürücüleri artmıştır.
• Hafta sonları yasak olmasına rağmen durak dışı, korsan
olarak çalıştırılan, ücret tarifelerinin yüzde 50 üzerinde
fiyatlarla “Sıra Beklemeden Fayton” sloganıyla çalıştırılan
faytonlar son yılların “bonus”u ve kimi karanlık ilişkilerin
yayılma mecrası haline gelmiştir.
• Unutulmamalıdır ki her fayton bir ekonomik işletmedir.
3.000-4.000 YTL civarında fiyatlarla satın alınan atlar, çok
yüksek fiyatlarla satın alınan fayton işletme ruhsatları,
atların bakım, yemek, temizlik, sağlık giderleri, sözkonusu
malzemelerin adaya taşınma masrafları, harçlar, faytonların
bakımı ve diğer şartlar Adalarımızın bir parçası olan fayton
esnafı ve işçileri açısından büyük bir ekonomik baskı
yaratmaktadır.
• Bu koşullarda ölesiye çalıştırılan ve tekrar çalışamaz duruma
gelen atlar sezon sonunda ya kaçak kesimhanelere
gönderilmekte, ya kaderine terkedilmekte ya da Heybeliada
ve Burgazada’daki faytonculara (1.000 TL gibi) düşük bedellerle
satılmaktadır.
• Heybeliada ve Burgazada’da fayton sorunu Büyükada’dan
farklı bir seyir izlemektedir. Her adanın fayton sorunu
kendi içinde farklı nitelikler taşımaktadır. Heybeliada ve
Burgazada’da büyük oranda kendi atlarının ve arabalarının
sahibi durumundaki, düşük sayıdaki faytoncu aileleri Ada
halkının ve hayatının geleneksel bir parçasıdır. Bu adalarda
faytoncular geleneksel olarak atlarıyla çok daha iyi bir
ilişkiye sahiptir. Ancak durak yerleri, ahırları ve güzergahları
bakımından yaşanan sorunların yanı sıra, Ruam (*) hastalığına
Heybeliada ve Burgazada’da da rastlanmakta, faytoncular
kendileri, aileleri ve atları için yeterli sağlık, bakım ve güvenlik
hizmetlerini alamamaktadırlar.

• Tüm adalardaki fayton ahırlarında seyis, kahya ve diğer
at bakım işçileri Türkmenistan, Kazakistan, Rusya Cumhuriyetleri
gibi Orta Asya ülkelerinden ya da yoksul Anadolu
kentlerinden mevsimlik işçi olarak getirilmekte ve çok ucuz
ücretlerle, olumsuz yaşam koşulları içinde, büyük bir bölümü
atlarla aynı mekanlarda yaşayarak çalıştırılmaktadırlar.
Bu işçiler için herhangi bir sağlık ve güvenlik hizmeti
sağlanmamaktadır. Atlar ve insanlar vahşi kapitalizm
şartlarında çalışmakta ve barınmaktadırlar.
• Her bir faytonda 4 ila 6 arasında at çalıştırılmakta, Adalardaki
faytonlarda kullanılan (Adalara kaçak olarak sokulan
atlar da bulunduğu için sayısı tam olarak bilinemeyen) 1.400
civarında at olduğu tahmin edilmektedir. Atlar günde iki
ya da üç vardiya olarak çalıştırılmakta, sıcak yaz aylarında
atların çalışma ve yaşama koşulları denetlenmemektedir.
• Büyük bir bölümü Urfa, Sakarya gibi yerel at yetiştiriciliği
yapılan bölgelerden getirilen atların yanı sıra, zaman “yarış
çıkması” denilen, çoğu zaman kimi sakatlıkları ve hastalıkları
bulunan atlar da faytonlara koşulmak üzere Adalara
getirilmektedir.
• Adalara faytonlarda çalıştırılmak üzere getirilen atların
“İstanbul Büyükşehir Belediyesi Denetiminde Çalıştırılan
Fayton Taşımacılığı Çalışma Yönergesi” kapsamında verilen
Fayton Geçici Çalışma Ruhsatnamesi şartları çerçevesinde
İl Tarım Müdürlüğü’nden alınan muayene raporlarıyla
getirildiği iddia edilmesine rağmen, sözkonusu denetim ve
kontroller gereği gibi yapılmadığı gibi, bir çok at da herhangi
bir muayene olmadan Adalara getirilmektedir. Atlar kapalı
bir yerleşim olan Adalara gelmeden önce herhangi bir sağlık
denetiminden, ruam taramasından, çalışmaya uygunluk
kontrollerinden geçirilmemektedir. Bu nedenle salgınlar
ve hastalıklar hızla yayılmakta ve denetimsizlik nedeniyle
durdurulamamaktadır.

• Bu nedenlerle Adalar’da her sene 250-300 civarında at
fayton sürücüleri başta olmak üzere insanlar için de büyük
bir tehlike arzeden Ruam hastalığına yakalanmakta ve bu
ne-denle öldürülmektedir. Her sene toplam at ölümlerinin
2/3’ü Ruam taramaları sonucunda öldürülen atlardan
oluşmaktadır. Atların diğer ölüm nedenleri aşırı çalışma ya
da sakatlanmadır. Ruam taramalarında fayton sahiplerinin
bir bölümü tek geçim kaynakları olan atlarını Ruam
taramasından kaçırmakta, devlet tek geçim kaynağı atlar
olan faytonculara hasta atlarını teslim etmeleri için herhangi
bir ekonomik/sosyal karşılık vermemektedir. Bu nedenle
dünyanın büyük bölümünde kökü kazınan, insanlara
da bulaşabilen ölümcül Ruam hastalığı, yeterli idari ve tıbbi
hizmetler bulunmadığı için Adalarda hüküm sürmekte ve
yayılmaktadır.
• Adalarda yetkili kurumlarda; İl/İlçe Tarım Müdürlükleri’nde
ve Adalar Belediye’sinde ölen ya da hastalanan atlara dair bir
istatistik tutulmamaktadır. İstatistik tuttuğu belirtilen tek
kurum olan UKOME, bu konuda bilgi vermemekte, ancak
Adalar Belediyesi her sene yaklaşık 350 atı kireçle-yerek
gömdüğünü açıklamaktadır. Ruam ve diğer (fazla çalışma,
aşırı sıcak, sakatlanma) nedenlerle ölen/ölmek üzere olan
atların büyük bir kısmının kesimhanelere götürüldüğü ya da
denize bırakıldığı bilinmektedir. Adalarımızın kıyılarında at
cesetleri ve kemikleri bulunduğu tüm Adalıların bildiği çıplak
gerçeklerdir. Atların adalara getirilme, adalarda yaşama, faytonlarda
çalıştırılma, sağlık ve ölüm koşullarına dair kamu
kurumları ve faytoncular meslek kuruluşları tarafından
herhangi bir sağlıklı kayıt tutulmaması nedeniyle, Adalarda
her sene yaklaşık olarak 400’e yakın atın öldüğü tahmin edilmektedir.
• Büyükada’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından
2000’li yıllarda yaptırılan 140 fayton kapasiteli bir ahır
bulunmaktadır. Adalar Belediyesi tarafından denetim
ve bakım hizmetlerinin yapılması amacıyla kendilerine
devredilmesi talep edildiği halde, yerel belediyeye devredilmeyen
bu ahır Büyükşehir Belediyesi tarafından ISPARK
aracılığıyla işletilmektedir. Atlarda sakatlanmaya yolaçan
kırık yer fayansları, bakımsız çatılarıyla kaderine terkedilen
ahır, düşük kapasitesi ve olumsuz şartları nedeniyle ihtiyacı
karşılamaktan çok uzaktır. Büyakada’da mevcut ISPARK
ahırının yetersizliği nedeniyle, daha küçük başka ahırlar da
aynı denetimsiz koşullarda çalışmaktadır. Adalardaki hayvan
hakları savunucularının gösterdiği tepkiler ve şikayetler
üzerine Mayıs 2012 tarihinde 670 ata izleme ve kontrol
amacıyla mikroçip takıldığı açıklanmasına rağmen bu girişim
de göstermelik bir adımdan öteye gitmemiştir. Süreç boyunca
yaptığımız tüm arama, sorgulama ve tartışmalarda bu çi-
İnsanlar , atlar , ked iler , köpekler , balı klar , ağaçlar , biz he pimiz…
pli atların şu anda nerede olduğu, nasıl çalıştığı hakkında bir
bilgi alınamamıştır.
• Heybeliada ve Burgazada’da ise her seçim öncesi AKP’li
İBB tarafından yapılacağı söylenen, ihaleye çıkılan at ahırları,
seçim sonrası unutulmakta, atlar ve at bakım işçileri seyisler,
kahyalar ve faytoncu aileleri olumsuz şartlar altında ayakta
kalmaya çalışmaktadırlar. Adaların yerel yönetimini bir
başka siyasi partinin kazanması sonrasında atlar ve faytoncular
tekrar kaderine terkedilmekte, faytoncuların durumu
ve ihtiyaçları siyasal amaçlarla ele alınmaktadır. Yapılan
“modern ahır” projelerinin Adaların kentsel ve doğal dokusuyla
uyumsuz, hayvan bakımı ve konaklaması açısından
da uygun olmayan projeler olarak sürekli revize edildiği ve
kamu kurumları arasında dava konusu olduğu da ayrı bir
tartışma konusu olarak gözardı edilmemelidir.
• Öte yandan AKP ve Büyükşehir Belediyesi faytonların,
faytoncuların ve atların sorunlarını seçim dönemlerinde
gündeme getirmekte, “Bize oy verirseniz çözeriz” şeklinde
bir yaklaşım sergilemekte, bu sorunu iliştirilmiş sivil
toplum kurumları ve hayvanseverler dernekleri aracılığıyla
2000’li yıllar boyunca manüpile etmiştir.. İBB ve UKOME
bu kurumları Adalarda motorlu araçların sözcüsü haline getirmeye
çalışmaktadır.

• İstanbul’un en zengin doğal yaşam alanlarından biri olan,
doğal, tarihi, arkeolojik ve kentsel sit nitelikleri taşıyan, çok
çeşitli bitki ve hayvan türlerine ev sahipliği yapan Adalarda
yaşayan insanlara hizmet veren bir hastane olmadığı gibi,
Adalardaki hayvanlara hizmet veren bir klinik ya da hayvan
hastanesi de bulunmamaktadır. Adalar Belediyesi’nin
ve yerel kamu kurumlarının atlara olduğu kadar kediler ve
köpekler başta olmak üzere diğer hayvanlara ilişkin veterinerlik
ve bakım hizmetleri çok yetersiz ve göstermeliktir.
Adalardaki hayvan hakları savunucuları, forumlarımız, diğer
Adalar Savunması bileşenleri ve çeşitli bireyler bu konuda
gönüllü gruplar oluşturmakta ve inisayitifler geliştirmekte,
yerel ya da merkezi otoritelerden destek alınamamaktadır.
.
• Tüm bu koşullar altında Adalarda atlar ölmekte, faytoncu
esnafı, atlar ve Adalılar vahşi kapitalizm koşullarına boyun
eğmekte, doğanın, hayvanlarımızın ve insanın istismarı giderek
büyüyen boyutlarda devam etmektedir.

—————————
(*) Ruam: Başta at, eşek, katır gibi tek tırnaklılar olmak üzere, insan,
kedi ve hayvanat bahçelerinde yaşayan yabani hayvanlarda görülen
delidana hastalığına benzeyen bir hastalıktır. Merkep ve katırlarda
akut, atlarda ise akut ve kronik olarak seyredebilen ruam, mankafa
hastalığı olarak da bilinmektedir. Atlarda akciğer, deri ve burun ruamı
olarak üç farklı klinik seyri saptanmaktadır. Karantina ve tazminat
gerektiren ölümcül ve bulaşıcı bir hastalık olan Ruam, Mallein Testi’yle
anlaşılabilmekte, insanlara da deri ve solunum yoluyla bulaşmaktadır.
İnsanlar , atlar , ked iler , köpekler , balı klar , ağaçlar , biz he pimiz…

————————————-
• Son aylarda bir grup hayvan hakları aktivistinin yürüttüğü
“Faytona’a Binme, Atlar Ölüyor!” kampanyası ve bu kampanya
çerçevesinde düzenlenen eylemler adalardaki
faytonların ve atların durumunu yeniden gündeme getirmesi
bakımından anlamlıdır. Ancak süregiden tartışmalar boyunca
hayvan hakları, faytonlar ve Adaların sorunları konusundaki
dışlayıcı, kutuplaştırıcı, kimsenin kimseyi dinlemediği tutumlar,
bu tartışmalarda kullanılan üslup ve yaklaşım sorunları
hepimizde derin bir endişe yaratmıştır.
• Hayvanların deney, koşu, yarış, bahis, kar, kazanç ya da
rant araçları olarak kullanılmasına karşı mücadele etmek
Türkiye’de hayvan hakları hareketinin gelişmesi, bu yönde
yaygın ve güçlü bir bilinç oluşması bakımından sevindirici
olduğu kadar, birçoğumuz için de desteklenen bir mücadele
alanıdır.
• Hayvan hakları ve özgürlüğü çağrısı basitçe “başka hiçbir
derdi olmayan, diğer sorunları görmezden gelen hayvanseverlerin
küçük burjuva vicdanlarının sızlaması”nın bir sonucu
olarak değerlendirilemez. Hayvan hakları hareketi politiktir!
Kendi içinde geniş bir yelpazeye, liberal, sosyalist, yeşil,
anarşist, ekolojist vs. renklere sahip olan hayvan hakları
hareketi, insan merkezli doğa ve dünya algısının eleştirisi ve
yıkılması, insanın doğayla ilişkisinin yeniden tanımlanması,
doğanın ve yaşam alanlarının kentleşme ve endüstrileşme
sonucu tahrip edilmesi gibi alanlardaki eleştirileriyle zengin
bir politik içerik ve mücadele dinamizmi taşımaktadır. Doğal
yaşam üzerindeki insan egemenliğini sınırlamayı amaçlayan
sosyal ve politik ufku, hayvan özgürlüğünün aynı zamanda
insan özgürlüğü olduğuna dair özgürlükçü perspekti-
fiyle hayvan hakları hareketi Gezi’nin, forumlarımızın ve
tartışmalarımızın bileşenlerinden biridir.
• Adalarda yaşayan insanlar için çalıştırılan tek bir atın
ölümü hepimizin sorunu olduğu kadar, doğayla ve hayvanlarla
ilişkimizi yeniden düşünmek ve değiştirmek için hayvanlardan
yükselen bir çığlıktır. Bu çığlığa her ne gerekçeyle
olursa olsun sessiz kalınamaz!
• Adalarımızdaki atlar ve faytonlar konusundaki bütün
yetki, görev, denetim, kontrol, hizmet, bilgi ve hesap
verme sorumluluğu esas olarak, İstanbul Büyükşehir Belediyesi
(İBB), Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME),
Adalar Kaymakamlığı ve Adalar Belediyesi’ne aittir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve UKOME bizzat kendi
sorumlulukları ve yetkileri dahilinde olmasına rağmen gerekli
destek ve bakım hizmetlerini vermediği halde faytonların
olumsuz şartlarını gündeme getirerek 2000’li yıllardan bu
yana Adaları motorlu araç, akülü fayton vb. trafiğine açmak
için hazırlıklar yapmaktadır. Tamamı arkeolojik, doğal, tarihi
ve kentsel sit alanı olan Adalarımız bu şekilde yoksunluk,
yoksulluk ya da motorlu araç ve rant seçeneklerinin baskısı
altında ezilmektedir. Yerinde denetim, kontrol ve ceza sürecinin
sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için bu yetkilerin Adalar
Belediyesi’nde olması gerekirken İBB, Adalar Belediyesi’ne
bu yetkileri devretmemekte, Ada içi ulaşım alanındaki yetkilerini
Adalara uzanan eli olarak düşünmektedir.
Adalar Belediyesi ise sadece Kabahatlar Kanunu’na göre çok
düşük cezai müeyyideler uygulayabilmektedir. Öte yandan
Adalar Belediyesi, faytonlar konusunda herhangi bir çözüm
perspektifi, atların ve çalışanların durumlarını düzeltecek
öneriler ve uygulamalar geliştirmemekte, süreci izlemekte,
Adalar Kaymakamlığı da aynı şekilde faytonlar üzerindeki
idari ve cezai yaptırımları uygulamamaktadır.

• Bu süreç boyunca faytonların ve atların gündeme geldiği
her tartışmada elektrikli fayton, teleferik, marina, raylı sistem
gibi yine turistik çözümlerin gündeme getirilmesi şaşırtıcı
değildir. Bu alandaki ilk girişimler 2009 ve 2012 yıllarında
Adalar Belediyesi ve İBB-UKOME tarafından yapılmıştır.
Bütçesi merkezi idare ve İBB tarafından desteklenmeyen
CHP’li Adalar Belediyesi, gelir getirecek bir çözüm olarak
2009 yılında adalara elektrikli fayton getirmek için çeşitli
adımlar atmış, ancak bu adımlar Adalıların ve faytoncuların
tepkileri sonucu geri çekilmişti. Aynı şekilde 2012 yılında
86 faytonun kamulaştırılması ve yerine 40 tane akülü fayton
getirilmesine karar veren ve bir akülü fayton ihalesi
yapılması kararı alan İBB Meclisi ve UKOME’nin bu kararları
Adaların herhangi bir şekilde akülü, elektrikli vs. motorlu
araç trafiğine açılamayacağına hükmeden Kültür ve Tabiat
Varlıklarıın Koruma Kurulu ve yargı kararlarıyla iptal
edilmiştir. Bilinmelidir ki doğal ve tarihi çevrenin korunması
şartı kadar yasal kararlar bakımından da Adaların akülü fayton,
motorlu fayton gibi araçlara açılması mümkün değildir.
• Atlar ve faytonlar konusunda yaşanan sorunların
tamamı merkezi otoritenin, Büyükşehir Belediyesinin ve
UKOME’nin, Adalar Belediyesi’nin, kısacası kamu yönetiminin
ve teşkilatının sorumluluğundadır. Sorunlar uzun
yıllardan bu yana devam etmesine rağmen “bizimle ilgisi
yok, yapacak bir şeyimiz yok” yaklaşımından öteye adımlar
atmayan; sorunlara teslim olan ve sorunların çözümü
doğrultusunda Adalar halkıyla yönetimi paylaşmayan Adalar
Belediyesi’nin de eleştirilmesi gereklidir.
• Bilinmelidir ki, faytonlar ve atlar sözkonusu olduğunda
süregiden kutuplaştırma, taraf olma, taraf tutma ve
düşmanlaştırma tavrı herşeyden önce rant-imar çevreleri
için inisiyatif alanları açarken, diğer yandan da başta
kaymakamlık, valilik, il/ilçe tarım müdürlüğü gibi adli ve
idari makamlar olmak üzere UKOME, İBB, Adalar Belediyesi,
faytoncu meslek birlikleri gibi kişi ve kurumların sorunun
devam etmesinde ve ağırlaşmasındaki sorumluluklarını
gizlemektedir.

• Faytonlar da dahil olmak üzere ada içi ulaşım konusunda
bütün yetki ve sorumluluk belediye başta olmak üzere derhal
Adaların yerel yöneticilerine ve Adalar halkına devredilmelidir.
• Adalar Belediyesi “Sorunun bizimle ilgisi yok, yetkimiz yok
tavrından vazgeçerek” hızla Ada içi ve Ada-İstanbul ulaşımı
alanında planlar ve çözümler oluşturmak üzere bir Ulaşım
Birimi oluşturmalıdır. Bu birim forumlarımızdan, meslek
oda ve birliklerinden, faytonculardan, hayvan hakları aktivistlerinden
ve demokratik kitle örgütlerinden temsilcilerin
katılımıyla düzenli toplantılar gerçekleştirmeli, faytonların
çalışma koşulları, ücretleri güzergahları, sayıları, durumları
bu meclis tarafından belirlenmelidir.
• Özellikle Büyükada’daki fayton sayısı oransal olarak
hızla Heybeliada ve Burgazada’daki sembolik seviyesine
düşürülmeli, kişilerin birden fazla faytona sahip olması etkin
bir denetimle engellenmeli, fayton güzergahları kısaltılmalı
ve yeniden düzenlenmeli, atların adaya getirilme, atların,
fayton sahiplerinin ve fayton işçilerinin Adalarda çalışma,
sağlık, barınma ve yaşama koşulları ruhsat iptaline de olanak
tanıyacak şekilde sıkı bir denetime tabi tutulmalıdır. Bunu
sağlayacak bir idari yapı Adalar halkının, faytoncuların ve
hayvan hakları hareketinin katılımıyla kurulmalıdır.
Atlar ve faytonlar hakkında Öneri ve Çözüm Notları
İnsanlar , atlar , kediler , köpekler , balıklar , ağaçlar , biz hepimiz…
• Fayton sayısının düşürülmesi ve güzergahlarının
kısaltılması sürecinde faytoncuları mağdur etmeyecek
çözümler ve planlar geliştirilmelidir.
• Adalarda yaşayan, faytonlarda çalıştırılan atlar ve tüm
hayvanlarımız için hizmet verecek bir hayvan kliniği derhal
oluşturulmalı, atlar derhal kayıt ve bakım altına alınmalıdır.
• Adalarımız fiilen motorlu, akülü vs. taşıt trafiğine açılmış
durumdadır! Her ne şart altında olursa olsun bu durum Adalar
halkının da katılımıyla sağlanacak etkin bir tartışma ve
denetim süreci eşliğinde derhal durdurulmalı, Adalarımızda
sayısı hızla artan motorlu, akülü araç ve denetimsiz kamyon,
binek aracı ve bisiklet kullanımı/kiralanması süreçlerine
son verilmelidir. Adaların motorlu taşıt trafiğine açılması,
teleferik, marina, raylı sistem önerileri gibi süreçlere açılan
bir kapıdır. Bu gelişme sürecine karşı Adalar ahalisi olarak
mücadelede kararlı olduğumuz bilinmelidir. Bu süreçte hayvan
hakları hareketi dayanışmamızın bir parçasıdır.
• Yer yer 3 metreye kadar düşen yol genişlikleri, çok dar
ya da hiç olmayan, ağaçlar ve bitkilerle kaplı kaldırımlarıyla
bütünüyle yaya yolu olarak planlanan ve yokuşlarla kaplı
adalarımızın yolları, akülü-elektrikli fayton, raylı sistem vb.
çözümlere uygun değildir. Adalardaki temel ulaşım şekli
yürümek ve bisiklete binmektir! Alternatif olarak ancak yerel
otorite tarafından sübvanse edilecek, Adalar halkının karar,
planlanma ve yönetim sürecine katılacağı doğayla ve kentsel
dokuyla uyumlu, turistik-raylı olmayan, Adalar halkına
hizmet verecek ücretsiz küçük toplu ulaşım araçları (mini
tren vb.) Adalılar arasında tartışılan önerilerdir.
•Kuşkusuz ada içi ulaşım ve hayvan hakları konusunda
forumlarımız içinde farklı yaklaşımlar, öneri demetleri bulunmakta
ve tartışılmaktadır. Forumlarımız ve Adalar Savunması
tüm bu yaklaşımları ve önerileri tartışabileceğimiz tartışma,
karar ve eylem zeminleridir.
Bu zeminleri güçlendirmek, Adalar halkıyla birlikte
geleceğimizi yeniden kurmanın adımlarından biridir.
Adalarımızı, insanları, atları, kedileri, köpekleri, balıkları,
ağaçlarıyla bir bütün olarak korumak, yeni bir hayat kurmak
ve yaşatmak için yürümeye devam edelim…
Kurtuluş yok tek başına,
ya İnsanlarla , atlarla , kedilerle,
köpeklerl e, balıklarla , ağaçlarla
birlikte, ya hiçbirimiz…
HEYBELİADA FORUMU
Ağustos-Eylül 2014

 

Hakkında Gün Zileli

Okunası

Fikret Başkaya / “Muasır Medeniyeti yakalayıp üstüne çıkmaktan” “Türkiye Yüzyılı’na”… Bir iflasın kısa öyküsü…

“Bir toplumsal formasyonun başarısı düne göre bugün neye sahip olduğuyla değil, fakat karşı kaşıya olduğu …