Gün Ortasında Karanlık…

Dün, Arthur Koestler’in Gün Ortasında Karanlık (Darkness at Noon) romanını yaşadık sanki.

Elektriklerin, bütün gün kafamı ütüleyen komşudaki tamiratta kullanılan ağır delme aygıtları nedeniyle değil, bütün Türkiye’de kesildiğini anlayınca şöyle düşündüm:

Savaş mı?

Darbe mi?

Dışarıdan ani bir saldırı veya bomba eylemi mi?

Provokasyon mu?

Çok gecikmeden haber geldi. Berkin Elvan soruşturmasını yürüten savcı Çağlayan Adliye’sinde rehin alınmıştı.

Şimdi sondan başlayalım.

İki genç eylemci Çağlayan adliyesinin bir odasında savcıyı rehin almışlar ve bazı koşullar ileri sürüyorlar. Görüşmeleri yürütecek olanları kendileri önermişler. Hiçbir yere kaçmaları mümkün değil. Görüşmeler sürüyor. Açıklamalar yapılıyor. Ve derken, açıklamalara göre, “görüşmeler sürerken içeriden silah seslerinin gelmesi üzerine” terör timleri savcının rehin alındığı odaya dalıp operasyonu gerçekleştiriyorlar. İki genç eylemci ölü. Savcı ağır yaralı (aslında hastaneye geldiğinde zaten ölmüş). Genel Savcı vekili, televizyonda açıklama yaparken iki kere “savcıya Allahtan…” dedikten sonra lafı çevirip “şifa” diledi. Büyük bir ihtimalle, açıklamayı yaptığı sırada savcının öldüğünü biliyordu.

Yapılan devletsel açıklamalara inandık mı? Tabii ki inanmadık.

İnanmadık, çünkü hep böyle olur. 43 yıl önce aynı gün, Kızıldere’de de böyle olmuştu. Terör timleri için “müzakerelerin sürmesi”, operasyon için bütün hazırlıkların yapılması ve en uygun anın kollanması anlamına gelir. Operasyonun amacı, kesinlikle rehineleri kurtarmak falan değil, rehine veya rehinelerin ölümü pahasına eylemcileri ölü ele geçirmektir. Kısacası, rehinelerin kurtarılması, terör timlerinin, daha doğrusu devletin umrunda değildir. Tek amaç vardır: Rehinelerin ölü ele geçirilmesi ve böylece devletin gücünün gösterilmesi.

Bu olayda da öyle olmuştur. Olay yerinde bulunan bütün muhabirlerin söylediği şey aynıdır: Şiddetli bir patlama sesi ve ardından seri silah sesleri. Zaten eğer savcıyı eylemci gençler vurmuş olsalardı başından vururlardı ve orada anında ölürdü. Ben otopsi raporlarına falan pek inanmam ama (çünkü bunlar da baskı yoluyla düzenlenebilir), eğer dürüst bir otopsi raporu ortaya çıkarsa, savcının başından değil, vücudunun çeşitli yerlerinden, eylemci gençlerin ya da terör timlerinin silahlarından çıkan mermilerle vurulduğu belirlenebilir. Kaldı ki, eylemci gençlerin “müzakerelerin sürdüğü” an ateş etmeleri saçmadır. Besbelli ki, terör timleri, müdahale için uygun anın geldiğini düşünüp (belki de eylemci gençlerin uyanıklığının bir an için gevşediğini düşündükleri bir anda) kapıda bombayı patlatmış ve odaya dalarak taramışlardır. Savcının, eylemci gençlerin silahlarıyla mı yoksa terör timlerinin silahlarıyla mı öldüğü bu noktada önemini kaybeder. Çünkü oraya o şekilde girerseniz odadan kimsenin sağ çıkmayacağını operasyonu düzenleyenler de çok iyi bilmekteydi. Anlayacağınız, operasyonu yapanların ve operasyon emrini verenlerin, eylemci gençleri bırakın bir yana, savcının hayatını falan da hiçbir şekilde önemsemedikleri apaçık bir gerçektir.

Devlet ve devlet sorumluları neden bu kadar sabırsız ve acımasızdır? Çünkü onlar için önemli olan, insanların hayatı, hatta kendi savcılarının da hayatı değil, devlet otoritesinin hayatıdır, onun sarsılmamasıdır. Çünkü devlet otoritesi sarsılırsa kendi azınlık diktatörlüklerinin de tehlikeye girdiği anlamına gelir bu. Dün geceki operasyondan sonra şu twiti atmıştım:

“İçerden silah sesi falan gelmedi. Kapıda bomba patlatıp içeri girdiniz ve gençleri öldürdünüz. Savcının hayatı falan da umrunuzda değildi.”

Bu twite cevap yazan “Devlet Diz Çökmez” adlı bir hesap, bir dizi küfürden sonra, devletin görevinin “teröristleri” öldürmek olduğunu yazmıştı. Bugün baktım. Twitini silmiş. Aslında gerçeği çok yalın bir şekilde ifade etmişti. Birilerinin tavsiyesini dinleyip silmek gereğini duymuş olmalı.

Olayın diğer veçhesi üzerinde de durmamız gerekiyor. Dün şöyle bir twit daha atmıştım:

“Berkin adına yapılmış yanlış bir eylemdi. Umarım örgütün taraftarları yönetimin eleştirisini yapacak cesareti kendilerinde bulurlar.”

Bu twitim de küfürlerle karşılandı ama bu küfürlerin sahipleri, çoğunlukla sol kesimdendi ve tepkilerinde eylemci gençlerin devlet tarafından katledilmesinin yarattığı duygusal bir reaksiyonu görmek de mümkündü.

Fakat duygusal tepkilerimizi bir kenara koyup düşünmek zorundayız. Tam böyle bir anda ortaya konan bu eylem neye ve kime yaramıştır?

Evet, “kim yararlanıyor?” ilkesi hukukta bile kullanılır. Bu eylemden kim yararlandı ve kim yararlanıyor? Bana soracak olursanız, bu eylemden en büyük kârı elde eden, başta Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP diktatörlüğü olmuştur.

Bu sayede;

Birincisi, toplumda büyük tepki gören İç Güvenlik Yasası’na meşruiyet zemini yarattıklarını düşünmektedirler.

İkincisi, Berkin Elvan’ın polis tarafından öldürülmesine milyonlarca insanın gösterdiği tepkinin meşruluğuna gölge düşürdüklerini düşünmektedirler. (Cumhuriyet gazetesinden Ahmet Şık’ın, eylemci gençlerle yaptığı görüşme sırasında sorduğu şu soru tam da bunu ortaya koymaktadır: “Berkin Elvan’ın öldürülmesi kamuoyunun geniş kesimi tarafından zaten tepki toplamıştı. Cenazesine katılan yüzbinlerce kişi de bu haksızlığa isyan etmişti. Eyleminiz bu meşru zemini ortadan kaldırmıyor mu?”)

Üçüncüsü, bütün veriler, AKP’nin önemli bir oy kaybı içinde olduğunu ve baş aşağı gittiğini göstermektedir. Bu durum, iktidar sahiplerinin, durumu tersine çevirmek için çeşitli provokasyonlar düzenlemekten geri kalmayacaklarını ortaya koymaktadır. Bu eylem de, ne yazık ki, niyetinden bağımsız olarak, bu tür tertiplere hizmet etmiştir.

Dördüncüsü, “adaleti sağlamak için şiddete başvurmak” anlamında bile, seçilen hedef yanlıştır. Savcı, Berkin’in katillerinin gizlenmesinden doğrudan doğruya sorumlu tutulabilecek birisi değildir. Bu anlamda en son sıralarda yer almaktadır. Hatta, öyle anlaşılıyor ki, savcı, bürokratik yargı mekanizmaları içinde yavaş yavaş da olsa, soruşturmayı usulünce yürüten ve sorumlu polisleri tespit etmeye çalışan biri gibi görünüyor. Durum böyleyken, sembolik anlamda bile olsa, böyle bir savcının hedef alınması son derece yanlıştı. Üstelik, gerçek sorumlular ve azmettiriciler devletin en tepesinde karartma işlemlerine devam ederken bir savcının hedef alınması iyice saçmadır.

Dünkü karartma, belki de 7 Haziran’daki büyük karartmanın provasıydı.

Gün ortasında yaratılan karanlıklara karşı uyanık olmalıyız.

 

Gün Zileli

1 Nisan 2015

www.gunzileli.com

gunzileli@hotmail.com

 

 

Hakkında Gün Zileli

Okunası

Ne Yazmalı?!

Artıgerçek Bu, periyodik olarak yazmak zorunda olan yazarların değişmez sorusudur. Gençliğimde her gün büyük bir …

183 Yorumlar

  1. Ahmet Şık’ın sorusu bir çok seyi açıklıyor olayın doguracağı sonuclar o soruda gizli ve verilen cevap tatmin edici değil bizim sadece dindarlarımız değil solcularımız, kemalistlerimiz hepsi muhafazakar kafalardalar.

  2. SADECE DEMOKRASİ

    Bakunin boşuna dememiş;”Halka gidin.Bu sizin alanınız,yaşamınız,biliminiz. İnsanlardan.İnsanlardan onların amaçlarına en iyi nasıl hizmet edeceğinizi öğrenin.Unutmayın,eğitimli bir genç ne bir öğretmen,ne babacan bir yardım sever nede halkın diktatör bir lideri olmalıdır,o halkın kendi kurtuluşunun bir ebesi olmalı,bu yolda halkla birlikte davranarak ve çabalarında eş güdüm sağlayarak güçlerini arttırcaklarına dair ilham vermelidir.”Buradan yola çıkarak dün yaşananlara dair söyleyebiliriz ki;Komplo teorisyeni olmaya gerek yok eylemi pohpohlayan sazan ol mayada.Devlet baskı ve otorite aygıtıdır.DHKPC’de halkı temsil etmeyen terör örgütüdür.Her türlü tahakkümcü ve kaba güç kullanan ister devlet olsun ister örgüt, kim olursa olsun sonuçta yıkılmaya mahkumdur.Tarih bunun örnekleriyle dolu….Halka gidin ve onları ikna edin..T.D.

  3. Çok doğru ve yerinde tespitler.

  4. söylediklerinizin tamamına katılıyorum tespitleriniz cok yerinde
    ahhh bi de ölmeyeydi o gencler içim acıdı

  5. Gün Bey,

    Yapılan eylemin doğru ve yanlışlığından ziyade ilk tespit edilmesi gereken Cephe’nin Berkin Elvan cinayetiyle birlikte iktidarın saraylarına gireceğini beyan etmesidir. Bu kapsamda ilkin Dolmabahçe Sarayına saldırı düzenlemiş, şimdi de Adalet Sarayını hedef almıştır.

    Bu siyasetin amacı suni dengeyi bozmak, eylemler neticesinde oligarşinin baskısını arttırmasını takiben kitlesini zayıflayan devlete karşı silahlı mücadeleye çekmektir. Bu arada yapabilirse demokratik yoldan mücadele edenleri de kendi saflarına katmaktır.

    Cephenin oligarşi analizi ve buna karşı çözüm yolu halen aynıdır. O yüzden günlük siyaset, seçim vs gibi olayların onların mücadele yöntemini değiştirmesi beklemek ya da yapılan eylemleri ertelemelerini beklemek gerçekçi olmayacaktır.

    Kaldı ki polis, asker, savcı, hakim vs Cephe için meşru hedeftir zira eylemcilerin belirttiği gibi meşruiyetin ideolojiden alınması söz konusudur.

    Herhalde adaletin halk mahkemelerinden beklenmesi de Jacques Verges’in uyguladığı Kopuş Savunmasına benzemektedir.

    Ölüm oruçlarında halk nezdindeki desteğini kaybetse dahi kitlesini imha etmekten çekinmeyen, şehadeti kutsayan, ölümü estetize eden bir örgütün eyleminin eleştirisinin bence eylemin kime yarayıp yaramadığı üzerinden yapılması oldukça eksik bir tahlildir.

  6. O tür şeyleri çok tartıştık. İkna edilecek bir durum yok. Bu yüzden o tür tartışmalara girmiyorum.

  7. Alevilerin arasinda belli bir kitle icin bir anlam ifade ediyor belki, ama buyuk cogunlugun su soruya nasil bir cevap verecegini merak ediyorum:

    Ulkenin en buyuk Adliye binasinda, konuyla ilgili savciyi –basina silah dayayarak– rehin almakla ne elde edeceklerdi?

    Boyle bir “eylem”in (gerceklesenden baska) nasil bir sonucu olabilirdi?

  8. Bu hareket içinde, tabanda bulunan çok gencin yüreklerinde “insanlık sevgisi” ile davrandığını düşünüyorum.
    Ancak yöntemleri ile hem kendilerine, hem insanlara, hem de sevdikleri şeylere zarar veriyor; çok büyük hatalara sürükleniyorlar. Yaptıkları iş savunulamaz; sonuç olarak “devlete” hizmet ediyorlar! İstemeseler de bu böyle oluyor.
    Birey olarak “ruhlarına” saygı duyuyorum… Ama bu iş böyle olmaz! Olmayacağının da defalarca kanıtlanmış olması da cabası.

  9. Bu yazı ve Foti’nin yazısı birlikte bu konu hakkında söylenebilecek çoğu şeyi toparlıyor.

    http://fotibenlisoy.tumblr.com/post/115203038949/caglayan

  10. “Ölüm Silahı, Silahların Ölümünden Yeğdir”

    (Ali Pınarbaşı, 1 Nisan 2015)

    31 Mart 2015, Çağlayan, İstanbul… Acı ve mağrur tarihimizde yerini aldı. Sözler ağzımızdan bir kez daha zorla çıkıyor. Buna rağmen ağıdımız kederle dilimize geliyor; sözden çok çaresiz bedenimizin uzantısı olarak.

    Şiddet var bu topraklarda ve ezen-ezilen ayrımının olduğu bütün toplumlarda. Berkin’i öldüren devletin “meşru” şiddeti ve buna karşı parlayıp sönen karşı-şiddet. Devleti ve devletin şiddetini kanıksayanlar için, devletin karşısındakiler olsa olsa, kötüleyici bir ifade olarak, “teröristtir”. Devletin şiddetini kanıksamadığını ifade eden cin fikirliler için hem devlet hem de karşı-şiddet sahibi “teröristtir”. Onun için şiddet söz konusu oldu mu, kimin haklı olduğunun önemi yoktur.

    “Ölmeseler de olur muydu?”

    Genç devrimciler şiddetin varlığının farkında olarak gittiler ölüme. “Başka bir dünya mümkün” sözünün verdiği konfora sığınamayacaklarını biliyorlardı.

    Şiddetsiz bir dünya yok. Ölümsüz bir dünya yok. İslamsız bir Ortadoğu yok. Fakir ve cahil halksız bir Anadolu yok. Nükleer bombasız bir emperyalizm yok.

    Dünya işte olanca hainliği, sinmişliği ile şimdi burada. Aynı dünyada, cesaret, inanç, direnç ve onur da var. Oysa arsızca başka dünya arayanlar için ne biri var ne diğeri. Onlar için sadece kendilerini huzur içinde hayal ettikleri bir dünya var.

    Başka bir dünya mümkün diyen liberal solcunun sınırlara sığmayan, uçup kaçan hayali ile bu başka dünyanın ağırbaşlı teknik analizini yapıp “olur” veren Aydınlanmacı solcu aynı evrendeler. Onlar için inanç, direnç, bedel bu evrenin içine alamayacağı, yabancı duygular. Bedel ödeyen ve ödetenler, kan ve can verenler ya meczup ya da hesap bilmeyen cahiller. Bir yandan yine cahil, avam, irrasyonel gördükleri devletin hükmü sürerken!..

    Bu tür “söz” ve hayaller üzerine dünya kuranlar için Berkin’i öldüren devletin şiddeti kınanmalıdır. Devlet “ölçüsüz” şiddete başvurmuştu. Ne gerek vardı? Devlete karşı şiddete başvuranların şiddeti ise kınanmaktan öte, irkiltici, günlük akıla, sağduyuya aykırı geliyordu. Böylece devletin şiddeti uygun ayarlandığında doğal karşılanıyordu. “Söz” erbabı solcu, örneğin Stalin şiddetini de kınıyor. Stalin “başka bir dünya mümkün” diyerek yola çıksaydı keşke! Kimin tarihsel olarak nereye düştüğü anlamsızlaşıyor şiddet söz konusu olunca…

    Şiddetin söz konusu olmadığı gerçek bir politik moment yoktur!

    Ağır gerçeğimiz karşısında söz söylemek yük olsa da, sözlerin bedenin kontrol edilemez isyanından taşanlar olduğunu bilerek bir kez daha söyleyeceğiz sözün acizliğini.

    “Halkımızı seviyoruz”

    Bu sözler çıktı ağızlarından son anlarında. En iyi ihtimalle, “Oğlum, ödediğin bedelle kalırsın, savundukların seni satar” diyen ana babalarıydı bu halk. Onlara, “teröristler, Allah cezalarını vermiş” diyenlerdi halk.

    “Yazık olmuş, okuyup iş güç sahibi olsalardı” diyenler… MİT ajanı diyenler… Vatan haini diyenler… Allahsız diyenler… Kandırılmış diyenler…

    “Halkımızı seviyoruz” dediler en son. Buna inanarak gittiler ölüme. Bu dünyanın hainliği, ezilmişliği, köleleştirilmişliği karşısında ve bunlara rağmen duydukları umuttu sevdikleri şey. Biliyorlardı ki, sadece bu hain, ezilmiş, satılmış “maddi gerçek” vardı ellerinde.

    Halka kuşkuyla ve uzaklardan bakan, onun ancak eğitimle adam edileceğine güya inanan akıllı ve konforlu solcuya göre kendilerini kandırmaktı bu “sevgi”. Halk sevilmeyecek cahil, kaba, hain ve düşkündü.

    Oysa bu akıllı solcu, bedel ödeyen devrimciye göre idealist bir dünyadadır. Düşkün halk ideali ya da aydınlanmış halk ideali… Bu iki madde formu akıllı ve konformist solcu için aynı dünyada olamaz. Dolayısıyla bu dünya reddedilmeli ve başka bir dünya hayal edilmelidir ona göre. “Halkını seven” devrimci ise aynı anda çelişkileriyle var olan bu halk maddesini hissedip sahipleniyor. Materyalist olan budur.

    “Destanımızda yalnız onların maceraları vardır”

    Haini, düşkünü, akıllısı, masumu “sözlerini” esirgemedi.

    Sosyal demokrat Halk Tv, “teröristler” alt yazısı ile verdi. Şiddetin sahibi kim, sorgulamadan, ezberini etti. Belki yıllar sonra, politik an tarihe havale olduğunda romantizmden payını alacaktır.

    RAHATINA DÜŞKÜN ANARŞİST GÜN ZİLELİ EYLEMİ YANLIŞ BULDUĞUNU, “ÖRGÜT TARAFTARLARININ ELEŞTİRİ YAPACAK CESARETİ KENDİLERİNDE BULACAKLARINI” ÜMİT ETTİ. BÖYLECE MEDENİ BİR DEMOKRATLIK VAAZ EDEREK HERKESİ AKLA DAVET ETTİ. DEVLET KARŞISINDA AKIL GEREK ÖNCE, DEĞİL Mİ AMA?..

    2001 Ölüm oruçlarında olduğu gibi şiddetten irkilenler, ama ifade etme cesaretinden yoksun olanlar, soğuk bir habercilik dili ile katlandılar gerçeğe: “Çağlayan’da operasyon: Polis DHKC’lileri öldürdü.” Ya da onlar için ölenler, “iki genç”ten ibaretti. (haber.sol.org.tr)

    Yeminli düşman Perinçek, “terörist saldırıyı kınadı”.

    Kürt gençlik hareketi ise, daha düne kadar kanlı bıçaklı olduğu bir örgüt için devrimci dayanışma ve hesap sorma sözü verdi.

    Evet, ölüm silahı silahların ölümünden yeğdir, Marx’ın bir sözüne atıf ile: “Silahların eleştirisi, eleştiri silahından yeğdir”.

    Marx’ın ifade ettiği, madde formlarından eylem ve düşüncenin arasında ayrım ve hiyerarşi olduğu. Eylem, ontolojik gerçek belirleyicidir. Beden hakimdir. Elinde silahı olan için anlaşılabilir bir söz… Elinde silahı olmayan ise ancak çıplak bedenini silah yapıyor. Bedenden ayrı olan eldeki silah pozitif ve teknik bir anlam taşıyor. Uçaktan atılan bombanın, çıplak elle uygulanan şiddete göre daha az trajik gelmesi gibi, eldeki silah, bedenin silaha dönüşmesi karşısında sağduyuya kabul edilebilir geliyor. Bedenin silah olması midelere sancı verecek cinsten bir akıl dışılık, dehşet, irkilti yaratıyor. Bu momentte, eylem belirleyici olsa da eylemi mümkün kılan inanç, cesaret önsel.

    Buna, söz demeyeceğiz. Bedeni ölüme yatırmak nihilizmi çağrıştırsa da doğası tam tersi: Bedeni doğaya, topluma hükmeden bir silaha (özneye) dönüştürmek. Elbette, eleştiri silahını gerçek sananların akıl dışı bulacağı bir dünya bu.

    “Birden ağlamaklı olur bahçe / Karşıda duvar dibinde / Üç kök gece sefası / Üç kök hercai menekşe”

    Üç kök hercai menekşe bize duvar dibinin de çiçeklenebileceğini hatırlattı. Kendini unutmuş, ezenlerin koyduğu kurallar içinde korunaklı hayatlarını yaşayan gafilleri ürpertti. Bu düzenin sürmeyebileceğini hissettiler. Sözlerinin düzenin çarkına su taşıdığını hissettiler belki de.

    http://www.teorivepolitika.net/index.php/component/k2/item/532-olum-silahi-silahlarin-olumunden-yegdir

  11. “Avrupa’da çoğunluğu temsil ettiğini düşünen ya da etmediğine inanmayan çok az örgüt vardır. Bu inanç ya da gösteriş güçlerini artırır ve uygulamalarını yasallaştırır… Dava uğruna şiddete başvurabilirler… Avrupa’daki örgütler kendilerini söz hakkı olmayan toplumun yasama ve yürütme organı sayarlar. Bu inançtan yola çıkarak eyleme geçerler ve hükmederler… Avrupa’daki örgütlerin kullandığı yöntemler elde etmek istediği sonuçla uyumludur. Bunların başlıca amacı tartışmak değil, eylem; (amaçları) ikna etmek değil, mücadele olduğundan sivil ve barışçı bir örgütten çok askeri bir örgüte benzerler. Güçlerini mümkün olduğu kadar tek bir merkezde toplar ve yönetimi az sayıda bir lider grubuna verirler… Örgüt üyeleri… Özgür iradeleri yoktur ve pasif boyun eğme içerisindedirler. Çoğu kez karşı çıktıkları baskı rejiminden daha ağır ve yoğun bir baskı altındadırlar. Özgür irade ve düşünceleri başkalarının denetiminde olanlar, özgür olmak istediklerini nasıl savunabilirler.” (A. Tocqueville) 1832
    ***************************************************
    “kimileri de hakikaten samimidirler ve ruhlarındaki tüm temiz coşkuyla inanırlar… militanların gözüpeklikleri, fedakarlıkları, intiharı andıran tavırları bu entelektüelleri baştan çıkarmaktadır… şehit olma iradeleri ve erkeksi bütünlükleriyle her tür eleştirel hatta pratik incelemenin dışında kal -makta-… Bir harekete ya da herhangi bir şefin kişiliğinin putlaştırılmasına dinsel bir şekilde katılan entelektüelin tavrı bence psikolojik olarak da, ruhsal olgunlaşmamışlığı ele verir; yalnızlık ve kendini sorgulama riskinden çekinen az-gelişmiş bir benliğin bütünleşme ihtiyacı, bir sığınağın emniyetli kozasına kapanıverir. Bu sığınak aile olmadığında kabile olabilir; bu da olmazsa Parti ya da Tarikat olabilir. Bu sığınağa rahat, rahat kapanıldığında olgulara hiç bir şeye tekabül etmeyip maskeler haline gelen fikirler dışarıya doğru yansıtılır; çünkü tüm bu maskelerin arkasında annesinden ayrılmaktan korkan titrek bir çocuk vardır… Marksizm’le bağlar koptuğunda seve, seve ABD’ye ya da Avrupa’ya sığınılır; yani o kadar nefret edilen kötülük yuvasına… ama ne yapılırsa yapılsın hep masumiyet içinde yapılır, çünkü sorumluluk yoktur. Sorumluluk ancak ahlaksız yetişkinlere vergi bir şeydir; ezeli bilinçsizlik bahçesinde ezeli bir oyunu oynayan ezeli masumların işi değildir.” Yaralı Bilinç

  12. Harika bir yazi genel hakim düsünceler argümanlarin disinda , özgün , egemenlerin Ideolojik hegemonyasindan siyrilmis bir perspektifle AYDINLATmis bizi Zileli. Iyiki varsin yoksa böyle özgün belirli bir kesimin hic yazmadigi argumanlari nereden okuyacaktik. Mütesekkiriz. Dogum günüzüzü yaziverinde kutlayalim arkadaslarla..

  13. Konformizm nedir diye ders verilse, derste örnek olarak teshir edilmekten baska hic bir ise yaramazsin sen..

  14. bu yazıyı yazan şahıs anarşist olamaz. Anarşizm önce yürektir, duygudur, hesapsızlık kitapsızlıktır. Bu yazı nedir böyle ya.

  15. Anarşizm konusunda doğru bir kavrayışınız yok. Anarşizmin hesapsızlık, kitapsızlık olduğu çocukça bir tahayyül ve tevatürdür. Anarşizmin tarihi üzerine biraz daha okumanızı öneririm.

  16. XBu zihniyetin bir de iktidardaki halini tahayyül edin. Şiddetin bekçisi gizli polis örgütüyle neler yapmaz ki…

  17. naciye karatekin zurich

    katiliyom.daha neler neler olacak bakalim

  18. Bir de bir Türkçe hatasını düzelteyim. Türkçede “vaaz etmek” diye bir kelime ya da deyiş yoktur. “Vaaz vermek” vardır, bir de “vazetmek” vardır. Cümlenin gelişinden anladığım kadarıyla, arkadaş, benim “medeni demokratlık vazettiğimi”, yani böyle bir fikri ortaya koyduğumu söylemek istemiş.

  19. devrim karasansar

    Devlet savcısını vurdu /vurdurttu …

    İlk saldıran devletti .bunu 3 olgudan anlıyoruz.
    ilki: operasyonun bir patlamayla başlamasıdır.
    devrimciler savcının odasının kapısını tuzaklamışlardı…
    İkincisi : polis, eylemciler telefonda müzakerelere devam ederken saldırdı.
    Operasyonun ses kayıtlari internette yayınlandığı için bu bilgi nettir.
    üçüncüsü :savcı 5 yerinden vuruldu.
    Devrimcilerin elinde 6 mermi alan bir veya iki silah vardı. Polisin operasyonu aniden ve makineli tüfeklerle yaptığı ,savcının odasının kevgire döndüğü düşünülürse o hengamede devrimcilerin savciya bir sarjor mermi bosaltabilecegini dusunmek mantikli is degil.
    Kaldı ki devrimciler savcının ifadelerinden ve odasında buldukları belgelerden katillerin isimlerine ulaşmıştılar.
    Istedikleri tek şey katillerin canlı yayında suçlarını itiraf etmesiydi.
    Bu devletin kendi elemanı olan katil polisleri ele vermesi yani suçunu kabul etmesi anlamına geleceği için yapılmadı.
    Savcı harcandı.

  20. En büyük mağduriyet henüz inşaa etmediğimizdir..

  21. Bu eylem tarzı, ölüm sessizliği ve bundan yararlanan baskı ortamı yaratıyor, hem de her seferinde.
    Eylemin odağı Berkin. Berkin’in cenazesine uçsuz bucaksız insan yığını katılmıştı, belki 1 milyon kişiden fazla. DHKC bayrakları ile muazzam bir gösteri içinde gösteri de yapmıştı üstelik. Yani Berkin’e adalet isteyenler milyonlarla ölçülüyor, bu arayışa destek dev boyutta.
    Çağlayanda rehin alma eylemi ve sonundan gelen ölümler sonrası ne oluyor? Bu milyonlarca kişi harekete geçip tekrar sokakları meydanları zapt mı ediyor? Hayır en ufak bir gösteri bile yapmaktan korkar hala geliyorlar. Sadece polisin şiddetinden korkma değil bu, kendini ifade edecek alanın kalmaması, psikolojik ve politik bir korku bu.
    Bu durumla yüzleşmek isteyen, eylemi eleştirmeye kalkanlar oluyor, şiddetle küfürle ithamla üzerine giderek susturuluyor. Bu susturulanlar o cenazedeki milyonun içinden veya politik olarak çevresinden insanlar. Zaten milyonların ezici çoğunluğu bu filmi defalarca gördüğü için ve diyalog alanının kapalı olduğunu bildiği için baştan susuyor. Susmayan “sus adam” vb. diye susturuluyor cevap bile vermektense.
    Sonuç, işte ölüm sessizliği. Ölüm ve sessizlik.
    Halkın adaleti, ahlak, vicdan, romantizm, nihilizm feda, bedel ödemek bedel ödetmek, şehitlik, bunların hiç biri devrimin yerini alabilecek kavramlar değildir. Tek bir gerçek adalet vardır, bu devrimdir. Sadece bu yolda bedel ödenir, bedel ödetilir, feda edilir. Ahlak sadece bu yolun ahlakıdır. Sadece bu yolda romantizm, nihilizm tolere edilebilir. Bu yolda olmayan tüm adalet arayışları, cezalandırmalar vb. saptırıcıdır. Tek yol devrim değil mi slogan?

  22. Devrim yolu engebelidir, dolambaçlıdır, sarptır..

  23. Zileli nin fabrika ayarlarina dönmesi anlasilir birsey. peki Emep Aydinlikcilasiyormu ? Yada Aydinlikcilik denen sey sadece Milliyetcilik Schovenizm oldugu icinmi Aydinlikciliktir?

    Emek Partisi (EMEP), İstanbul Adliyesi’ndeki rehine eylemi ve polis operasyonuna dair açıklama yaptı. EMEP Genel Merkezi imzasıyla yayınlanan açıklamada, “Olayın nasıl olduğunun anlaşılamaması için ilan edilen yayın yasağı koşullarında polis, biri rehine üç kişiyi açıkça infaz etmiştir” denildi.
    “‘Avukat cübbesiyle girdiler’ diye başlayan kullanma gayretlerinin her muhalif eylemin ‘terörist işi’ sayılmaya vardırılacağı ortadadır” denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Bilinmelidir ki, kör terör eylemleriyle hiçbir yere varılamaz. Hele Berkin’in ardında yüz binlerin toplandığı hatırlanırsa, kitle mücadelesinin yerine geçirilmeye çalışılan bu türden bireysel eylemlerin hiçbir şekilde savunulamayacağı tartışmasızdır.

    Üstelik, tam da “başkanlık” elde etmek üzere seçime gidilir ve buna güç yetmeyeceği görüldükçe provokasyonlara başvurma ihtiyacı artmışken bu tarz eylemlerin özellikle egemenler tarafından kullanılacağı ortadadır. Dün İBDA-C bürosuna bomba, yarın başka bir “eylem”!
    Gericilik, özellikle AKP gericiliği provokasyon arayışı içindedir ve bu eylemle bu fırsat ona sunulmaktadır ki, bu da olayın ikinci yönüdür. Ancak hiçbir gerekçe bu yargısız infazı haklı çıkartamaz. Emri bizzat Başbakan tarafından verilen bu infaz, İç Güvenlik Yasası’nın ilk uygulaması olmuştur. Bu olay bir kez daha göstermiştir ki, İç Güvenlik Yasası derhal iptal edilmelidir

  24. Ölüm sessizligimi???????

  25. Nedir bu açıklamada yanlış olan?

  26. M. Birtan Altan

    Birileri eylemlerin CHP’yi iktidar yapmamak için yapıldığını yazıp çiziyor.
    Diğerleri eylemlerin AKP’nin meşruluğunu güçlendirdiğini yazıp çiziyor.
    Birileri eylemlerin savcıların bağımsız yargılamalarının önüne geçildiğini söylüyor.
    Diğerleri eylemlerin solun alanını kapattığından bahsediyor, daha ileri gidenleri kontracılık arıyor.
    Hiçbiri değil! Hiçbiri değil!
    Fidan gibi umutlu, çınar gibi sağlam, okyanus gibi zengin gençler, ölüme gidiyor.
    Çünkü bu toprakların gençleri, kadınlı erkekli yiğittir. Bu kadar basit!
    Sorun nerede mi? Sorun işçi sınıfının, sınıfsal bir bilinçle siyaset sahnesine çıkamayışında. İşte sorunu burada arayın.
    Ve eğer kalbiniz soldan atıyorsa, öfkeden kuduruyorsanız, örneğin, o gençlerin konuşmasını dinlerken siz de ayağa kalkıp saygı duruşuna geçmişseniz, ağlamaklı ve öfkeli…
    Şimdi yapacağınız, yapacağımız bir şey var.
    O da işçi sınıfını siyaset sahnesine taşımak. Yaklaşık 250 senedir biricik gücümüz buradadır.
    Lenin’in ağabeyi için üzülmediğini mi sanıyoruz? Öfkeden kudurmadığını mı? Fakat Lenin de buradan bakmıştı. Ağabeyini yüreğinin tam ortasına alarak, sınıfsal siyaseti aklının ortasına çakarak yürüdü…
    İddialara gelelim. Çok basit. CHP’nin, AKP’nin, MHP’nin, Vatan Partisi’nin, genelkurmayın ve diğer devlet organlarının eylemlerle ilgili açıklamalarını okuyalım. Birebir aynıdır efendim. Birebir aynı.
    Onlar kandan beslenirler. Kandan ve gasptan. Berkin Elvan’ın ailesini tüm haklılıklarına rağmen haksız gibi hissettiren burasıdır, bu kurumların ideolojik basıncı…
    AKP’nin elinin güçlenmesiymiş. Ne eli, ne kolu? 12 senedir katlettikleri, işkencede öldürdükleri, üzerine bombalar yağdırdıkları insanların hesabını tutan var mı? Öldürdükleri kadınların? Öldürdükleri işçilerin? Katlettikleri ağaçların? Oksijensiz bıraktıkları suyun?
    Yargıymış… Balyoz? Ergenekon? KCK? Devrimci Karargah? Oda TV? Ali İsmail Korkmaz? Ethem Sarısülük? Abdullah Cömert? Medeni Yıldırım? Madımak? Faili meçhuller? Kabataş?
    Ne yargısı? Hangi yargı?
    İnsanları eylemleri ve eylemcileri sorgulamaya iten de burasıdır. Şafak, İstanbul Üniversitesi’nde okuyan, hukuk öğrencisi devrimci bir genç.
    Tecavüze uğrayan, gasba uğrayan bir kadın görse ölümü göze alarak adamın üzerine atlayacak o gençlerden… Bizim gencimiz!
    Daha açık konuşalım. Devrimci mücadele ile tanışan tüm gençler, aynı ontolojik ve epistemolojik süreçlerden geçerler. O süreçlerin sağlıklı bir hatta yerleşmesinin biricik yolu doğru bir program ve strateji sahibi bir örgütlenmedir. Bize göre doğru, işçi sınıfının siyaset sahnesine çıkartılmasıdır.
    Bu sebeple ayrı hatlardayız ve programatik hattımız, stratejimiz farklı eylem tarzlarına işaret ediyor. Bundan öte, kendinizi Şafak’tan ve Bahtiyar’dan ne kadar uzaklaştırırsanız o kadar sağcılaşırsınız.
    Bundan ötesi bizden uzak olsun. Üstün akıllarınız ve muhteşem analizlerinizle birlikte bizden uzak olun.
    Çünkü devrimci bir sınıf siyasetinin eksikliğini işte Şafak, işte Bahtiyar ve diğerleri ödüyorlar. Siz ödemiyorsunuz beyler!
    İşte bu kadar.

    (Ileri haber den alintilanmistir)

  27. Anliyorum o aciklamada yanlis olan sey senin algi araliginin disinda…Haklisin…Unutmusum bagisla…

  28. O Kadar cok AKP Fasizm inden bahsedildiki, gencler gercekten ülkede Fasizm oldugunu düsünüp Fasizme karsi nasil mücadele edilmesi gerekiyorsa öyle mücadele edilmesi ni göstermek istediler.Ve ülkeyi ölüm sessizligine soktular, gercekten fasizmi getirdiler. Nereden bilecektiler, AKP Fasizmi söyleminin sol aydinin öylesine kullandigi kendisinin de inanmadigi bir tespit oldugunu ….

  29. EMEP PDA benzetmem icin özür dilerim. Önemli nicel bir hata yaptim. PDA nin söyleminde dogru gercek bir demokratik sol mücadeleyi engelleyen 42 sahte sol Fraksiyon vardi. EMEP in mantiginda sadece bir tane sahte sol siyaset var, o bi yok olsa hersey yoluna girecek…

  30. – “Şiddete dayalı bir dünyada yaşıyoruz bu nedenle şiddete ihtiyaç var” demek ne tür bir şiddete ihtiyaç olduğu sorusunu açık bırakır. Bu konuda bkz. Foti’nin yazısı.

    – Bu düzenin kurbanları binlerce, bazen milyonlarcadır. Sadece Berkin değil, Soma’da ölenlerden, bütün iş kazalarında ölenlere, Roboski’ye, Reyhanlı’ya, açlık veya sağlığa erişim eksikliğinden ölenlere, kadın cinayetlerine kadar her yıl binlerce cinayet işler bu sistem. Bunların hepsinin tek tek intikamı filan alınamaz, hesabı filan sorulamaz, bedeli filan ödetilemez. Bu mümkün olsaydı devrime gerek kalmazdı. Sadece bu düzen yıkılabilir ve bu cinayetlere yol açmayan bir düzen kurulabilr. Kuru hümanizme olmadığı gibi kuru intikama da yer yok bu davada.

  31. Becerikli Bay ‘Muhaberat’ın Partnerleri
    Kenan Alpay

    Tedirgin etme, dehşet salma veya ajitasyon ve kara propaganda yetkinlikleri az değil. Lakin yeni bir siyaset kurma, topluma güven ve siyasete istikrar kazandırma yetenek ve potansiyelleriyse sıfırın bile altında. Ne yapabilirler, ne kadar yapabilirler, ne zamana kadar sürdürebilirler?
    Ülkemizin ve bölgemizin müflis siyaset tüccarlarının, tabansız ve yolsuz siyaset esnafının en ahlaksız ve zalim stratejilerde nasıl da ortaklaştığına şahitlik ediyoruz aslında. Yeni bir ‘31 Mart Vakası’ şoku yaşatma azmindeler anlaşılan. Lakin bu sefer cephe bütün zıtları bir arada toplayacak kadar geniş ve renkli gözüküyor.
    Parti/Cephe’den Cephe/Parti’ye
    Çağlayan Adliyesi’nde savcı Mehmet Selim Kiraz’ın rehin alınmasıyla birlikte sergilenen tiksinti ve nefret duygularına tavan yaptıran kanlı tiyatro radikal sol bir örgütün marifeti olmayı çoktan aşıyor. Bir örgüt böyle bir eylem yapamaz, beceremez diyemeyiz. Elbette böyle hatta daha büyük infiale sebep olacak saldırılar da yapılabilirdi. Fakat iş sadece eylemden ibaret değil. Asıl olarak eylemle birlikte ortaya çıkan ve eylemi takip eden süreçte örgüt dışındaki kimi aktör ve kurumlar tarafından kullanılan kelimeler, kavramlar, kıyaslar, benzetmeler, sebep ve sonuç arayışları nasıl da geniş bir cepheyle, ne türden kirli bir ittifakla karşı karşıya olduğumuzu göstermiş oldu.
    Klasik sol/sosyalist teori Lenin’in silahlı propaganda ilkesine dayandığı için tabiatı icabı zaten şiddete tapar, şiddetsiz bir mücadele tasavvur edemez. Türkiye’deki sol/sosyalist fert, grup, parti, sendika ve örgütler de şu veya bu oranda, şimdi veya ilk fırsatta silahlı propagandanın nimetlerinden istifade etmek üzere tetikte dururlar. Ancak bu tetikte duruş sadece sol/sosyalist örgütlerin rüyalarını süslemez.
    Garip ama gerçek olan şudur: Eşine neredeyse hiç rastlanmayacak bir şekilde Stalinist, Kemalist, liberal ve Baasçılık gibi siyasi kimlikleriyle bilinen aktörlerin Türkiye’de silahlı propagandaya bağımlı, muhtaç ve mecbur olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu bağımlılık ilişkisi bir taraftan Kürt sorununda kontrolü elinde tutmak adına böyledir. Diğer taraftan sol/sosyalist kimi örgütlerin gerek sokak eylemleri gerekse silahlı tedhiş eylemleri üzerinden siyaseti terbiye etme avantajını kaybetmemek için böyledir. Savcı M. Selim Kiraz’ın rehin tutulup katledilmesinde medyada sergilenen duruş ve tutum DHKP/C’den daha geniş bir silahlı propaganda networkünün tehdidi altında olduğumuzu teyit etmiştir.
    Mesele Okmeydanı, Küçük Armutlu, Gülsuyu veya Gazi Mahallesi gibi varoşlara sıkışmış, marjinal ve taşeron-tetikçi bir sol/sosyalist çetenin marifetlerinden çok daha fazlasını göstermektedir. CHP’den TÜSİAD’a, merkez medyadan akademi ve sanat dünyasına kadar meğer ne kadar çok eski tüfek, kulağı kesik ‘devrimci militan’ Hükümeti devirmek üzere oluşturulan koalisyonlarda yer almak için fırsat kolluyormuş. Gezi Ruhu ölümsüz, Y Kuşağı sınıfsız ve sınırsızmış demek.
    Devrimci Sol’un taşeron-tetikçi bir tedhiş çetesi olmaktan öteye hiçbir anlamı kalmadı. Ama bu çetenin provokatif eylemlerinden medet umanların oranında ciddi bir artış olduğu da ortada. Ne yazık ki manzara fena. Dev-Sol bir taraftan Kemalizm adına diğer taraftan Esed/Baas cuntasının bekası adına iş görüyor. Bu ülke ve bölgede onu ayakta ve bir tehdit unsuru olarak yedekte tutan siyasal bir dinamik var.
    ‘Sol’, Kimlerin Umudu?
    Yunanistan’dan Suriye’ye, Almanya’dan Belçika’ya değin geniş bir siyasal-lojistik desteği bu örgüt için mümkün kılan şartlar, evvel emirde Türkiye’deki klasik devlet sınıflarına ve militan Alevi unsurlara yaslanıyor oluşudur. Cezaevlerinde verilen hakimiyet mücadelesinden ölüm oruçları eylemlerine değin, üniversitelerdeki örgütlü mücadeleden merkez medyada alan tutmaya kadar hemen her alanda baskın bir karakter eden bu söylem ve örgütlenme biçimini ‘marjinal sol’ ironileriyle çözümlemek de çözmek de mümkün değildir.
    Şiddet ve düşmanlık temelinde yükselen, örgüte kattığı kadın-erkek bütün insanları mutlak inançlı kılan, örgütün bir kararıyla ölmeye ve öldürmeye endekslenmiş bir insan tipini üreten mekanizmayı sadece polisiye tedbirlerle çökertme çabası mantık dışıdır. Dev-Sol’un bütün cinayet ve provokasyonlarının temize çıkarılmasına vesile kılınan örneğin Grup Yorum, İdil Kültür Merkezi, Tayad, üniversitedeki öğrenci kulüpleri, eşkıyalıkla ele geçirilmiş kültür merkezleri, birkaç basit tiyatro sahnesine belediyeler eliyle verilen destekler gibi araçların oluşturduğu bataklıkla kim, nasıl mücadele edecek? Doğan Medya destekli sol ajitasyonla siyasi ve kültürel boşluğu doldurma operasyonuna herkesi seyirci kılarak işin içinden çıkılmaz.
    Hemen her olayda CIA, MOSSAD, MI6 izleri aramaya meraklı stratejistlerin biraz da Esed rejiminin Muhaberatı tarafından örgütlenen sol-sosyalist çetelerin peşine ne zaman düşeceklerini merak ediyoruz.

  32. DHKP-C’nin eylemi karşı-devrime hizmet etmiştir.
    Bu tür eylemlerin solla ilgisi yoktur.
    Gladyo destekli bir eylem olduğu her halinden belli.
    Eylemi yapanlar bilinçsiz unsurlar.
    Resim ve resimdeki görüntü çocukca.
    Hiç bir bilinçli solcu bu tür eylemi desteklemez.

    Bu Gladyo eylemi,CİA-nın gerici-Amerikancı darbe operasyonuna zemin hazırlama amaçlıdır.
    Nesnel durum budur.

  33. Terör neye yaradı?
    Melih Aşık

    Görevine bağlı bir savcı ile üç eylemcinin ölümüyle sonuçlanan iki günlük terör olayından önümüzdeki günlere neler taşınacak? Bu olay seçime doğru hangi algıyı yaratacak, ne tür propagandalara malzeme olacak.. Şimdiden anlaşılıyor ki… İstihbarat ve güvenlik zafiyeti arka planda kalacak, ön plana şu iddialar geçecektir.
    ? Gezi olaylarında öldürülen bir gence terör örgütü sahip çıkıyorsa Gezi’nin arkasında terör örgütü var demektir… O zaman Gezi olayları da terörist harekettir…
    ? Berkin Elvan, ona sahip çıkanlara bakılırsa, terörist bir gençtir.
    ? Terörün bu kadar pervasız ve azgın bir hal alması İç Güvenlik Paketinin ne kadar doğru zamanda çıkarıldığını göstermektedir. Paket çıkarılmasa seçim öncesi terör daha da tırmanacaktı.
    ? Terörün kökünü kurutmak için daha sıkı önlemler alınmalı, Başbakan’ın söylediği gibi toplumsal olaylara göz açtırmamalı, kimse gösteri için sokağa çıkmamalıdır.
    ? Teröristler pazarlık için CHP’li Sezgin Tanrıkulu’nu çağırdı. Demek ki teröristler CHP’yi kendilerine yakın buluyor… CHP teröristlerle kol koladır.
    ? Avukatları ve basını bilvesile biraz daha zapturapt altına almak lazımdır.
    ? Başbakan’ın cumhurbaşkanı olmasıyla olaylar ağırlaşmıştır. Ülke adeta başsız kalmıştır. Başkanlık sistemi zorunlu olmuştur.
    Terör olayı muhtemelen bu algıları güçlendirme yönünde kullanılacaktır.

    Rehin alınan yargı değil de iktidar mensubu olsaydı felaketle sonuçlanan bu operasyon yine yapılacak mıydı?
    ? ? ?
    Kılıçdaroğlu’na kameralar önünde şişe atanlara ne gibi bir işlem yapıldı?
    Siyasetçilere şişe atmak düşünce özgürlüğü mü?
    İktidara şişe atmak da serbest mi?
    Akif Kökçe

    SENBEN

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, şehit savcı Mehmet Selim Kiraz’ın cenazesinden sonra basının önüne çıktı:
    – Gönül isterdi ki Sayın Kılıçdaroğlu, sayın Bahçeli, tweetlerle veya yazılı mesajlarla hükümetimizi eleştireceklerine gelip buradaki şehidimizin ailesini bağırlarına bassalardı, dedi…
    Peki 2006 yılında terör saldırısında öldürülen Danıştay Hakimi Mustafa Yücel Özbilgin’in cenazesine zamanın Başbakanı gitmiş miydi? Gitmemişti. Erdoğan’ın Özbilgin’in evine taziyeye gittiğini de anımsamıyoruz!

    http://www.milliyet.com.tr/teror-neye-yaradi-/gundem/ydetay/2038221/default.htm

  34. DHKC Açıklaması : AKP ÇOCUKLARIMIZIN KATİLİDİR! TAYYİP ERDOĞAN KATİLLERİN BAŞIDIR!
    TwitLonger’de yayimlanan Aciklamanin Tam Metni ise söyle:

    “Tarih: 01 Nisan 2015
    Açıklama: 444

    AKP’NİN HÂKİMLERİ, SAVCILARI ÇOCUK KATİLLERİNİ, KATİLLERE EMİR VERENLERİ KORUYOR

    Savcılar, hakimler katil iktidarın lağım faraleri olmayın. Bunu kabul etmeyin.
    AKP ÇOCUKLARIMIZIN KATİLİDİR!
    TAYYİP ERDOĞAN KATİLLERİN BAŞIDIR!
    ÇOCUK KATİLLERİNİ, KATİLLERE EMİR VERENLERİ AFFETMEYECEĞİZ!
    AKP ÇOÇUK KATİLİDİR! 13 YILLIK İKTİDARLARI DÖNEMİNDE 241 ÇOCUK KATLEDİLDİ. TEK BİR KATİL YARGILANIP CEZA ALMADI

    SAVCININ REHİN ALINMASI “SAVUNMAYA” YÖNELİK BİR SALDIRI
    DEĞİLDİR, ADALETSİZLİĞE İSYANDIR

    HALKIN ADALETİNİN NE OLDUĞUNU ÖĞRENECEKSİNİZ!

    Adalet savaşçılarımız ve adaletimiz geleceğin güvencesidir
    Adalet savaşçılarımız ve adaletimiz onurumuzdur
    Faşizme örtü yapılan hukuk ve adalet değil halkın adaletini uyguluyoruz.

    31 Mart 2015 tarihinde saat 12.36 civarında Cephe’nin Adalet Savaşçıları ŞAFAK YAYLA ve BAHTİYAR DOĞRUYOL, AKP’nin hırsızlarını, katillerini koruyan Avrupa’nın en büyük, “yüksek güvenlikli” Çağlayan Adliyesi’ne girerek Berkin Elvan’ın katillerini 655 gündür koruyanlardan AKP’nin Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ı rehin almışlardır.
    Cephe’nin Adalet Savaşçılarının talebi; 655 gündür korunan Berkin Elvan’ın katillerinin isminin açıklanması ve yargılanmasıdır!

    AKP KATİLLERİ YARGILAMAK YERİNE KATLİAMI TERCİH ETTİ! ADALET SAVAŞÇISI ŞAFAK YAYLA VE BAHTİYAR DOĞRUYOL’U KATLETTİ!
    ADALET İÇİN REHİN ALINAN SAVCI MEHMET SELİM KİRAZ’IN ÖLÜMÜNDEN DE AKP VE KATİL POLİSLERİ SORUMLUDUR! AKP SAVCISINI HARCAMIŞTIR. SAVCISINDAN VAZGEÇMİŞTİR. İŞTE DEĞERİNİZ BU KADARDIR. KORUMAYIR KATİLLERİ .
    ADALET SAVAŞÇILARIMIZ ŞAFAK YAYLA VE BAHTİYAR DOĞRUYOL’UN HESABINI SORACAĞIZ!

    Savcılar, hakimler iktidarın lağım faraleri olmayın. Bunu kabul etmeyin.

    BİR YILDIR BİR TABUT VAR. TÜM CEPHELİLERİN YÜREĞİNİN ORTA YERİNDE OTURUYOR.
    BİR MEZAR VAR, TÜM CEPHELİLERİN EVLERİNİN ORTASINDA…
    BİR YANGIN VAR ANADOLU’NUN ORTASINDA…
    15 YAŞINDA BİR ÇOCUK MEZARI BİR ÇOCUK TABUTU!
    Adalet bizimle anılır buralarda.
    Adalet savaşçılarımız cüretleriyle direnişe alfabe oldular.
    Biz konuşacağız, siz dinlemeyi öğreneceksiniz. Adalet böyle başlayacak!
    Evlat diye bir avuç kemiğe bir avuç toprağa kurban ettiniz anaları. Bunun hesabını vereceksiniz.
    Ölümü de, zulmü de yendik feda ruhu ile adalet olacak milyon milyon devrime yürüyeceğiz. Faşizm: Tekelci burjuvazinin en gerici en şoven en kanlı diktatörlüğüdür. Ve faşizmi yenmenin onuru SADECE sosyalistlerindir. Bunu öğreneceksiniz.

    Ekmek Adalet Özgürlük İçin Savaşıyoruz!
    Kimse Terör Demagojisi Yapmasın!
    Tam 655 gün boyunca Berkin Elvan’ın katillerinin yargılanması için adalet istedik. Adalet istedik diye üzerimize gaz bombaları adıldı. TOMA’larla su sıkıldı, yerlerde sürüklendik, gözaltına alındık, tutuklandık… Evet adalet istedik diye aylarca hapishanelerde tutulduk, tutuluyoruz… Berkin Elvan için adalet isteyen, eylemlere katılan yüzlerce kişi hakkında soruşturma açıldı. Fakat 655 gündür Berkin Elvan için adalet istiyoruz. Berkin’in katleden polisler hakkında kamera görüntüsü, tanık anlatımı vb. her türlü delil savcıların önüne konmasına rağmen 655 gündür savcılar delilleri karartıp katilleri korudular. Diğer Haziran şehitlerine açılan davalar ilden ile sürüldü. Ali İsmail Korkmaz’ın, Ethem Sarısülük’ün katillerine “ödül” denilecek cezalar verildi. İyi hal uygulandı. İndirim yapıldı cezalarından. Hakimler savcılar katillere BEY diye hitap etti. “Hastaymışsınız geçmiş olsun” dileklerini iletti tüm dünyanın duyacağı şekilde. Aileleri avukatları ise joplattılar. Horul horul uyudular mahkemelerde. Üst mahkeeme karar verdi “gözlerini dinlendiriyor uyumuyor” dedi.
    Bu mu adalet! Halk düşmanlarını koruyan adalet adalet değildir!
    Bu ülkede her çocuk 2 bin dolar borçla doğarken, başta Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP’liler tüyü bitmemiş yetimlerin rızkına göz dikerek milyonlarca doları çaldılar… Sözde adaleti sağlaması gereken mahkemeler, savcılar, hâkimler ne yaptı?
    Hırsızları, katilleri korudu! BUNA ADALET Mİ DİYORSUNUZ? SİZE ADALETİ GÖSTERECEĞİZ! Hırsızları katilleri koruyan adalet adalet değildir!

    AKP ÇOCUKLARIMIZIN KATİLİDİR! TAYYİP ERDOĞAN KATİLLERİN BAŞIDIR!
    Berkin Elvan 14 yaşında, o zaman Başbakan olan Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla katledildi. Haziran ayaklanmasında katledilen çocuklarımız için “talimatı ben verdim” dedi. Katil polisler için “polisimiz destan yazmıştır” dedi. AKP iktidarında Berkin Elvan ne ilkti, ne de son oldu… Daha geçen hafta AKP’nin katil polisleri İstanbul Gazi Mahallesi’nde 14 yaşında Deniz Genç adında bir kızımızı daha başından gaz fişeğiyle vurdu. Deniz Genç hala komadadır. Cizre’de 12 yaşında katledilen Nihat Kazanhan’ın katillerini serbest bıraktı. 12 yaşında üzerinde 13 kurşun çıkan Uğur Kaymaz’ın katilleri tek bir gün bile ceza almadılar.
    Tayyip Erdoğan’ın “çocuk da olsa, kadın da olsa gereği yapılacaktır” talimatıyla katledilen çocukların katilleri hakkında soruşturma dahi açılmadı.
    AKP ÇOÇUK KATİLİDİR! 13 YILLIK İKTİDARLARI DÖNEMİNDE 241 ÇOCUK KATLEDİLDİ. TEK BİR KATİL YARGILANIP CEZA ALMADI.
    AKP katliam emrini veriyor. Katil polisleri katlediyor. Bu ülkenin, hukuku uygulayacak, adaleti sağlayacak mahkemeleri, hâkimleri, savcıları soruşturma dahi açmıyor. Tek işleri var; halk düşmanlarını koruyorlar.
    HALKIN DA ADALETİ VAR!
    AKP faşizminin halka dayattığı hiçbir adaletsizliği kabul etmeyeceğiz. Adaletsizliği kabul etmek, sineye çekmek, yeni katliamlara, her türlü adaletsizliğe ortak olmaktır.
    Adaletsiz yaşanmaz. Halkın da bir adaleti var. Bunu öğreteceğiz halk düşmanlarına.
    THKP-C’den Devrimci Sol’a, Devrimci Sol’dan DHKP-C’ye 45 yıllık tarihimiz aynı zamanda adalet için savaş tarihidir.
    Mahir Çayan ve 9 yoldaşı 30 Mart 1972’de Kızıldere’de vatanın bağımsızlığı için, halkımızın kurtuluşu için, adalet için şehit düştüler.
    Faşist devletin Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamını önlemek için üç İngiliz ajanını rehine almışlardı. İstekleri Adaletti…
    Kim Denizler’in idam edilmesinde hukukun adaletin olduğunu söyleyebilir?
    Soruyoruz: Avrupa’nın, dünyanın en büyük adalet saraylarını yaptırdı AKP, kim bu Adalet saraylarında hukukun adaletin var olduğunu söyleyebilir?
    Amerikan uşakları 30 Mart 1972’de Kızıldere Denizlerin idamını durdurmak yerine 10 devrimciyi katletmeyi tercih etti.
    Bugün 31 Mart 2015’de Amerikan uşağı faşist AKP, 655 gündür yargılanmayan Berkin Elvan’ın katillerinin adlarını açıklamak yerine iki devrimciyi daha katletti…
    Katliamların hesabını soracağız. Kızıldere’den, kerpiç evden gelip saraylarınızı yıkacağız!

    HALKIN ADALETİ KAVRAMI ÖGRÜTÜMÜZ TARAFINDAN HALKIN
    GÜNDEMİNE YERLEŞMİŞTİR.
    Terör demagojisiyle kimse eylemlerimizdeki adaleti karartamaz. Eylemlerimiz etkisini tarih boyunca gösterecektir. Her bir eylemimiz, halkın adaletsiz kalmadığının ve kalamayacağının ifadesidir.
    Ülkemiz sınıflar mücadelesinde HALKIN ADALETİ kavramı 12 Eylül faşist cuntasının adaletsizliği üzerine 1990’lı yıllarda cuntanın işkencecilerini, katillerini, cunta şeflerini Cephe’nin cezalandırma eylemleriyle yerleşmiş ve halkın en önemli özlemlerinden birinin ifadesi olmuştur.
    Eylemlerimiz adalete susayan halkın yüreğine su serpmektedir. Halkın adaletsizliğe teslim olmayacağının, adaletsiz yaşayamayacağının göstergesidir.

    EN BÜYÜK TERÖRİST FAŞİST DEVLETTİR!
    TAYYİP ERDOĞAN TERÖRİST DEVLETİN BAŞIDIR!
    Her türlü adaletsizliği yapacaksınız. Halkı katledeceksiniz. Katilleri koruyacaksınız, aklayacaksınız, kendi çıkarttığınız yasalara dahi uymayacaksınız… halk adalet istediğinde, Halk Kurtuluş Savaşçıları hesap sorduğunda, halkın adaletini uyguladığında TERÖR diyeceksiniz.
    Herkes aklını başına toplasın. Ağzından çıkana dikkat etsin. Katillerin, faşist AKP’nin sözcülüğüne soyunmasın.
    241 çocuğumuzu katleden AKP’den daha büyük terörist var mıdır?
    655 gündür Berkin Elvan’ın katillerini yargılamayan AKP’den daha büyük terörist var mıdır?
    Haziran şehitlerinin katillerinin mahkemelerini şehirden şehire süren, katillere ödül gibi cezalar veren AKP’den daha büyük terörist var mıdır?
    310 madenciyi bir gecede öldüren 432 çocuğu yetim bırakan AKP’den büyük terörist mi var?
    Yoksul halkın yaşadığı mahallelerimizde uyuşturucu çeteleri aracılığıyla zehir saçıyor. Halk çocuklarını zorla zehirleyen mafya çetelerini besleyen, koruyan, halka karşı kullanan AKP’den daha büyük terörist var mıdır? (Uyuşturucu çetelerine karşı mücadele ederken AKP’nin uyuşturucu çeteleri tarafından katledilen Hasan Ferit Gedik davasını da unutmadık.)

    Hukuk operasyon demek oldu.
    HUKUK KATİLLERİ KORUMAK DEMEK OLDU
    BİZE TERÖRİST DİYEN AKP’NİN KORKTTUĞU SİNDİRDİĞİ GAZETECİLER YAZARLAR
    Sizinle terörizmin ne olduğunu; felsefesini, amacını, yöntemlerini herşeyini tartışırız.
    Ama devrimci eylemle terörizmi aynı kefeye koyan kafa yapısının ne felsefeden, ne toplumlardan, ne bilimden, ne tarihten anladığı şüphelidir. Yuvarlak ben söyledim oldu… değildir.
    Tarihsel, bilimsel, politik olarak açıklayın.
    Bu ülkede şiddeti devrimciler yaratmadı, silahı da dünyada devrimciler yaratmadı. Biraz okuyun. Toplumlar tarihini, Türkiye tarihini okuyun hatırlayın . Sonra da hamasi “örgüt terör” laflarını bilimsel bir temele oturtun. Bir kafa yapısının ne felsefeden, ne toplumlar biliminden, ne tarihten anladığı şüphelidir!
    Tuğlaları cesetlerimizden, harcı kanlarımızdandır o adliye binalarının…
    Avukatlar… savcılar hakimler… Yüreğinizin bir yerlerinde “Berkin Elvan’ın öldürülmesi açık bir devlet cinayetidir ” demek isteyen, “hayır katledemezsiniz” diye haykıran bir hücre yok mu?
    Avukatlar… 90 bin kişiler… Hangi hak alma mücadelesine önderlik ettiler? Hangi durumda en öne atılıp herkese cesaret aşıladılar, yol gösterdiler?
    Berkin’i düşünün. Berkin için neden kılını kıpırdatmadığını sorun savcılara… O kadar her şeyi bilenlersiniz biraz bilimsel olun, bilimsel düşünün. Emperyalizmin, devletin kalıplarıyla düşünmekten ve konuşmaktan vazgeçin. İstiyorsanız binlerce örnekle, tarihsel gelişimiyle, ideolojisiyle “şiddet”i de, “terör”ü de tartışırız sizinle.
    Bırakın kanlarımız, cesetlerimiz üzerinde tepinmeyi.
    Şimdi orta yerde 15 yaşında bir çocuk tabutu duruyor siz neyi tartışıyorsunuz.
    241 çocuk öldürdü AKP tek birkişi cezalandırılmadı,
    Her şiddete otomatiğe bağlanmış gibi “terör” yaftası yapıştırarak konuşmanın hiçbir bilimselliği yoktur. Ayrıca yaptığınız tanımlamalar da pentagonda hazırlanmıştır. Emperyalizme faşizme karşı olan tüm haraketler ona göre terördür. Bunun bir örgüt olması ya da bir halk olması ülke olması hiç önemli değildir. Ve böyle kendi beyni olmayanlar da Amerika’nın tanımlamaları ile konuşup büyük tahliller yaptığını sanır, köşesinden tv ekranlarından “terör” tanımları yapar.
    Devrimciler bir eylem yapınca terör! Ama devlet 15’inde bir çocuğu vurunca hak öyle mi! Devlet 241 çoçuğu öldürünce ne peki bunun adı… Katil devlet!
    Öldüremediği çocuklarımızı kendi hapishanelerinde tecavüz ettiler… Bunun adı ne ırz düşmanı devlet.
    Bir gecede 307 maden işçisini gömdüler maden ocağına… Bunun adı ne katil devlet..
    Kim terörist biz mi, burjuva devlet mi?
    Milim sapmaz bizim devrimci şidddetimiz.
    Adınız gibi biliyorsunuz bunu. Ama patronlarınız çok sıkıştı. Fırça yediler Tayyip’ten.
    Adliyeye nasıl girdiler vs. vs. bırakın bunları. Adaletsizlik var oldukça mücadeleyi hiç bir teknik ve önlem engelleyemez… Sizi kameralarınız özel güvenliğiniz üst aramalarınız değil zulm etmemek koruyabilir. Sömürüye talana yalana son vermek koruyabilir.
    Amerika’nın yanaşması AKP…
    Emperyalizmin beslemesi AKP…
    Kendi çıkardığınız yangında diri diri yanacaksınız!
    Marksizm iflas etti. Silahlı mücadele iflas etti diyenler… Marksizm bir ticari işletme değil ki iflas etsin. Bir eylem klavuzu ve bir düşünce yöntemi. Amaç halkı bilgisiz ve yöntemsiz bırakmak düşünme yetisini dumara uğratmak… Eveleyip geveledikleri DÜNYAYI DEĞİŞTİRME EYLEMİNİN GEÇERSİZLİĞİNİ YİTİRDİĞİNİ ilan etmek… devrim düşüncesine güvensizlik yaymak… Silahlı mücadele iflas etti yaygarsını yayanlar bizi yöntemsiz bırakmak istiyorlar. Öyle ya bu yöntem iflas etti ise tek yöntem kalıyor: tekellere biat et sesini çıkartma faşizm emperyalmizm ezsin, yok etsin seni. Yok. Silahlı mücadele iflas etmedi. Marksizm Leninizm iflas etmedi. Adalet savaçılarımızla yaşıyor ve hesap soruyor.
    Gelecek bizimdir.
    Gelecek sosyalizmindir.
    Faşizmi protesto eder karşı çıkar bir kesimler , ama tarih göstermiştir ki; faşizmi yenmenin onuru SADECE sosyalistlerindir.
    FAŞİZMİ YENECEĞİZ!
    Bize ait olanları…
    Demokrasi, Bağımsızlık, Adalet, Eşitlik, Özgürlük! bunları alacağız.

    KATLİAMCILIK OLİGARŞİNİN YÖNETİM TARZIDIR
    YÜZLERCE, BİNLERCE KATLEDİLDİK, BU DEVLET KATİLLERİ HEP KORUDU
    Faşist devletin tarihi katliamlar tarihidir. İşkenceler, katliamlar, adaletsizlik faşizmin yönetim biçimidir. Aşağıya bir kaç katliamı aktaracağız. Hepsi de doğrudan faşist devlet tarafından ya doğrudan kendisi tarafından ya da sivil faşistlerle dinci gericiler tarafından yapılmıştır.
    -30 Mart 1972 Kızıldere Katliamı… Amerikan uşağı ‘balyozcu başbakan’ diye anılan Nihat Erim hükümeti tarafından gerçekleştirilmiştir. (Başbakan Nihat Erim daha sonra Devrimci Sol tarafından Cezalandırılmıştır)
    – 6 Mayıs 1972 Deniz Gezmiş ve arkadaşları aynı hükümet tarafından idam edilmiştir.
    – 1 Mayıs 1977 katliamı… Katliamı yapan devletin kontgerilla güçleridir, katiller yargılanmadı…
    – 24 Aralık 1977 Maraş Katliamı… Katliamı yapan devletin kontgerilla güçleri, sivil faşistler ve gerici dincilerdir, katiler yargılanmadı…
    – 16 Mart 1978 Beyazıt Katliamı… Katliamı yapan devletin kontra güçleridir, katiller yargılanmadı…
    – 4 Temmuz 1980 Çorum katliamı… Katliamı yapan devletin kontgerilla güçleri, sivil faşistler ve gerici dincilerdir, katiler yargılanmadı…
    – 1991; 12 Temmuz Katliamı… 10 devrimci ABD’nin CIA işbirliği ile bu devlet katletti… Katillerine tek bir gün ceza verilmedi…
    – 1992; 17 Nisan Katliamı… 10 devrimci Devletin katil polisleri tarafında katledildi… Katiller devletin mahkemeleri tarafından aklandı..
    – 2 Temmuz 1993 Sivas Katliamı…. Katliamı yapan devletin kontgerilla güçleri ve gerici dincilerdir, katiler aklandı… Katillerin avukatlarının büyük çoğunluğu ya AKP milletvekili, ya belediye başkanı ya da AKP üyesitir.
    – 12 Mart 1995 Gazi katliamı… Katliamı yapan devletin kontra güleridir. Katilleri koruyan, aklayan devlettir…
    – 19 Aralık hapishaneler katliamı… Katliamı yapan devletin özel yetiştirilmiş katliam timleridir. Bir katliamcı devlettir ki, kendi koruması altındaki 20 hapishanede 28 devrimci tutsağı katletti. Katiller AKP iktidarında da korunmaya devam ediyor…
    – 29 Aralık 2013 Roboski katliamı… MİT’in istihbaratı, dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın talimazı ve TSK tarafından savaş uçakları ile bombalanarak katledildiler… Emri veren ve katledenler hakkında soruşturma dahi açılmadı.
    NEREDE ADALET?
    ADALET HALKIN ELLERİNDE
    HALK SAVAŞÇILARININ ELLERİNDE

    KATLEDEN, KATİLLERİ KORUYAN BU DEVLETTEN DAHA BÜYÜK TERÖRİST Mİ OLUR?
    Terör nedir? Terörist Kimdir?
    Tarihsel, bilimsel politik, olarak açıklayın. Bu ülkede şiddeti devrimciler yaratmadı, silahı devrimciler yaratmadı. 14 yaşındaki çocuklarımızı başından gaz fişekleriyle dışardan birileri gelip vurmadı. Bu devletin polisi vurdu…
    Bu ülkenin aydın geçinenleri… Biraz yürekli olun. Okuyun araştırın, toplumlar tarihine bakın, Türkiye tarihine bakın, okuyun araştırın, adeta katliamlar tarihidir…
    Hamasi “örgüt”, “terör” demagojilerinden çıkın, söylediklerinizi bilimsel bir temele oturtun.
    Evet, bir terörden bahsedecekseniz ‘DEVLET TERÖRÜ’nden bahsetmek zorundasınız. Bir teröristten bahsedecekseniz; EN BÜYÜK TERÖRİST FAŞİST DEVLETİDİR! FAŞİST AKP’DİR.
    Bu gerçeklere gözlerinizi kapatarak faşist AKP sözcülerinin ağzıyla terör demagojileri yapmayın.
    Terör, terör, terör deyip duruyorsunuz. Bir düşünün bakalım.
    Kim tanımladı “terör şudur” diye? Neye göre terör, kime göre terör?
    “Her türlü terörü lanetlemekten başka çaremiz yok” diyorsunuz ama kendinizi kandırıyorsunuz. Sizin öyle yaptığınız yok. Siz bir tek devrimci eyleme karşı çıkıyor, “terör” diye onu lanetliyorsunuz.
    Aynı… kalıp gibi… nakarat gibi… Kullandığınız “terör” tanımı, emperyalizm tarafından yapılmış bir terör tanımıdır. Halkın ulusal, sosyal kurtuluş savaşına terörizm demiştir emperyalistler. Halkın adaletsizliğe isyanına terörizm demişlerdir. Mevcut kapitalist sömürü düzenine, emperyalizme bağımlılığa
    karşı her mücadele, terörizm diye adlandırılmıştır. Siz, onları tekrar ediyorsunuz, başka bir şey yapmıyorsunuz. Size “terör” diye devrimcilerin eylemini öğretmişler. Siz de aynen öğretildiği şekilde yazıyor, öğretildiği şekilde karşı çıkıyorsunuz.
    Kendi beyni olan herkesi düşünmeye çağırıyoruz. Terör nedir? Kim terörist?
    Evet tartışacaksınız..terör de deseniz bu eylemi eylemlerimizi tartışacaksınız.
    Peki soruyoruz: ne yapalım söyleyin?
    Gazi’de o kadar insanımız katledildi. Gazi davasını izlemişseniz biliyorsunuzdur, zaten katiller mahkemeye çıkarılmadı, göstermelik olarak mahkemeye çıkarılanlardan ikisine göstermelik cezalar
    verildi… onlar da sanırız bu aftan çıkılar.
    Buca hapishanesinde üç yoldaşımız katledilmişti… Katiller hakkında dava bile açılmadı. Sonra Ümraniye’de dört yoldaşımız katledildi… Katiller yine cezasız…
    Ulucanlar’da on tutsak katledildi. Katiller hakkında dava açılması bir yana, ölü, yaralı tutsaklar
    hakkında dava açtılar. Bunlar tabii en bilinenleri… 1991’den bu yana ikiyüze yakın
    insanımız sokak ortalarında, evlerinde infaz edildiler… Bin operasyon yapıldı… İşkencehaneler vızır vızır çalışıyor bu ülkede.
    İşçi, memur, alanlara yüzbinler halinde çıkıyor, kimse kaale almıyor… Hapishanede otuzdan fazla insanımız katlediliyor; bu ülkenin Başbakanı çıkıp “hayırlı olsun… büyük başarı” diyor… Adalet nasıl yerine getirilecek? Soruyoruz size.
    Ve soruyoruz; bu soygun, katliam düzen nasıl değiştirilebilir?
    Bu düzeni savunuyorsanız mesele yok.
    Ama bu düzenin bir sömürü düzeni olduğunu, katliamcı olduğunu bilenlerin, bu gerçeği kabul edenlerin böyle bir sorunu var. Bu sorunun cevabı, halkın savaşıdır. Silahlı, silahsız, yasal, yasadışı… Bunu biz belirlemiyoruz… Bu ülkede işkence, hırsızlık, katliam yapanın yanına kar kalıyor mu kalmıyor mu? Mesele bu?
    Kimse, bir tek allahın kulu bile, herkes bu düzende yaptığı adaletsizliğin, işkencenin, hırsızlığın, soygunun, dolandırıcılığın cezasını görüyor diyebilir mi?
    Adalet için her türlü hak arama yolu açık da biz mi başka yola başvuruyoruz?
    Halkın şiddeti meşrudur. Kimse “terör” olsun diye kendini feda etmez. İdeallerimiz var, her eylemimizle herkese anlatmak istediğimiz bir şeyler var.
    Beyni olanlar, kendi beyinleriyle düşünenler, CIA teorilerinin, propagandalarının dışında hayata bakabilmeyi becerenler, anlayacaktır. Anlamayanların spekülasyonları, küfürleri, hakaretleri hiçbir şeyi değiştirmez.
    Terörün kaynağının devlet olduğunu, insanların da örgütlenerek buna karşı kendilerini koruduklarını, direnme haklarına karşı yapılan saldırıya ölümleri ile karşılık verdiklerini anlayamazsanız, böyle saçma sapan tespitle uğraşırsınız.
    Eğer söz konu olan DHKP-C’nin yani bizim eylemlerimiz ise, halkın korkmasına gerek yoktur; bırakın işkenceciler, katiller, tekelciler, infaz, katliam kararları alanlar, halk düşmanları korksun!
    Halkın ve halkın yanında olanların bu ülkede korkacağı tek terörist DEVLET’tir.
    Bugün terör demagojisi yapanlar…
    Sizleri anlıyoruz korkuyorsunuz! Halkın Adaleti’nin er geç karşınıza çıkacağını biliyor ve bunun tedirginliğini yaşıyorsunuz. Ama yanlış yöne bağırıyorsunuz. Sizlerin kanını döken oligarşidir, sizlere işkence-katliam emrini verenlerdir, halka ve devrimcilere karşı suç işletenlerdir, çocukların katledilmesi emrini verenlerdir. Ve şunu hiç unutmayın; Halkın Adaleti hiçbir suçu karşılıksız bırakmaz, hesabını mutlaka sorar. Bundan kaçamazsınız.
    Bu düzenin adaleti BERKİN’İN KATİLLERİNİ yargılayamaz, yargılamaz. Çünkü düzenin çıkarları işkencecilerin, katillerin gözetilmesine, korunmasına bağlıdır. Bu yüzden daha çok ve daha iyi işkence yapanlar, daha büyük ve sistemli katliamlar düzenleyenler ödüllendirilir, terfi ettiler.

    SAVCININ REHİN ALINMASI “SAVUNMAYA” YÖNELİK BİR SALDIRI
    DEĞİLDİR, ADALETSİZLİĞE İSYANDIR
    Kimileri AKP’nin halk düşmanı savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın rehin alınmasına “savunmaya yapılmış bir saldırıdır” diyor.
    Herkesi dürüst ve namuslu olmaya çağırıyoruz… Bu halk düşmanları sadece mahkemelerde AKP’nin katilerini korumuyorlar, hırsızlıklarını aklamıyorlar. Bu savcıların sahte delillerle, polis ifadeleriyle, gizli tanıklarla, hileyle, komployla düzenlenen iddianameler ile yüzlerce, binlerce halk çocuğu, devrimciler hapishanelere dolduruluyor. Onlarca yılı bulan cezalar veriliyor… Bu halk düşmanlarının verdikleri kararlarla halk çocukları, devrimciler katlediliyor…
    Bu ülkede hukuk operasyon demektir. Hırsızların, katillerin korunması demektir.
    Bunlar mı “savunma hakkı”nı savunuyor. Bırakın bu sahtekarlığı, ürkekliği, korkaklığı…
    Tayyip Erdığan’a hakaret edildi diye son 7 ayda 105 kişi hakkında soruşturma açıldı. Bunlardan 8’i tutuklandı.
    655 gündür Berkin Elvan’ın katillerinin kamera görüntüleri ellerinde ama isimleri dahi tespit edilmedi. Katiller yargılanmıyor, ellerinde gaz tüfekleri ile halka gaz sıkmaya devam ediyorlar…
    Siz hangi savunmadan bahsediyorsunuz. Halkın adaleti işleyince aklınıza savunma mı geliyor?
    19 Aralık katliamında devrimciler diri diri yakılırken sahiplendiğiniz bu savcılar ne yapıyordu? 655 gündür Berkin Elvan davasında ne yaptılar…
    Bu devletin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek için “Ankara’yı parsel parsel sattı” dedi… Bu devletin savcıları ne yaptı…
    Herkes ağzından çıkan sözlere dikkat etmelidir. Mahirler’den bugüne 45 yıllık tarihimiz aynı zamanda ülkemizde ADALET İÇİN SAVAŞIN TARİHİDİR. 600’ün üzerinde şehit verdik. Yaratılan her değerimiz kan-can pahasına yaratılıyor. Katillerin, Hırsızların koruyucusu alçak savcılarla ADALET SAVAŞÇILARIMIZI yan yana getirmeyin.
    Gencecik Savaşçılarımız ADALET için can veriyorlar…
    Savaşçılarımızın Rehine eylemi “savunmaya yönelik bir saldırı” değil, adaletsizliğe indirilen güçlü bir yumruktur.

    SİLAHLAR NASIL GİRDİ, GÜVENLİK ZAFİYETİ Mİ VAR?…
    BUNLARI SORMAK, TARTIŞMAK AKIL FUKARALIĞIDIR!
    Nasıl daha güvenlikli “saraylar” yaparız diye tartışmayın; NEDEN ADALET YOK onu tartışın. Halk adalet istiyor. Halk adalete aç… Ekmek su kadar halk adalete muhtaç… Adaletsizliği büyüterek can güvenliğinizi koruyamazsınız.
    Hiç bir güvenlik önlemi sizi koruyamaz. Çok güvenlikli adalet saraylarınıza nasıl girdiğimize kafa yoracağınız yerde, “güvenlik zafiyeti mi var’ diye yeni güvenlik önlemleri düşünmek yerine ZULME SON VERİN! ADALETSİZLİĞE SON VERİN!
    Tarihten de mi ders almıyorsunuz? Dünyanın en güvenli iş merkezlerden biri olan Sabancı Holdingin 25. katına çıkıp halk düşmanlarını cezalandırmadı mı adalet savaşçılarımız?
    Başkentin göbeğinde Adalet Bakanlığı ve AKP Genel Merkezi’ni vurmadı mı adalet savaşçılarımız?
    Başkentin göbeğinde faşist devletin bekçisi 250 bin polisin yönetim karargahı Emniyet Genel Müdürlüğü’nü vurmadık mı?
    Dolmabahçe sarayının kapısına dayanıp, Berkin’in katillerini yargılamazsanız “saraylarınızı yıkacağız” demedik mi? Patlamadı diye, bombaların patlamamasından mı medet ummuştunuz?
    Devrimci yaratıcılığın karşısında hiçbir güvenlik önleminiz işe yaramayacaktır.
    Adaletsizlik var olduğu sürece, zulmünüz var olduğu sürece Adalet mücadelemiz sürecek. Adalet için savaşacağız. Halkın adaleti işleyecek.
    Sizi hiçbir teknik önleminiz kurtaramaz… Güvenlikli kapılarınız, X-RY cihazlarınız, MOBESE’leriniz, yüz tanıyan kameralarınız sizi koruyamaz…
    Bir kez daha söylüyoruz, Adaletimizden korunmak için önlem almayı değil, adaletsizliğe, zulme son vermeyi tartışın. Sizin için en iyi güvenlik adaletsizlikten ve zulümden vazgeçmektir.

    ÇOCUK KATİLLERİNİ, KATİLLERE EMİR VERENLERİ AFFETMEYECEĞİZ!
    Burjuvazinin halka dayattığı hiçbir adaletsizliği kabul etmeyeceğimizin belgesidir. Her biri, devrim iddiası sosyalizmi savunma kararlılığıdır.
    Savaşanlar ne istiyor; ADALET!
    Silahımız sadece halk düşmanlarını hedefleyecektir.
    Halka karşı işlenen hiçbir sucun cezasız kalmayacağını bilin. Bugün hizmet ettiğiniz devlet, halkın öfkesi karşısında sizleri korumayacaktır.
    SAVAŞÇILARIMIZ ALINAN TÜM ÖNLEMLERE RAĞMEN YAPMIŞLARDIR EYLEMİ
    ADALET SAVAŞÇILARININ on binlerce devrimci-yurtseverin, oligarşinin faşist yasalarından ve mahkemelerinden beklediği bir şey yoktur… Halkın bu düzenin mahkeme ve yasalarına hiçbir güveni yoktur.

    BU YÜZDEN; BİZİM DE YASARALIMIZ VAR DEDİK…
    KANLA CANLA YAZILAN YASALARDIR BUNLAR.
    İÇ GÜVENLİK YASALARINIZ BİZE İŞLEMEZ.
    Devrimci irade tüm iradelerden üstündür. Bu üstünlük sonucudur ki, “olmaz” denilen koşullarda eylemler gerçekleştirilmiştir.
    Gerçek güç silahların çıkardığı seste değil, onları yöneten düşüncelerdedir. Düşüncelerin zayıf ya da yanlış olduğu yerde silahlar nihai hedefe varmayı sağlayamaz; rotasını şaşırır, sağa sola vurmaya ve etkisizleşmeye yol açar. Ulusal ve toplumsal mücadeleler tarihi bunların çokça örneği ile doludur. savaşçılarımız büyük bir devrimci miras, bir gelenekle hareket etmişlerdir. İnançla, kararlılıkla, özveriyle, direnişle, cüretle yoğrulmuş bir gelenektir.
    Halka karşı açılan savaşa son verin!
    Aksi halde, siyasi tarihimizde defalarca kanıtlandığı gibi, halka karşı işlenen suçlar cezasız kalmaz, kalmayacaktır.

    SAVCILARA, HAKİMLER AKP İKTİDARININ LAĞIM FARELERİ OLMAYIN
    Faşizmle yönetilen oligarşik devlette adalet hiçbir zaman olmamışıtr. Yine olgarşinin hiçbir iktidarın adalet AKP iktidarı kadar halka düşmanlaşmamıştır. AKP’ye 12 Eylül faşist cunta anayasası bile “bol” gelmiş, faşist terörünü çıkarttığı yeni yasalarla yasallaştırmıştır. AKP tam bir yağma talan iktidarıdır. Satmadıkları, çalmadıkları, yağmalamadıkları bir şey bırakmadılar. Sözde “Cumhuriyet” savcıları vatanımızın karış karış satılmasına, yağmalanıp talan edilmesine ses çıkarmadı, çıkartmıyor. Halka gelince aynı savcılar aslan kesiliyorlar. Hapishaneler 165 bin tutuklu ve hükümlü ile tarihinin en yüksek doluluk oranına ulaştı.
    Savcıların yaptığı burjuva anlamda da olsa “hukukun üstünlüğü”nü korumak değil, AKP’nin lağım fareliğini yapmaktır.
    AKP’nin hırsızlıklarının, yolsuzluklarının, katliamlarının üstünü örtüyor. Pisliklerini temizliyor.
    Onlar bu suçları işlemekten vazgeçmedikçe, halktan özür dileyip halkın adaletine sığınmadıkça cezalandırılmaktan kurtulamayacaklardır. Ülkede “adalet” denen kurum, tekellere, büyük toprak sahiplerine, devleti elinde tutan faşist yönetici güruha hizmet ettiği için, halkın adaletini biz uygulayacağız.
    Onlar suçlarını açıklayıp devrimci adalete sığınmadıkça bu tür olumsuzlukların sorumlusu olmaya devam edeceklerdir.
    İktidarı ve onun emrindeki tüm savcılarını ve müdürleri uyarıyoruz.
    Savcılar hakimler… devletiniz kendi koyduğu yasaları çiğnetiyor size… katilleri korumayın… korursanız sonunuz böyle olur…
    Baba olamazsanız… çocuklarınızın yüzü size haram olur…
    Eş olamazsınız.. eşinizin gözünün içine bakamazsanız…
    Savcılar acizleşmeyin…
    Bir savcı ki, gerçekleri söyleme cesareti bile gösteremeyecek kadar, hukuktan, haktan ve ahlaktan uzak…
    Kimin için, neyin uğruna?
    Kimdi katledilen, katledenler kimlerdi?
    Katledilen bir çocuk 15 yaşında, katledenler ise halk düşmanları.
    Irzına geçilen çocuklarımız … Nerede? – devletin hapisanelirinde. Kim yargılandı… bunları tecavüzeri yazan gazeteci…
    Katledilen kara kaşlı kara gözlü bir çocuk, katledenlerin memleketi, soyu sopu belirsiz…
    Katledilen, tüm Türkiye halklarının evladı… katledenler sömürücüleri, tefecileri, fuhuş yuvalarını, halkın ekmeğine göz dikenleri koruyanlar.
    Katledilen, halkın geleneğine, dinine, namusuna, kültürüne saygı gösteren, savunandır. Katledenler, halka saygısız, ayyaş, rüşvetçi, namus ve ırz düşmanları…
    Hala katil devlete çalışan hakim ve savcıları yeniden uyarıyoruz; baskı, sömürü düzenine, kontrgerillaya hizmet etmeyin. Halka ve devrimcilere karşı olan bu kurumun suçlarından arınmak istiyorsanız, orada hukuk adına yapılan işkenceleri, planlanan komploları ve bir bütün olarak katillerin nasıl korunduğunu, çalışma biçimini, davaların nasıl hazırlanıp açıldığını açıklayın ve ayrılın. İnsanlık düşmanlarına katillere katliam emri verenlere hizmet ettiğiniz sürece Halkın Adaleti’nin şaşmaz yargısına hesap vermek zorunda kalacağınızı bilmelisiniz.
    Burada bir kez daha tüm savcılara hakimlere çağrıda bulunuyoruz: Halka ve devrimcilere zarar vermekten kaçının, işkence ve cinayet suçlarına katılmayın, bu suçları işleyenleri, emir verenleri korumayın, muhafızlığını yapmayın.

    SAVCI MEHMET SELİM KİRAZ’IN ÖLÜMÜNDEN DE AKP İKTİDARI SORUMLUDUR!
    Savaşçılarımız temel talebi adalettir. 655 gün yargılanmayan Berkin Elvan’ın katillerinin yargılanmasıdır. Bugün Cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan kendi hırsızlıklarının soruşturması söz konusu olunca “adalete güvenmiyorum, adalet yok” dedi. Hırsız, katil, astığım astık, kestiğim kestik diyen Tayyip Erdoğan’ın bile Adalet Yok dediği ülkemizde hiç kimse zerre kadar Adaletin varlığından bahsedemez.
    Savaşçılarımız da adalet istemek için Berkin Elvan’ın katillerini koruyan Mehmet Selim Kiraz’ı rehin almışlardır. Savcı Kiraz’ın rehin alınması dünyada ilk yapılan rehine eylemi değildir. Devrimcilerin rehin alınan Kiraz karşılığında bir talebi var: ADALET İÇİN BERKİN ELVAN’IN KATİLLERİNİN İSİMLERİNİN AÇIKLANMASINI talep ediyorlar.
    AKP, BERKİN ELVAN’IN KATİLLERİNİN İSİMLERİNİ AÇIKLAMAK YERİNE, ŞİMDİYE KADAR PİS İŞLERİNİ TEMİZLEMEK İÇİN KULLANDIĞI KENDİ SAVCISINI GÖZDEN ÇIKARTARAK SAVAŞÇILARIMIZI KATLETMİŞ VE BERKİN ELVAN’IN KATİLLERİNİ KORUMAYA DEVAM ETMİŞTİR.
    SAVCI MEHMET SELİM KİRAZ’IN ÖLDÜRÜLMESİNDEN DE AKP SORUMLUDUR!
    ÇÜNKÜ ARTIK AKP, SAVCI KİRAZ’IN ÖLÜSÜNÜ KULLANMAK İSTEMEKTEDİR!
    Savcıdan bir kahraman, bir mağduriyet yaratmaya çalışıyor. Savcının eşi, çocukları üzerinde demagoji yapıyor… Sakın bunu yapmayın. Cezalandırılan savcının eşini, çocuklarını kullanmayın! Katlettiğiniz, işkence yaptığınız, devrimci ve yurtseverlerin de eşleri ve çocukları olduğunu unutmayın! Berkin Elvan’ın annesini seçim meydanlarından yuhalatacak kadar ahlaksız, alçak bir düşmanımızın olduğunu biliyoruz ve uyarıyoruz. Savcının eşini ve çocukları ve yakınları üzerinden politika yapmaya kalkmayın…
    İKTİDARI UYARIYORUZ:
    Hangi yasayı çıkarırsanız çıkarın, hangi baskılara başvurursanız vurun, halkın mücadelesini engelleyemeyeceksiniz!
    Tarihten ders almayan size, devrimci mücadeleyi terörle boğamayacağınızı göstereceğiz! Torba yasalarınız, Güvenlik yasalarınız polise öldürme yetkisi vermeniz, “istediğinizi korkmadan öldürün, kimse sizi yargılamayacak” demeniz, kendinizi kurtarmaya yetmeyecek! Halka ne kadar meydan okursanız okuyun, ne kadar yasa ve anayasa tanımaz tavrınızı sürdürürseniz sürdürün, başaramayacaksınız!
    Tüm baskılarınız, işlediğiniz tüm cinayetler sizi vuran silaha dönüşecektir!
    Bugün emrinizdeki polis öylesine çaresiz ve zavallıdır ki, devrimci eylemleri engelleyemedi.

    BERKİN’İN KATİLLERİNE SESLENİYORUZ!
    Ülkemizdeki her polis, bilinçli veya bilinçsiz faşizme hizmet eden birer araçtır. Emperyalizmin ve işbirlikçi tekelci burjuvazinin çıkarlarını koruyan, bu uğurda işkence yapan, cinayetler işleyen, katliamlar düzenleyen polis, bu nitelikleriyle kirli işlerin adamıdır ve polise, ne iktidar sonuna kadar sahip çıkar, ne de halk nezdinde bir saygınlığa sahiptir.
    Mehmet Selim Kiraz’dan ders alın. AKP bir gün sizi de gözden çıkartacaktır. Kendini koruyamayan AKP, sonsuza kadar sizi koruyamaz.
    HALKIN ADALETİNE TESLİM OLUN!
    Savcılara, hakimlere ve AKP’nin diğer bürokratlarına sesleniyoruz! Halka karşı suç işlemekten vazgeçin… AKP’nin pisliklerini temizleyen lağım faresi olmayın.
    AKP’lilere sesleniyoruz; Halk düşmanlığından vazgeçin. Halk çocuklarını katletmekten vazgeçin. Parsel parsel vatanımızı sattınız. Sedce Türkiye halklarına değil, Ortadoğu halklarına da tam bir düşmanlık içindesiniz, katledilen her Suriyeli’nin, Iraklı’nın, Kürdün, Ezidi’nin akan kanından da sorumlusunuz. VATANA İHANETTEN VAZGEÇİN!
    İşkencecileri, oligarşinin kiralık katillerini, halk düşmanlarını tanıyoruz ve onlara karşı savaşıyoruz.
    BERKİN ELVAN’IN KATİLLERİNİ AÇIKLAYIN! KATİLLERİ KORUMAKTAN VAZGEÇİN…

    HALKIMIZ!
    AKP, İç Güvenlik Yasaları ile daha büyük saldırılara, katliamlara hazırlanmaktadır. Seçimler bu düzenin hiçbir sorununu çözemez. Seçime giderken katliam yapan bir iktidarın seçimlerden sonra terörden başka politikalarının olmayacağını bilmelisiniz.
    Faşizmle yönetilen bir ülkede kimse demokrasi hayallerine kapılmasın.
    Kürt halkımız, büyük bir tasfiye ile karşı karşıyasınız. Faşist AKP iktidarı ile uzlaşarak Kürt sorunu asla çözülemez… Gelinen son noktayı katil inkarcı Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan “Kürt sorunu yoktur” diyerek koymuştur.
    Seçimlerden sonra halka karşı savaşın çok daha şiddetli geçeceğinden emin olabilirsiniz.
    AKP’nin faşist terörüne boyun eğmeyeceğiz. Adaletsizliğe mahkum değiliz.
    ADALET YOKSA -Kİ YOKTUR- HALKIN ADALETİ HESAP SORMAYA DEVAM EDECEK!
    AKP’nin faşist terörü karşısında, adaletsizlik karşısında halkın adaletini uygulamaktan başka yol yoktur.
    AKP, polisine katliam yasası çıkarttı. AKP’nin yasalarını tanımıyoruz. Bizim de kendi yasalarımız var. Faşizmin terörüne karşı silahlanın. Bizim de adaletimiz var. Kendi adaletimizi uygulayalım…
    Gençlerimiz…
    İşçiler, memurlar, esnaflar… tüm halkımız!
    Kurtuluşunuzu sağlamak için CEPHE’ye katılın.
    Unutma, kurtuluşun senin elindedir. Haksızlığa, adaletsizliğe, baskı ve sömürü düzenine ancak sen son verebilirsin. Bunun için birlik ol, örgütlen ve Cephe saflarında, adalet savaşında yerini al! Adalet savaşçı ol. Haksızlığa sömürüye karşı savaşta yerini al. BU ADALET, HALKIN ADALETİDİR!
    Yoldaşlar, Halkımız!
    Direniş destanlarımızın yaratıcısı, inancımızdır, halkımıza ve yoldaşlarımıza bağlılıkla dolu yüreklerimizdir, düşmana duyduğumuz kindir. Gerçekte taşla, sopayla, “HİÇ BİR CEPHE SAVAŞÇISI TESLİM OLMAZ” şiarını haykırarak düşmanın kurşunları ve bombaları karşısına dikilen cesaretimizdir.
    HALKIMIZ, HALKIMIZIN YİĞİT EVLATLARI!
    BU YİĞİT ADALET SAVAŞÇILARINI TANIYIN.
    ONLARA KATILIN!

    ŞEHİTLERİMİZ ŞAFAK YAYLA VE BAHTİYAR DOĞRUYOL
    ADALET SAVAŞÇILARIMIZDIR! HALKIMIZIN EN ONURLU EVLADIDIR!

    Şafak Yayla
    8 Mayıs 1991 Zonguldak Merkez doğumludur. Aslen baba Giresun, anne Trabzonlu bir ailenin çocuğudur.
    Devrimciler ile lise yıllarında abisi aracılığıyla tanıştı.
    2009 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi birinci sınıfta okurken Dev-Genç saflarında örgütlendi.
    2009-2010 yıllarında İstanbul Üniversitesinde sorumluluk yaptı.
    2010-2011 yıllarında Dev-Genç’in Anadolu Komitesinde yer aldı.
    2011 yılı sonunda gençlik örgütlenmesinde yöneticilik yaptı.
    Anadolu’unun birçok ilinde görevler yaptı.
    2013 yılı 18 Ocak’ta Halk Cephesine yönelik operasyonda tutsak düştü. Tahliye olduktan sonra teredütsüz mücadeleye koştu. Şehit düştüğü güne kadar kendisine verilen her görevi tereddütsüz yerine yaptı. Cephe’nin adalet savaşçısı olarak şehit düştü.

    Bahtiyar Doğruyol
    27 Mart 1987 Ankara doğumlu. Baba Ardahan, anne Erzincanlı bir ailenin çocuğudur.
    Devrimciler ile 2007 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’nde tanıştı. İlk tanıştığında reformist EMEP içinde yer alıyordu. Halk Kurtuluş Savaşçısı Kevser Mırzak’ın Ankara’da polisle girdiği çatışmada şehit düşmesinden sonra EMEP Gençliğinden ayrılarak Dev-Genç saflarında bir Dev-Gençli olarak mücadelesini sürdürdü. Ankara’da demokratik mücadele içinde çok sayıda gözaltı ve 2008 yılında 4 aylık bir tutsaklık yaşadı. 2011-2012 yılları arasında İstanbul Gazi Mahallesi ve Okmeydanı’nda çeşitli sorumluluklar aldı. 2012 Aralık ayında tutuklandı ve Tekirdağ 1 No’lu F Tipi hapishanesinde kaldı. Aralık 2014’te tahliye olduktan sonra tereddütsü hesap sorma bilinciyle mücadeleye koştu.
    Cephe’nin adalet savaşçısı olarak şehit düştü…

    HALKIMIZ!
    Savaşçılarımız halkın en onurlu evlatlarıdır. Ömürlerinin en güzel yıllarını Halkın kurtuluş savaşı için mücadeleye verdiler. Adalet için savaştılar, Adalet için şehit düştüler…
    Şehit düşmeden kısa bir süre önce kendilerine bağlanan basına verdikelri mesajda şöyle demişlerdi: “Burada oluşumuzun nedeni adaleti sağlamaktı. Bu ülkede adalet yok. Bunu biliyoruz. Bunun mücadelesini veriyoruz. Demokratik yoldan bunun mücadelesini aileler verdi, bugüne kadar getirdiler. Ama bu ülkede para babaları için, zenginler için, halk düşmanları için adalet var. Halk için yok. Son dakikalara yaklaşıyoruz, talebimiz karşılanmazsa savcıyı cezalandıracağız. Odaya müdahale olursa da silahımızın son mermisine kadar savaşacağız” dediler.
    Cephe Savaşçıları her zaman olduğu gibi dediklerini yaptılar.
    30 MART 17 NİSAN ŞEHİTLER HAFTASINDA KAHRAMAN ŞEHİTLERİMİZİ ŞEHİTLİKLERİYLE KARŞILADILAR!
    YAŞASIN DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ PARTİSİ
    YAŞASIN ADALET SAVAŞÇILARIMIZ!
    YAŞASIN HALKIN ADALETİ
    MAHİR HÜSEYİN ULAŞ, KURTULUŞA KADAR SAVAŞ
    YAŞASIN ÖNDERİMİZ DURSUN KARATAŞ

    DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ”

  35. Foti Benlisoy mu??? o kim? asillari varken 5. sinif olanini niye okuyayimki. 5. sinif Pop muzik cd cikarmis akrabasinin reklamini her yere sokusturan akrabalar gibi foti benlisoy almis basini gidiyor, imlasi duzgun bir lise mezununu Internet basina koysam onun yazdigi yazilarin daha kalitelisini haftalik yazar. ne cok yazarimiz oldu arkadas….

  36. Anonim 28. arkadas yazinizin temasi argumanlariniz amaciniz (ki seziyoruz:)) bir yana. Lenin in silahli Propaganda diye bir teorisi yoktur. bu sag tarafin trolleri durun su ahmak kendini bisey sanan solculara bir ders vereyim dediklerinde fena aciklar veriyorlar…:)

  37. 28 . yorumcu sizin yazdiklarinizdan oldukca organize yaygin bir`network`un var oldugunu anliyoruz. Bu kadar yaygin bir Network cok kücük bir marjinal sapkin gruptan daha yaygina benziyor, ve bir kitle tabanina takebul ediyor.. Dev sol cularin gozleri yasarmistir. Onlar kendilerini cok dar kahraman bir grup saniyorlardi…

  38. Sayin Ayanoglu yine kafam karisti, AKP zaten gerici emperyalist amerikan organizasyonu degilmiydi:)??? himmmmmm. Pardon Sayin Perincek tahliye oldugundan beri sizde isler degisti dimi öyle yaaa:))) Arkadas bir Saat bi kez bile en azindan Dogru yönu asagi yukari isaret etmezmi? sosyal emeperyalist sscb ye karsi NATO cu ol, emperyalist hevesleri olan kapitalist rusya zamaninda avRusyaci ol.Amerikada amerikan ve turk bayraklariyla gösteri yap.turkiyede anti amerikanci kesil.asker kovalama günleri duzenle. Bizimde Aydinligin bu haline bakip komplo teorileri kurmaya hakkimiz var sakli tutuyoruz…(Putin Erdogan iliskileri nukleerler gaz hatti vs vs)

  39. Henüz öldürülen savcının görevi devraldığı önceki savcılara göre davayı ne kadar ciddiyetle yürüttüğüne, davanın son durumuna, örtpasçı bir tavırda mı dürüst bir tavırda mı olduğuna dair bir analiz veya aktarım bile göremiyorum soldan. Bu temel parametre bile yok, devrimci şiddet filan tartışılıyor. İşin iyice işkillendirici yanı, İsmail Saymaz’ın Radikal’de yaptığı haberlere bakılırsa (elbette sadece buna göre karar veremeyiz) dava önceki duruma göre bir miktar kıpırdamaya başlamıştı. Yoksa eylem tamamen ajanlar emriyle gerçekleştirilmiş bir eylemdi, bir taşla çok kuş mu vuruldu, hem AKP’nin işine gelen gerilim ortamı, iç güvenlik yasasına dayanak, son zamanlarda son derece politikleşmiş olan avukatlara bir ayar (cübbe vurgusu ve üst arama meselesi) gibi şeylere işini yapma niyetindeki bir savcının ortadan kaldırılması da mı eklendi? Elbette bunlar hep şüphe olarak kalacak. Bu belirsizlikler bile bu eylem tarzının reddi için yeterli. DHKC’nin Sabancı suikastı üzerine bir kitabı vardır. Yaklaşık 500 sayfa sanıyorum, sadece gerçekten de biz öldürdük, burjuva ve oligarşiden olduğu için öldürdük diye açıklamaya uğraşıyordu. Daha ne denir ki. Kaç kişi o suikasttan haberdar, milyonlar, kaç kişi senin o kitabını okudu da “gerçekte” ne olduğunu gördü, bir avuç. Bu eylem neye yaradı o zaman… Hep aynı, hep aynı. Konuşamadıkça özellikle genç ve radikalliğini ispatlama rüştünde olanlardan her seferinde aynı hamasi tepkiler, büyük çoğunluktan itibari bir suskunluk. Ve kervan yürür…

  40. Bir de ilk önceliği genel devrime değil kendi tekkesine çalışmak olan “örgüt”lerin tavrını tanıyalım artık. Sol kamuoyu ve ender olarak genel kamuoyunda büyük bir ilgi ve meşruluğa sahip hareket, eylem ve sembollere öyle bir sahiplenişleri, kullanışları vardır ki amaçlarına ulaştıklarında bu sembol ve hareketleri desteklemenin tek yolu “örgüt”ü de desteklemek haline gelir. Bunu bilinçli yaparlar. Böylece 1 milyon kişinin desteklediği bir davayı, örgüte de tam destek verebilecek şekilde 1000 kişi desteklemeye devam edebilir hala gelir. Geri kalan %99.9 mevzudan uzaklaşır. Olsun varsın, artık örgütün 1000 tane yakın sempatizanı oluşmuştur, devrimin ilerlemesi zaten mutlak ve tek olarak örgütün güçlenmesi ile eş anlamlı değil midir? Bu böyle gider, hep, tekrar tekrar..

  41. 31 Mart 1972 tede Mahir lerin yaptiginin cok yanlis oldugunu düsünenler vardi. 31 Mart 2015 tede DHKC nin cok yanlis yaptigini düsünenler var .Bu anlasilir birsey bunu tartismiyorum. 31 Mart 1972 nin Mahir ini su yada bu sekilde sahiplenip, biz Mahir in mit olarak anlamiyoruz onun fikirlerine bakiyoruz deyip DHKPC yi gizli servislerin oyuncagi olmakla suclamayi, ve hele hele Zileli gibi tarafarlarini orgütlerine karsi kiskirtmaya yeltenen bir mantigi anlamiyoruz. Mahir in kizildere cizgisi intihar cizgisi , yada ileriye kacmak vs yorumlanabilir. kendiside zaten ricattan bahsediyor mahir in ama yeniden silaha sarilmak icin. Mahir in fikirlerinin takipcisiyiz deyip onun iyibir dansci ,egitimli, yasamdan tad alan biri olmasindan bahsetmek, ve bugunku takipcisi olanlari bu acadan avlamaya kalkmak en azindan demagojidir. sanki kesintisizleri biz okumadik. En azindan su söylenebilir, mahir bizim icin tarih olmustur tüm tezleri yanlistir. Biz onun fikirlerinin takipcisi falan degiliz. Ne ilginc siddet elestrisi böyle ifade edilebiliyor: biz Mahir in mit ine degil fikirlerine sadigiz. Bu Kadar ahlaksizca carpitma nasil yapilabilinir. Ayip bir sey degil, KSD bunu yapti. Biz Mahir in takipcisi flan degiliz diyeceksiniz. Biz Küpeli lerin izindeyiz diyeceksiniz. Ayip degil… 31 Mart 72 günü ve 31 Mart 2015 te belirli bir sosyal sinifin belirli kesimlerinin farkli farkli arguman ve iddialarla belirli sartlar altinda ayni benzer ruh haline sahip olup ayni benzer seyleri savunmasi ve söylemesi, siyasal ideolojik, felsefi, psikolojik bir yazi konusu olabilirdi. Ama önce Aydin ahlaki ve dürüstlük. Mahir Cayan Adam öldürmüs bir adamdir. DHKC lilerde öyle..(Zileli birde yaziyor, zaten Mahirden sonra onun yaptiklarini kimse yapmadi, sonra onun entelektüelinden bahsedip akli sira begenmedigi mahalle cocugu DHKClilerden farkliligini gösteriyor, bu ne lahana ne tursu) mahir i rahat birakin en azindan…(Eger su anlatilmak isteniyorsa, mahir yasasaydi kesintisizleri asar red ederdi , biz Mahir fikirlerini bu baglamda takipcisiyiz, e bu söylenebilir ancak. belki biraz mantikli olabilirmi? ama komik olacagi kesin. mahir i birakmiyacaz sömürcez ama dediklerine küfredecez . bu onursuzca)

  42. Nasilki vaaz konusunda duzeltilecek bir dil hatasi varsa ,ironi konusundada vardir. ironi alinmaz , anlasilir. icerik a taksak kafayi 🙂 ( kafa takilmaz demi vs vs)
    ayriva alintiladigim yazidaki Stalin vurgusu ve siddet konusuna yaptiginiz atif ta carpiklik var. ama ben yoruldum demagojik anlamamazliklardan…oysa siz bu isleri bilirsiniz. DHKC elestrilerinizide onlarin bildirisini okuyup yapsaydiniz daha iyi olurdu, amaaaan iste hamaset deyip gecmeden..

  43. Lenin narodnikleri Car in ajanlari olmakla suclamamisti hic….

  44. Bildirilerini bir arkadaş yollamış, burada yer alıyor. Bir düzeltme daha: “atıf ta” denmez, “atıf da” olacak. Yani da eki ta diye yazılmaz kardeşim.

  45. Mülayim ters arkadas , o eylemi savundugum sanilmasin ama:) meseleseyi tersten ifade etmissiniz zaten, dhkc lilerin silahli Propaganda ya yükledikleri anlam , baska türlü olmuyor madem öyle bizde vuralim mantigi degil zaten, silahli Propaganda yi , biz eylem yapariz kitleler hemen uyanir diye anlamiyorlar, bunun uzerine sadece o kesimin degil silahli Propaganda yi savunanlarin bu formu nasil formule ettikleri ve bundan beklentilerinin ne olduguna bakarak anlar ve oyle elestrirseniz daha Dogru seyler yazarsiniz. ironi suradadirki, silahli propagandayi savunan anlayislar zaten bu form u sol yazinin genis ilgisine mazhardan daha yaygin kitlelere ulasmak olarak formule ediyorlar, ilk basta halktan destek beklememk ama sonra ulasmak vs vs, arastirilabilinir, daha Dogru elestriler yapilabilinir, sadece dusundurmek icin soyliyeyim, dhkc lilerin o kitabi diger sol siyasal basinin yazip cizdiklerinden ne az ne fazla kitlelere ulasmistir..neyin yapilmamasi neyin yapilmasi nasil yapilmasi neyin fazla neyin eksik oldugu. konusunda dhkc liler sizin mantalitenizi döverler teorik olarak. ama sadece teorik olarak..

  46. Artik Hakim yada savcilarin mahkemelerde uyuyamayacagini düsünüyorum. Mademki adim adim kazanalimlarla yürüyecek bu is. Parlementer hayaller bile Tayyibin Baskan olmamasina daralmisken. Savci hakimlerin oglunu yitirmis analarin karsisinda uyuyamamasini saglamak. Agir bedel. Olabilir demekki böyle yürüyecek…

    Caglayanda ki direnise kanli tiyatro diyenlerin , mecliste AKP lilerle Sirri abe nin ellesmelirini yeglemesini, tiyatro diye bunu görmemelerine karsi.Birakin böyle yürüsün. Böyle yürüyüsün..

  47. Sayin Ayanoglu , size katiliyorum, olayda kesinlikle Fransiz parmagi var.. Silah Fransiz mali….

  48. bazen soyle dusunuyorum turkiye solunun buyuk bir kesimi zaten hep mucadele dis idi bosuna konusuyoruz,

  49. https://www.youtube.com/watch?v=3GiRO4OxHc0

    Adam gibi bir mensevizme raziyim o bile yok. o yuzden elif fidan var

  50. sunu anlatmak istiyorlar, ejderha degildirler, etten kemikten insandirlar, , yenilebilinirler ve yenilecektirler, ama bunu size anlatmak niye bu kadar zor…..

  51. Bunlar insan öldüren katillerdir.
    Savas degildir bu. Cinayetdir.

    Bunlarin Fransada Ucagi düsüren manyadan ne farki var?

    Kelle kesen Isidcilardan ne farki var?!

    Bunlar Iktidara gelse kimsenin gigi cikmaz! muhalefet,farkli görüsün olmasi mümkün degil..Kral kastro nun ülkesine bakin.

    Marksin Engelsin dedigi gibi; Toplumun her alaninda FELClik var!!

    Darmadagin olmus, Temel sorunlara gömülmüs,kücülmüs solu birde bunlar icinden bombaliyorlar!

    Bunlar solcuysa Hitler solcularin atasi olurdu..

    Solu rezil eden solcular!!

  52. Varsin oklar yagsin üstümüze biz dogru gördügümüz bu yolda sonuna kadar yürüyecegiz…

    M.CAYAN

    Miras sahibindedir merak buyurulmaya…

  53. küfür nedeniyle…

  54. Bir Dev-Genc imiz var……………….https://www.youtube.com/watch?v=O0w7vRTPlD4

  55. Tutarliliga davet. ya Ulrikeyide lanetleyin yada Elif Sultana küfretmeyi kesin,

  56. cocukca sorular cocukca cevaplar olur, eger bir devrim olsa ve biz onda biraz etkin olsak, ben EMEP ve ESP/MLKP ,SDPicin devrimi yakacak herseye katilirdim ya onlar biz..kendi orgutum barisirsa ya ben…unutamam affedemem….onlar stalinse ben trotsky im onlar Trotsyky ise ben Stalin…….onlar melekse ben seytan , onlar tanri ise ben tanri katili….

  57. küfür nedeniyle…

  58. tek devrimim var mlkp esp emep cilerin yargilanmasi baskasina

  59. Kiz kardesi bir onceki gun yakilmis olan dhkc temsilcisine , PKK size tepki gosteriyor lutfen konusmayin diye , tepki goseren mlkp liler ve pkk lilere, Strasbourg aclik grevi cadirinda gordugum bu igren adamlari affettmem, degil rojava, kuduse bayrak dikseler… en gercek devrim , emep ve mlkp ust duzey yoneticilerinin asildigini gordugum gundur…..konusamiyorum tiksiniyorum…. affetmem bende bir hesabiniz var. orada kahrindan bir tkp ml li intihar etti hesabiniz var

  60. 19 aralik cezaevi katliami sonrasi, starsbourgata gar onunde kurullan cadirlarinda en buyuk bedeli daha o gun kanlari dokulen dhkc lilerin gozunun icine baka baka donerci karisi mlkp liler esliginde cadir ustune guney kurdistandaki isyana son diye pankart actiran , eylemi daha insanlar olurken pkk ya temsil eden esp yi affetmem degil rojava ortadoguda devrim olsa, ey zileli ara sira bizide dinle….affetmemmmmmmmmmmmmmmmmmmm

  61. küfür nedeniyle…

  62. 19 aralik katliamini protesto icin yapilan strasbourgtaki aclik grevi cadir eyleminde bir MLKP li donerci karisinin yuzumuze baka baka ayyy bunlar icinmi birligimizi bozacagiz dedigi gunden beri bana kimse mlkp den bahsetmesin….seytani severim yegdir…….siper yoldasligiymis yok tavir almislarmis, yalan sizin ruhunuzda yatiyor, Kulak keser siniz olduru sehit dersiniz, gerilla turizmi yaparsiniz,

  63. affetmeyecegim….

  64. Yukarida ki bu kadar yazi icinde biraz mantikli yazan sadece 42 numarali anonim. Bu iki cocugun eylemi Mahir’lerin katledilisinin yildonumune denkgeldi. Belki niyet olarak AKP nin adaletsizligine karsi bir adalet cagrisi idi, belki sol da 12 Eylul sonrasi gelistirilmis bulunan emperyalist ulkeler ve sivil toplum orgutleri tarafindan desteklenen protesto kulturune karsi baska bir yontem denemesi idi ama bir diger hali ile sol da son yillarda artmaya baslayan soytariliga da bir sekilde dur dediler. Bir cok solcunun bu cocuklara ayar olmasinin nedeni bu.

    Eylem Mahirlerin katledilislerinin yildonumlerine denkgeldi. Eylem oncesi herkes Mahirleri aniyordu, ODP den Yesiller ve Sol gelecek Partisine, HDP ye kadar bir den herkes Mahirci kesilmisti. Hatta tutuklandiktan sonra on yillarca Mahire ve dusuncelerine karsi olan Kurkcu ya da eski DY liderlerinden Muftuoglu ile olan roportajlar ortaligi dolduruyordu. Kimisi Mahiri bir secim politikasi bile olusturamayan HBB ci yapiyor, kimisi ise Geziyi ergenekoncu goren HDP ye katiyordu. Herhangi bir sol liderin Marx tan Chavez’e Mahir’e kadar bu sekilde anilmasi soytariliktir. Bir sol lider ancak siyasi politikalari ile anilir. Anmak derken illa sevmek zorunda degilsiniz, dersiniz Mahir’in yolu yol degildi yanlisti ama yurekli devrimci idi.

    BU iki cocuk Mahir o degil budur dedi o kadar. Mahir uzerine tartismaya katilma gibi bir niyetleri varmiydi bilmiyorum ama bence en guclu tezi onlar ortaya attilar. Dediler eger Mahiri bu kadar seviyorsaniz, aha Mahir budur.

    Ahmet Sik’in yaptigi roportaj zaten herseyi soyluyor. Bu iki genc ellerinde sadece bir tabanca ile iki yildir korunan katilleri, bu katilleri aciklamakla gorevli adliyeye gidiyorlar ve zaten gorevi zaten bu olan savcidan katilleri aciklamasini istiyorlar.

    Oraya oldurmeye gittiklerini sanmiyorum, adalet istemeye gittiler, daha dogrusu olmeye gittiler, buyuk olasilikla oleceklerini biliyorlardi. Bu tur durust ve yurekli genclerin bir ODP Emep Trockist vb hareketlerde degil de Cephe de yeralmasinin tek sebebi Cephe nin bu firsati vermesidir. Baksaniza sola, eylemden bu yana solun yarisi ( yillarini 12 iskencehanelerinde gecirmis bir cok arkadasim da iclerinde ) kendi bedenleri ile adalet arayan bu iki cocugu AKP fasizminin artmasinin sorumlusu ilan ettiler. Sanki bu eylem olmasa AKP Turkiye’ye dogrudan demokrasi getirecekmis gibi, sanki eylemden once Turkiye Dunyanin en demokratik ulkesiymis gibi.

    BU forumda yazan arkadaslarin cogunun dusunme kapasitesi iki boyutlu, o yuzden bastan soyleyeyim, cephesi degilim, cephecilerle cok kotu anilarim oldu, ideolojik olarak onlari basit bulurum, orgutsel anlayislari anti demokratiktir. Icislerinde ellerinde kendi arkadaslarinin kani vardir. Ama bu demek degildir ki olumleri pahasina adalet arayan bu iki cocuga sovup duralim.

  65. küfür nedeniyle …

  66. Türkiyede DHKPC den baska devrimci bir örgüt yoktur…üzgünüm

  67. Ahmet, yine çarpıtıyorsun. O gençleri kimse akp faşizminin artmasından sorumlu görmedi burada. Sadece örgütün eylemi eleştirildi. Olayı duygusal boyutlara çekip işin esasını karartma.

  68. Gun
    Duygusal yazdigim yok, ikimizde cepheci degiliz, ama bu cocuklarin eylemi bir seyi gosterdi: Ilk kez Bervin’in katillerinin isimleri aciklandi. Halbuki bu basta hukumetin polisin ve olayda oldurulen savcinin gorevi idi. Milyonlarca insan bunu talep etti, sokaklara dokuldu, hatta bu eylemlerde bir suru insan yaralandi tutuklandi ve bazilari yine polis tarafindan olduruldu.

    Bu cocuklar radikal bir karar alarak adalet sarayina gidip savcidan ve hukumetten gorevini yapmasini istediler ve bu surecte oldurulduler. Senin bu isleri anlaman mumkun degil. Yukarida ki yazinda Savcinin bu eylemden sorumlu tutulmayacagini iddia ediyorsun. Bu cocuklar eger Berkin Elvan dosyasina bakan savcidan degilse kimden adalet talep edecekler? Eger dosyaya bakan savci sorumlu degilse kim sorumludur bu isten? Sen tam da hukumetin agzini konustugunun farkinda misin?

  69. Valla farkında değildim, iyi ki uyardın. Savcı dosyayı daha yeni almış. Sen de ben de biliyoruz ki bu eylem adaleti sağlamak için falan yapılmadı. Örgütün propagandası için yapıldı. Çok mu umurlarında onların adaletin sağlanması. Ben ölen eylemci gençlere bir şey demiyorum. Onlar elbette buna inanıyorlardı, bu uğurda da tereddütsüz ölüme gittiler. Ama örgüt şeflerinin böyle bir derdi yok. Ayrıca madem adaletin böyle sağlanacağına inanıyorsun, neden orada oturup teşvikçilik yapıyorsun. Senin gibi düşünsem, bir an beklemez, ben de elime bir silah alır ve adaletin sağlanması için bir savcı odası da ben basardım (ya da başka bir şey). Ayrıca o savcıya gelinceye kadar bu mekanizma içinde kimler var kimler, hesap sorulacak. Hiç hedef sıkıntısı çekmezsin.

  70. Varsayalimki onlar, Narodnki idiler, peki bu ülkenin , mensevikleri, peki bu ülkenin bolsevikleri, peki bu ülkenin eylemci anarschistleri neredeler? tüm sol basin red etsin etmesin secim üzerine konusuyorken o iki devrimciye haksizlik yapmiyormusunuz, HDP yi destekleyelim Tayyip dikdatör olmasina sikismis siyasal perspektefinizi tarih yargilayacak…..AKP iktidarindan sizi güzelce Tayyip diktatörlügünu enlellemeye getirdiler ve biz beyinsiz silahli eylemcileriz haaaaa, Peki sizi Tayyibin baskan oldugu bir sistemde onu yalvar yakar sinirli sorumlu bir Diktator gibi davranmaya yonelmis bir muhalefetete alistiramayacak ne varrrrr?????Haziranda devrim diyen Zileli Tayyip diktasini engellemeye geldi:( imlamiz bozuk, anlatamiyoruz, biz bu Irade savaslari direniseri ve oyunlarini mahpuslardan biliriz….. ortalikta dogru durust bi bolsevik ve mensevik yoksa yasasin narodnizm

  71. 68 nolu ahmet e gün zilelinin verdigi yanitin tartismasi pek cok seyi aydinlatir, teorik, pratik stratejik ahlaki, orgutun kendi propagandasini yaptigi Dogru, bu isi bir yapariz dedigi Dogru, ama bunu abi iste bizim orgutun dergi satislari dustu gidin biseyler yapin seviyesinde algilayan zieli ahlaksiz, ve bu ahlaksizlik ona aydinliktan kalma, bildiriyi hamaset nutku olarak algilamis, eylemi yapanlar ve orgutleyenler ust bir orgut bilinci baskanin emrini yerine getirmek ve kendi orgutlerinin reklamini yapmaktan ote kaygilari bildirilerinde anlatmislar zaten, zileli dogustan ruhsuz oldugundan okumaz bildirileri, yani adamlarin kendilerine benzer isler yapan ve, onlarin rahatsiz oldugu duzen ici eylemler , ve hatta hatta soylemlerden rahatsiz olmadiklari acik, tabiiki tek biz kaldik diyecekler. ne bekliyordunuz, siz ayni duzen disi ideolojik gegemonyada bir sey yarattinizdami size yeltensinler. ayrica kendi iclerinde tutarlilar, dönemsel güncel kilinanin icinde teshir( ne yapmali) nasil yapmali bicim, halka savasim ogutlemek,, tabiiiki kendilerine cagri yapacaklar, siz benzeri yada daha iyisini yaptiizda size rekabetmi ettiler. zileli ortamin bir thko thkp rekabeti olmadigini anlamaliydi, deginilmeyen yerler var, ama kesinlikle bitmek uzere olan bir orgutun kendi reklami olarak algilanamaz, … fiktiv konusayim, o orgut bitse toplumsal katmanlar tarihsel miras baska bisey yine cikarir, ve Zileli yine yine bitmek uzere olan devrimci demokrasi(onun adina konusuyorumda asagi yukari odur) son iradi cirpinislari olarak algilar. aydinlik mantelitesinden emep mantelitesine gelmek ilerlemekmidir bilmiyorum… dogrudur secilmis hedef secilmis kadro secilmis bicim, iradi bir hesaplama, … ama bu iradi hesaplamada kendi orgutunun reklamini aramak niye, tersi olsaydi sunla elestirilebilirdi, belirli bir strateji ve orgutsellige dayanmiyan tepkisel aydin terorizmi. … Adam sana bir iddiada bulunuyor, en temel noktalar, ve hatta senin unuttugun alfabe bu diyor, beni begenmiyorsan , en azindan alfabeye sadik kal, o yuzden Sayin cok bilmis eski 68 li Zileli(sag hicbir 68 liye guvenim yoktur) bildiriyi oku dedim. o soyle anladi Zahir : ne yazmis ama bizimkiler gordunmu. Zileli budur 68 liler budur her moku bilirler ruhsuz ajitatif seylerden kacarlar( burada haklilar cunki sag kalmislardir) ama insan Okur ve dusunur…dhkc tam bir silahli Propaganda yapti ve siz tartisiyorsunuz, onlar olmeden once eylemlerinin amacina ulasmislardi zaten, icerik olarak teshir etmek istedikleri ile ajitatif, stratejif olarak gosterdikleri yol ve guncel baglam , donemsel baglam, APO ile devrim donemi silahli mucadele donemi bitmedi diye bir elestri yapmayida ihmal etmediler. vs amaaaan kime anlatiyon:)))
    hadi secim hesaplari yapalim yoksa Tayyip Diktator olacak acep kime oy versek….

  72. Öbür savcilar kötü idi ama bu eyi idi ayip zileli Adam bir donem elestrisi yapiyor silahiyla sen illada elestirecem diye savci sinsilesi ariyorsun. bu nasil bi kafa ya tartismada demagojik , ideolojide ahlaksiz . yontemde aydinlikcilik bir yontem ve ruh halidir en devrimci olana kufr etmekte Hayat bulur, ve genlere isler, aydinligin tarihine bakin görürsünür bosuna size Mahir kalpazan demedi herseyin kalpazani olabilirsiniz ama bir sey var biz göruyor ve anliyor ve anlatiyoruz. Zileli hala Aydinlikcidir. Tum Aydinlikcilar devrim aleyhine devrimciler aleyhine calismak icin herseyi kullanabilirler, bu bir masonizm degildir. aydinlikcilar… egitimli kucuk burjuva ama kesinlikle duzen taraftari, tabiri yerindeyse sinifin en Uslu cocuklaridir, hep ve ilelebet anarsit olsalar dahi:))) Dolayisiyla Aydinlikci veAnarsist pek ala yan yana getirebilinir….Aydinlikci Fasizm gibi…. aydinlikcilik budur…

  73. küfür nedeniyle…

  74. Bu iki genci ayırarak, bu eylemi planlayan ve emri verenlerin topluma ve insanlığa yararı değil, zararı olacaktır. Burjuva yarı demokrasileri aranır olacaktır. Bu çok açık!
    ***
    Bu iki gencin “karakteri” çok daha olumlu işlerde kullanılabilirdi. Kendilerine de yazık ettiler. Bu “kapalı devre” örgütlülüklerin devrimci-demokratik mücadeleye ne denli zarar verdiklerine ait geçen yüzyılda ne çok örnek var.

    Bu iki gencin “ruhunu” ayrı tutuyorum!
    Terör ve şiddet Devlet’in karakteridir. Bu karakteri taşıyan örgütlülükler ile ancak “cehennemde” buluşulur.

  75. BU iki cocuk Mahir o degil budur dedi o kadar. Mahir uzerine tartismaya katilma gibi bir niyetleri varmiydi bilmiyorum ama bence en guclu tezi onlar ortaya attilar. Dediler eger Mahiri bu kadar seviyorsaniz, aha Mahir budur.

    Read more: http://www.gunzileli.com/2015/04/01/gun-ortasinda-karanlik/comment-page-2/#comments#ixzz3WGqvMwhD
    budur… yemisim foti benlisoyun son clibini:))))

  76. D. Gezmiş, Mahir’e gelince. Onlar deneyimsizdi! Henüz sonuçları bilinemeyen girişimlerdi. O günün koşullarında bugünkü kadar kolayca “yanlış” denemezdi. Başka bir bakış açısıyla onların kendilerini feda ederek bize bir deneyim sunduklarını da söyleyebiliriz!

    Bu bağlamda onların yanlışı, yanlış değildi; bir “deneydi!” Başarısızlıkları ile yeni “deneylere” yol açmış olmaları gerekir; başarısızlığı kesin aynı “deneyleri” önerirler miydi?

  77. 65. yorum gerekcesi ne olursa olsun… O iki cocuk dediginiz yigitler iki kisiye mesaj gonderdiler, kosterle yada adaya ulasilan bir tekne ile… akillli olun siz ne mahir siniz ne onun hakkinda konusabilirsiniz, biri apo dur digeri Ertugrul. simgesel olsa dahi Mahir in gelenegini ezdirtmemek ödp dy tayfasindan beklenirdi. Kücük kazanimdir büyük bedeldir, Apo Mahir i ben temsil ediyorum dedikce olacaktir böyle eylemler, yada o malum orgutu son ferdine Kadar ortadan kaldiracaksiniz…

  78. Narkoz uzmanı!
    Melih Aşık

    Teröristlerin şehit ettiği Savcı Mehmet Kiraz odasında rehinken, polis, havalandırma kanallarından savcı Kiraz’ın odasına gaz sıkarak müdahale etmeyi düşünüyor. Bunun için Okmeydanı Eğitim Hastanesi’nden anestezi uzmanları adliyeye getirilip görüşleri alınıyor. Anestezi uzmanları odanın büyük olduğunu, gazın etkisiz kalacağını söylüyor. Plandan vazgeçiliyor.
    Amerika’da yaşayan doktor Okan Öztürk soruyor:
    – Terörle mücadele konusunda eğitimli özel tim o odaya verilecek gazın teknik olarak özelliklerini, miktarını bilmiyor mu? Kalabalıkların içine gaz bombası atarken anestezi uzmanlarına mı danışılıyor?
    – Odaya mikrofiber kamera ile kapı altı veya duvardan sessiz matkapla girilerek içerideki hareketler izlenmemiş midir?
    – Teröristlerin Yunanistan’la haberleştikleri açıklandı. Dışarıyla bağlantının kesilmesi için jammer araçları getirilemez miydi?
    Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ dün otopsi raporu ve mermilerle ilgili balistik raporunun açıklanması gerektiğini söyledi. Raporlar bekleniyor.
    Bu arada bir merak: Olay sonrası polislerin kutlanması acaba bu tür olaylarda rehinenin kurtarılması değil teröristlerin ölü ele geçirilmesine önem verildiğinin bir göstergesi midir?
    İkinci merak: Neden giriş kontrolu yapan güvenlik şirketi hiç eleştirilip sorgulanmıyor?
    Son söz; Yargının, kendisine yönelik bu kuşkulu cinayeti aydınlatmak boynunun borcudur.

    Özel hesap mı!

    “Özel güvenlik bir kenara konulmalı. Sadece adalet saraylarında değil, stadyumlarda, hastanelerde de görev tümüyle polislere bırakılmalıdır.”
    Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Çağlayan saldırısından sonra dile getirdiği bu talep teröre karşı masumane bir çözüm arayışı mıdır, yoksa perde arkasında bir başka plan mı yatmaktadır?
    CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk’ün iddiası şu;
    “AKP iktidarı döneminde polis teşkilatı çok güçlendirildi. Bazı görüş sahiplerine göre iktidar bir türlü tam güvenemediği TSK’ya karşı kendi özel ordusunu oluşturmuştur. Ancak kadrolar hâlâ yeterli bulunmamaktadır. Özel güvenlikçilerin tasfiyesiyle polise 200 bin kadro daha kazandırılacaktır.”

    ŞİŞE…

    Savcı Selim Kiraz’ın evine taziyeye giden Kemal Kılıçdaroğlu’na şişe fırlatanlar hakkında soruşturma yapılıyor mu? Soruyu dün sorduk yanıt alamadık
    Okurumuz Metin Altay anımsatıyor:
    – Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek’e yumurta atan 2 kadının ‘yaralama’ suçundan toplam 8 yıl, 8 ay hapsi istenmişti…
    Fakat şişeli saldırganları ne arayan var ne soran… Partililer herhalde!

    İŞÇİ

    10 yıldır tersane işçisi olup 3.5 yıldır ise Tuzla Gemi’de çalışan Eyüp Ayan, işten atıldı. Nedenini direniş çadırı önünde şöyle anlatıyor:
    – Geçen yıl iş cinayetine kurban giden Tamer Şeyhun’un 68. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan davasının 2. duruşmasında rahmetli Tamer Şeyhun aleyhine ifade vermediğim için Tuzla Gemi patronu tarafından sokağa atıldım. Aynı durumu benden önce Tamer Şeyhun aleyhine ifade vermeyen Veysel Sargut arkadaşımız da yaşamıştı. İkimizin de suçu yalan ifade vermemek arkadaşımızı satmamaktı.
    Peki sendika ne yaptı derseniz? 3.5 yıldır aidat ödediğim DOK Gemi-İş sendikasının yöneticilerinin gıkı bile çıkmadı. Bu olayda tersane patronlarından yana tavır aldılar!

    Davutoğlu “Başkanlık sistemi” istiyormuş!
    Dünyada ilk defa vatandaştan
    “İşime son verin” diye oy isteyen bir lider var!
    Akif Kökçe

    TEST

    “Kimse bizim demokrasiye saygımızı test etmeye kalkışmasın…”
    Başbakan bu soruyu sormadıysa da mutlaka soracaktır.
    Cevabı da şimdiden bellidir.. Test edildi ve zayıf not verildi.
    “Savcının tabanca tehdidi altındaki fotoğrafını basanlar cenaze törenine alınmayacak”, nasıl bir karardır? Ya “artık izinsiz kimse sokağa çıkmayacak” tehdidi…
    Savcının fotoğrafında özellikle terör örgütünün bayrağının görünmesi öfke yaratmış.
    Apo posterleri ve PKK bayrakları altındaki Nevruz mitingini televizyonlar canlı yayınlamadı mı? Bu gösteriler iki günün biri gazetelerde yayınlanmıyor mu?
    PKK terör örgütü değil mi?
    Kriz anlarında soğukkanlılığı korumak esastır… Liderlik bu anlarda belli olur.

    http://www.milliyet.com.tr/narkoz-uzmani-/gundem/ydetay/2038689/default.htm

  79. Sen niye eline silah alip savci odasi basmiyorsun diye demogoji yapmana gerek yok. Ben kimsenin beline silah almasini savunmuyorum. BU cocuklar Savci oldurmeye gitmediler, sadece savcidan katillerin isimlerini aciklamasini istediler, ama bunu yapabilmek icin bile silah kullanmak zorunda kaldilarsa bunun ayibi bu cocuklara degil ama fasizme aittir. Zaten devlet bu cocuklarla beraber kendi savicisini da oldurdu.

  80. o zaman aynı fikirdeyiz. Ben de böyle düşünüyorum. Yanlış bir eylem de olsa canlarını ortaya koyan bu gençlere sadece saygı duyarım. Ama örgüt şeflerine değil. Ve elbette burada esas protesto edilmesi gereken, insanların hayatını hiçe sayan devlet diktatörlüğüdür.

  81. Kendi ölen arkadaslarina acimayan Katil ruh cetesi..
    Onlarin üzerinden örgüt propagandasindan baska bir sey düsünmeyen amok örgüt !

    Nasil berkinin hesabi sorulmaliysa ayni sekilde daha fazlasiyla bu 3 kisinin ölümünün hesabini bu örgüt vermelidir!

    Bu örgüt kendini ISIDcilar gibi suratini gizliyor..

    Polisler pusu kurup eli kolu bagli insani öldürdükleri pek duyulmamistir.. Yapsalarda bunu acikca yapmazlar..
    Bunlar acikca yapiyorlar.vede gurur duyuyorlar..
    Kendilerini kahraman görüyorlar zavallilar..

    Saklanin,gizlenin… Kendi yoldasinin ölümüne bayram edin!
    yakisir..kan icin..kanin serefine..

  82. Emep ve onun adaylarina ve tabiiki destekcilerine.

    https://www.youtube.com/watch?v=JZp9qaWNAUo

  83. Biri Emep cilere Caglayan Eyleminin Kör terör eylemi olmadigini anlatsin….

  84. gelawej.net/index.php/yazarlar/garbis-altinoglu/1752-caglayan-adliyesi-eylemi-dersleri

  85. Hortlak adli yorumcu ile Zileli arasindaki farki bulan beni bi guzel dövsün:)

  86. Senin Stalinist eski yoldasinda seninle Zileli Garbiste Dogru yolu bulmus:)))

  87. Bosuna kivraniyorsunuz, DHKPC istedigi amaca ulasti, ilginc olan sudur ki, demokratlardan bile belirli bi vicdani hassaslik yukselirken, kendine eski Ulema Marxist Leninist anarsist liberter sol diyenlerden acayip bir karsi Propaganda yukseldi… tarih yazacak bunu kicinin bir yerine…..kim kim ile nasil benzesiyor neden . derhal sosyal psikoloji okuyacagim:)))

  88. Bir eylem ki, o kili kirk yaran objektif takilan Zileli ye bile demagojinin her turunu yaptirdi, siyasal teshir bu degilde nedir…..:)

  89. Ahmet ile olan polemiginde kivirma emareleri görüyorum… izin vermem. arsivliyorum, objetkif takilip,senin Kadar belirli geleneklere karsi kindar, anarsist takilip senin kadar parlementer hesaplardan baska sey konusmayan, senin kadar alargaci yok, seni bi hirpalamanin vakti geldi.Tv lere ciktikca ne oldugun belli olmaya basladi, kivirma. arsivliyorum… keske su yazilarini biraz bekleyerek yazsaydin bu duruma dusmezdin:))))

  90. ben herkesin beline silah almasini savunuyorum… ya türkiyede fasizm yoktur yada siz silahtan bahsetmelisiniz…en azindan bahsetmelisiniz…

  91. Yine gelece alargaya yatiyor karsi devrimci de olsa devrimciymis ya.. Lay lay lom, hadi bi gezi olsada, Zileli taksime geziye ciksa…Bu mizaha gülemem ama onuda söyleyeyim , sen oda olamazsin . oda sey ister devrimciler karsi devrimcilerin korkak olmadigini bilirler. karsi devrim sonuna kadar direnir….

  92. emep,Halil berktay gun zileli ve yukaridaki hortlak arasindaki fark ,mantalite acisindan , ayni yolda mesafe farklaridir

  93. Sen eline silah alip savasamiyorsun diye kimse savasmiyacakmi diyememis Ahmet:)))

  94. Kucuk burjuva aydin tavri bile degil, kendi Konformist yasamina Uygun bir programatik, ve ona denk dusen eylem bicimleri, darala darala devrimden vazgecmek bir yana, tayyibin baskanlgini engellemek, ama son savci eyi idi iki uc polisin ifadesini almisti,ya gelmek, daha nereye geri adim atacaksiniz… utanin utanin utanin utanin…. bu iste bi is varr soylemi, Boyle bir anti fasist soylem ancak turkiye aydininda bulunur.

  95. Sen onlara saygida duymuyorsun, sen onlarin orgutunu de tanimiyorsun(sevesin diye soylemiyorum) sen o orgutu ve diger orgutleri samanyalu nun soylemi Kadar taniyorsun, sen turkiye solunun orgutlerini tanimiyorsun, yalcin kucuk gibi yapiyorsun once iddia(iftira) ni insaa ediyorsun sonra o iddiana ne yariyacaksa kokenine bakmadan topluyorsun, karsi fikir ve argumanlara karsi, bana ne bana ne ali ayseyi seetti demim ayse hayir dese bana ne diyen mahalle cocugu gibi yanitlar veriyorsun, senden ne anti stalinist ne Stalinist, senden ne anarsist ne bisey olmaz, sen ihmal edilmis bir aydinlik ailesi cocugusun, yerin ya halil hocanin yani yada perincegin… mayanda bu var, hic bir militan mucadeleye yanasmamayan sinifin akilli cocugu….samanyolu tv mantigiyla orgut reklami yaptirilan kandirilan cocuklar onlar senin icin, hic anlamiyorsun ve anlayamiyacaksin…yalan soyleme SAYGI DUYMUYORSUN, ayrica bu ayip degil, soyle kurtul, buna denk dusen bi latin sozu vardi, sen benden daha iyi bilirsin:) söyle kurtul….:)

  96. o eylem örgütün propagandasi icin demek icin insanin cahil olmasi gerekir bu da yetmez ruhsuz olmasi gerekir…. örgüt zaten ben silahli Propaganda yaparim bundan su su ve su beklentilerim var, ne fazla ne eksik, derken, orgut neden kendi adini duyurmak icin riske girsinki, zaten adini duyuruyordu, saniriz Zileli duymamis, soyliyeyim yoldaslarada adalara uzansinlar:)))

  97. unutulmus adini unutturmamak icin eylem yapan orgut söylemi Zilelinin bilgilenme kaynaklarini acikliyor…aha da budur iste Zileli niz turkiye devrimci hareketini nerlerden okuyup anlamis:)?

  98. Cehaleti MDD tartismasinda verdigi ifade( buna ifade demek lazim bir yerler dikkate alip Uygun bir sekilde kannalarda populerligi saglanacaktir) de ki bilincli yanlisliklarindan anlasilmaliydi, git medya da kitlesel yayin organinda bilincli yanlisi soyle, burada, ay evet , biraz sey etmisim diye duzelt nasil olsa burayi az insan okuyor:) seni sevimli sey seniiii( bak kufur etmedim)

  99. Yahu örgütün niyeti adini unutturmamak, yada kendi reklamini yapmak olsaydi, yada belirli bir ideolojik , progrmatik , siyasal pratik planin pesinde olmadan , adini duyurmak olsaydi, Gün Zileli nin adini bilmeyenler o örgütün adini bilirler, … Zten uc ayda bir Helikopterli operasyon yiyorlar, Alti aydi bir HDP bilesenlerinden dayak yiyerek gundemdeler, neden reklam ihtiyaci olsun ki orgutun, bence programatik, pratik bir isyanlari var…kendi adlari degil belirli Politik siyasi anlayisi savunmak istediler, keske oyle anlasilsalar oyle elestrilselerdi, ama nasil AKP iktidari hukuga geri donemzse bir ittifak o hukuga geri donemez, ve o orgut yok edilmelidi. yoksa o var oldukca gunahlariniz suratinizda asili kalir…….suclusunuz…..

  100. Ruhsuzun katmerlesmis yüregine söz isletmek, düsmanin zirhina kursun gecirmekten zordur ama ….. yinede…..ELIF e…

    https://www.youtube.com/watch?v=b1gtFyTbZqU

  101. örgütlerinin reklami icin oldugu iddia edilenlere , unutmayacagiz seni Zileli

    https://www.youtube.com/watch?v=b1gtFyTbZqU

  102. Marxist net teki arkadaslar dahada terörize olabilirler , daha fazla terörörize edecekler, , sinifin ineklerinin kompozizyon derslerinde , haydi kucuklerimizi sevelim yesili koruyalimdan öte bir seydir sinif mücadelesi, , macalari tutuyosa örgütledikleri isci sinifi mevzilerine siginabilirler, yok tutmuyosa , agizlarini acim, kulaklarini tikamalidirlar, firtina gecince sinif uzerine yazmaya devam edebilirler…:))))

    siralarini beklesinler, daha sirada foti benlisoy var, hele bi onu doyuralim, sonra sira onlara gelir:))))

  103. ne memleket elini gözünü atsan sahtekar liberter solcu adami sair ederler…

  104. Bir gün PKK bikacak(ki jeopolitik onu savasa itecek) artik yeter sizi finanse ettigimiz diyecek sonra bunlar devrimci olacak diye korkuyorum:))) ya geri gelirlerse , hangisini ayiklayacaksin:) korkuyorum…hepsinin kafasina siksan kursuna yazik….

  105. Gün Ortasında Karanlık..
    İnsanın yakınmayacağı sıcaklığı ile güneşin parlak ışığı altında yaşanılacak güzelim bahar günleri geliyor… Genç, öngörüsüz, sevdalılar için ne güzel zamanlar. Mayıs’ta Emirgan; Adalar’da bahar…
    Biz “ihtiyarlar”, önünde yaşanılacak, bir kaç yılı öngörmeye çalışanlar, önünde duran, kesinlikle yaşamayacağını bildiği önündeki yirmi, elli yılı düşünenlerin payına düşen de bu; “daha şimdiden acısı duyulacak bunun…” yazan N.Hikmet gibi acısını duymak geleceğin; hem de tam bahar sonu seçimleri konuşmak…
    “Zavallı AKP!” ve RTE!
    Bu söyleme kızacak çok insan var eminim;
    olsun; bu acıma içerikli bir sözcük değil ki!
    Burası tuhaf bir ülke; Abdülhamit bile nasıl gitti!
    Ders almasını bilmeyen “kifayetsiz” nice “muhteris” ne olduğunu bile anlayamadı o acıklı sonla karşılaştığında…
    Kin sağlıklı değil; tiksintinin hoşnutluk sayılabileceği bir tiksinti duymanın duyguları içinde olmak ama yine de kin duymamak; “kindarlık” onlara yakışır çünkü…
    Yönetemiyorlar; yönetemeyecekler; bu adamları tutsan, 1500’lü yıllara götürsen belki, 1800’lü yıllarda yönetemezler buraları. Bu yüzden de zavallıdırlar.
    Sonlarını geciktirmek için çırpındıkça batacaklar.
    ***
    Zaman, görecelidir; hayatın diyalektiği acımasızdır; bu Kifayetsiz Muhterislerin “encamı” elbetteki “hayırlı” olmayacaktır. Er ya da geç; suratından okunur bu; şanslı ise biyolojik süreç yardımcı olur. En önemlisi bu olguyu kişisellikten çıkartarak, bir tarihsel matematiğin genellenebilecek sonucu olarak okunabilmesi; yerine ne konulacağı iyi düşünülmeli; muadili öyle çok ki! Sırasını bekleyen çok salak var!
    ***
    Önümüzdeki iki ay çok provakosyanlara gebe; bu sünni siyasal hareket bir ülkeyi değil, ancak bir cami cemaatini idare edebileceğini anladığında kuşkusuz ki çok geç olacak; hepimiz için çok geç!

  106. Sabancı suikastı Cephe’nin güçlü olduğu az sayıdaki yerellikte elbette nam salmıştır, sert bir etki yapmıştır. Fakat güçlü olmadığı diğer çok sayıdaki yerellikte ya anlaşılamamış ya da bana takılan yeni rumuz gibi ters etki yapmıştır.

    Zulümün ejderha olmadığını göstermek (gerçi “zülum ejderha olsa da” diyordu şarkı), suni denge, silahlı propaganda, politikleşmiş askeri savaş stratejisi vb… Ben eylemin arkasında bir teori yok demedim ki. Arkasındaki teori esastan yanlış diyorum. Üstelik esastan yanlış olmasına ek olarak artık uygulanabilirliği de tükenmiş usülden de yanlış hale gelmiş durumda. Bu kitle-iletişim veya doğrusu kitle-manipülasyon devrinde hala sansasyonel eylem yoluyla kitleleri sola doğru manipüle etmeyi nasıl mümkün sanarsınız?

    Bahsi geçmesi iyi olmuş, anarşist esintili anti-emperyalist RAF’ın çizgisi de aynı eleştiriyi hak ediyor. Hatta yeri gelmişken,Kızıl Tugaylar, Action-Directe, Weather Underground gibi örgütlerin hepsinin ortak noktası 68’in kitle hareketlerinin kısmen yenilmesi ve durulması arkasından 70’lerdeki bunalım ortamında yükselmeleri. Kitlelerden umudunu kesmiş, aynı sergilediğiniz şekilde kitleleri küçümseyen, küçük ve silahlı grupçuklar olmaları. Bu gruplardan bir tanesini ayırırım, Kara Panterler. Ama onlar zaten en aktif oldukları dönemde de kitle hareketinin içinde öz-savunma stratejisi içindeydiler. Dolayısıyla kitle hareketi zayıflayınca da suikastçiliğe sansasyonel eyleme sapmadılar. Kendi içlerine doğru yozlaştılar o ayrı. Çoğu Kara Panter birey farklı mecralarda mücadelelerine devam etti, bugüne dek önemli bir miras taşıdılar, bazıları hala ortalıktadır ve bir şekilde yaşıyordur çizgisi. Saydığım örgütlerin kaderi ise ölüm, hapis ve efsaneleşme oldu, siz de bunu devam ettiriyorsunuz (bir de bize görünmeyen “dönme” bireyler bolluğu vardır – bunun sebepleri de ayrıca uzun bir konudur).

    Bizdeki SPB’ler ve devam örgütleri ile de paralellikler yok mu? 70 darbesinden sonraki toparlanmaya kıyasla 80 darbesinden sonra hala tam olarak toparlanamamanın sebepleri arasında 70’lerde çığrından çıkmış (sebeplerine girmeyelim) şiddet sarmalının hafızası da yok mu? Bence var. Bu çizginin giderek daha intiharcı bir tarzda (ölüm oruçları süreci belki de bütün bu tarz travmaların toplamıydı) sürmesi, 70’lerde donup kalmış bir konumun sürdürülmesi normal mi?

  107. Dogru..

    Bunlar kendi örgütünün icinde biri kalmayacak sekilde bombalalarsaydi saygi,maygi düsünürdüm belki..

    O yürek yok sizde.. Bari su cesareti bulun! Sorun bir normal bir insana,bir solcuya burda kime acirsiniz diye? Kimse katillere acimaz! Acinilacak,anilacak,sözü edilecek kisi silahsiz savunmasiz öldürülen kisidir!
    Cesaret edinde biraz sorun! Ozaman anlarsiniz Dünyadan kopuk oldugunuzu! Ozaman belki silahlariniz,o beyinsiz,vicdansiz kafaniza yöneltirsiniz! Hadi biraz yigit olun!

    GZ. Paristeki canilerede acidi sizlere acidigi gibi!
    Ben hep sevindim.. (son sözcük, vicdansızca bulunduğu için çıkarıldı. admin)

  108. Giz’li soruşturma!

    Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın öldürülmesi olayıyla ilgili soruşturmaya, o bağlamda otopsi raporuna “gizlilik kararı” alınması ne anlama geliyor? Konuyu yine eski savcı, CHP milletvekili Ömer Süha Aldan’la konuşuyoruz:
    – Gizlilik kararı almanın iki temel gerekçesi vardır. Birincisi toplumda oluşabilecek infiali önlemek, ikincisi diğer faillere ulaşılabilmesi için suç delillerinin kamuoyu tarafından bilinmesini engellemek. Bu olayda her ikisi de söz konusu değil.
    – O zaman gizlilik kararı neye yarayacak?
    – Gizlilik kararı kuşku bulutlarını çoğaltmaktan başka işe yaramaz. Operasyonda hatalar yapıldığı ve savcının polis kurşunlarıyla öldüğü iddialarını güçlendirir.
    – Operasyona ilişkin sizin kafanızdaki kuşkular neler?
    – Odaya müdahale emrini kimin verdiği çok önemli. Yapılan açıklamaya göre odaya operasyon kapı patlatılarak başlatılmış. Küçücük bir odaya kapı patlatarak girerseniz daha baştan içerideki insanları gözden çıkardınız demektir. Ayrıca, operasyon kararının içeriden iki el ateş sesi gelmesi, yani teröristlerin savcıya ateş etmesi üzerine verildiği açıklandı. Teröristler ellerindeki en büyük koz olan savcıyı neden operasyon başlamadan öldürsünler?
    – Soruşturmadan bir şey çıkar mı?
    – Olayı soruşturan savcılar neyin ne olduğunu biliyorlardır ama konuşabileceklerini zannetmiyorum.

    TÜİT

    Facebook, twitter, youtube iletişimi dün birkaç kez kesildi.
    Sebebi kimine göre öldürülen Savcı Kiraz’ın resimleriydi. Kimine göre Savcı Kiraz’ın açıklanması istenmeyen otopsi raporu… Bunlar bahane.
    Çünkü Savcı Kiraz’ın rehin alınışı sırasında çekilmiş resimler bir haftadır internette dolaşımda. Üstelik twitter’in kapandığı saatlerde google’a girdik. Resimler yerli yabancı çeşitli kaynaklarda olduğu gibi duruyordu. Bunları internet dolaşımından kaldırmanıza olanak yok.
    Ancak bu tür bahanelerle twitter’ı zaman zaman kapatıp iktidara muhalif haberleşmeyi durdurabilirsiniz. Ki sanırız dün bunun denemesi yapıldı. Türkiye bu yüzden dünyaya rezil oluyormuş. Kimin umurunda.

    http://www.milliyet.com.tr/tekne-park-/gundem/ydetay/2040006/default.htm

  109. Devrimcilerin Zileli varoluslari varolan düzene karsi olmalaridir. Yanlislar yaparlar sapitirlar ama onlarin varoluslarinin sebebi varolan duzene karsi cikmalaridir ..tarihin her safhasinda. Sen ve senin gibilrininn Zileli tarihin her safhasinda varolus sebebiniz, devrimcilere ,isyancilara karsi bozguncu olmaktan ibaret… Devrimciler,isyancilar yok oldugunda yok olacaksiniz…o yuzden size karsi devrimci bile denemez, ideolojik, kulturel teorik , bilimsel sosyal, bilimsel psikolojik, sinifsal herseyiniz, kendine devrimci diyenleri elestirmek(hafifletilmis olarak) uzerine kurulu…. busunuz….

  110. hahayt ay Gün yine bir kendini devrimci sanan vigilante lere, sana karsi devrimci diyen ustelik, , Adam/kadin in nasil haddini bildirdin, sana karsi devrimci demis… sende karsi marsi en azindan devrimciyim ya demissin, ayyy koptum. Gün sendende bu beklenirdi, lafi gedigine koymussun,cilgin hinzir seniiii:))) aklima 92 de cikan dev yol cularin, anadoludan ankaraya yeni gelmis Solak universiteli kizlara, (hepside nedense tiyatro heveslisidirler)diz ustune oturtup, ay sen bakma sindi ona bu, varya cilgiin seksen oncesi ne ler yapmisti,hahahoyt..diye anilarini anlatisi geldi(yatacak yeriniz yok , siz bir klik sinz egemen siniftan tehlikeli) diye, anilarini anlatan eski dy liler aklima geldi… e sen daha eskisin, umuyorum, daha kaliteli isler eylemissindir…:) seni seviyorum zileli:)))hinzirrrr

  111. secimlerde HDP meclise sokulmali, sokulmaliki, suratina tukürüceklerimiz en azindan TC milletvekili sifatini tasisinlar……

  112. Mahir in mirasi bendedir o bir isyandi bende o isyani bitirdim artik muzakere surece sureci basladi diyen adama iki cift laf etmeyen Adam ve kadinlar sususnuz, imralidakini susturasiya yada, tamamen oteki tarafa itesiye Kadar, Caglayan ruhu olacaktir…. ocalani susturun, evet ben mahir i falan temsil etmiyorum dedirtin, biter bu is, Caglayan eyleminin , yazilmayan ilk ve tek sarti budur….

  113. acayip provakatif eylemler yapcaklar, APO ve Ertugrul kurkcu mahir i biz temsil ediyoruz ve onunda adresi bizim tek cadir(gezi) tek cati partisi dedikce, dahada yapacaklar, hic biri basarili olmayacak, , yarim yalacak, ama son fertlerine Kadar bu ahlaksizligi teshir edecekler, sen mahir i temsil edemezsin ………. diyecekler canlari ve kanari ile. bu onemsiz bir sey ise hersey onemsizdir onlar icin, anlamiyorsunuz… Caglayan eyleminde kiskirtici provakatormu ariyorsunuz, o ocalan ve kurkcu dur , onlar mahir biziz ahanda biz olayi bitirdik dedikleri muddetce daha beterini bekleyiniz….

  114. buyuk bir ihtimalle son ferdimize Kadar oluruz bin sonra bile olsa bizi hatirlayan cikar ama Ertugrul ve APO ya mahir ve kizildereyi yedirtmeyiz diyorlar, buyuk bir ihtimalle bu kadarda olmaz denecek seyler yapacaklar. bunu onlemenin tek yolu, Ertugrul ve APO bizim mahir ile bir ilgimiz yok elestirdigimiz cizgidir demeleridir. yada o anlayisin hepsini gomeceksiniz topraga uzerinde tepinerek yeni , post devrimciliginizi kuracaksiniz, sizi bir katliam bekliyor, bu kez magdur degil katil siniz, ve tarihe not dusenler var….

  115. Caglayan eylemi sadece ve sadece Apo ya yanittir bunu herkes biliyor niye konusmuyor—-????

  116. Hayati size zindan edecek, sokaklarda bile x ray den gecmeye neden olacak eylemleri yapmaktan cekinmezlerdi, secim surecinizi sabote etmektende cekinirlermi cekinmezlermi bilinmez, cayan mahallesinde dayaklarini yediler geri adim atmadilar, en iyisi yok edin onlari, huzurunuzu bozacaklar, sizin huzurunuz nedense hep varolan duzen partisinin yada bir duzen muhalefetinin, yada yeni bir duzen ici muhalefet partisinin , hzurunun bozulmasina denk dusuyor… huzurunuz bozacaklar…. anarsistler, trockistler, Leninist oldugunu sananlar, teshir edileceksiniz….

  117. bu kez sanirim silahli Propaganda duzen ve onun guclerini degil duzen solunu teshir etmek uzre yapiliyor. bu ihtiyaca sebep olanlar dusunsunö

  118. daha yeni basladilar daha basparmaklarina siir okuyacaklar…..

  119. Bu daha ne ki, ispanyada oldugu gibi teröre karsi ulusal lanet mitinglerinde görecegiz sizi …., baska türlü belki, , ama birlik olacaksiniz, soldan cagricilar aydinlik ve emep olacak,,,birlestiginizi gorecegiz, o gunleride gorecegiz,, oda yetmeyecek, mahallelerde terörist (dhkpc ve benzeri) gruplari enterne eden sol bir ittifakin viligantelerini görecegiz,gazi mahallesini orgutten kurtaracaksiniz, esp mlkp simdiden hazir bu ise,,, (o zamanlar ben olmayacagim, ve viligante yazilari Zilelinin umrunda olmayacak,o yazilar o Zaman icin yazilmis olacak ve baska seyler onemli olacak oyle bir sahsiyettir o, kaninda genlerinde var, aydinlik ortaminda on yillarca nefes alip Verdi…))cok cagdas sol sloganlarla arkaik sol bir orgutu giderecekler.(yada oyle saniyorlar, daha cok sey gorecegiz….bizimde tarih yazicilarimiz var…

  120. iste bir once yazdigim seylerin baglaminda dir Bahtiyar ve elif fidan kalsen, bu kez karsinizda son ferdiine Kadar yok etmeniz gereken bir grup var, tek sansiniz var, hepsini yok edin, ideolojik, propagandif,… ama o zamanda tarih var,,, ve siz, yanlis taraftasiniz…

  121. Tarihi yenenler yazar sözü yanlis bir sözdür, tarihi yenenler yazmis olsaydi , ne Demirci kawa bilinirdi ne Spartakus. bu baglamda, deneyimli eski bir devrimci bir anarsistin duyarliligi bir yana, alayci tiksinti verici bir yerdedir Gün Zileli. , seni hinzir zileli seni nasida yapistirdin ceabi sana karsi devrimci diyen sloganci takoz solcuya, alemsinnnnnn::) seni seviyoruz zileli ama tersten…:) arkadaslarina selam söyle , övsünler seni, ayyy ne hinzir seysin sen:)))

  122. hafta sonu sosyal faaliyeti olarak bir kimlikci abidik gubidik AB uyumlu solculuk, devrim mevrimden bahseden arkaiktir henuz diyemiyor hepsi ama hazirlik oraya, ama cokta devrim istiyorsaniz ahada rojava var isidi bitirin Esad a karsi savasin bundan kelli devrimmi olur, almanya vs gibi bir siyasi yelpaze de o siyasi yelpazeye Uygun bir sol, bizzat orgutlerimizin liderlerince tasiniyor cografyamiza, oyle yasamak istiyorlar, ab ulkeleri sol sosyalist partilerinin adamlari gibi, uzun sacli, yada kisa, bisiklete binen, Humanist, ama ab parlementosunda yeni dunya duzenin her bokuna oy veren, HDP Boyle bir projedir… evet bizi yeneceksiniz, hatta humanizminizi bir yana birakip ab yesillleri gibi katlimize oy vereceksiniz, ama unuttugunuz bir sey var turkiye bir yeni sömürgedir, kucukburjuvaziyi satin alabilirsinniz, ama ezilen siniflardan bir aristokrasi yaratamazsiniz….

  123. Diyorki zileli orgut reklam yapmak icin caglayani yapti, … orgut yok olmayi goze alip gelecek miraslara mesaj birakmaya oynuyor ay canim, sanin hafsalan almiyor…..

  124. örgüt bu yoklukta 8 yokluk icinde oldugunu zaten soyluyor)en eski adamlarinida eyleme gonderiyor, h.b gibi . Hanefi Avci Kadar anlasaydiniz, salak dusmanim olacagina akilli dusmanim olsun…

  125. esme ruhu ile, olmadi sirri abe bilgeligi ile, olmadi selo nun sempatik popularitesi ile ama iillaki, uygarliksal parlementer demokrasiyle ekolojiksel olarak, derin bir guven ve biat icinde, odami yemedi, ama tayyip baskan olur yoksa , yalanci Coban sizi gorse kendini asardi

  126. Tek amaçları provoydı en büyük korktukları mısır gibi ve diger halk ayaklanmalrıydı.GEZİ VE KOBANİ EYLEMLERİ devletlerinn halk isyanına karşı aldıgı eylemlerin sadece birkaçıdır.NE YAPARSANIZ YAPIN HALKIN İÇİNDE Kİ YANAN IŞIGI KALPİNDE BÜYÜTÜGÜ DÜNYAYI KESEMEZSİNİZ

  127. hakaret nedeniyle…

  128. yeni dunya duzenine Uygun ama ona karsi ama Uygun bir ,devrimci olmayan sol isteniyor , ve bu Zileli nin anarsizmine Uygun , onu suclamiyorum, o hep, devrimcligin avam seyler oldugu yazilar yazdi, sinifinin en namuslu adami bile diyememe , ki cokca tutarsizligini gordum, abartiyorum, ve abartacagim, brezilya sokak cocuklarinin durumu duzeltilsin diyen bir sol soylemin sahibini ben Gulag adalarina sorgusuzca gonderirdim. siz bir gun, istanbulda bu dediklerimden dolayi oy isteyecek mecliste sirri abe gibi enseye tokat g parmak olacaksiniz,….artik susuyorum, sen bunlarin alasini bilirsin, utaniyorum adina, ben cok rahipler bilirim isyani bastirmak icin gecmisini anlatan. oradasin zileli…hayatimda ilk defa dogruya Dogru demememk icin icim ezildi, varin hdp de topluca cildirin

  129. stratejisist taktiksiz sindirilmis asagilanmis , Satilmis ihanete ugramis bir uluslarasi kesim aolustu biliyorsun sen onu, bunu az bucuk, anlayamiyacak ama az bi sey acaba diyecek olan insan in sen oldugunu dusunuyordum, yusuf cemalin filtresinden bi gecersem, ki ona gore konuuyorum, ki senin sekreteryanin oldugunu biliyorum…….senin yazinin ihanet sadaket yoldaslik herseyi sorguluyor, biz cok kavga ettik, hic cinsiyet milliyet sormadik, sen en bu orgutun dusmanisin ,,,etme eyleme,olup biteni anla, etme.bize hak verme olur, ama etme eyleme…zalim olma, cunki gerisi gelecek, kufredenler olacak, sahipleniyormus gibi kufredenlerde(tkp), niye bizi hepsalaga yoruyorursunus, :)))etme eylem, kotu konusuruz…

  130. küfür nedeniyle…

  131. hakaret nedeniyle…

  132. Tehdit nedeniyle…

  133. Tehdit nedeniyle…

  134. M. ŞÜKRÜ HANİOĞLU
    Siyasal şiddet neden bitmiyor?

    Türkiye’de siyasal şiddetin varlığını sürdürmesinin temel nedenlerinden birisi onun “kimlik” temelli siyaset yapımının etkili bir aracı olarak görülmesidir

    Türkiye, “şiddet”in siyasetin önemli araçlarından birisi olarak kullanıldığı toplumlardan birisidir. Siyasal kültürün ayrılmaz bir parçası haline gelen “şiddet”e başvuran gruplar değişik idealleri savunmakta ve bu aracı kullanmalarını farklı düşünsel temeller üzerinden meşrulaştırmaktadır. Ancak “siyasal şiddet” kullanımında belirleyici olan bu “idealler” ve “düşünsel çerçeve” değil onun “kimin adına” gerçekleştirildiği olmaktadır.
    Burada önemli olan sadece “şiddet”i kullananlar değil, toplumun büyük bir bölümünün “kendi kimliğinin sözcüsü olduğunu” düşündüğü akımlar adına uygulanan “şiddet”in meşru olduğunu ya da en azından “değişik nedenlerin onu zorunlu kıldığını” düşünmesidir. Devletin aşırı güç kullanımı ve şiddet uygulaması ise şüphesiz durumu daha da karmaşık hale getirmektedir.
    Bu açıdan bakıldığında tarihî kökleri oldukça derinlere giden “siyasal şiddet” geleneğimiz sosyolojik “anomie” tahlilleri veya “anarşik eğilimler” ile açıklanabilmesi kolay olmayan bir toplumsal olgudur. Bu nedenle süregelen “siyasal şiddet”in farklı bir açıdan değerlendirilmesi anlamlı olacaktır.

    Siyasal şiddet geleneğimiz
    Toplumumuzun yakın tarihi değişik etnik ve dinî grupların “şiddet”i temel siyaset aracı olarak kullandığını ortaya koymaktadır. II. Abdülhamid döneminin ikinci yarısından itibaren değişik etnik ve dinî gruplar adına “siyaset” yapan örgütlenmeler gerektiğinde “şiddet” üreten alt yapılanmalara sahip olmuşlardır. Daşnaktsutyun ve Hınçak partileri fedaî teşkilâtlarını, Makedonya’da ise başta VMORO olmak üzere etnik ve dinî grupların siyasal örgütlenmeleri “çete”lerini devreye sokarak şiddeti temel siyaset aracı olarak kullanmışlardır. Daha sonra siyasete ağırlığını koyacak olan Osmanlı İttihad ve Terakki Cemiyeti de temelde bu örgütlerden etkilenen, fedaî teşkilâtı ile şiddeti araçsallaştıran, para-militer bir örgüt olmuştur. 1908’de yeniden anayasal rejime geçiş sonrasında bu örgütlerin yasal partilere dönüşmesi, siyasetin “kimlik” temelinde yapılması ve “şiddet”in bunun temel araçlarından birisi olması konusunda önemli değişiklikler yaratmamıştır.
    Bu gelişmenin aynı dönemde Batı dünyasında anarşizm ve nihilizm temelli siyasal şiddet ve terörün yükselmesinden farklı olduğu unutulmamalıdır. 1894 yılında Fransız Cumhurbaşkanı Marie François Sadi Carnot’nun öldürülmesiyle başlayarak, İspanya Başbakanı Antonio Canovas del Castillo, Avusturya- Macaristan İmparatoriçesi Elisabeth, İtalya Kralı I. Umberto ve ABD Başkanı William McKinley’in katledilmelerine uzanan saldırılar farklı bir “siyasal şiddet”in ürünleri olmuştur. Benzer şekilde Nobel tarafından 1875 yılında icat olunan dinamiti kullanarak etkinliklerini artıran anarşist ve nihilist hareketler, bunun yanı sıra yüzlerce dergi yayınlamışlar ve “Toplumsal Mesele”nin halli konusunda Carlo Cafiero, Pyotr Kropotkin, Errico Malatesta, Johann Most ve Elisee Reclus benzeri düşünürler tarafından dile getirilen kapsamlı düşünsel çerçeveler geliştirmişlerdir.
    Buna karşılık siyasal şiddete başvuran Osmanlı örgütleri, bunu anarşist eğilimler ya da “Toplumsal Mesele” çözümleri amacıyla değil değişik etnik ve dinî kimliklerin “gaspedildiğini iddia ettikleri” haklarını alma adına yapmışlardır. Bunların bir kısmının “şiddet”e sosyalist tezler üzerinden meşruiyet kazandırmaya çalıştığı doğrudur. Örneğin kapsamlı bir gerilla örgütlenmesine sahip olan Daşnaktsutyun 1907’de II. Enternasyonal’e üye olmuş, VMORO ise şiddetin Makedonya’da yaratılacak sosyalist düzene geçişin aracı olduğunu savunmuştur. Buna karşılık “sosyalist” cilâ kazındığında ortaya milliyetçi vurguları güçlü, kimlik temelli “siyasal şiddet” çıkmaktadır.
    Dolayısıyla toplumumuzda “siyasal şiddet,” geleneksel olarak, Ted Robert Gurr’un da işaret ettiği gibi, hakları olduğunu varsaydıkları kaynaklara ulaşmalarının engellendiğini düşünen toplumsal grupların başvurduğu aslî araç olmuştur. Anarşist düşünce ve nihilizme ilginin fazlasıyla sınırlı olduğu toplumumuzun yakın geçmişi değişik etnik ve dinî grupların şiddeti, “hakları”nı alma yolunda, siyasal mücadelelerinin aracı olarak kullanmalarına şahitlik etmiştir.

    Şiddet kimin adına yapılıyor?
    Cumhuriyet sonrasında bu alanda kapsamlı değişiklikler gerçekleştiğini söyleyebilmek zordur. Siyasal hayatımız, bilhassa çok partili rejime geçiş sonrasında “şiddet”in temel bir siyaset aracı olması özelliğini sürdürmüştür. Türkiye’de “sağ,” “sol,” “liberal,” “sosyalist,” “muhafazakâr,” “ilerici” benzeri kavramsallaştırmaların yaygın kullanımına karşılık siyaset güçlü “kimlik” vurguları çerçevesinde icra edilmiştir. Etnik ve dinî kimlikler temelinde gerçekleştirilen siyasetin temel araçlarından birisi ise “şiddet” olmuştur. İlginç olan demokratikleşmenin farklı kavramsallaştırmalar altında yapılan “kimlik siyaseti”ni daha alenî kılması ve bu amaçla “şiddet” kullanımının da ivme kazanarak “olağanlaşması”dır.
    Etnik ve dinî kimlikler etrafında derin bölünmeler yaşayan toplumda “şiddet” kendisine yöneltilen “şiddetli” eleştirilere karşılık, bir “talep iletme” ve “verilmeyen hakları alma” aracı olarak kullanılmaktadır. Soyut bir kavram olarak herkes tarafından eleştirilen “şiddet” buna karşılık somut bir “siyaset aracı” olarak görülmektedir. Bu çerçevede Charles Tilly’nin de vurguladığı gibi “kolektif şiddet,” son tahlilde, “hükûmet etme” ile ilişkilendirilmektedir. Türkiye’deki derin kimlik mücadelesi nedeniyle iktidar “devlet adına” yasal yahut ölçüsüz şiddet kullandığında da muhalif “kimlikler” bunun “bir kimlik adına” ve kendilerine karşı yapıldığını varsaymaktadırlar.
    Türkiye’de siyasal şiddetin aslî nedenlerinin “anomie” ya da “toplumsal düzene tepki” olmaması, onun geriletilmesini fazlasıyla güçleştirmektedir. Nitekim böylesi nedenlerden kaynaklanan siyasal şiddet dünyada büyük ölçüde kontrol altına alınırken, toplumumuzda farklı kaynaklardan beslenerek yapısal karakter kazanan “siyasal şiddet” varlığını ve değişik kesimler nezdindeki “meşruiyetini” sürdürmektedir. Farklı kimlikler, kendi adlarına yapılan şiddeti desteklemekte ya da en azından “alelâde şiddetten farklılaştırarak” ona meşruiyet kazandırmaya çalışmaktadırlar.
    Bu nedenle Türkiye’de kimliklerarası çatışmaların önlenmesi, farklı kimliklere özgürce yaşama ve kendilerini geliştirme imkânları sağlanarak “kimlik siyaseti” yoğunluğunun düşürülmesi, beraberinde getireceği diğer faydaların yanı sıra, “şiddet”in temel bir siyasal araç olarak kullanımını da azaltacaktır. Bu gerçekleşmedikçe değişik kimliklerin mensupları değişik sloganlarla ambalaj edilse de kendi adlarına gerçekleştirilen “siyasal şiddet”i meşrulaştırmayı sürdürecekler, onun gelişmiş toplumlardaki düzeye geriletilmesi ise mümkün olamayacaktır.

    http://www.sabah.com.tr/yazarlar/hanioglu/2015/04/12/siyasal-siddet-neden-bitmiyor

  135. Tehdit nedeniyle…

  136. Lan bu sehul sah Oguzhan Muftuoglinin fetvasi ve deneyimi, hep Dursun Karatasami gecer Mahmut Memduh uyan gibi entelektuel askeri;) isler yapmis bir Adam teorik ayrica,:iki laf abiiii? Biz hani neyse Mahmut un oneriisi ne derin bi sey, bizim orda gaaavede de sey diyolardi, kapatin ap yi chp yi mhp yi, bak senin ana kir gerilla birligi komutanindaa aynisini soyluyor, , olme oguzhan , seni opmek istiyorum senin Kadar suclu insan yoktur, ama memdughu sevdim, bu sizizin komutanizdi haaa:)))

  137. Düzeyin fazla düşük olması nedeniyle…

  138. Düşük düzey nedeniyle…

  139. Hakaret nedeniyle…

  140. Hakaret nedeniyle…

  141. hakaret nedeniyle…

  142. Hakaret nedeniyle…

  143. yazı genel anlamıyla yüzeysel tahlillerle sınırlı ancak okuyucular arasında düzeyli bir tartışma başlatamamış olması da ayrıca sıkıntı verici. gerçekten son yoruma kadar, -ki bir çoğu hakaret ve sanırım tehdit/hakaret içeriyor olmalı admin tarafından yayınlanmamış- takip etmek acı verici oldu.
    cephelilerin güncel konumu politik okuma-tahlil durumunun ötesinde bir inanç noktasında olduğu sanırım herkes tarafından kabul gören bir durum. en azından militanlar açısından öyle olmalı. öte yandan ispat edemeyecek olsak da olasılıkla hiyerarşi içerisindeki üst grubun çoğunluğu benzer ya da farklı gruplara ait devlet ajanı. zaman zaman açığa çıktıkları da olmuştu yanlış hatırlamıyorsam. teorik açıdan bu kadar sığ oluşu, doğrusu bu kadar sığ bir noktada hareketsiz oluşları ancak bu şekilde açıklanabilir sanıyorum.
    tartışma bir şekilde çayan, çayan’ın sahiplenilmesi ve eleştirileri de dönmüş, sanıyorum cephe’nin bildirisinin yayınlanmasından dolayı. belki eylem tarihi ile ilintilendirilmek istenmiştir. eylemciler açısından öyledir hatta. tartışmaya katılanları bilemedim. çayan miti/fikri ayrımı bir bakış sağlayabilirdi ancak genel olarak yarım kalmış bir konu aslında. bakarsanız teorik olarak gelişme/tartışma sağlanamadan ortadan kaldırılmışlar zaten. 70’lerdeki politik hat, fiziksel şartlar ve yaşam pratiği ile günümüz arasında katledilmenin yıldönümü olması dışında herhangi bir benzerlik bulunması güç. teorik devlet aygıtı bile farklılaşmış olmalı. bunun dışında bireyler üzerinden de bir benzerlik kurulması güç. kurulsa dahi yüzeysel ya da demogojik olacaktır (romantik kelimesini kullanmak istemedim)
    gün bey’in eylem üzerine eleştirileri yersiz ya da haksız görünmüyor. yüzeysel denilebilir ancak kısıtlı bilgi ile tahlil yapılmaya çalışılıyor. eylemi yapanlar arasında olunmadığı takdirde zaten yüzeysel kalacaktır. cephe bildirisini de bunu dışında tutmuyorum, nihayetinde eylemi yapanlar bireylerdir. sonrasında yapılan bildiri propaganda metnidir. durumum varmış (: okudum ancak keşke az önce yaptığım gibi propaganda metni salla ya deyip okumasaymışım, ciddi bir vakit israfı oldu.
    @ahmet’in eylemcilere karşı devlet/eylemci ayrımında elbette ki eylemci haklıdır şiarıyla yakınlık duymasını anlıyorum ancak bağlamdan/güncel pratikten kopmuş bir eylem/hayat mümkün değil. mahir çayan örneğinden hareketle eylemcilere ulaşmak da fazlasıyla romantik bir tavır geliyor. bu noktada gün bey’in örgüt şefleri eleştirisi haklı ve yerindedir. yarın silahlı propaganda şefleri (jargonlarıyla komutanları) ajan olarak teşhir edilirse eylemin ve eylemcilerin durumu bulanıklaşmayacak mıdır? bu sebeple bağlamdan kopuk bir eylem/eylemci tahayyülü olamaz, ya da olmamalı. bu sebeple öldürülen eylemcileri yoldaş olarak değil alt olarak ucuz bir tabirle piyon olarak gören örgüt şefleri eleştirisi yerindedir. ne eylem öncesinde yoldaştılar ne eylem sonrasında bildirilerde isimleri yer aldığında yoldaştılar. önce alt sonra konumsuz kahraman, adalet savaşçısı vs oldular.
    bu noktada tartışmacıların gün bey’e eleştirilerini bir iç çatışmanın yansıması olarak görüyorum. gerçi yorumların çoğunluğu iç çatışmanın ötesinde fiziksel ve zihinsel bir tartışma esnasında yazılmış olduğunu sanıyorum. çoğunu dili anlayamadığım için takip edemedim.
    gün bey’e; yazı yüzeysel olmasının dışında, ki bu durumu yadırgamıyorum, yalnızca bir nokta benim için fazla geldi. hakikaten elektirik kesintisini seçim öncesinde prova niteliğinde olduğunu düşünüyor musunuz? bu bir kara mizah yöntemi değil miydi? bu denli düşük bir zekaya sahip iseler bir kaç saate kendiliğinden ölebilirler ya da ne yaptıklarını unutup amaçsızca etrafta geziniyor olabilirler. sanıyorum elektrik kesintisi aynı gün olan olaylarla ilintili bir planın parçası değilse ya da takip edilemeyen ihtimaller (sayısal ortamda bazı hareketlilikler, para transferi vs) dışındaysa bildiğimiz kapsamlı bir organizasyonun(elektrik dağıtım) becerilememesidir. Öyle ki bunu yapabilecek nitelik ve donanıma sahip insanların bu işleri üstlenebileceğine inanıyorum.
    kendinize iyi bakın.

  144. Tarafsizlik , saflik degil derin bir sinsilik , ahlaksizlik gerektirir..Siniflar mücadelesinde tarafsizlik ve orta yol yoktur. Var sanan sinsi degilse eger, aldanmaya doymayan bir aptaldir…Tehlikelerden kacinmak icin secilmis bir yolsa tarafsizlik yada ikiz kardesi uzlasma, taraf olmaktan daha tehlikeli sonuclar getirir sahibine…Akkilica hesaplandigi sanilan dolambacli taktikler, sadece yenilgi getirmez, onursuzlukta getirir….Siniflar mücadelesinde uzun süreli bir hareketsizlik bicimi, o bicimin ölümü demektir. eger o mücadele bicimi temelse. o mücadele bicimi can kann pahasina yasatilmalidir. Hele hele mevzu bahis olan ezilen milyonlarin milyarlarin cikari ve siyasal savasimi ise……….Halkin en ileri mucadele eden kesimlerinin halkin geri mücadele etmiyen kisimlarina seslerini ulastirmasi gerek. Evet bu Dogru… Ama Halkin en ileri kesimleri halka dogrunun sesini ulastirmak icin , ilkin kendileri mücadele etmeli ve savasmalidirlar… Bizi Narodnizm den ayiran Marxizmin Jakoben yorumu olan Leninizm e baglayan budur….Biz o yuzden Ne yapmali yi cok onemli buluruz…ne latin Amerika gerillaciligindan ciktik nede fokoculuktan, biz Ne yapmalidan ciktik….

  145. https://www.youtube.com/watch?v=rO2o3_CcnOY nasil bir mucadele tarzi yasatilmaya calisiliyor ve siz nelerden bahsediyorsunuz…eyyyyy Kücük burjuvazi, cihangirden cik artik:)

  146. duzeyi dusmus hakaret etmis , cildirip kufretmisler adina…..az eylemis….https://www.youtube.com/watch?v=7r5oPLdnDng

  147. Neden kimse HDP ye Amerikan Emperyalizmi hakkindaki görüslerini, Nato hakkindaki göruslerini sormuyor, , perincegin yanina dusmemek icinmi,?Neden,neden neden birakin sosyal soven olmak lafizini, ben kendi devletimin yenilgisi icin ugrasiyorum, siz lazkiyeye neo osmanli götüren sevimli cocuk Demirtasin ardindasiniz…..rojavayi sam a tasiyacaksiniz, esme ruhu ile. ve ama tayyip baskan olur diye HDP ye oy vercem, salak olmadiginizdan eminim, siz baska bisey siniz, adinizi koyunca, zileli kufrettin diyor…

  148. tabiiiki kufrettim tabiiki suratina tukurdum, elimden gelen bu, ve ne Kadar cahil olsam, birikimli zileli nin bir adim onunde olacagim, onun ve onun uydugu kesimlerin igvasina uymadim, kufrettim, elimden gelen buydu, mesudum, gorevimi yaptim, onlar utansin. emperyalizme karsi degiliz ama kapitalizme karsiyiz gibi bir soylem, ancak Paradigma yikiciligi ile olur, utaniyorum utaniyorum. ama siz utanmiyorsunuz. yuhhhhh

  149. acik soruyorum, pkk ve ydg h ve hdp , dhkpc nin terorist eylemlerini engellemek adina, ve hatta secimlerin guvenligini saglamak uzre,yoksa hdp altinda birlesmedigi icinmi, mayis aylarinda dhkpc nin etkin oldugu mahallere saldiracak, emep ve esp yazarlari nasil bir gerekce yaratacaklar. erken soru erken cevap?yeni hic birsey yazamazsiniz, neler yazacaginizi sizden iyi yazacak durumdayiz,.. curuksunuz….

  150. Niye kimse hdp ye AB empeyalizmi hakkinda fikirlerin sormuo???mesela emep niye sormuyo? mesela alinteri cevresi ki eski TIKB cevrsi niye sormuyo, neden kaypakkayacilar sormuyor,MKP ve TKP ML iki ve fazlasi orgutturlerdir sanirim, neden herkesin defterinden emperyalizm cikiverdi???
    MLKP yi tabiiki eklemiyorum, onlar artik turizm acentasi…:)Neden kimse yukarida adi gecen orgutlerin DHKPC yi suclamalarinin sebebinin altinda AKP iktidarina saldirmasinin oldugu gerceginin uzerinden atliyarak , sosyal sovenizm elestrilerini ne basvuruyor, fiiilen ABD AB ve AKP savascilarisisiniz . ve bize sosyal sovenizm dusuyor haaaa????Haydi Yaris yapalim kim AKP ye ve varolan duzene tam karsidan karsidir….. Selo can muhalefetimi? onu bunu bilmem, diger partiler umrumda degil, ama devrimcilik adina HDP ye oy vermek, dusuncesinin, tam karsisinda olmak en asiri degil tek devrimci tavirdir, neymis, akp tayyip diktasi gelisirmis, bir anarsist sokakta ve yasamda mucadele etmek yerine bu parlementer sapkinliklara yol veriyorsa(ki nasi bi anarsit bu, omru secim hesaplariyla geciyor) o Zaman varsin yikilsin sezar…. yaaa zileli sen nasi bi anarsistsin gercekten merak ediyorum. bence sen anarsist felan degilsin, hatta sen anti aydinlikci bile degilsin, sen anti stalinizmde, kendi kisisel deneyimlerinlle , basbayagi karsi devrimcisin….akil kupu gibi, seni ceviriyom ceviriyom, o cikiyo, arada bi tv ye cagrilinca cosuyosun, ordada yalan soyluyosun, sonra ay biraz ayip etmiim diyosun, ya sana halil berktay gibi olanaklar sunulsa , kimbilir ne neler duyardik, ciddi bir tiksinti var bende:))9

  151. kesinlikle can yucel e ait olmadigini biliyorum ama, ey 68 ve 78 solcularinin tumu, bana zileli sayfalarinda kufr ediyorsun diyorlar usulsuz, Ulan topunuzu nasil betimleyeyim küfürsüz..:))

  152. secim sonrasi HDP ve AKP vekilleri 400
    yuzu bulacaktirlar, yeni gelismeler ve selo nun verdigi sozleri radikal olarak hatirlatanlar ezilecek, yada majestelerinin muhalefeti seklinde kontrol altina alinacaktirlar, ocalan in yapi kredi yayinlarindan ogrendigi anti marksizm anti devrimci( ve trockist ve anarsitlerin agzini sulandiran, Ulan su Stalinist eninist sola burdan bi kac gol atabilirmiyiz denen sey basbaagi ihanettir , ve trockistel ve anarsistlere kendilerini turkiye devimine ispatlama sansi sunar ama, gun zileli onu selo can sevimligiginde gebertti)

    yorgunum, sunu soyleyecegim…. MIt tarafindan yeni dunya duzenine uydurulmus bir parti altinda pisman olmus eski fraksiyonlarin tumu HDP catisi altina toplanacaktir, bu yeni dunya duzenine neo liberal anlayisa Uygun bir sola katilmaktir, katilmayanlar kanla irinle ve iftirayla suclanacaktirlar(bakiniz zileli nin dhkpc dusmanligi) HDP ye oy vermemegi bos verin hdp lilere selam vermemek, insani bir gorevdir….

  153. yahu aslinda niye paradigmalari radikal bi sekilde yikan o dandik kitabi varya, onun gibi sizin tabunuzu yikayim,.. aslinda hocam fasizm masizm yok siz bayagi bi rahatsiniz, yasam bicimi mi? malezya Tipi bi sey ayarlanabilinir, yoksul laiklermi, ayyy amaaan onlarda CHP ye oy vermeselerdi, devrimmi, ay guldurmeyin beni her devrim bir Stalin kemalizm felan yratir, bu zileli yi nasil cikarmiyorlar kanallra, eksik Adam yeteneksiz Adam, yoksa Cengiz candar, halil berktay, engin ardictan ne eksigi var, ihbarciligi ayyyuka cikmis bir orgutun en son ayrilanlarindan, ve biz Zileli den ben ihbarcilik yaptim ihbar ettigim orgutlerin insanlari devrimcilerde bana bes basar dedigini duymadik:::????

  154. devamla gun zileli suclarinin ozelestrisini hic vermedi, o eskiden ihbarci idi, simdi ihbar ettigi insanlarin aslinda Stalinist orgutler ve kendi yoldaslarini olduren adi insanar oldugunu soyleyen bir Adam. o hala bir aydinlikci, sadece kisisel sorunlari var….ailesel sorunlari var, , ama en az perincek Kadar ama baska sebeplerle devrimci dusmani, ve simdi acaba kanallarda hdp ye yanasip bi iki is cikarabiliormyum diyor. zileli sen aydinlikci iken ihbarci idin, ozelestrin kivirtan cinsten, bizim defterde hala ihbarci aydinlikci sin….vesselammm.

  155. hakaret ve küfür nedeniyle…

  156. eminol, zileli kusagindan sag kalmis olanlar sag kalmanin bedelini Boyle odemistirler,ruhsuzluk…….. ve zileli den kesinlikle bir ruh geriye kalmaz, sen bakma onun `benim karnim ajitasyona ve amaset soylemine tok dedigine, hendi ruhsuzlugudur o, engin ardictan farki yoktur….:))9

  157. Ay kizim/ oglum 🙂 bu 68 lilerin hepsini iceriye aldilar, alamadiklarini katlettiler, siz hala sag kalan 68 lilerden insanlik durustuk mu bekliyorsunuz, bunlar yeminli tövbekardirlar, ruhlarinda isyan ruhuna devrime dusmanlik vardr….oyle yasayabildiler.

  158. dunyanin her yerinde 68 kilic artiklarina suphe ile bakilir, bi bizde 68 kilic artiklari kutsanir nedense yoldaslarinin kanini kilicta yalamis adamlardir….

  159. En iyi Aydinlikci eski tövbe etmis aydinlikci degildir, en iyi anarsist olmus aydinlikcilikta degildir, o oraya aydinlikciligini tasiyacaktir, en iyi aydinlikci, ölü aydinlikcidir….

  160. Ister anarsizme kivirmis olsun ister liberalizme, yada ister standart Aydinlikci olsun, bana, 12 eylulde iskence ve cezaevinde direnmeye kalkmis tek bir aydinlikci gosteremezssiniz, ama hala devrimci mucadele uzerine yazarlar….

  161. eski yada yeni bir aydinlikcida her seyden yuzeysel olarak yuzeyselligin derinlesmesi anlaminda her seyi bulursunuz, genel Kultur, bir yere Kadar, edebiyat, felsefe, bir tek sey yoktur, devrimci ruh, ( aslinda buraya oya baydarin tip i ve kutlunun tkp sinide eklemek gerek) ama hep devrimci mucadele uzerine yazar cizer ve cagirirlar….tip tkp aydinligi incelein turkiye devrimin hainlerini goreceksiniz….

  162. saniyorsunuzki caglayandaki yoldaslarin her kursundaki ah edisleri bir cagin tajedik bitisidir. o ahhh lar sizin ahlaken bitisinizdir idolojik olarak insan olarak bitisinizdir… hic unutturmayacagiz….ne dusmana ne size. siz kendinizi bilirsiniz…

  163. hainsiniz, tartisilmaz degil, her devrimci orgut hata yapar, hatta suc isler,… ama sizinki onlari asip yeni bir sey yaratmak degil efendiler, Gun Zileli nin bakin yoldaslarini nasil oldurduler makaleleri, kndi ruhsal cokusudur, o kavgaya girmedim, o kavgada hain ve lain ve itirafci olmustur, ben yorulmuslardan derledim , yoldaslarini nasil oldurduleri, derin bir humanizm falan yoktur burada, yoldasini satip o oldururulurken kofte ekmek yiyen adami en azindan ayiyirdi zileli, yok yapmiyor, cunki o anarsizmini, haini ve mucadele edeni olmayan militani olmayan bir sey uzerine kuruyor, ancak Boyle kendisini akliyabilir, evet Mahir ileriye kacti.. Zileli ve digerleri geriyemi kactilar, yok onlar dustuler, tek careleri var , karala karalayibildigin Kadar…baska caren yokkk…

  164. Neden ayda bir akdenizin bir yerinde yoksul renkli insanlar ölüyor, yasadiklari yerde, demokratikkonfederalizmi uygulamadiklarindanmi, insanliga karsi suc daha hangi ideolojik boyutta olabilir.????ßayiptir gunahtir etmeyin HDP yi ovmek insanligin kurtulusuna sövmektir… kimler nereden nereye gitmeye ihtiyaci duyuyorlar, o insanlar is buldular calistilar asgari olarak yasam sartlarini sagladilarmi? neden kacip ne umuyorlardi, mademki kapitalizm dunya capinda zaferinei ilan etti , akdenizde ayda bir batan gemilerdeki yuzlerce insanin hesabini kimden sormali?

  165. böyle bir dünyada yasiyoruz… fasist nazi almanyasi 20 milyon sscb vatandasi oldurdu, birakin sag tandansli alman tv kanallarini, sosyal Demokrat alman kanallari bile almanyada kizil ordu zulmunu anlatan diziler yapiyorlar. .. demekki neymis ? savas bitmemis, ve Ulrike, herkes sosyal demokrasinin ne oldugunu görecek dediginde bunu haykiriyormus…(onun adina dario fo) Ulus devletleri asip yikmakmi? Evet biz buna variz beyler, ama once su sizin Almanyanizdan baslasak?…..Ve digerlerinden,…Daha tek esli evlenme burjuva hakkina yeni kavusmus , yada daha kavusmamis , bir ikinci yada ucuncu es e , serbest ask, burjuva evliligin kötülügünden bahsetmek, … ahlaksizliktir……

  166. böyle bir dünyada yasiyoruz… fasist nazi almanyasi 20 milyon sscb vatandasi oldurdu, birakin sag tandansli alman tv kanallarini, sosyal Demokrat alman kanallari bile almanyada kizil ordu zulunu anlatan diziler yapiyorlar. ..ama Alman sosyal Demokrat partisi apacik bilimsel sosyoljik irkci ifade ve söylemlerinden dolayi SARRAZIN i partiden atmayi red etti….
    demekki neymis ? savas bitmemis, ve Ulrike, herkes sosyal demokrasinin ne oldugunu görecek dediginde bunu haykiriyormus… Ulus devletleri asip yikmakmi? Evet biz buna variz beyler, ama once su sizin Almanyanizdan baslasak?…..Sonra digerleri,
    Sözde bile olsa cariyelikten nikahli kadin olmaya hak kazanmis bir kadina, daha sonra sözde bile olsa tek esliligin hukuki haklarini ,kagit uzerinde kazanmis, ama hic kullanamamis 20 yasinda bir kadina, burjuva evliligin ne Kadar kötü bir sey oldugu , kagit uzerinde ask olmayacagini anlatan, Cihangir Feministi ne ise, siz o suzunuz, Utaniniz Utaniniz Utaniniz…..daha ne bekliyorsunuz, ilk gece hakkinin , demokratik ekolojik ozerk olarak betimlenmesinimi???yuhhhh

  167. Maddi bir güc ancak maddi bir gücle yenilebilir…elestri silahinin yerini SILAHLARIN ELESTRISI almadikca bu mümkün degildir… silah ortaya ciktiginda silahi ortaya cikarani degil, silahin neden ne amacla nasil bir amacla ortaya ciktigini anlamak gerek….Silah ortaya cikar cikmaz yillarca köhnemis yöntemleri ile vicik vicik söylemleri ile , silahi cekene küfredenler, iddia ettikleri, gibi felsefi bilimsel olarak dusunen, etki altinda olmayan kimseler degildirler. demokrasi mücadelsi kendi yaslariini, usulden bozarken, provakasyon edebiyati yapan adamin yasina basina bakilmaz….hatta onlari zalim ile ayiran bir duvar degil bir tül perde vardir…. TURGUT KAZAN a…….ithaftir… Kufretmeye devam edebilir…

  168. Caglayan eylemine kör terör eylemi diyen Emep aristokrasisine öneriler, üzerinden oy aldiginiz ve maaslandiginiz, cesetlerinize degil, cürümek üzere olan iskeletinize kann tasimaya kalktiginiz, siyasal harekete sorun. onlar size mavi carsi eyleminin ne kadar guzel eylem oldugunu, ama Caglayan eyleminin ise ne kadar karanlik oldugunu anlatsinlar….

  169. Deneysel not iflah olmaz bir oportunist uzerine, Garbis altinoglunn, Cok bilimsel dhkpc nin eylem cizgisi , yazisi uzre, kesinlikle aydin terorizmi, bireysel terorizm 20 yildir yapilan alintilarla devrimci siddet ve kitle cizgisi uzerine, ve leninden devrimci maceracilik vs uzerine yazilar vs, vs, ben tek sey söyleecegim, Garbis bütün cagdaslari ve icinden ciktigi halk gibi güce tapar, Eruh ve semdinli baskini oldugundada ayni yaziyi yazabilecektir, arada fark sudur, dhkpc cizgisi henuz hatiri guc olamamistir, oldugunda baska yazilar yazabilecektir, nasilki, dhkpc nin surdurdugu olum oruclarinin yanlis, ama Pkk nin sanki yapiyormus gibi olum orucu yapmasini destekledigi yazisiyla, bunlar boyledir, iki kere iki nin 8 ettigini bildikleri ama aslinda Taktik olarak 5 demek zrunda kaldiklarinida yazarlar…bisey olmaz….aliskiniz…

  170. Caglayan eyleminin bize ogrettigi, devrimci eylemler her Zaman karsi devrimin bilincli karartma , kara propagandasina maruz kalacaktir, ve soldan bir kesim trafsiz bir tavir bile takinmayarak sol bir soylemle bu karartma operasyonauna katilacaktir…. bu artik gecmistir, devrimci bir eylem oldugunda artik dusmanin karsi propagandasina genis yiginlarin Uyanik kesimleri inanacak gibi degildir, . halkimiz sizi seviyoruz , bizde sizi seviyoruz, yaniti, .. solun buyuk bir kesimi artik bu tarz eylemlere dusmandan bile beter karsi cikmayi karartmayi, sempatiyi dagitmayi is edinmistir, burada artik dusmanin teror ve karsi propagandasindan etkilenme yoktur, burada artik, eylemin basariya ulasma ihtimalinden korku var dir bu suctur…. siz anladiniz ne dedigimizi, … bizde onlari seviyoruz, ama sizi sevmiyoruz…..

  171. bizde onlari seviyoruz ve sizi sevmiyoruz, ve sandiginizdan kalabaligiz…

  172. zavalli Garbis, adamin altindan örgütünü Kilim ceker gibi cekerlerde, orgut Kilim benzetmesinde , Kilim cok hareketsiz oldugunda kic ustu dustugun yer cok uzak olmaz, dogrucu davut olayim deseeen, nice meshirlar otobüse binmis mesut mutlu Ikbal icindeler, eh artik yapayalniz kalma ihtimali var durakta, koski otobuse yetisesin.. zavalli Garbis, öyle ne yardan en serden elestrilerle olmaz, küfremelisin, karanlik örgut demelisinki, belki otobusun kapanmayan kapisina tutunabilesin….ahhh ahhh neyzen teyfigi anmamak elde degil. insanoglu hos bir kisidir Garbis…. bisey dersin kizaaar,o seyi ayniyle yaparsin aldirmaz, ugurlarola….sonraki yazinda istihbarat servisleri ve kullanilabilme ihtimalleri uzerine yazarsan, kapiya tutunursun, ama fazlasi gerekecektir….yaparsin bisey olmz, koskoca Marxist Leninist Maoist enverist Literatur emrinde…