Deniz Kurtul/ Komünist partinin a-salağı bir Metin

Servet Düşmanı Sitesinden alınmıştır.

Metin Bey, Sol haber portalında yer alan aşağıdaki linkte anarşizm ile ilgili engin görüşlerini ve tespitlerini okuyucuları ile paylaşmış.
Metin Bey’in mürekkep yalamış olduğunu gözönüne alırsak yazdıklarının yanlış olduğunu değil; yalan olduğunu ortaya koymamız gerekir. Gönül ister ki ortada bir yanlışlık olsun, bu yanlışlık düzeltilebilsin. Kendisi de yalan söylediğinin farkında olduğuna göre bu iddialara cevap vermek elbette saçma olacaktır. Ne de olsa kendisi Dolmabahçe Camii’nde içki içildi diyen AKP’liler ile aynı taktikleri kullanmakta beis görmüyor. Onun için tek önemli olan kendi tabanı olarak gördüğü bireylerin buna inanması gibi gözüküyor. Kendisine rehber olarak gördüğü Stalin de “Anarşizm mi, Sosyalizm mi?” isimli kitabında anarşizm olarak anarşizm ile pek ilgisi olmayan pespaye birşeyi lanse edip onu eleştiriyor ve alternatif olarak da kendi tiranlığını ortaya koyuyor.
Anarşizmi başka birşey olarak gösterip eleştir, yeni sol denen açıkca liberalizme bulaşmış bir çizgi ile ilişkilendir ve ortaya muhteşem bir ideolojik dezenformasyon yazısı çıksın.
Meseleyi kişiselleştirmek pek de doğru değil ama Metin Bey’in genel siyaset yapış tarzına dair tarihsel bilgileri ortaya koyduğumuzda aklının nasıl çalıştığını da yazdığı pespaye yazının gayesini de ortaya koymak mümkündür. Kendisinin Gelenek/STP/SİP’den atılarak ÖDP’ye katılırken ne kendisinden ne de tasviye edenlerden ideolojik anlamda doyurucu bir argüman duyamazsınız. ÖDP içerisinde bulundukları Sosyalist Politika isimli 15-20 kişilik bir grubun birkaç hafta içerisinde bölünerek (büyük oranda dağılarak) TKP’ye katılması ile ilgili de doyurucu ideolojik bir açıklama bulamazsınız. Metin Bey’in birinci adam iken tasviye edildiği geleneğine üçüncü adam olarak geri transfer olması dışında tabii. Genel olarak Metin Bey’in aldığı tavırların arkasında herhangi bir ideolojik çizgi aramak gerçekçi değil. Bu beyefendinin en azından aşağıdaki yazdığı yazıdaki tavrı “kürtlerin kuyruğu varmış” ya da “komünizm gelince herkes birbirinin eşiyle yatacakmış” safsatasından daha düzeyli değildir. Tekrar edelim onun için önemli olan kendisine taban olarak gördüğü bireylerin söylediklerine inanmasıdır. Bu bakımdan neyi gözlemliyor ve anarşizme çamur atma ihtiyacını neden hissettiğini bilemiyorum. “Şimdi, bayram değil seyran değil, bu anarşizm eleştirisi de nereden çıktı diyeceksiniz.” Dedikten sonra çok ince bir zekadan çıktığı belli olan “Bir kere, bayram; bugün Kurban Bayramı’nın üçüncü günündeyiz…” şeklindeki mükemmel şakasıyla geniş kitleler ile bir gönül bağı da kurmayı ihmal etmemiş Metin bey. Sonrasında anarşizmi Zizek ve yeni sol ile yanyana koyuvermiş.  Ancak derdinin gündelik küçük bir hesaptan öte bir dürtü olmadığını görmek zor değil.
Gerçi Metin bey “Anarşizmi sizden öğrenecek değilim.” diyebilir. Kendisinin biz anarşistleri söylemeyeceğimiz şeyler üzerinden eleştirmeyip daha düzeyli eleştirler getirmesini umarak yazıyı bir zamanlar Ahmet Kaya’nın ağızlara pelesenk olan kelamıyla bitirelim. “Devrimciler yalan söylemez ama yalancılar ben devrimciyim diyebilir.”
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/metin-culhaoglu/anarsizmin-bir-asalak-olarak-portresi-81139

Hakkında Gün Zileli

Okunası

“Sağcılar Moskova’ya”!!!

Artıgerçek BİR ZAMANLAR BİR SLOGAN VARDI… 1960’lı yıllarda sağcıların en meşhur ve yaygın sloganı “Komünistler …