Ankara Katliamında Ölen Destina Peri Parlak’ın Annesinden Mektup

“Ben Hacer Parlak. 16 yaşında başkentin kalbinde patlayan bombayla çocuğu katledilen  pek çok anneden biriyim. Belki pek çoğunuz duydunuz, ben kızım Destina Peri’yi babasız büyüttüm, 2 aylık hamileyken bir trafik kazasında kaybetmiştim eşimi.  Her şey çok zordu benim için ama kızım için tutundum ben yaşama. Hep sevdim insanları, hep dokundum onlara, kızıma da bunu öğrettim. Ayrım gözetmeksizin sevdik biz insanları. Sadece Türkiye’de değil dünyanın neresinde olursa olsun ağlayan tüm annelerin acısını içimizde taşıdık. İnsan olmak da böyle bir şey değil midir, yüreği yanan her bir anneyle empati yapmaya çalıştım, ölen-öldürülen her çocuğun yasını tuttum içimde. Yok edilen insanların arkasından kurulan, öldürmenin  haklılığını savunan ‘ama’ ile başlayan cümleleri dehşetle dinledim hep. Ve bir gün hiç hazır olmadığımız bir anda o acı bizim evimize düştü. İnsanları, hayvanları, doğayı çok seven Destinam, ne için olduğunu hala anlayamadığım bir ateşin içinde kaldı.  Araya adamlar koyarak olaydan yaklaşık 8 saat sonra Destinamın yaşamadığını öğrendik. Yakınlarım beni Destinanın vücut bütünlüğünü koruduğunu söyleyerek teselli etmeye çalıştı. Ne acıdır ki ben de Destina Perimin bedeni paramparça değil diye sevindim.

Acım büyük ama öfkem çok daha büyük. Birileri sırça saraylarından bizim terörle yaşamaya alışmamız gerektiğini söylüyor, bizim taptaze fidanlarımızın yok edilmesine sessiz kalmamızı dayatıyor. Günlerdir kendime soruyorum: Neden hep  bizim çocuklarımız ölüyor? Teröre ve ölümlere alışmayacağız, ülkedeki hiçbir savaşın bizim savaşımız olmadığını biliyoruz. Çocuklarımızı katliamlara kurban vermediğimiz, barış ve sevginin hakim olduğu bir ülke inşa edebilmek için üstümüzdeki ölü toprağını atıp hepimizin elini taşın altına koyması gerekiyor. Değilse sıra hepimize gelecek, ateş hepimizin evine düşecek. Sesimizi yükseltip, yüreklerimizi yan yana koyarak teröre barikat olalım. Bizi yönetenlerin sıradan insanlar gibi terörü lanetleyip, kınamalarını değil sorumluluğun gereğini yerine getirip istifa etmelerini istiyoruz. Benim nezdimde, bombayı patlatanlar kadar, onlara bu ortamı hazırlayanlar ve engel ol-a-mayanlar da SUÇLUDUR!!!

Unutmayın ki anaların öfkesi ve ahdı sizleri bir an yalnız bırakmayacak! Destinalarımızı kalbimizde gururla taşıyacak yaşatacağız ama suçluları asla AFFETMEYECEĞİZ!!!

Destinaların ağız dolusu o kocaman gülüşleri bizlerin geleceği, sebebi olanların

ise kabusu olsun!!!”

Hakkında Gün Zileli

Okunası

Fikret Başkaya / Terörü ve Teröristi Nasıl Bilirsiniz? (1)

                                               “Bu insanlığın bir parçası olmaktan utanıyorum”                                                                        Ramallah’lı (Filistin) bir kadın Aslında yazının başlığı, …

2 Yorumlar

  1. https://www.youtube.com/watch?v=JYF0I1cI9Xw
    ********
    Dün gece sen uyurken
    İsmini fısıldadım
    Ve hayvanların korkunç
    Öykülerini anlattım

    Dün gece sen uyurken
    Çiçeklere su verdim
    Ve insanların korkunç
    Öykülerini anlattım onlara

    Dün gece sen uyurken
    Yüreğim bir yıldız gibi bağlandı sana
    İşte bu yüzden sırf bu yüzden
    Yeni bir isim verdim sana Destina

    Sen öyle umarsız uyusanda bir köşede
    İşte bu yüzden sırf bu yüzden işte
    Yaşamdan çok ölüme yakın olduğun için
    Seni bu denli yıktıkları için
    Yaşamımın gizini vereceğim sana Destina
    *******
    Bu bombayı kim patlattı; kimler örgütledi; kimler savundu; o zavallı acınası katili kimler alkışladı…?

    “insanların korkunç öykülerini”
    “Destina da “öğrendi”…

    biz öğrendik mi?

  2. https://www.youtube.com/watch?v=_zf1ZYE7CHw
    *
    10 Ekim’de ölen Destina’lar…
    Cizre’de, Suruç’ta… ölen Destina’lar…
    hep aynı çocuklar…
    bazen katil ama yine de kurban!
    Ve neredeyse her zaman kurban…
    **
    soru şu..
    KİMİN KURBANLARI BU GENÇLER…
    **
    DOGMA kurbanları…
    Dogma’ların kuponunu, rantını, faizini, komisyonunu devşiren alçakların…
    DOGMA’lar arkasında bu akçalı işleri çevirenlerin… kurbanlarını neden birer insan olarak öne çıkartmıyoruz…
    Birer kurban olarak kutsamaktan önce…
    **
    Dinci, milliyetçi, “devletçi sosyalist” dogmaların arkasında duranlar da bu “Destina’ların” katlinde bir şekilde suç ortağı … bence..
    **
    ne yazık..
    neden o 10 Ekim’de ölen “Destina’ların” ve delikanlıların hikâyesini,
    o bodrumda yakılan çocukların hikâyelerini daha çok konuşmuyoruz…
    neden ölenleri acele ile gömerek “bayraklaştırıp” unutuyoruz.. Bir klişe olarak “davamızın” kurbanı olarak sevmek istiyoruz…

    onlar bir “kişiliksiz” bayrak olmaktan çok, seven, sevilen insan olarak nasıl yaşamışlardı…
    Düşman ve kurban ikilemi dışında seçeneğimiz yok mu?

    Binlerce yıl böyle geçti..
    Egemen ve mülkiyetçi güruh bu “tahteravalli” oyununda hep üstte olandı…
    Hep yukarıda, mazlumları birbirine kırdırttı…
    **
    Bir yerde büyük yanlış yapıyoruz…
    *
    Ben bulamadım!
    bir kukla tiyatrosunun o acıklı tahta oyuncakları gibiyiz…
    masallarda olduğu gibi..
    çocukların ağladığı… kurbanlar…
    ***
    sanırım…
    daha çok uzun bir yol var önümüzde…
    sanırım… henüz “teorimiz” bile beklemede…