Reina DJ’sinin açıklamalarından çıkan sonuç: Saldırının hemen öncesinde güvenlik önlemleri asgariye indirilmiş

Reina’nın DJ’i: Saldırı öncesi tedirginlik vardı, ihbar alındığı söylenmişti
03/01/2017 08:10

Diken’den alınmıştır

İstanbul’un Ortaköy semtindeki ünlü gece kulübü Reina’ya düzenlenen saldırıdan yaralı kurtulan DJ Abdullah Can Saraç, olay öncesinde kulüp çalışanları arasında saldırı olabileceğine dair iddiaların konuşulduğunu açıkladı.

IŞİD’in üstlendiği saldırıda uzun namlulu silahla kulübe giren saldırgan rastgele ateş açmış, 39 kişi hayatını kaybetmişti. 65 kişinin de yaralandığı olayda henüz saldırgan bulunamadı.

Hürriyet’ten İsmail Saymaz’ın haberine göre, saldırı esnasında arkadaşıyla birlikte DJ kabininde olan Saraç, olay anını şöyle anlattı: “Ben ve DJ arkadaşım Ufuk Akyıldız, DJ kabinindeydik. Saat 01.17’ydi. Kız arkadaşım mesaj atmıştı. Cevap yazacaktım. Saati oradan çözüyorum. İçeride 700-800 insan vardı. Bizim bulunduğumuz kapalı alanda 400’e yakın kişi vardı. Diğerleri balkondaydı. Dans müziği çalıyor, insanlar eğleniyordu. O an bir el ateş sesi duydum. Panik olduk. Kuru sıkı sandık; şaka yapıyorlar diye… Tereddüt içinde kaldık. Ufuk abiyle göz göze geldik. ‘Hiçbir şey olmamış gibi devam edelim’ dedik. O andan sonra içeriyi taramaya başladı. DJ kabininin altında çok dar bir alan var. Ufuk abi kolumdan çekti. Altına girip saklandık. Benim ağzımı tuttu Ufuk abi.”

Dört şarjör değiştirdi

Saldırganın kulüptekileri taradıktan sonra tek tek yerde yatanlara sıkmaya başladığını anlatan Saraç, şöyle devam etti: “Taradıktan sonra tek el ateş sesleri duyulmaya başlandı. O an yerde yatanlara sıkıyordu. Bizim DJ kabininin önüne kadar geldi. Ayak seslerini, nefes seslerini hissediyordum. Orada yine taramaya başladı. Çıkan boş kovanlar mobilyalara değiyordu. Bize kadar gelmişti. Dört tane şarjör değiştirdi. Dört tane saydım. ‘Allahım bu son olsun’ dedim. Silah sesleri hiçbir şekilde susmadı. Aynı silahtan atışlar yapılıyordu. Başka saldırgan yoktu, tek bir kişiydi. Silah sesleri kesildi. Bir dakika geçti, geçmedi; galiba üzerini değiştirdi. Bu kez hırıltılar, yardım isteyen sesler duyulmaya başlandı. Çok korkmuştuk. Üç defa Arapça şivesiyle ‘Allahuekber’ sesini duydum. Şivesi Arapçaydı, eminim.”

Kapı kolu, her yer kandı

Saraç, polislerin gelmesinin ardından gördüğü manzarayı da şöyle anlattı: “5-10 dakika sonra polisin sesini duyduk. ‘Teslim ol’ dediler. Karşılık vermedi. 2-3 el silah sesi duydum. ‘Ufuk abi, bitmedi bu olay, biz burada öleceğiz’ dedim. 15 dakika sonra bağırma sesleri geldi, ‘Yere yat’ diye. Meğer yaralılara söylüyorlarmış. Biz ‘İmdat’ diye bağırdık. ‘Komiserim burada iki kişi var’ dediler. Özel harekâtçılar geldi. İnsanlar her yere kaçışmıştı. Depoya giren mi, bulaşıkhaneye saklanan mı dersiniz… Özel harekât geldikten sonra bize ‘Kabinin üstünden atla’ dediler. Kabin 1.5 metre yüksekteydi. Ayaklarım kilitlenmişti. Kendimi kaybetmiştim. Kapı kolu, her yer kandı. Yaralananlar, ölenler, kıvrananlar… Dışarıya çıktım. İlk kurşundan sonra dışarıya çıkışımız 45 dakika sürmüştü.”

İhbar alındığı söylenmişti

Kulübe gelene kadar çok sıkı güvenlikten geçmesine rağmen saldırganın nasıl kulübe girebildiğini anlamadığını söyleyen ünlü DJ, “Önceki günlerde tedirginlik vardı. İhbar alındığı söylenmişti. Personelle aramızda konuşmuştuk. Yanımızda bir kulüp var. İddiaya göre üç kişi oraya keşfe gitmiş. Bize ‘Üç şahıs geldi, polise ihbar ettik’ diye ikaz geldi. Garsonlar arasında böyle bir dedikodu vardı. Ben işe gelirken üç kez polis kontrolünden geçtim. Gelene kadar 10-15 polis saydım. O kadar sıkı güvenlik vardı ki, şu an aklım duruyor, nasıl gelebildi… Akşam ‘Bize bir şey olmaz, yaklaşamaz, her yerde çevirme var, durdurulur’ demiştik. Taksiler bile çevriliyordu. Çevrede o kadar önlem varken, bir saldırı olmaz diyorduk” ifadelerini kullandı.

Bu adam nasıl içeriye girdi, nasıl kaçtı?

Olaydan sonra psikolojisinin bozulduğunu ve DJ’liği bırakacağını da belirten Saraç, “Polisler geç geldi. Yan tarafımız karakoldu. Hiçbir şeye anlam veremiyorum. Bu adam nasıl içeriye girdi, nasıl kaçtı? Hiç mi dikkat çekmedi? Bir resmi çıkmış; resim demeye bin şahit lazım. Reina’da, içeride 400 kamera var” dedi.

Hakkında Gün Zileli

Okunası

1937 – Moskova Duruşmaları ve Kızıl Ordu Generallerinin Tasfiyesi

Artıgerçek Sovyetler Birliği’ndeki 1930’lu yılların “Büyük Temizlikleri” konusuyla ilgilenenlerin ne zamandır beklediği, Sovyetler Birliği’nin akademisyenlerinden …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir