Sovyetler Birliği’ndeki nasyonalist devletçi-sosyalist sistemle Almanya’daki nasyonal-sosyalist sistem arasında belli benzerlikler olduğu gibi, ülkelerin yapısından gelen farklılıklar da vardır. 1930’lu yıllarda henüz bir tarım ülkesi olan Sovyetler Birliği’nde sistemin başındaki Parti, ekonomiye hakim olabilmek ve sanayi toplumu haline gelebilmek için, o zamanki ekonominin can damarı olan köylülüğü yok etmek zorunda …
Devamını OkuGaliyev, Roy, Fanon…
Kolonyalizm meselesine layıkınca ilk dikkat çekenin Lenin olduğu söylenir. Doğrudur da. Ne var ki, ilk dikkat çeken olmak, bu konuda en doğru tezleri geliştirmiş olmakla özdeş değil. Lenin de sömürge halkların mücadelesini, dünya işçi sınıfının yedek gücü olarak görüyordu, sonuç olarak. Daha da önemlisi, özellikle sosyalizm bir devlet olarak (Sovyetler …
Devamını OkuQijikareş’in Anlamı…
Anarşizm, bir çelişkiler ve bu çelişkilerin kutupları arasında bir salınımlar yumağıdır. Daha önceki, anarşizme ilişkin kimi yazılarımda bu çelişki ve salınımlara değinmeye çalışmıştım. Anarşizmin çelişki ve salınımlarından biri de anarşist düşünce ile anarşist var oluş arasındaki çelişki ve salınımdır. Anarşist düşünce büyük bir etki gücüne sahiptir ama bu düşünce …
Devamını OkuGüneşin Doğduğu Yerden…
İki gün önce bir Qijikareş (Kara Karga) dergisi aldım. Alt başlığında şöyle yazıyordu: “anarşist radikal politika dergisi kovara polîtîkaya radîkal a anarşîst”. “Kış zivistan 2012” dediğine göre üç aylık periyodlarla çıkıyor. Bu 5. Sayısı. 248 sayfa. Kürtçe ve Türkçe yazılar içeriyor. Dergiyi şu anda dikkatle inceliyorum. Daha etraflı yorum ve …
Devamını OkuUzak Durmak…
(Güncel gelişmeler nedeniyle bu yazıyı yeniden hatırlatmak istedim. G.Z.) Peru’da bir dağ köyü varmış. Çok çok yükseklerde. O kadar yükseklerdeymiş ki, o güne kadar bu köye hiç devlet eli uzanmamış. Köydeki insanlar, kendi hallerinde, yüzlerce yıldır orada öylece yaşayıp giderlermiş. Günün birinde köye, ellerinde dosyalar olan bazı yabancılar gelmiş. Bunlar …
Devamını OkuRoboski (anti-pop, 2011)
Sorumluluk Duygusu…
Ben ilkokuldayken, zaman zaman öğretmenlerimiz çok gereksiz bir şey yapardı. Sınıfın önüne gelip, “çocuklar, arkadaşınızın kalemliği kaybolmuş. Şimdi tenefüse çıkacağız. Kim aldıysa, onu sessizce yerine koysun” derlerdi. Sanki kalemliği ben almışım gibi kıpkırmızı olduğumu çok iyi hatırlıyorum. İnsanda, belki de doğasından gelen, biraz da suçluluk duygusuyla karışık derin bir sorumluluk …
Devamını OkuHarp ve Sulh!
Dünyanın en güzel savaş romanı olan o destansı Harp ve Sulh romanının kararlı bir pasifist olan Tolstoy tarafından yazılmış olması hiç de tesadüf değildir (tabii bu arada Eric Maria Remarque’i de unutmamak gerekir). Savaşın ne demek olduğunu, ancak bu felaketin anlamını içten duyanlar yazabilirdi. “Hazır ol cenge, istiyorsan sulhu salah” …
Devamını OkuDışardan Gazel!!!
Yeni Harman dergisinin Kasım 2011 sayısında yayımlanmıştır. Ayrıca Yeni Harman’ın Aralık 2011 sayısında “İki Tür Nasyonal Sosyalizm” ve “Tartışma özgürlüğü, özgür Tartışma” başlıkla yazılarım yayımlanacaktır. “Dışardan gazel okumak” pek hoş bir deyim değildir. Hem bu söze muhatap olan, hem de söyleyen açısından. İnsanlar bir şeyler yapmaktadırlar. Bu yapılanın dışında …
Devamını OkuAytekin Yılmaz’la Röportaj Helin’e Ne oldu?
Helin’e ne oldu? Aytekin Yılmaz’la Dağbozumu romanı üzerine konuştuk… 16 Kasım 2011 Çarşamba 12:01 DEMOKRAT HABER / DENİZ GÜNEŞ Sevgili Aytekin Yılmaz son romanınız dağbozumu, iki gencin aşkından başlayıp hızla politikleşen bir roman. Yusuf’la Evin kendilerini dağda buluyorlar. Bu hikaye nerden çıktı? Romanı okuyanların nerdeyse tümü bu anlatılan senin …
Devamını OkuÇok Basit…
Savaşlar, çözümü çok basit olan sorunların devletler ya da devlet adayı kuruluşlar tarafından iyice karmaşık hale getirilmesiyle sürer. Bu devlet ve kuruluşların savaştan nemalanması noktasını bir yana bırakırsak, geriye şu gibi unsurlar kalır: 1. Devletler ve devletsel kuruluşlar kolektif organlar olduklarından, bu kolektifi oluşturan bileşenler savaşı bitirmek konusundaki adımları atmaya …
Devamını OkuUzak durmak…
Peru’da bir dağ köyü varmış. Çok çok yükseklerde. O kadar yükseklerdeymiş ki, o güne kadar bu köye hiç devlet eli uzanmamış. Köydeki insanlar, kendi hallerinde, yüzlerce yıldır orada öylece yaşayıp giderlermiş. Günün birinde köye, ellerinde dosyalar olan bazı yabancılar gelmiş. Bunlar devletin görevlileriymiş. Kötü bir niyetleri yokmuş. Tam tersine. Devlet, …
Devamını OkuKürt Hareketinde Devrimci ve Reformcu Yol Ayrımı (Süleyman Arıoğlu)
Kapitalist toplumda yabancılaşmış siyaset, kurumuş bir yara kabuğu gibidir. Oksimoron bir kavram olan “burjuva demokrasisinin” emniyet sübabı gibi gördüğü, halkla sınırlı ve yüzeysel düzeyde bir temas, kriz dönemlerinde tamamen kayboluyor. Demossuz bir demokrasiyi, direnişi özümsemiş bir halka yutturmanın artık imkânının kalmadığı görünüyor. Taşıdığı bütün belirsizliklere rağmen Kürtlerin demokratik özerklik girişimi, …
Devamını OkuYemin!!!
Yemin kişiliği parçalar, riyakârlığı teşvik eder. Kendisi de en büyük yabancılaşma unsuru ve riyakârlık üzerine kurulu devletin yemin türü ritüelleri teşvik etmesinde, özellikle Meclisin açılışı gibi ritüellerde bu toplu ayini zorunlu kılmasında şaşılacak bir şey yoktur. Ama sadece bu kadar mı? Her ritüel ve riya, aynı zamanda katı bir gerçekliğin dayatmasıdır …
Devamını OkuDağ Bozumu Romanı: Örgütsel Bozulmanın Anatomisi
Bazı eserler, insanlığın önündeki büyük bir sorunu çözerler ve o alandaki temel taşı oluştururlar. Kendilerinden sonra gelenler hep onları referans alır. Darwin, Türlerin Kökeni eseriyle türlerin anatomisini yapmış ve türlerin evrimini temel noktalarıyla açıklamıştır.
Devamını OkuGün Zileli ile Söyleşi (Ekmek ve Özgürlük, 25.01.11)
EO- Sen 1965 yılından itibaren gençlik hareketi içinde özellikle DEV-GENÇ’de aktif bir rol üstlenmiş bir kişisin. Bugün tekrar gençlik hareketinde bir ivme görüyoruz. O zamanki gençlik hareketiyle bugünkünün dinamikleri arasında ne gibi benzerlikler ya da farklar görüyorsun?
Devamını OkuUzun Erimli Bir Politik Şahsiyet: Tarık Ziya Ekinci
Tarık Ziya Ekinci, Türkiye siyasi hayatında uzun yıllardan beri bilinen, ismini ve sesini duyurmuş; hem demokrasi hem de Kürtlerin politik ve sosyal hakları için istikrarlı bir mücadele yürütmüş bir politik şahsiyettir. Şahsen tanışma fırsatı bulamamış olsam da, kendisini Türkiye İşçi Partisi (TİP) Diyarbakır milletvekili seçildiği 1965 seçimlerinden bu yana bilirim, verdiği tutarlı demokrasi mücadelesini saygıyla izlerim.
Devamını OkuGün Zileli: Özerklik Türkiye’ye örnek olacak bir model – (ÇAĞDAŞ KAPLAN – DİHA)
İSTANBUL (DİHA) – Demokratik Özerlik projesinin, Kürtlerin öncülüğünde hayata geçirilebilecek ileri bir model olduğunu belirten yazar Gün Zileli, projenin sadece Kürt coğrafyasında değil Türkiye’nin bütün bölgelerine uygulanabilecek, örnek bir proje olduğunu söyledi. DTK tarafından gündeme getirilen ve Türkiye’de birçok tartışmanın yapılmasına neden olan ‘Demokratik Özerklik’ projesi, gündemdeki yerini korumaya devam …
Devamını OkuYukarıyı Zayıflat, Aşağıyı Güçlendir! (Gün Zileli ile Röportaj – Dicle Haber Ajansı, 04.01.2011)
* DTK'nın Özerklik Çalıştayının ardından ortaya çıkan Demokratik Özerklik Projesinin kendisini ve ilkelerini nasıl buldunuz. Hangi noktaları eksik veya hangi noktaları desteklenmeli ve geliştirilmelidir?
Devamını OkuGün Zileli ile Röportaj (Dicle Haber Ajansı, 25.08.2010)
Yıllardır süren bir savaş ortamı sonucunda PKK 7. defa eylemsizlik kararı aldı siz bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz buradan hareketle kalıcı bir barışa gidilmesi için taraflara ne gibi roller düşüyor?
Devamını Oku