Güncel Yazılar

Tek Parti İktidarı!

Artıgerçek Tarihte tek parti iktidarı dönemini açan, faşizm değil, sosyalizm olmuştur. Başlangıçta böyle bir iktidar biçimi öngörülmemişti. Marx ve Engels belli belirsiz “proletarya diktatörlüğü”nden söz etmişlerdi ama onlarda “tek parti iktidarı” fikri yoktu. Lenin tarafından oluşturulan bu fikir, 1917 Ekim’inde Bolşeviklerin iktidarı ele geçirmelerinden sonra Sovyetler Birliği’nde uygulamaya konmuş, 70 …

Devamını Oku

Detant !

Artıgerçek Detant (Yumuşama), ‘60’lar ve ‘70’ler Maocularının tepesini attıran bir kavramdır. O zamanki Sovyetler Birliği yöneticileri tarafından ortaya atılmıştı. Bu kavram karşısında “tepesi atan” eski bir Maocu olarak, 50-60 yıl sonra, bu kavramı ortaya atan Sovyet yöneticilerinin haklı olduğunu söylemek durumundayım. Neden haklılardı? Ya da Çin yöneticileri ve o zamanın …

Devamını Oku

İdam!

Artıgerçek (Boldla yazılmış cümle, bir okurun hatırlatmasıyla yazıya eklenmiştir). Haber kanalları, 1 Şubat 2021’de darbeyle iktidara el koyan Burma (Mynmar) askeri cuntasının 4 muhalifi idam ettiğini duyurdu. Türkiye uzak ve yakın tarihinden de çok iyi bildiğimiz, hatta kimi zaman yakından tanık olduğumuz (örneğin, sevgili arkadaşlarımız Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve …

Devamını Oku

Değer var, Özgürlük Yok! Özgürlük var, Değer yok!

Artıgerçek Kapitalizm, piyasa ilişkilerinin uzun yıllar içinde aşağıdan topluma egemen olmasına dayanır. Kapitalist ilişkiler toplumu sardıktan sonra devlet ve diğer üst yapı kurumları sisteme sadece olağanüstü durumlarda düzenleyici olarak müdahil olurlar. “Normal” zamanlarda ise “görevleri”, kapitalizmin işleyen çarklarına göz kulak olmaktır. Bu olağan işleyiş dışında, kültür alanı, piyasa ilişkilerinin kendiliğinden …

Devamını Oku

Çağatay Anadol’dan TSİP Tarihi (1974-1994)

Çağatay Anadol, Şu Bizim Sosyalist İşçi Partisi, İletişim, 2022 Osman Sercan, Ahmet Kaçmaz, Yalçın Yusufoğlu, Tektaş Ağaoğlu, Veli Gürcan, Halil Çelimli, Gültekin Gazioğlu, Hüseyin Hasançebi ve diğerlerinin anısına… Örgüt Adamı Olarak Çağatay Anadol Çağatay Anadol’u 1960’lardan beri tanırım. Sessiz sedasız çalışan ama “iş bitiren” tipik bir örgüt adamı olduğu o …

Devamını Oku

Mistifikasyon!

Artıgerçek Artıgerçek’te çıkan 13 Şubat 2022 tarihli “Fetiş” başlıklı yazımdakine benzer bir konuyu ele alacağım bu yazımda. Mistifikasyon, bir bakıma fetişleştirme öncesi çarpıtmadır. Mistifike edilen olay, bir adım sonrasında rahatlıkla fetişize edilmeye açık hale getirilmiştir. Örnek verecek olursam, “millet”, herhangi bir yerdeki insan topluluğunun mistifike edilmiş halidir. Gerçeğe doğrudan doğruya …

Devamını Oku

Dev Aynası…

Artıgerçek Devlet, muhalif toplumsal güçlere, özellikle sola dev aynası tutma eğilimindedir. Öyle ki, sola karşı bir teyakkuz durumu yaratmak için dev aynasından medet uman devletin, bazen dev aynasındaki solun görüntüsüne kendisinin de inanıp ürktüğü olur. Türkiye Cumhuriyeti, yeni kurulduğu 1920’lerde, Türkiye soluna dev aynası tuttu ve bu görüntüye kendisi de …

Devamını Oku

Sanat ve İktidar!

Artıgerçek Sanat, özellikle 19. yüzyıldan itibaren iktidarlarla ve egemen sistemlerle çatışma içinde olmuştur. İktidar ya da egemen düzenler, sanatı şu ya da bu şekilde denetimleri altına almaya, dahası kendilerinin hizmetine sokmaya çalışmışlardır. Doğası gereği özgürlükçü olan sanat ise, bu denetim ve baskıyla şu ya da bu şekilde çatışmıştır. 19. yüzyılın …

Devamını Oku

Günümüzün Sorusu: Giderler mi?

Artıgerçek Anket sonuçları AKP’nin oy desteğinin %30’un altına düştüğünü gösteriyor. Bu durumda hepimizin kafasında şu sorular dönüp duruyor: “AKP kaybedeceğini bile bile seçime gider mi?”; “Seçimi kaybederse gider mi?” Siyasi alan genellikle kehanetleri boşluğa düşüren beklenmedik gelişmeleri içerir. Hem olumlu hem olumsuz anlamda. AKP iktidarı aynı zamanda bir AKP rejimidir. …

Devamını Oku

Dönemin Trendleri (2): Bölgesel Hegemonya Savaşlarının Faili Otoriter Rejimler

Artıgerçek Sovyetler Birliği’nin 1990’da çökmesiyle birlikte dünya, çift kutupluluktan çok kutupluluğa evrildi. Bunun nedeni, ABD’nin de güç kaybettiği koşullarda, çift kutupluluğun geriliminden ve zorunluluklarından kurtulan, kendilerinin yeterince güçlü olduğunu düşünen kimi devletlerin çevrelerine doğru daha rahat yayılma olanağı bulmaları, yani bölgesel hegemonyacılığa girişmeleriydi. Bu devletler, Sovyetler Birliği mirasını devralan Rusya …

Devamını Oku