İdeolojik Biçimlenme

Fikret Başkaya/Eğitim Reformu: Neden ve Kimin İçin?

Eğitim sistemi her zaman egemen sınıfların ihtiyacına cevap verir. Tarihsel süreç içinde eğitimin işlevleri değişebilir, ama değişmeyen şey eğitim sisteminin mutlaka mülk sahibi egemenlerin ihtiyaçlarına cevap vermesidir. Kapitalizm öncesinin sosyal formasyonlarında eğitimin amacı, egemen ideolojiyi üretmek ve yaymak ve devlet aygıtının yönetici-bürokratik kadrolarını yetiştirmekti. Kapitalizmin egemen üretim tarzı haline geldiği …

Devamını Oku

Bir Gece Ansızın…

Şu meşhur, “bir gece ansızın gelebilirim” şarkısının bestesini ve güftesini yapan rahmetli Rüştü Şardağ,  hısmım olurdu. Amcam rahmetli Hüsnü İnal’ın eşi rahmetli Lütfiye İnal yengemin erkek kardeşiydi. 1960’lı yıllarda, Ankara Dedeman otelinde katıldığım bir akraba düğününde, otelin terasından, o güzel yaz gecesinde parlayan Ankara’nın ışıklarına bakarak bir şiir okurken hatırlıyorum …

Devamını Oku

Siyasi Durum Üzerine Bazı Spekülasyonlar…

  (Her iki yazı da Yeni Harman’ın Şubat sayısında yayımlanmıştır.)   Şahsi Sitem olan Aşk ve Devrim (www.gunzileli.com) sitesinde yayımladığım, 28 Ocak 2012 tarihli, “İslami Sağ Devletleşince…” yazısını şöyle bitiriyordum: “Dolayısıyla devlet baskısıyla İslamcı baskı AKP-Devlet iktidarının şahsında birleşerek eski şehir orta sınıfının (CHP), emekçilerin (sol) ve Kürtlerin (BDP) üzerine …

Devamını Oku

Milliyetçi-Muhafazakâr Alev Alatlı’ya Bir Tablet Kitap

Biraz önce, Cüneyt Özdemir’in CNN Türk’teki programında Alev Alatlı’yı dinledim, daha doğrusu ne dediğini anlamaya çalıştım. 2 Kasım 2011 tarihinde, yine Cüneyt Özdemir’in Alev Alatlı ile yaptığı bir görüşme üzerine yazdığım “Muhafazakâr-Modernist Proje” yazıma şöyle bir giriş yapmışım: “Geçenlerde Cüneyt Özdemir’in CNN-Türk’teki programında Alev Alatlı’yı dinlerken içimden, ‘işte, muhafazakâr-modernist projenin …

Devamını Oku

İçişleri Bakanı Žižek!

Birgün gazetesinin Pazar eki geçenlerde Türkiye’ye gelen Žižek’i konu almış: “Zizek Fenomeni”. Sungur Savran, Žižek’i “Filozof Meddah” diye buyur etmiş! Ali Şimşek, “Seyreltilmiş Filozof” diye ödüllendirmiş. Suat Hayri Küçük de “Elveda Zizek” diye uğurlamış. Doğamdan gelen bir konukseverlik, saldırıya uğrayana acıma ve savunma güdüm vardır. Bu sefer de bunu yapayım …

Devamını Oku

“Toplumsal Devrim” internet sitesi açıldı

  Toplumsal Devrim internet sitesi açıldı   Toplumsal Devrim adlı yeni bir site 30 Ocak 2012’de yayına başladı (http://www.toplumsaldevrim.com/). Alt başlığı “Anarşistlerin ve Devrimci Marksistlerin Ortak Sitesi” olan sitenin kuruluş tarihi olarak 19 Ocak 2012 tarihi veriliyor. Fikret Başkaya’nın destek mesajını yayımlayan sitede şu anda şu yazarların yazıları göze çarpıyor: …

Devamını Oku

İslamcı Sağ Devletleşince…

Modernist bir proje olan Sol’la, kültürel-modernist bir proje olan Kemalizm uzun bir tarihi dönem boyunca mutsuz bir evlilik içinde olmuşlardır. “Mutsuz” bir evlilik, çünkü Kemalizm, bir devlet ideoloji olarak, bir başka devletin ideolojisi olarak gördüğü komünizme yer açmak niyetinde değildi; dolayısıyla bu “mutsuz evlilik” boyunca Kemalizm egemen ve baskıcı, Sol …

Devamını Oku

Fransa’nın Soykırım Kararı Üzerine iki Yazı

Soykırım…  Soysürüm… Soykölecilik…   Her iki yazı da Yeni Harman dergisinin Ocak 2012 sayısında yayımlanmıştır.   Dünyanın her yerindeki parlamenterlerin bir koyun sürüsünden pek de farklı olmadıklarını düşünürüm. Fransız parlamenterlerinin bir ayrıcalığı olacak değildi elbette. Yani şimdi ben, Fransa’da kalkıp, “yok canım, 1915’te olan, soykırımdansa (jenosit), soysürüme (ethnic cleansing-tehcir) daha …

Devamını Oku

İki Perdelik Komedi!

Eski bir Stalinistim. 1960’lı yıllarda, yirmili yaşlarımda solcu bir radikaldim. Stalin’in, devrimin büyük lideri ve sosyalizmin kurucusu olduğuna inanmıştım. Sovyetler Birliği’nde, Stalin döneminde gerçekte ne olup bittiğine ilişkin bilgim son derece kısıtlıydı. 1970 yılında Maocu olunca Stalin’e olan inancım daha da pekişti. Çünkü Mao da Stalin’e sahip çıkıyordu. 1977 yılında, …

Devamını Oku

Muhafazakâr-Modernist Proje…

Geçenlerde Cüneyt Özdemir’in CNN-Türk’teki programında Alev Alatlı’yı dinlerken içimden, “işte, muhafazakâr-modernist projenin teorisyenlerinden biri” dedim. Alatlı’nın roman dizilerini okumuş, yirmi yıl kadar önce tanıtma yazıları da yazmıştım. Orada da vardı aynı paradigmanın izleri. Yirmi yıl içinde iyice geliştirmiş. AKP için büyük bir kazanım sayılabilir. Yaklaşık yüz yıldır iki modernist proje …

Devamını Oku

Kendi Eliyle Kendi Defterini Dürmek!

Şu “defterini dürmek” sözünü hiç sevmem. Hele siyasi ve düşünsel alanda bu söz çok kötü anlamlar yüklüdür. Birinin “işini bitirmek”, “buruşturup bir kenara atmak” anlamına gelir. Özellikle düşünsel alan açısından bu çok tehlikeli bir şeydir. Çünkü “işi bitmiş” gibi görünen bir düşünce gün gelir yıldız gibi parlar. Bu bakımdan özellikle …

Devamını Oku

Politikacı ile Devrimci Farkı…

1968 döneminden bir sahne hatırlıyorum. SBF’deki işgalin seyrinin tartışılması için SBF Fikir Kulübü üyeleri genişçe bir sınıfta toplanmışlar. Ben de aralarındayım. Toplantıda şiddetli bir tartışma hüküm sürüyor. Sanırım 1968 işgalleri olmalı, belki de 1969 işgalleridir. Çok iyi hatırlamıyorum. Tartışmanın bir tarafında Yusuf Küpeli var, diğer tarafında da Oral Çalışlar ve Cengiz Çandar.

Devamını Oku

“Gebertme” Oyunu!

Bugünkü Taraf’ın ana sayfasına hiç değinmesem daha iyi olacak. O sayfada, bilgisayarlarda insan “gebertmeyi” öğrenen 5-10 yaş grubundaki çocukların zekâ düzeyini bulabilirsiniz ancak. Geçelim 10. Sayfaya. Orada Bin Ladin operasyonunun ayrıntıları yer almış. Anlatılanlar, diğer gazetelerdeki ve haber ajanslarındaki, dünyanın emperyalist imparatoruna secde eden ve insanı insanlığından utandıran acımasızlıkların ve …

Devamını Oku

Halil Berktay Yaşıyor mu Hâlâ?!

Beni belki biraz saf bulacaksınız ama yakın zamana kadar, Ahmet Şık ve Nedim Şener’in peşindeki iz sürücüler, yazılı kâğıt takipçileri sürüsünün sadece halihazır iktidarın emrindeki polis ve savcılardan ibaret olduğunu sanıyordum. Meğer bu gazeteci avlama sürünün içinde epeyce polis köpeği de varmış. Kölelik dönemini anlatan bir ilüstrasyon asılı dururdu başucumda, …

Devamını Oku

Troçkizmin Liberal Bir Versiyonu: DSİP

Sanırım, referandum sürecinde ve sonrasında olup bitenlerden ve halen devam eden yazılıp çizilenlerden, ortalıkta dolaşan TV tartışmalarından ve Doğan Tarkan’ın Zaman gazetesine verdiği röportajdan sonra, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) adlı, kendilerinin ifadesiyle “1000 kişilik” grup hakkında bir şeyler yazmanın zamanı geldi.

Devamını Oku

Solun Kırılgan Noktaları: Gelenekçilik ve Aşamacılık

Dün gece NTV’de Oğuz Haksever’in yönettiği, “Solda Kırılma” adlı bir tartışma programı vardı. Katılımcılar, İletişim-Birikim çevresini temsilen Ömer Laçiner; Devrimci Sosyalist İşçi Partisi (DSİP) başkanı Doğan Tarkan; “Sosyalist Gelecek” Hareketini temsilen Ertuğrul Kürkçü; Türkiye Komünist Partisi (TKP) Başkanı Erkan Baş ve Birgün Gazetesi adına İbrahim Aydın’dı.

Devamını Oku

Özdemir İnce Fiyaskosu…

Cehaletin mi yanlış düşünceyi beslediği, yoksa yanlış düşüncenin mi cehaleti körüklediği sorusu her zaman kafamı meşgul etmiştir. Galiba bunun genel cevabı, her ikisinin de birbirini beslediği yönünde olmalıdır ama hangisi daha ağır basar, hangisi önceliklidir, işte bunun içinden çıkamıyordum. Özdemir İnce’nin bugün (29 Eylül 2010) Hürriyet’te çıkan “Dersim Fiyaskosu ve Tunceli …

Devamını Oku

Cengiz Çandar’ın Haritası!..

Bu yazının başlığını, daha önce Halil ve Oral hakkında yazdığım yazılarda olduğu gibi, “ideolojik yol haritası” diye düşünmüştüm önce. Hem de böylece, eski arkadaşlarım hakkında bir seri oluşmuş olacaktı. Ne var ki, Cengiz’in “ideolojik” bir “yol”u olmadığını görerek bu başlığı koymaktan vazgeçtim. Sonra “yolsuzluk haritası” koyayım dedim başlığı, biraz da espri olsun diye. Ondan da “yolsuzluk”un yapacağı yanlış çağrışımlar dolayısıyla vazgeçtim.

Devamını Oku

Çakallaşmamak…

Kaos Yayınlarından 1995 yılında yayımlanan Abel Paz’ın Halk Silahlanınca (çev: Gün Zileli) kitabında beni çok etkileyen bir sahne vardır. İspanya Devriminin ve İç Savaşının büyük anarşist kahramanı Durruti, “Durruti Column” denen anarşist milis müfrezeleriyle Madrit’in savunmasına koşar. Bu, Franko’nun ilerleyen orduları karşısında son savunma mevziidir. Artık her şey buradaki savunmanın …

Devamını Oku