Tag Archives: | İnternet Siteleri (Genel)

DİNAMİT OLUN! (Serkan Engin)

“Ben insan değil bir dinamitim” Frederich Nietzche Kralların kıçını koyduğu altın yaldızlı bir kubur olmaktansa, o sarayı kendimle birlikte havaya uçuran bir dinamit olmak isterim ve olurum da her ne istersem, çünkü ne olduğumuz sadece bize bağlıdır, ne olabildiğimiz ise iradi seçimimiz kadar yeteneklerimiz ve nesnel koşullar ile ilintilidir. Mesele, …

Devamını Oku

ALENEN SİZİ ASKERLİKTEN SOĞUTMAK İSTİYORUM (SERKAN ENGİN)

Alenen askerlikten soğutmak istiyorum sizleri, hepinizi, yani tüm dünya halklarının yoksul çocuklarını. Ölmeyin, öldürmeyin istiyorum, silah şirketlerinin kâr hırsı ve birilerinin erk mücadelesi yüzünden. Savaşıp insanlıktan çıkmayın istiyorum hiçbiriniz. Ölmek ve öldürmek üzere emre amade birer robot olmayın istiyorum. Siyasal erklerin başına çöreklenenler, size birer istatiksel rakam gibi bakmasınlar istiyorum, …

Devamını Oku

Türkiye’nin Rejimi…

Dünyada üç rejim türü mevcuttur: Tek partili rejimler; yarı askeri parlamenter rejimler; parlamenter rejimler. Bugün birincisine örnek, Suriye, Libya gibi ülkelerdir; ikincisinin örneği ise Pakistan, Türkiye vb. dir. Üçüncüsü ise, İngiltere, Fransa vb. batı ülkeleridir.

Devamını Oku

Anayasa Oylaması… Hepsi aynı Kapıya Çıkar!

Güncel siyasi konularda kalem oynatmanın pek bana göre bir iş olmadığının bilincindeyim. Bırakın yazmayı, bu konularda günlük medyada yazılan ve söylenenleri izlemek bile gelmez içimden. Halkın kaderinden mi koptum? Birileri böyle eleştirebilirler beni. Görünürde pek de haksız olmazlar. “Adam çekilmiş sırça köşküne, halkın geleceğini ilgilendiren konulara sırtını dönmüş” diyenleri duyar gibiyim. Evet ama ya bu tutumum halkın geleceğine kayıtsızlıktan değil de, bu geleceğe ilişkin fazlasıyla kaygılanmaktan kaynaklanıyorsa…

Devamını Oku

Aşağıdan Çalışan Giyotin (Bir Mao Zedung ve Çin Devrimi Değerlendirmesi)

Çağa damgasını vuran büyük bir devrim ve bu büyük devrimin idolleşmiş lideri Mao Zedung. Mao, yalnızca, uzun süreli bir silahlı mücadeleyle gerçekleşen yeni tip bir köylü devriminin değil, aynı zamanda sosyalist devrimin kuruluşunda “kapitalist yolculara” karşı aşağıdan bir kültür devriminin de önderi olarak, 1960’lı yıllarda o zamanki devrimci gençlerin idolüydü.

Devamını Oku

Bu Yazı Kılıçdaroğlu Üzerine Değildir…

Aktüel politika üzerine yazmayı seven birisi değilim, açıkça söyleyecek olursam aktüel politika alanında kalem oynatan yazarları biraz da küçümserim, onları sistemin günlük işleyişinin akıl hocaları olarak görürüm. Ne var ki, bazen toplumsal olaylar ve gelişmeler güncel bir siyasi olayda da kristalize olabiliyor ya da günlük siyasette bir patlama biçiminde ortaya …

Devamını Oku

93 Yıl Önce Harcanan Bir Dünya Devrimi Şansı!

“Dünya Devrimi”! Kulağa bugün ne kadar anakronik geliyor, değil mi? Oysa böyle bir dünya devrimi şansı, yaklaşık yüz yıl önce gerçekten yakalanmıştı. 1917 Devrimini ve olanaklarını bu gün artık pek tartışan yok. Liberalleşen eski solcular, bu olaya gülümseyerek, çok çok uzaktan bakıyorlar. Liberalizmin rahat koltuklarında uyuşmuşlar. Devrimci özelliklerini hâlâ koruyan …

Devamını Oku

Devlet ve Sanatçı(sı)…

Havariler adlı kitabımın 458. sayfasında, darbe yapan generallerin karşısında tüm devleterkanının ve profesör ve yargıç takımının 5. Senfoni eşliğinde nasıl cübbeleriyle sıraya girip yeni "padişahlara" temennahta bulunduklarını anlatırım. Otuz yıl önce televizyonda seyrettiğim bu hem gülünç, hem de acıklı sahneyi hiçbir zaman unutamam.

Devamını Oku

İlyas Aydın’a Devrimci Onuru İade Edilmelidir…

Mao zedung’un, “insanların başı pırasa başı değildir, kestiğiniz zaman yeniden yetişmez” dediği söylenir. Maocu olduğum dönemden bildiğim birçok sözünü unuttuğum halde, unutmadığım sayılı sözlerinden biridir Mao’nun bu sözü. Buna rağmen, kendi iktidarı döneminde, Stalin dönemiyle kıyaslanamasa bile, epeyce insan başı gittiği bilinmektedir. Mao’nun bu sözü, daha fazla kelle götürmeye meraklı …

Devamını Oku

Halil Berktay Yazısına Zeyil (Gün Zileli, 26.01.10)

Tribünlerden korkarım. Lehte tezahürat yapan tribünlerden özellikle korkarım. Küçüklüğümde, bir gladyatör dövüşünün temsili resmini görmüştüm ve o çocuk yüreğim kanamıştı. Gladyatörlerden biri öbürünü yenmiş, ayağını yenilen gladyatörün boğazına dayamış ve başını tribünlere çevirmişti. Tribünlerin kararını bekliyordu. Tribünlerdekiler baş parmaklarını yukarı kaldırırsa kendisi gibi köle olan arkadaşını öldürmeyecekti. Eğer tribünlerdekiler baş parmaklarını …

Devamını Oku

Halil Berktay’ın İdeolojik Yol Haritası!

Zamanın uzunluğunu anlatmak için “kırk yılda bir” diye bir deyiş vardır. Kırk yıl, yetişkin insan ömrünün ağırlıklı kesitini oluşturur. Halil Berktay’ı kırk yıldır tanırım. 1970’in başından beri. 1980’li yıllardaki en çetin ideolojik çekişmelerin ortasında ve en zıt uçlarda yer aldığımız zamanlarda bile aramızda asla kötü bir şey geçmemiştir, her zaman dost kalmışızdır. Yirmi yıldır …

Devamını Oku

Belgeler ve Murat Belge’ler!!!

Murat Belge, Taraf gazetesinin 13 Aralık tarihli nüshasındaki, Anayasa Mahkemesi’nin DTP’yi kapatmasıyla ilgili makalesinde, Ecevit Hükümeti zamanında çıkan 1974 Affına ilişkin olarak şöyle yazmış: “O sırada Devlet Parti’sinin ağırlıklı kesimi böyle bir af çıkmasından yanaydı (ne de olsa, darbe ortamı yaratılsın diye, “affedilen” o solculara “Yürü, ya kulum!” demiş olan …

Devamını Oku

Devamlılık ve Farklılık!

Toplumsal kurumlarda olsun, örgütlerde olsun, ideolojik ve siyasi çizgilerde olsun, devamlılık ve farklılık sorunu her zaman tartışma konusudur. Konuyu daha basitinden kavramak için kendimden örnek vereyim. 1960 yılındaki Gün Zileli ile 2010 yılındaki Gün Zileli acaba ne ölçüde birbirinin devamıdır ve ne ölçüde farklıdır. Ya da  2010’daki Gün Zileli ile …

Devamını Oku

Düşünmeyi Unutmak!

Noel Field’ın adını duydunuz mu? Ben duymamıştım. Geçen akşam arkadaşlarla birlikte, Werner Schweizer’in İnvented Spy (Uydurma Casus) adlı, 1994 yapımı belgeselini izlediğimde öğrendim kim olduğunu. Noel Field, Amerikan kökenli bir komünist. Amerika Birleşik Devletleri’nde üst düzeylerde devlet görevlisi olarak bulunmuş; İspanya İç Savaşında, Cumhuriyetçi savaş mağdurlarına yardımcı olmuş; oradayken karısıyla birlikte …

Devamını Oku

Kazanımlar ve Kazadımlar!!!

Bizim kuşak açısından faşizmi en çok sembolize eden simgelerden biri, askerlerin kaz adımlarıyla yürümeleriydi. Kazadımları, özellikle törenlerde ya da gösteri gerektiren  askeri ritüellerde kullanılan bir askeri yürüyüş biçimiydi. Asker yürürken, bacağını yere paralel gelecek biçimde yukarı kaldırmak zorundaydı. Hani, nasıl bir şeymiş diye denemeye kalksanız kesinlikle başarısız olacağınız ölçüde zor …

Devamını Oku

Türkçede Emma Goldman’ın Rus Devrimi Literatürü

Amerika’dan sürgün edilen Emma Goldman Ocak 1919’da devrime ilişkin büyük umutlarla gittiği Rusya’yı 1921 yılının Aralık ayında hayal kırıklığıyla terk etti. İlk durağı olan Stockholm’de, Ocak 1921’de Rusya’ya ilişkin deneylerini içeren ilk broşürünü yazmaya başladı: Rus Devriminin Çöküş Nedenleri(Der Syndikalist, Berlin 1922). Rudolf Rocker’in önsözüyle Almanca basılan bu broşür (Sunuş yazısını …

Devamını Oku

Yasa ve Yasallık…

Dün Zürih’in Kasama adlı, tüm devrimci gruplara açık ortak mekânında yapılan “Ekim Devrimi” toplantısında, benim dışımdaki iki konuşmacı, Mehmet Yımazer ve Mete Gönültaş arkadaşlar, Ekim Devrimi’den sonraki sürece fazla değinmeyip, bugünün sorunları üzerinde yoğunlaşmayı tercih ettiler. Ben ise, Şubat 1917 ile başlayıp Ekim 1917’de zirvesine varan büyük 1917 devriminin ve bu zirveden sonra, 1939’a …

Devamını Oku

1917: Küçük Balık Büyük Balığı Yer!

1917 büyük Rusya devrimi 8 Mart kadınlar gününde (Rus takvimine göre Şubat), Petersburg’da kadınların fırınlara yürümesiyle başladı. İşçiler zaten direnişteydi. Köylüler harekete geçmeye hazırdı. Cephe çözülmüş, askerler silahlarını bırakarak geri çekilmeye başlamıştı. Çarlığın otoritesi çökmenin eşiğindeydi. Bu büyük bir toplumsal işçi-köylü-asker devriminin başlangıcıydı. Olaylar hızla gelişti. İşçi-köylü-asker Sovyetleri bir iktidar …

Devamını Oku

Dans ve Devrim!

Emma Goldman’ın “eğer dans edemiyorsam, o benim devrimim değildir” (If I can not dance, it is not my revolution) sözleri, devrimi kavramada çığır açacak ölçüde derin anlamlara sahiptir. Muhtemelen Emma Goldman’ın kendisi bile bilmiyordu bu sözü ederken bu kadar derin bir anlam taşıyacağını. Ama zaten büyük ve derin sözler, genellikle …

Devamını Oku

Korkunç Bir Baskı Biçimi…

On yıl kadar önce, Demir Küçükaydın’ın, Avrupa’da çıkan Koxuz dergisinde, şu anda elimde olmayan bir makalesini okumuştum. Makalede mealen, insanı en çok köleleştiren örgütlenme biçiminin küçük grup örgütlenmesi olduğunu söylüyordu. Kendi yaşadığım deneylerden biliyorum, küçük gruplar içindeki çok yakın, fazlasıyla yüz yüze ilişkilerin insanı istemediği şeyleri nasıl onaylamak zorunda bıraktığını. …

Devamını Oku