Totaliter Devletçilik-otoriter Devletçilik

Rusya-Türkiye/Putin-Erdoğan

Artıgerçek Birbirine komşu olan Rusya ile Türkiye’nin siyasal ve sosyal tarihleri, XX. yüzyılın başından beri, neredeyse eşzamanlı olarak şaşırtıcı bir paralellik göstermektedir. Belki her iki ülkede hüküm süren bugünkü otoriter tek adam rejimlerinin benzerliği buradan da gelmektedir. İKİ KADİM İMPARATORLUK XX. yüzyılın başında bu iki ülke de kadim birer imparatorluktu …

Devamını Oku

Sanat ve İktidar!

Artıgerçek Sanat, özellikle 19. yüzyıldan itibaren iktidarlarla ve egemen sistemlerle çatışma içinde olmuştur. İktidar ya da egemen düzenler, sanatı şu ya da bu şekilde denetimleri altına almaya, dahası kendilerinin hizmetine sokmaya çalışmışlardır. Doğası gereği özgürlükçü olan sanat ise, bu denetim ve baskıyla şu ya da bu şekilde çatışmıştır. 19. yüzyılın …

Devamını Oku

Günümüzün Sorusu: Giderler mi?

Artıgerçek Anket sonuçları AKP’nin oy desteğinin %30’un altına düştüğünü gösteriyor. Bu durumda hepimizin kafasında şu sorular dönüp duruyor: “AKP kaybedeceğini bile bile seçime gider mi?”; “Seçimi kaybederse gider mi?” Siyasi alan genellikle kehanetleri boşluğa düşüren beklenmedik gelişmeleri içerir. Hem olumlu hem olumsuz anlamda. AKP iktidarı aynı zamanda bir AKP rejimidir. …

Devamını Oku

Dönemin Trendleri (2): Bölgesel Hegemonya Savaşlarının Faili Otoriter Rejimler

Artıgerçek Sovyetler Birliği’nin 1990’da çökmesiyle birlikte dünya, çift kutupluluktan çok kutupluluğa evrildi. Bunun nedeni, ABD’nin de güç kaybettiği koşullarda, çift kutupluluğun geriliminden ve zorunluluklarından kurtulan, kendilerinin yeterince güçlü olduğunu düşünen kimi devletlerin çevrelerine doğru daha rahat yayılma olanağı bulmaları, yani bölgesel hegemonyacılığa girişmeleriydi. Bu devletler, Sovyetler Birliği mirasını devralan Rusya …

Devamını Oku

Yine Faşizm, Oligarşi ve Parlamento…

Artıgerçek Kitaplar tutacak bir konuyu kısa bir makalede ele almanın, konuyu yeterince anlatamamak gibi bir riski vardır. Öte yandan, faşizm ve diğer rejim türleri üzerine yapılan bir soyutlamanın, faşizmin kitlesel temeli ya da “Bonapartizm” gibi hükümet darbesi biçimlerini ele almaması da doğal karşılanmalıdır. Bununla beraber, geçen haftaki “Faşizm!” makalesine bazı …

Devamını Oku

Faşizm!

Artıgerçek Kavramların kullanımı bir kere yanlış yerleştiği zaman onları doğrultup yeniden yerli yerinde kullanmak bir hayli zor olur. “Faşizm” kavramı başından itibaren yanlış kullanılmıştır. Bu yanlış kullanıma en büyük katkıyı, “faşizmi” “burjuvazinin en gerici, en şovenist, en emperyalist unsurlarının açık terörcü diktatörlüğü” olarak tanımlayan Komintern yapmıştır. Eğer burjuvazinin ancient rejimle …

Devamını Oku

Neo-Nasyonal-Sosyalizm!

Eski tür nasyonal-sosyalizm artık son derece marjinal bir akımdır. Bu akım yükselen ırkçı yeni sağın kıyılarında boy vermeye çalışsa da özellikle Nazizmi bilfiil yaşamış Avrupa toplumlarında marjinallikten kurtulamamaktadır. Ülkemizde ise, bildiğimiz gibi, kendine doğrudan “nasyonal sosyalist” demese de zaman zaman “milliyetçi-toplumcu” adını kullanan aşırı sağcı bir akım eskiden beri vardır: …

Devamını Oku

OTORİTER PARTİ-DEVLET REJİMİNİN KURULUŞ EVRELERİ

Bir parti, parti-devlet olmaya karar vermişse devleti yönetmekten öteye gidip tekeline almak zorundadır. AKP Merkez kliği (bu kliğin elemanları –birkaç kişi ve reisi hariç- sık sık değişir ve yenilenir) 2002 ile 2007 arası dönemde gücünü iyice sınadıktan sonra devleti ve temel kurumlarını adım adım ele geçirerek parti-devlet rejimi kurmaya karar …

Devamını Oku

ogürsel / “Nebu”, bir “Neo” Osmanlı projesi daha mı? Çok’lu yönetim; Federasyon-Eyaletler sistemi…

                    Modern hayat çok boyutlu; Klasik Üniter yapı, tek boyutlu. Elinde yalnızca “çekiç” var; son 35 yıl; hep “çekicine”, şiddet’e sığınıyor. Tek hayali, tek yeteneği, tek vaadi var. İtiraf ediyor; “Kıyamete kadar savaş!”                   “Dünle beraber gitti, cancağızım, ne kadar söz varsa düne ait. Şimdi yeni şeyler söylemek …

Devamını Oku

MİT Vuruyor, Yandaş Medya Kurguluyor…

Dün İMC kanalında Cengiz Çandar, Ceylanpınar’da iki polisin öldürülmesini PKK’nin gençlik örgütünün üslenmesi karşısındaki şaşkınlığını ifade etti. Gerçekten de şaşırtıcı. Böyle bir zamanda böyle bir eylem yapar mı PKK? Şaşkınlığımızı bir yana bırakarak düşünelim biraz. Sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim; bence hem Suruç katliamının hem de Ceylanpınar cinayetlerinin arkasındaki örgüt, birincisinde …

Devamını Oku

Fikret Başkaya / Varlığını katliamlara borçlu olan bir devlet!

T.C. doğduğum günden beri ve hiç ara vermeden katliamlar yapıyor. Sadece katliamlar yapmıyor, işkence yapıyor, “kaybediyor”, hapsediyor, aç bırakıyor, sürgün ediyor ve bu işe kaldığı yerden devam edeceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Zira katliam TC’nin fıtratında mündemiçtir. TC, Osmanlı İmparatorluğunun doğrudan devamıdır. 1923 yılında bir isim değişikliği oldu. Aslında çürüyen bünyeye …

Devamını Oku

Diktatörler ve Polis Şefleri…

    Devletin gizli istihbarat örgütü, onun göz bebeği kadar değerlidir. Baskı aygıtının merkezini oluşturur. Dolayısıyla gizli istihbarat örgütlerinin şefleri de diktatörlerin sağ kolu, onların bütün kirli işlerinin uygulayıcısıdır. Diktatörler bu sağ kolları olmadan hiçbir şey yapamazlar. Ne var ki, sağ kollarına birçok kirli iş yaptırdıklarından, bunların suları en geç …

Devamını Oku

Yargılı İnfaz

    “Böylesi provokasyonlara girenlerin peşi bırakılmayacak, bu provokasyonlara kalkışanlardan hesap sorulacak. Buradan bir kez daha Bingöl Valimizi ve oradaki emniyet görevlilerimizi tebrik ediyorum. Bu alçakları iki saat içinde bulup cezalandırdılar. Ve onlara yaptıklarının bedelini ödettiler. Bundan sonra bu topraklarda kimse yaptığı suçun karşılıksız kaldığını düşünmeyecek. Mutlaka hesabı sorulacak.”   …

Devamını Oku

Kâbus…

Mesele dergisinin Eylül 2014 tarihli 93. sayısında yayınlanmıştır.   Dün gece, bir türlü uyanamadığım kötü bir rüya gördüm, belki de kâbus. Ter içindeydim. Rüyanın içinde olduğumu biliyordum. Uyanmak istiyordum ama bir türlü uyanamıyordum. Sanki ringde sürekli dayak yiyen bir boksör gibiydim. Ben ringden kaçmaya çalıştıkça görünmeyen bir el beni tutup …

Devamını Oku

AKP Diktatörlük Rejiminin Sopaları…

    Doğu Perinçek’in “sopa” metaforu, siyasi ve toplumsal yapıya ilişkin literatüre önemli bir katkıdır. Elbette metaforun önemi, bu metafora dayanarak yapılan tahlilin doğruluğuna kanıt olamaz. Doğu Perinçek, AKP iktidarıyla yaptığı zımni anlaşmanın sonunda, bin dereden su getirerek, artık diktatörlüğü ayan beyan ortaya çıkan AKP rejiminin ve onun başındaki Recep …

Devamını Oku

Diktatörlükler ve Diktatörler…

    Son zamanlarda RTE’nin muhterem katkılarıyla yükselen diktatörlük tartışması iyice sarpa sarmış görünüyor. Tartışılan konunun ne olduğu iyi anlaşılmazsa o konuda bir netleşme de beklememek gerekir. Tartıştığımız konu, rejimin niteliği değil, RTE’nin ya da kişiselleştirmeden ifade edecek olursak AKP’nin bugünkü yöneliminin niteliğidir. Bu, fezadan dünyanın fotoğraflarını çekmeye benzer. En …

Devamını Oku

Diktatör!

    Adorno’nun ünlü, “toplumsal yazgı ile bireysel yazgı iç içe geçer” sözünün geçerliliğini en derinden hissettiğimiz günlerde yaşıyoruz. Acının düğümünü her an gırtlağımızda hissediyoruz. Toplumsal olaylar küçük bireysel mutluluklar yaşamamıza bile izin vermiyor. Biraz neşelenelim, gülelim desek toplumun ufuklarında beliren kara bulutlar anında üstümüze çullanıyor. Doğrudan bireysel dertlerimizden bağımsız …

Devamını Oku

Diktatörlüğe Karşı Bir Barikat: Anayasa Mahkemesi

    27 Mayıs’ın meclis diktatörlüğüne karşı getirdiği iki önemli yenilik vardı: 1. Milli bakiye sistemi; 2. Anayasa Mahkemesi. Milli bakiye sistemi ile amaçlanan, mecliste tek parti hâkimiyetini önlemekti. DP, dar bölge sistemi sonucu, aldığı oy oranından bile çok daha fazla milletvekiline sahip olmuş ve meclis içi muhalefeti tamamen etkisiz …

Devamını Oku

Mustafa Sönmez/AKP Rejimi Saldırısına Meşru Savunma

admin tarafından 02 Nisan 2014 tarihinde gönderildi     Yerel seçim konjonktürüne, AKP rejiminin dörtlü bir basınç altında girdiğini hatırlatarak başlayalım. Öncelikle,  ABD ile örtülü bir gerilim ve Washington’un‘RTE’siz AKP’  basıncı…İkinci basınç, Cemaat^ten geldi. Cemaat’in yargı ve emniyet kadrolarının nefes aldırmayan bindirmeleri,  bunalttı. Üçüncü basınç, Gezi ile yükselen ‘sokak muhalefeti’nden, onu tamamlayan Kürt muhalefeti ve onlarla cesaretlenen CHP ve …

Devamını Oku